Söylenti Gezi Rotası: Mekân-Seyahat Editörleri Bu Ay Nereleri Gezdi?

Editör:
Irmak Soran
spot_img

Söylenti Mekân – Seyahat editörleri olarak her ay olduğu gibi bu ay da keşiflerimizle karşınızdayız! Sizler için Temmuz ayı boyunca uğradığımız yerleri, deneyimlediğimiz lezzetleri ve favori mekânlarımızı derinlemesine inceledik. İşte dopdolu önerilerimizle Temmuz rotanızda yer açmanız gereken adresler!

Irmak Soran‘ın Deneyimleri;

Villa Augustus | Dordrecht, Hollanda

Kaynak: NRC

Geçtiğimiz günlerde Hollanda’nın en eski şehirlerinden olan Dordrecht‘i ziyaret ederken yolum Villa Augustus ile kesişti. Burası eşi benzeri olmayan gerek geçmişi gerek de konsepti ile fazlasıyla özel bir mekan: 19. yüzyıldan kalma tarihi bir su kulesi etrafında şekillenmiş otel, restoran, geniş bir bahçe, organik pazar ve sanat alanları ile ilham verici ve çok yönlü bir alan.

Kaynak: Villa Augustus

Villa Augustus’un merkezinde 1883 yılında inşa edilmiş ve kullanılmaya devam edildiği sürece de şehrin su ihtiyacını gidermiş bir tarihi su kulesi yer alıyor. Bu kule 2001 senesine kadar aktif olarak çalışmaya devam etmiş fakat yeniden hayat bulması 2007 senesinde restore edilmeye başlanması ile olmuş. Kule ve çevresindeki alan zamanla yeniden şekillendirilmiş ve bugünkü halini almış. Bu alan yalnızca yeme-içme ve konaklama mekanı olmanın çok ötesinde; adeta doğa ve organik üretim ile iç içe kültür-sanat merkezi.

Kaynak: Villa Augustus

Biz buradaki ziyaretimizde otel hizmetlerinden yararlanmadık, gezimiz günübirlikti fakat hem bahçeyi hem de bu tarihi binaları yakından inceleme fırsatımız oldu. Konaklama alanları hem bahçeye yayılmış minik evlerden hem de tarihi su kulesinden oluşuyor yani kalacaklar için farklı fiyat aralıklarında farklı şekillerde opsiyonlar mevcut. Kulede yer alan odalar etkileyici mimari detayları ve eşsiz panoramik kanal manzarası ile gerçekten nefes kesici. Bahçedeki odalarda ise doğa ile iç içe olduğunuzu ve sakinliği iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Kaynak: defanfarevanhongerendorst.nl

Restoran bölümü ise Villa Augustus’un kalbi niteliğinde. Bahçelerinde tamamen kendi yetiştirdikleri organik ürünler ile oluşturdukları menü her mevsim kendini yeniliyor. En güzel yanlarından biri ise açık mutfak konsepti sayesinde şefleri yemekler hazırlanırken izleyebiliyor olmanız. Böylece yemek hazırlığı görsel bir şölene dönüyor ve mutfak ile masa arasındaki mesafe ortadan kalkıyor.

Kaynak: Villa Augustus

Biz bu defa ana yemekleri denemedik ama tatlı menüsünden de seçim yaparken bir o kadar zorlandık. Şimdiye kadar denediklerimizin arasında çikolatalı tart, cheesecake, beyaz çikolatalı kurabiye ve elmalı-cevizli tart mevcut. Hepsinin birbirinden lezzetli olmasının yanı sıra her seçenek taptazeydi, gönlümüzü çalan ise kesinlikle gidecek herkese önereceğimiz elmalı-cevizli tart. Yanında aldığımız kahveler de bir restoran kahvesi olmasını akıllara bile getirmeyecek kadar iyi ve özenliydi. Fiyatlara gelecek olursak Hollanda standartlarına kıyasla gayet makul sayılabilecek düzeyde: kahveler 3-6 Euro, tatlılar ise 4-8 Euro aralığında. Menünün tamamına ise buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: De Buik

Villa Augustus yalnızca bir otel-restoran olmak ile kalmıyor, aynı zamanda burası farklı sanatsal ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği bir kültür merkezi. Yıl boyunca farklı temalarda etkinlikler, minik fuarlar ve atölyeler düzenleniyor; bahçede ise zaman zaman canlı performanslar, sergiler ve pazarlar kuruluyor, birçok bağımsız sanatçı burada sesini duyurma fırsatı buluyor. Tüm bu özellikleri ile Villa Augustus şehrin kaosundan uzaklaşıp doğa ve sanat ile iç içe olmak isteyen herkes için ideal bir nokta— olur da bir gün yolunuz Dordrecht’e düşerse kesinlikle deneyimlemeniz gereken bir mekan!

Adres: Oranjelaan 7 3311 DH Dordrecht The Netherlands

Telefon Numarası: 078 639 3111

Moda Café-Bistro | Ravensburg, Almanya

Kaynak: Moda Café-Bistro

Almanya’nın güneyinde, Baden-Württenberg eyaletinde yer alan Ravensburg‘un huzurlu ve orta çağ masalındaymışsınız gibi hissettiren sokaklarında dolaşırken rastlayacağınız Moda Café, yalnızca kısa bir kahve molası olmaktan çok daha fazla. Burası içeri adımınızı attığınız anda kendinizi sıcak ve özenli bir atmosferin içerisinde bulacağınız bir mekan. Şehrin merkezine çok yakında olan bu mekan dışarıdan bakıldığında sade ve modern bir kafe gibi görünse de içeriye adım attığınızda sıcacık atmosfer, taze tatlar ve samimi bir enerji karşılıyor. Türk esintilerini diğer dünya tatları ile harmanlayan bu mekan bulunduğu bölgeye gerçekten de karakter katan bir yer.

Kaynak: Moda Café-Bistro

İçeriye girdiğiniz andan itibaren çalışanların nazik ve samimi tavırları ile karşılaşıyorsunuz. Siparişler eksiksiz ve hızlı bir şekilde geliyor ve her şeyin özenle hazırlandığını gerçekten hissediyorsunuz. Özellikle servis ekibinin güler yüzlü tavrı ve sizi tanıyormuşçasına yaklaşımı sizi evde hissettiriyor ve mekanda vakit geçirmeyi daha keyifli bir hale getiriyor.

Kaynak: Moda Café-Bistro

Moda Café’nin menüsü oldukça geniş ve güncel tatlar ile dolu. İçecek menüleri espresso bazlı klasiklerin ötesinde tatlar da içeriyor; chai latte, matcha, iced mocha gibi farklı lezzetler de mevcut. Ben matcha tercih ettim, kıvamı ve tadı oldukça dengeliydi; ne çok tatlı, ne çok yoğun. İçeceklerimizin yanında denediğimiz tatlılar da bir o kadar başarılıydı. Her biri taptaze, özenli ve dengeliydi.

Kaynak: Moda Café-Bistro

Tatlı ve kahvelerinin yanı sıra kahvaltı ve hafif yemek seçenekleri de bir o kadar öne çıkıyor. Farklı kruvasanlı menüler, yumurtalı kahvaltı tabakları, sandviçler ve simitli menüler gibi oldukça doyurucu seçenekleri de mevcut. Vegan ve vejetaryen seçenekleri de mevcut bu da mekanda herkesin kendine göre bir seçenek bulabilmesini olunur kılıyor. Özellikle sabah saatlerinde kahvaltı tabakları, Türk börekleri ve taze fırın ürünleri öne çıkıyor. Öğle saatlerinde ise burger seçenekleri hem taze hem de oldukça doyurucu.

Kaynak: Moda Café-Bistro

Dekorasyon oldukça sade, şık ve ferah. İç mekan doğal ışıkla doluyor ve sıcacık bir ortamda olduğunuzu hissediyorsunuz. Dışarıda oturmak isteyenler için de seçenekler mevcut. İster bilgisayarınızı alıp çalışmak için uğrayın, ister arkadaşlarınızla sohbet etmek için; her iki seçenek için de uygun ortamı mevcut. Fiyatlar ise Almanya standartlarına göre oldukça makul. Kahveler 3-5 Euro, tatlılar ise 5-8 Euro arası değişiyor. Lezzet, sunum ve servis göz önünde bulundurulduğunda fiyatlar dengeli ve uygun.

Menüsüne buradan ulaşabilirsiniz. Eğer Ravensburg’daysanız ve dinlenmek, rahatlamak için bir yer arıyorsanız; bu sıcak ve samimi aile işletmesi olan Moda Café tam da size göre.

Adres: Grüner-Turm-Straße 25, 88212 Ravensburg

Telefon Numarası: 0 751 9586 74 91

Betül Akdeniz‘in Deneyimleri;

Bravo Coffee Roastery – İstanbul, Beyoğlu

Kişisel geleneğimi devam ettirerek bu ay da favori semtim olan Beyoğlu’nda yeni bir kafe keşfettim. İstiklal caddesinin bir üst sokağında yer alan Bravo Coffee Roastery, arkadaşımla birlikte keyifli saatler geçirdiğimiz ve fotoğraflar çekildiğimiz güzel bir hatıra mekânı oldu.

Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

İç tasarımı oldukça ferah ve güzeldi. Giriş yaptığımız kısımda, kasanın hemen yan tarafında büyük bir kitaplık karşıladı bizi. Şahsen en beğendiğim kısım burası oldu; koyu, ahşap detaylı dev bir kitaplık ve bolca kitap. Önünde de rahat bir koltuk vardı. Tam olarak kitabınızı alıp huzurla saatlerce vakit geçirmelik bir ortam canlandı gözümde.

Arka tarafa geçtiğimizde ise bizi bir bahçe karşıladı ve sakin, gürültüsüz bir ortamla karşılaştık. Bu bizi oldukça şaşırttı; zira Taksim’in kalabalığına bu kadar yakın bir konumda sakinliğe ulaşmak oldukça zor. Bahçe kısmının tasarımı bohem detaylarla zenginleştirilmişti ve bahçenin üst kısmının kapatılmamış olması mekânı oldukça ferah bir hale getirmişti.

Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

İçecek çeşitliliği açısından oldukça fazla seçenek vardı, tatlı seçenekleri de bol, taze ve güzeldi. Seçim yapmak bu yüzden biraz vaktimizi aldı. Iced Latte ve Berry Hibiscus seçtik, bir de beyaz çikolata soslu Brownie. Kahvenin lezzeti çok iyiydi, kaliteli çekirdekler kullanıldığı hissediliyordu tadından. Berry Hibiscus da kavurucu yaz sıcakları için oldukça ferahlatıcı ve güzeldi. Brownie ise en çok beğendiğim noktasıydı. Hem dilimi büyük hem de lezzeti harikaydı. Eğer uğramayı düşünürseniz, mutlaka Brownie’lerini deneyin derim.

Adres: Katip Mustafa Çelebi, Meşelik Sk. No: 8 D:34421, 34421 Beyoğlu/İstanbul

Πίτα Μάκης – Yunanistan, Midilli Adası

Bu ay rotam Midilli Adası’ydı. Denizi, taş sokakları ve ferah havasıyla bolca yürüyüp acıkınca kendimizi Πίτα Μάκης (Pita Makis) isimli minik ama lezzeti büyük bir işletmede bulduk. 1969 yılında kurulan bu mekân, o günden bugüne adanın en sevilen sokak lezzet duraklarından biri hâline gelmiş. Üç kuşaktır işletilen bu yer, hem müdavimleri hem de turistlerin ilgisiyle günün her saati canlı ve hareketli.

Kaynak: tripadvisor.com

Menüleri Türkçe dahil üç dilde hazırlanmış; bu da Midilli’ye ilk kez gelenler için işleri epey kolaylaştırıyor. Yerel halkın da yoğunlukla tercih ettiği bu sokak arası mekânda, hızlı ama özenle hazırlanmış pita ekmeklerine kendi seçtiğiniz malzemeleri ekletiyorsunuz. Sos olarak hardal, cacıki, ketçap ve kendi tarifleri bir özel sos sunuluyor; seçim tamamen damak zevkinize kalmış. Kişisel favorim, cacıki ve ketçap ikilisiydi.

Sos çeşitleri. | Kaynak: Mustafa Yılmaz, Google Maps.

Biz tavuk souvlaki tercih ettik ama dana ve domuz eti seçenekleri de mevcut. Gyros da yapıyorlar ama daha çok souvlaki üzerine yoğunlaşmışlar diyebiliriz. Türk dönerine benzemesiyle tanıdık bir lezzet ama Yunan dokunuşlarıyla karakter kazanmış hâli. Yanına da çıtır patates kızartması ekledik. Toplamda beş tavuk souvlaki ve bir büyük patates için 20 euro ödedik; fiyatlar gayet uygun geldi.

Tavuk suvlaki. | Kaynak: Angus Ntinos, Google Maps.

Servis oldukça hızlı, çalışanlar da ilgili ve güler yüzlü. İçeride klima olmaması sebebiyle sıcak havalarda dış masalar daha serin olsa da, iç kısmın sade ama nostaljik atmosferi de oldukça keyifli. Zaten mekânın sürekli olarak paket sipariş alıyor olması ve içerideki yoğunluk, güzel bir yer olduğunu da bizim gözümüzde kanıtlamış oldu.

Kısacası Πίτα Μάκης, sadece karın doyurmak için değil; adanın yerel ruhunu hissetmek, biraz soluklanmak ve küçük bir sohbet eşliğinde güzel vakit geçirmek için birebir. Midilli’ye yolu düşenlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

Adres: Vournazon 35, Mitilini 811 00, Greece

Ece Gül Demir‘in Deneyimleri;

Wat Saket Tapınağı (Golden Mount): Bangkok’ta Bir Arınma Tepesi

pinterest.com

Bangkok gibi bir şehirde yüksek bir yere çıkmak; yalnızca şehir manzarasını görmek değil, bir süreliğine şehirden uzaklaşmak, kafanızı dinlemek, hatta belki kendi içinize yürümek için güzel bir fırsat sunuyor. İşte tam bu noktada devreye Wat Saket Tapınağı giriyor. Yerel halkın Wat Phu Khao Thong (Altın Dağ) olarak adlandırdığı bu yer, Bangkok’un ortasında yükselen sakin bir mabet gibi.

Zirveye ulaşmak için 344 basamak çıkmanız gerekiyor. Kulağa yorucu gelebilir ama bu basamaklar kısa ve geniş; yürüyüş neredeyse bir seremoniyi andırıyor.

Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

Tırmanışın ilk bölümü yemyeşil devasa ağaçlarla ve minik yapay şelalelerle çevrili. Oldukça serin ve ferah bir girişten basamakları tırmanmaya başlıyorsunuz. Tırmanış esnasında, basamakların yanında konumlanan minik hoparlörlerden yayılan ilahi seslerinin yankılarını duyuyorsunuz. Arada turuncu cübbeli monklarla göz göze gelip hafifçe gülümsüyorsunuz. Yaşadığınız tüm kargaşanın ortasında, burada sadece bir tebessüm bile ruhunuza iyi geliyor. Ardından yolun iki yanına dizilmiş büyük gonglar ve farklı tonlarda çalan çanlarla karşılaşıyorsunuz. Bu sesler yürüyüşe ruhani bir hava katıyor.

Son kısımda ise sizi dua odalarının önünde bekleyen küçük Buda heykelleri karşılıyor. Burada insanlar sessizce oturuyor, başlarını eğiyor, mum yakıyor, dilek diliyor. Heykellerin önüne yerleştirilmiş çiçekler ve tütsüler de ruhani bir atmosfer yaratıyor.

Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

Tepede sizi dev bir altın stupa karşılıyor. Stupanın çevresinde dolanırken, Bangkok’un 360 derece panoramik manzarasını görebiliyorsunuz. Bu kadar büyük ve karmaşık bir şehirde bu kadar sessizlik olması şaşırtıcı. Yukarıda hafif bir esinti oluyor, yerel halk dua ediyor, turistler ise manzara fotoğrafı çekiyor.

lonelyplanet.com

Wat Saket Tapınağı, Bangkok’un eski dönemlerinden kalma önemli yapılardan biri. Orijinal yapının tarihi 18. yüzyıla, Ayutthaya Krallığı’na kadar gidiyor. Ancak bugünkü hâlini, 19. yüzyılda III. Rama döneminde alıyor. Tapınak, dini anlamının yanı sıra Tayland halkı için bir anma ve arınma mekânı olarak da önem taşıyor. Özellikle Kasım ayında düzenlenen Loy Krathong ve Wat Saket Tapınak Panayırı sırasında burası oldukça kalabalık ve canlı oluyor.

Fotoğraf yazar tarafından çekilmiştir.

Sabah 07:00’den akşam 16:30’a kadar ziyarete açık olan Wat Saket Tapınağı’nın giriş ücreti, yanlış hatırlamıyorsam, 100 baht. Bangkok’a yolunuz düşerse, burayı muhakkak ziyaret edin derim.

Adres: 344 Chakkraphatdi Phong Rd, Ban Bat, Pom Prap Sattru Phai, Bangkok 10100, Tayland

Chinatown Bangkok’un Renkli Dünyası

unsplash.com

Wat Saket Tapınağı’ndan aşağıya doğru yürüdüğünüzde ise kendinizi bambaşka bir dünyanın ortasında buluyorsunuz: Chinatown. Tayland’ın kalbindeki bu Çin mahallesi, sadece hediyelik eşya dükkânlarıyla değil, temposuyla da size başlı başına bir deneyim yaşatıyor. Birkaç adımda bir kültür, bir tat, bir ses değişiyor.

Burada Çin’den gelen turistlerle karşılaşmak çok olağan. Sadece Taylandlılar değil, Çinli ziyaretçiler de burayı kendi kültürel miraslarının bir uzantısı olarak görüyor. Bu da bölgeye ilginç bir kimlik katıyor: Tayland sınırlarında ama Çin ruhuyla yaşayan bir mahalle.

unsplash.com

Yaowarat Road çevresine kurulu bu bölge, gündüz saatlerinde bile yoğun. Ancak gerçek yüzünü akşamüstü göstermeye başlıyor. Hangi sokağa dönerseniz önünüze farklı bir manzara çıkıyor: Bir yanda kırmızı fenerlerle süslenmiş tavanlar, diğer yanda metal tezgâhların üzerinde dizili küçük çanlar, ejderha figürleri, kartpostallar… Her şey yan yana, iç içe ve de uyumlu.

pinterest.com

Satıcılar oldukça sıcakkanlı ve sabırlı. Fiyatlar uygun ama pazarlık kültürü burada hâlâ geçerli. Hediye arayanlar için minik metal çanlar, Buda heykelleri, altın ve kırmızı renkli kartpostallar ya da klasik Çin motifli yelpazeler güzel seçenekler olabilir.

pinterest.com

Ve elbette sokak yemekleri… Chinatown’da, bir sokağın başında haşlanmış Tayland usulü mantı kokusu alırken, birkaç metre sonra kurutulmuş deniz ürünlerinin yoğun aromasına denk geliyorsunuz. Burası, Bangkok’un sokak lezzetleri konusunda en zengin bölgelerinden biri. Ucuz, lezzetli ve de hızlı. Spring roll‘lar, dim sum‘lar, şeffaf pirinç erişteleriyle hazırlanmış çorbalar, tropik meyveli tatlılar… Her köşe başında yeni bir lezzet sizi bekliyor.

Chinatown; yorucu ama bir o kadar da büyüleyici bir yer. Tayland’ın içinde Çin’i yaşatan bu mahalle, Bangkok’un kültürel mozaiğinin en renkli ve görülmeye değer taşlarından biri.

Adres: Yaowarat Road, Samphanthawong, Bangkok 10100, Tayland

Beyza Yaman‘ın Deneyimleri;

Topçu Kebap Antalya

Topçu Kebap
Topçu Kebap Antalya-Kaynak:İnstagram

Antalya’nın simgesi olarak bilinen Topçu Kebap Antalya’nın ilk lokantasıdır. Konum olarak Antalya Saat kulesine çok yakın ve 1885 yılındı kurulan lokanta, şiş köfte, piyazıyla meşhurdur. Kurucusu Mehmet Arıkan olan şiş köfte ve piyazla hizmet vermeye başlamış. Balkan Savaşı’nda topçu olarak görev yapan Mehmet Arıkan,”Topçu Mehmet” lakabıyla anıldığında, lokantaya da bu isim verilmiş.

Topçu Kebap Antalya-fotoğraf yazara aittir.

Yemek yediğimiz masanın yanında mutfağın ve ustaların eski bir resmi bulunuyordu. Lokantanın retro havası hala korunduğu için buna benzer resimler görebilirsiniz. Kahverengi ahşap masalar, mekana adım atanlara hala o eski günlerin nostaljik havasını hissettiriyor.

Topçu Şiş Kebap Antalya
Şiş Köfte- Fotoğraf yazara aittir.

Şiş köftesi benim çocukluğumdan beri yediğim ve hep aynı tadı bulduğum bir yemektir. Antalya demek benim için ”Topçu Kebap” demektir. Bir özel tavsiyem daha olucak üzerine kimyon serpmeyi ve yemeğinizi yerken ara ara gözlerinizi kapatmayı unutmayın.

Topçu Kebap Antalya Piyazı
Antalya Piyazı-fotoğraf yazara aittir.

Antalya Piyazı diğer piyazlardan farklıdır. İçerisinde tahin sosu, sirke, sarımsakla yapılan ayrı bir sos ile yapılır. Üzerine ister yumurtayla ister yumurtasız servis edilir. Özellikle Antalya bölgesindeki köftecilerde bu sorulur. Eğer tadını merak ediyorsanız tarifini sizin için buraya link olarak ekliyorum.

Et Döner-kaynak:instagram

Et dönerini bu gidişimde yemesem de şiddetle tavsiye ederim bir diğer yemeklerinden fotoğrafta da çok iştah açıcı duran bu döneri mutlaka yemelisiniz. Son olarak ekstra tavsiyem ise tahinli kabak tatlısının tadına bakmadan buradan ayrılmamalısınız. Eğer bir gün yolunuz buraya düşerse belki bu yazımı hatırlarsınız.

Pazartesi-Cumartesi 12:00-20:30 aralarında hizmet veriyor. Pazar günleri kapalı olan restorana rezervasyon yaptırmanıza gerek yok.

Adres: Elmalı, Kazım Özalp Cad. No:21 Muratpaşa/Antalya

The Sudd Coffee Antalya

The Sudd Coffe Antalya- kaynak:instagram

Lara’da yer alan The Sudd Coffee, 7 Mehmet’in şefi ve işletmecisi Mehmet Akdağ tarafından işletilen keyifli bir kahve durağı. İlk kurucusu olan Emin Öztürk, markayı 2021 yılında Mehmet Akdağ’a devretmiş. Kaleiçi ve Marina olmak üzere iki ayrı şubesi daha var. Benim sevdiğim en çok deniz manzarasından kaynaklı olarak Lara şubesi oluyor.  Kendi kahve çekirdeklerini kavuran ve 2017 yılından beri hizmet veren bu dükkanın, kahveleri ve dükkanın iç tasarım oldukça keyifli.

Antalya, Lara kaynak:birgun.net

Lara sahilinde yürüyüş yaptıktan sonra burada bir kahve molası vermenizi özellikle tavsiye ederim. Özellikle ilk görseldeki yüksek sandalyelere oturup deniz manzarasına bakmak ayrıca güzel oluyor. Bu manzaraya bakarak kahvenizi içerken ve hatta sevdiğiniz bir kitabı yanınıza alarak kahve keyfinizi uzatabilirsiniz.

Antalya Lara, The Sudd Coffee
Kahve ve Almond Berries Tart-kaynak:instagram

Tatlılarından sadece sağlıklı Hindistan Cevizli Powerball denedim. Ama özellikle Almond Berries Tart ve Kakao Bar çok iştah açıcı gözüküyordu.Tatlı ve sandviç çeşitleri bulunan The Sudd Coffee’nin Marina şubesinin reklamlarında hamburger gibi yemek seçenekleri olduğunu gördüm. Kahve olarak genelde gittiğimde filtre kahve veya türk kahvesi tercih ediyorum. Kahveleri gerçekten içimi kolay ve aroması güzeldi.

Kakao Bar, vegan, rafine şekersiz kaynak:instagram

Kahvenin yanına hem sağlıklı hem vegan seçenekler, hem de klasik tatlılar arasından lezzetli eşlikçiler bulmak mümkün. Özellikle San Sebastian’ı çok lezzetli görünüyordu.

The Sudd Coffee Kaleiçi-kaynak:instagram

The Sudd Coffee Kaleiçi-kaynak:instagramKaleiçi şubesi eski bir evin içinde çok tatlı bir mekan olmuş. Burada da uğradığımda bir kahve içip Kaleiçi sokaklarında yürümüştük. Turistik ve tarihi dokuya uygun olan bu kahve dükkanı da ayrıca güzeldi.

The Sudd Coffee Kaleiçi-fotoğraf yazara aittir.

İç mekanda ahşap tonlar tercih edilen mekanın konseptine uygun ve hoş bir dizaynı vardı. Ayrıca çok tatlı bir arka bahçesi bulunuyor. Hava çok sıcak olduğu için iç mekanda oturmayı ve ice latte içmeyi tercih ettik. Antalya’ya yolu düşenler The Sudd Coffee Lara ve Kaleiçi’ne uğramalarını tavsiye ederim. Deniz manzarası yüzünden Lara’ya ayrıcalık tanımam kaçınılmaz.

Adres:Şirinyalı Mahallesi, Eski Lara Cddesi, 195/A Muratpaşa/Antalya


Kaynakça:

  • Topçu Kebap Web Erişim 24.05.2025
  • The Sudd Coffee Web Erişim 24.05.2025
  • Villa Augustus Web Erişim 26.07.2025
  • Moda Café-Bistro Web Erişim 25.07.2025
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.