Kışın gelişinin habercisi, yaprakların sarardığı, şemsiyelerin çıkarıldığı ve soğuk havalar gelmeden son kez ısınmaya, sıcak hissetmeye ihtiyaç duyduğumuz o mevsim: Sonbahar. Sonbahar öyle bir mevsimdir ki, gelişini kutlatır bize. Yazın bitişinin simgesidir fakat yeni umutlar, yeni hedefler ve hayaller aşıladığı için bitişine üzülmeyiz bile. 1 Eylül’de planlar yazılır, hedefler oluşturulur, yürüyüşlere çıkılır; sonbaharın ve Eylül’ün gelişinden ilham alınarak yazılmış şarkılar dinlenir, yani kısacası sonbaharın gelişi tıpkı bir bayram edasıyla kutlanılır. Tatilin ardından üzmeyen tek zaman dilimidir sonbahar.
Ev, güvende hissettiren ve sonsuz sıcaklığını yayan bir yerdir. Sonbahar ise eve dönüştür. Evde olmaktır. Bu mevsimde evden çıkmak istemeyiz, konforlu alanımıza sığınır ve içimize dönmenin keyfini yaşarız. Battaniyemizin altına geçer ve sıcaklığın içimize işlemesini isteriz. Sonbaharda sıcak hissetmek için yapacağımız en iyi şey ise bize iyi gelecek ritüeller yapmaktır. Peki, nedir bu ritüeller? Gelin, beraber keşfedelim.
Okumanın Mevsimi: Kitapların Büyülü Dünyası

Sonbahar ve ev deyince akıllara ilk olarak kitap okumak gelir. Çünkü sonbaharın tadı en güzel kitap okuyarak çıkarılır. Evinizde battaniyenizin altında elinize bir kitap almış, okuyorsunuz. Pencerenizden dışarı baktığınızda yağmur yağıyor, yağmur damlalarının sesi kulaklarınıza doluyor fakat siz battaniyeniz ve size eşlik eden kitabınızla ısınıyorsunuz. Yağmurun ne kadar şiddetli yağdığı ya da havanın ne kadar soğuk olduğu önemsizleşiyor bir anda; çünkü kitabınızın içindeki büyülü paragraflarda kaybolmuşsunuz. Dışarıda istediği kadar yağmur yağabilir; huzur, sayfaların üzerine akan kelimelerde.
Kitap okumak, klasik gibi düşünülen ama belki de insan ruhuna en iyi gelen aktivitedir. Klasik oluşu, en temel ihtiyaç oluşundandır. Günümüzde kitap okuma sıklığımız gitgide azalıyor fakat aslında biliyoruz ki kitap okumak bir hobi değil, ihtiyaçtır. Sadece iyi hissetmek için okuduğunuz bir kitap bile size birçok şey katabilir. Hayata farklı bir pencereden, karakterlerin gözünden bakarsınız; onların kurduğu cümleler zihninizde bir ışık yakar ve daha önce hiç girmediğiniz kapıları aralarsınız.
Kişisel gelişimin en güzel yoludur kitaplar. Onların büyülü dünyasına daldığınızda ve oradaki huzuru keşfettiğinizde elinizden hiç bırakmak istemeyeceksiniz. Kitaplığınızın raflarından size göz kırpan o kitapların evinizi gerçek bir yuvaya dönüştürmesine ve kelimelerin gözünüzün önünde akmasına izin verin.
Sonbaharın Mürekkebiyle: Yazmak

Yazmak adeta bir terapi gibidir. Ne üzerinde yazıldığı fark etmeksizin her türlü yazma eylemi insanın içinde biriktirdiklerini akıtmasına ve sayfaların arasında kaybolmasına izin verir. Bu yüzden yazdıktan hemen sonra rahatlamış hissederiz, sanki omuzlarımızdaki yükler birer birer azalmış gibidir. Sonbahar ilhamın kapısını aralar. Gelişine bir şiir yazdırtabilir ya da getirdiği hüznün karanlığında mum ışıkları gibi yeni fikirler aydınlatabilir zihnimizde.
Yazının kapsamı geniştir. Günlük yazarak her bir değerli gününüzü defterinize işleyebilirsiniz, belirli konular seçip o konular hakkında yazabilirsiniz, kendinize mektup yazıp gelecekteki size seslenebilirsiniz ya da geçmişteki halinize mektup yazıp ona ne kadar yol kat ettiğini fısıldayabilirsiniz. Şiir, hikaye ya da roman bile yazabilirsiniz.
Yazmak kendi içinde bile o denli özgürleştirici bir eylemdir ki, içinde sonsuz seçenek bulundurur. Bunlardan birini seçip kaleminizi elinize alarak özgürlüğün tadını çıkarabilirsiniz. İstediğinizi seçmekte ve istediğiniz ölçüde yazmakta özgürsünüz. Yazmak için yazar olmaya gerek yok ama kim bilir, yazdıkça belki yazar olmaya bile karar verirsiniz. Her ne olursa olsun, yazmanın gücüyle bir kere tanıştıktan sonra bir daha bırakmak istemeyeceksiniz.
Bir Dilim Sonbahar: Tatlı Yapmak

Siz de tatlı sevenlerdenseniz, sonbahar ruhuna yakışan bir tatlı yapmaya ne dersiniz? Örneğin ”cinnamon roll”. Tarçınlı bir çöreğin kokusu değil midir sonbahar kokusu? Çöreğiniz için hazırladığınız malzemeleri karıştırırken, hamuru ellerinizin arasında yoğururken ve ne kadar güzel bir kıvam aldığını fark ederken, piştikten sonra ise o kokunun burun deliklerinizden içeri dolmasına izin verirken sonbaharı hissetmemenize imkan yok!
Tabii sonbahar deyince akıllara gelen tatlılardan bir diğeri de havuçlu tarçınlı kektir. Tıpkı cinnamon roll gibi evinizi tarçın kokusu sarsın isterseniz bu tatlıyı da yapılacaklar listenize ekleyebilirsiniz. Ve son olarak elmalı kurabiye…Belki de sonbaharın en sade ama en huzurlu tatlısı. Fırından yeni çıkmış sıcacık bir elmalı kurabiye, yanına bir çay ya da kahveyle birlikte günü yavaşlatmanın en güzel bahanesi olur.
Bu leziz tatlılar hem evinizi hem de ruhunuzu ısıtacak, sizi sonbaharın tam ortasına götürecek ve sonbaharın hiç bitmemesini isteyeceksiniz. Tatlınızdan sevdiklerinize de ikram eder ve hep beraber afiyetle yerseniz huzuru son noktalarına taşıyabilirsiniz!
Bedeni ve Zihni Esnetmek: Yoga Yapmak

Hareket etmek, her türlü ağırlığı üzerinizden alır. Sıkışmış hissettiğinizde, ağırlaşmış hissettiğinizde, belki de evde saatlerce oturmaktan bunalmış hissettiğinizde yapabileceğiniz en iyi aktivitelerden biri de yoga yapmaktır. Yoga, sürekli tekrarlayan düşüncelerin dönüp durduğu zihnimizi sakinleştirir. Ruhumuz dinlenir ve içimizdeki sese kulak vermeye başlarız, hiç duymadığımız o sese. Hayat o kadar hızlı akar ki o temponun içinde dönüp de kendimizi dinlemeye vaktimiz olmaz, sadece günlük telaşeler içinde koşturup dururuz. Durduğumuz an her şeye geç kalacağımız ve hayatı kaçıracağımızın endişesini yaşarız. Halbuki hayatı kaçırmamıza sebep olan şey hiç durmamaktır.
Bir sonbahar günü, bir video açarak ya da sadece kendinizle baş başa yoga yapmaya başladığınızda, daha ilk harekette bile sakinleşmeye başladığınızı hissedeceksiniz. Gün içinde hiç duymadığınız nefesinizin sesini duyacaksınız ve bazen yavaş bir şekilde nefes alıp vermek bile zor gelecek. Farkındalıktan o kadar uzak yaşıyoruz ki her saniye aldığımız nefesin belki de hiçbirini bilinçli bir şekilde almıyoruz. Hayat koşuşturmacasının içinde kendimizden kopuyoruz. Yoga yaparak içimizdeki sesi dinlemek ve onun bize ne söylediğini duymaya çalışmak bizlere en iyi ilaç olacaktır.
Yoga yapmak aynı zamanda esneklik sağlar. Esneklik, sıkıştığımız düşüncelerimizden bizi kurtarır ve onlara dış bir gözle bakmamızı sağlar. Düşüncelerimizin esiri değil hakimi olur, katı kurallara bağlı olmadan onları yönetebiliriz. Orada mutlak bir doğru yoktur, yalnızca esnek bir bakış açısı vardır. Vücudumuzu esnetirken aynı zamanda zihnimizi de esnetiriz. Sıkışan yerlerimize nefes gönderirken ve oralarda derinleşmeye çabalarken, ruhumuzu da esir alan düşüncelerden kurtuluruz. Kendimize döndüğümüz bu sonbahar günlerinde bedenimizi ve zihnimizi esnetmenin en etkili yollarından biri yogadır. Esnedikten sonra “Namaste!” demeyi ve bedeninize şükretmeyi unutmayın!
Odaklanmanın Mevsimi: Ders Çalışmak

Son olarak, ders çalışmak. Sonbahar deyince kimin aklına çalışmak gelmez ki? Çalışmak deyince gözünüz korkmasın, sıkıcı bir eylemden bahsetmeyeceğiz. Değerlerimize bizi götüren yolda ”romantize” ederek yapılan bir çalışma eyleminden bahsedeceğiz ve sonunda hissettiğiniz tatminden çok, çalışmaya yani sürece odaklanacaksınız.
Sonbahar, okulların açılış mevsimidir. Sonbahar geldiğinde kırtasiye alışverişleri yapar, akademik ajandalarımızı alır, kütüphanelere doğru yol almaya başlarız. Çalışmak kimi zaman sıkıcı veya bunaltıcı gelebilir fakat çalışmayı güzel hale getirdiğimizde ya da günümüzde sık kullanılan tabiriyle “romantize” ettiğimizde çalışmanın ne kadar keyifli geldiğine inanamayacaksınız. Çalışmak için kendinize motive edici ritüeller belirlerken çalışmanın kendisinin bir ritüel haline dönüştüğünü fark edeceksiniz.
Yapmanız gerekenler; masanızı kurun, çalışmanız için gerekli tüm malzemeleri yanınızda bulundurun, dikkat dağıtıcı nesneleri ortadan kaldırın, kahvenizi hazırlayın, masanızın başına oturun ve sadece başlayın. Dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırdığınızda ne kadar kolay odaklanabileceğinizi fark edeceksiniz. İlk başta zor gelebilir. Zihninize farklı düşünceler geldiğinde onlardan uzaklaşarak ana odak noktanıza dönün, yani çalışmaya. Bir süre sonra o düşüncelerin tamamen uzaklaşmaya başladığını göreceksiniz ve kafanızı kaldırıp verimli bir çalışma yaptığınızı fark edince kendinizi çok tatmin olmuş hissedeceksiniz.
Çalışmak için, özellikle de çalışmakta zorlananlar için aslında en kolay yol sadece başlamaktır. ”Başlamak, başarmanın yarısıdır.” diyen o klasik sözü aklınıza getirmiş olabilirim ama dürüst olalım, bu sözün doğruluğunu kim yadsıyabilir? Başladıktan sonra zor ve hatta imkansız görünen her şeyin ne kadar kolay hale geldiğini gözlemlemişsinizdir. Zaten zorlanan biri değilseniz, muhtemelen çalışmanın ve somut ilerlemeler görmenin keyfini tatmışsınızdır. Ve bazen bu his bir cinnamon roll’dan bile daha güzel bir tat verir.
Kaynakça:
“How To Ease Into Autumn With Rituals.” The Slow Living Guide, Web. Erişim tarihi: 28 Ekim 2025.
Öne Çıkan Görsel: Yapay zeka ile oluşturulmuş görsel. Kaynak: ChatGPT (GPT-5) – OpenAl (2025). Prompt: ”Evde sonbahar ritüellerini anlatan, huzurlu bir atmosferi betimleyen bir görsel.” Web


