Sinemada renkli filmler kadar olmasa da, aydınlık ve karanlığı kendilerine has kullanımlarıyla öne çıkan siyah-beyaz filmler de ara ara karşımıza çıkar. Aslında sinema tarihinin başlarında çekilen siyah-beyaz filmlerin dönemi, 1900’lerin ilk yarısında technicolor teknolojisinin icat edilmesiyle birlikte sona erdi diyebiliriz. Ancak günümüzde hala, bazı yönetmenler tarz olarak filmlerini renkli çekmektense, siyah-beyaz çekmeyi tercih edebiliyor. Bu konuyla alakalı olarak ünlü Rus yönetmen Andrei Tarkovsky, “Siyah beyaz sinemayı seviyorum; hatta sanki ben keşfetmişim gibi hissediyorum. Seyirci daha çok renkli filmleri tercih ediyor fakat bana göre siyah ve beyaz daha gerçekçi duruyor. Normalde biz renkleri fark etmeyiz ama sinemada bu böyle değildir çünkü renkler bir şekilde abartılmıştır. Yani en gerçek görüntüler monokromda gördüklerimizdir. Bence siyah beyaz filmler unutulması güç ve hayli etkileyici kaliteye sahipler ve içinde siyahı ve beyazı çokça bulunduran filmler yapmaya da devam edeceğim.” demiştir. Öyle ki, bu söz konusu filmler, siyahın içinde bir şeyler saklarken, beyazı ile de önemli gerçekleri gün yüzüne çıkarabilme potansiyeline sahiptir. Bu yazımızda, tarz olarak renkli olmamayı seçmiş ve sinema tarihine iz bırakmış siyah-beyaz filmleri sizin için derledik.
Cold War (Soğuk Savaş, 2018)

Başrollerini Joanna Kulig ve Tomasz Kot’un paylaştığı dram-romantik türüne ait bu film, bir müzisyen ve bir şarkıcı arasındaki imkânsız aşkı konu alıyor. Farklı geçmişlere sahip bu iki insanın ayrılmaları ve barışmaları arasındaki hikaye, dönemin vermiş olduğu soğuk atmosferin de etkisiyle, yer yer yavaş ve sessiz geçiyor. Cold War, savaş sonrası Avrupa’sını yakından gösterirken, seyirciyi Varşova’dan Doğu Berlin’e, oradan da Paris’e taşıyor; ve çiftin tutkulu hikayesini, siyah ve beyaz renk geçişleri arasında izletiyor.
Kasaba (1997)

Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği, başrolünde ise Mehmet Emin Toprak’ın yer aldığı filmde, izleyiciye geçen sorgulayıcı bir tavır görmek mümkün. Dram türüne ait olan Kasaba, insan olmanın özünü sorgulamak isteyen herkesin izlemesi gereken bir film.
La Haine (Protesto, 1995)

Mathieu Kassovitz‘in yönettiği, suç-dram türünde olan ve Paris’in gettolarında geçen La Haine; Vinz, Hubert ve Said isim üç arkadaşın hayatını konu alıyor. Üçü de birbirinden farklı olmalarına rağmen, polis tarafından sürekli ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Film bu üçlünün, acımasız olarak gördükleri polis şiddetini ve polise karşı öfkelerini işliyor. Siyah ve beyazın kontrastlığında akan La Haine, zengin ve fakir arasında büyüyen uçurumu gözler önüne serdiği gibi, bir taraftan da nefretin nefret doğurduğunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Schindler’s List (Schindler’ın Listesi, 1993)

Schindler’ın Listesi, Oskar Schindler isimli Alman bir iş insanının, kendini beğenmiş halinden nasıl bir kurtarıcıya dönüştüğünü anlatıyor. Başrolünde Liam Neeson’ın yer aldığı, savaş-dram türüne ait olan bu film, Nazi döneminde Yahudilerin çektiği acıları ve sıkıntıları gösteren başarılı bir yapım olarak tarihe geçmiştir.
Dr. Strangelove (Dr. Garipaşk, 1964)

Stanley Kubrick‘in 1964 yapımı, Dr. Garipaşk, orijinal ismiyle Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb filmi, savaş-komedi türünde bir filmdir. Film, Peter George’un Kırmızı Alarm isimli romanından uyarlanmıştır. Kubrick filmde, General Jack D. Ripper’ı alaycı bir dille eleştiriyor. Dr. Strangelove, insanların günlük koşturmacaları arasında sıkışmışlıklarını göstermenin yanı sıra, bir yandan da aslında bunların ne kadar önemsiz olduğunu vurgulayan başarılı bir film.
Frances Ha (2012)

Frances Ha, büyümenin zor olduğu teması üzerinde duruyor. Komedi-romantik türünde olan bu filmde, Frances (Greta Gerwig) pek de parlak bir kariyere sahip değildir. Frances’i tam anlamıyla anlayan kişi, ev arkadaşı Sophie’dir (Mickey Sumner). Frances’in yer yer güldüren, yer yer ise duygulandıran hikayesi; hayatın gerçekleri ile karşı karşıya kaldığını hisseden herkesin izlemesi gereken bir film.
Susuz Yaz (1963)

Metin Erksan tarafından yönetilen ve Necati Cumalı’nın yazdığı aynı adlı hikâyeden uyarlanan dram filmi Susuz Yaz’ın başrollerinde, Hülya Koçyiğit, Erol Taş ve Ulvi Doğan yer alıyor. Susuz Yaz, Osman ve Hasan adlı iki kardeşe ait topraktan çıkan suyun, köylüler ile onlar arasında nasıl bir anlaşmazlığa yol açtığını işliyor. 1964 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü alan Susuz Yaz, sinema tarihine adını, 1960’lardaki en başarılı eserlerden biri olarak yazdırmıştır.
Ida (2013)

Ida, rahibeler tarafından manastırda büyütülen Anna’nın hikayesini anlatıyor. Dram türünde olan bu filmde, Anna’nın yemininden önce aile fertleri ile bir hafta kadar görüşmesi gerekiyor. Anna yani Ida, kimsesiz olduğunu ve o haftanın yalnız başına geçeceğini düşünürken, aslında Wanda isminde bir teyzesi olduğunu öğreniyor. Film seyirciyi, Anna ve Wanda ile bir yolculuğa çıkartıyor. Birbirlerinin tam zıttı olan bu iki karakter için bu yolculuk, gerçekte kim oldukları ve nereye ait oldukları sorularının peşinden gittikleri bir serüven olarak izleyiciyi oldukça etkiliyor.
Winter Light (Kış Işığı, 1963)

Winter Light, Ingmar Bergman tarafından yazılıp yönetilen, başrollerini ise Gunnar Björnstrand, Ingrid Thulin ve Max von Sydow’un paylaştığı dram türünde bir film. Seyirciyi sorgulamaya yönelten bu film, rahip Tomas etrafında şekilleniyor. İnancını, değerlerini ve varoluşunu sorgulayan Tomas, bir öğleden sonra, tüm inancının yalandan ibaret olduğunu acı bir şekilde fark ediyor.
The Turin Horse (Turin Atı, 2011)

The Turin Horse, Béla Tarr ve Ágnes Hranitzky tarafından yönetilen, gerçek bir olayın altı günlük akışını bize gösteriyor. Film, Nietzsche’nin bir gün yolda giderken atını kırbaçlayan bir faytoncu görmesi, ardından ata yaklaşıp sarılması ve ağlaması hikayesinden esinlenilerek yazılmıştır. Film, hasta bir süvari, yetişkin bir kız, bir ziyaretçi ve bir çingene çetesinin kısa ziyaretini konu alıyor. Basit gibi görünen ama her karesinin içerisinde derin bir kasvet yatan bu film, adeta izleyicisinin derisine nüfuz ediyor. Tarr’ın, Nietzsche’nin felsefesini çarpıcı bir biçimde yansıttığı The Turin Horse, modern zamanın en çok ses getiren siyah-beyaz filmlerinden biri.
Kaynakça
Çakar, Burak. “Kurosawa, Tarkovski, Lynch, Bela Tarr ve Bergman’dan Siyah Beyaz Sinema Üzerine”. Yedi Pencere. 7 Şubat 2014. Erişim tarihi: 14 Mart 2023
IMDb. (Erişim tarihi: 12.03.2023) https://www.imdb.com/?ref_=nv_home