Mevsimlerden sonbahar dönüşümünü sessiz bir kabullenişle anlatır. Rüzgârın taşıdığı serinlik, yaprakların sararışı ve günlerin kısalmasıyla birlikte insan da iç dünyasına yönelir. Edebiyat, bu mevsimde olduğu gibi değişimin ve geçiciliğin izlerini taşır. Bu sebeple, bazı hikâyeler sonbaharın ruhuna daha yakındır. Çünkü onlar da tıpkı dökülen yapraklar gibi geçmişin izlerini taşırken içsel bir dinginliği çağrıştırır. Bu yazıda, sonbaharda okunabilecek hikâyeler ile mevsimin melankolik ama sıcak atmosferine eşlik edilecektir.
Son Kuşlar – Sait Faik Abasıyanık

“Bir insanı sevmekle başlar her şey.”
Sait Faik‘in Son Kuşlar adlı eseri sonbahar ruhunun derinden hissedilebileceği bir hikâyedir. Deniz kokusu, martılar, balıkçılar, adalar ve yalnızlık… Bu hikâye kitabında Abasıyanık’ın insana olan sevgisini, doğaya duyduğu hüzünlü bağlılığı öne çıkar. Kasım ayının başında adaya giden bir vapurda doğallığın kaybını, masumiyetin sonunu ve yine de insana duyulan o sevgi anlatılmaktadır. Anlatıcı, İstanbul’un semtlerinin birinde kuşların giderek azaldığını görür ve eskiden cıvıl cıvıl var olan doğanın sessizleştiğini fark eder. İnsanlar avcılıkla, yapılaşmayla ve hırsla kuşların yaşam alanlarını yok etmektedir. Abasıyanık, bu durumu doğrudan eleştirmek yerine çok sade bir dil ve hüzün ile bu durumu gözler önüne sermiştir. Kuşların gidişi, aslında doğallığın, iyiliğin ve insanlığın yok oluşunun sembolüdür. Sonbaharın melankolik tonlarıyla uyumlu bu hikâye, kaybolan bir dünyanın ardında kalan sessiz bir hüznü hissettirir.
Değirmen – Sabahattin Ali

“Benim içimde sanki başka bir insan var.”
Yağmurlu bir sonbahar akşamında romantik, hüzünlü ve masalsı bir öykü okumak için iyi tercihlerden biri de Sabahattin Ali‘nin Değirmen‘idir. Bu öykü, sevginin imkânsızlığını masalsı bir atmosferde anlatır. Okuyucuda bıraktığı his ise eski bir mektubu açıp okumak ve aşk, fedakârlık, keder duygularını en içten şekilde hissetmek gibi. Sabahattin Ali’nin ilk öykü kitabı olan Değirmen, bir masal gibi başlar ama aslında insanın iç dünyasına, duyguların yıkıcılığına ve teslimiyetine dair çok derin bir öyküdür. Bir kasabada yaşayan anlatıcı, güzelliği ile herkesin dikkatini çeken bir kıza aşık olur. Ama yaşlı bir değirmenci de kızı istemektedir. Ailesinin isteği ile kız değirmenci ile evlenir ve kahraman için değirmenin sesi artık onun için aşkın, kaybın ve hayatın anlamsızlığının simgesidir. Yazarın sade diliyle kurduğu sembolik anlatım, sonbaharın duygusal yoğunluğuyla bütünleşir. Sessiz bir hüzün, kabullenilmiş bir yalnızlık duygusuna dönüşür.
Parasız Yatılı – Füruzan

“Yoksulluk bir kader değil, bir hatıradır.”
İç ısıtan ama boğaz düğümlenmesine sebep olan bir sonbahar akşamında okunabilecek öykülerden biri de Parasız Yatılı‘dır. Kadınların, çocukların ve yoksulluğun içinden çıkan güçlü bir hikâyeyi anlatır. Hayatın içinden gerçek, vurucu ama aynı zamanda çok insancıl olan ve 1971 yılında kaleme alınan eserde özellikle kadınların, çocukların ve toplumun kenarında kalmış insanların dünyasını, büyük bir içtenlikle anlatılmıştır. Ama asıl büyü ise Füruzan‘ın acıyı dramatize etmeden anlatması ve hüznün onurlu olmasıdır. Fakir bir kadının kızını yatılı okula göndermeye çalışmasını anlatan öyküde kadın, sınavdan alınacak başarıya umut bağlar. Çünkü bu kızının hayatının kurtuluşu olabilir. Ama öykü yalnızca bir anne-kız hikâyesi değildir. O, sonbahar gibi sade, içe kapanık ama onurlu bir yoksulluğun sessiz gururunu da anlatmaktadır.
Bazen Bahar – Melisa Kesmez

“Bazen bahar gelir ama içimiz hâlâ kış kalır.”
Melisa Kesmez‘in Bazen Bahar‘ı soğuk bir sonbahar akşamının üstünde elde sıcak bir kahveyle otururken içi yumuşatan bir huzurla okunabilecek bir öykü. Günümüz kadınlarının iç sesi, yalnızlık, sevgi ve kabullenme ile sanki bir günlük okuyormuş gibi hissettirecek eserdir. Geçmişle barışmayı, kalbin yavaş yavaş iyileşmesini anlatır. Toplam 9 öyküden oluşan eserde her biri şehirde, apartman dairelerinde, vapurlarda, mutfaklarda geçen küçük ama çok insani hikâyelerdir. Öykülerindeki karakterler ise yalnız kadınlar, bitmiş ya da eksik ilişkiler, anılarla yaşayan insanlar ve yavaş yavaş kabullenen ama hâlâ umut edenlerdir. Yazarın öykülerinde mutfaklar, vapurlar, apartmanlar; duyguların geçtiği küçük ama yoğun sahnelere dönüşür. Yazarın bu yönü, sonbaharın durgun ama sıcak atmosferine benzeyen bir dinginlik taşır.
Sonbahar, doğanın kendini yeniden tanımladığı bir mevsimdir. Tıpkı burada bahsedilen öykülerdeki karakterler gibi. Her bir öykü, sonbaharın getirdiği dönüşümün ve dingin hüznün farklı yüzünü taşır. Bu hikâyeler yalnızca mevsimi değil, insanın kendisiyle olan mevsimsel değişimi de anlatmaktadır.
Kaynakça;
Abasıyanık, Sait Faik. Son Kuşlar. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2023.
Ali, Sabahattin. Değirmen. Yapı Kredi Yayınları, 2022.
Füruzan. Parasız Yatılı. Yapı Kredi Yayınları, 2021.
Kesmez, Melisa. Bazen Bahar. İletişim Yayınları, 2025.


