Vesikalı Yârim, Sait Faik Abasıyanık‘ın Lüzumsuz Adam adlı öykü kitabında olan “Menekşeli Vadi” hikâyesinin bir uyarlamasıdır. Ömer Lütfi Akad tarafından 1968 yılında siyah beyaz bir film olarak beyaz perdeye geçer. Türkan Şoray ve İzzet Günay bu filmde beraber rol alır. Film İzzet Günay’ın ve Türkan Şoray’ın birbirine olan bakışlarıyla güçlenir.
Film bir esnaf olan Halil‘in (İzzet Günay) pavyonda karşılaşıp âşık olduğu Sabiha (Türkan Şoray) karakteri üzerinden ilerler. Sabiha ve Halil arasında olan statü farkı Sabiha ve Halil’in birbirine aşık olmasını engellemez. Sabiha çocuksu bir sevgiyle Halil’e bağlanırken Halil evine bakan bir erkek konumundan çıkıp ilk defa sevme ve sevilme duygularını Sabihayla yaşamaya başlar. Pavyonda başlayan bu aşk bir zaman sonra Halil’in Sabiha’nın evinde yaşamasıyla devam eder. Halil, Sabiha’nın hayallerine ortak olur. Sabiha, Halil için “Halil, bu evi şimdi seviyorum. Ondan evvel barınaktı sadece, şimdi ev oldu.” der. Halil için bir şeyler hazırlamak, onu düşünerek hayatını düzenlemek Sabihayı mutlu eden bir kaç şeyden biri haline gelir. Halil onun hayallerindeki ev haline gelir. Sabiha, Halil’e olan aşkıyla mutluluk yaşarken bir şüphe belirir aklında. Halil evli midir? Bu soruyu Halil’e sormak Sabiha için çok zordur. Sabiha’nın Halil’den alacağı cevaplar onu yaralayacaktır. Bunu bilir. Zihninde Halil ile tartışır, Halil’den defalarca kez ayrılır. Kalbine söz dinletemediği için aşkı ve aklı arasında bocalar durur. Halil karakteriyse zorunlu bir evlilik yaparak sadece evine para götüren bir adam durumundadır. Sabiha’yla değişmeye başlasa da içinde yok edemediği bir vicdan azabı da vardır. Geride bıraktığı ailesi, Sabiha’ya evli olduğu gerçeğini söyleyememesi Halil ve Sabiha’yı birbirinden uzaklaştırır. Sabiha Halil’in kendisinden uzaklaşması için pavyona gelen başka adamlarla konuşur. Kendisi Halil’den ayrılamıyorsa Halil ondan ayrılmalıdır diye düşünür. Sabiha’nın bu tavrı Halil’in Sabiha’ya karşı sert bir tavra bürünmesine neden olur. İlişkilerine büyük derecede zarar veren bu olaylar artık ilişkiyi bitirir. Sabiha, Halil’in evli olduğunu kendi gözleriyle gördüğündeyse Halil’e olan aşkını kalbine gömerek yoluna devam eder. Filmin sonunda Sabiha karakterinin sadece bir bakışla hissettirdiği duygularla izleyici Sabiha’ya merhamet ve sevgi besler ve Sabiha’nın aşkını içselleştirir. Bu durum filmin güçlü yönlerinden biri haline de gelmiş olur.
Eğer Vesikalı Yârim filmi böyle bitmeseydi daha mutlu bir aşk filmi mi izlerdik? Yoksa filmi izlerken içimizde oluşan buruk aşk hissi devam mı ederdi? Bu yazıda bunu inceleyeceğiz.
Sabiha Halil’e Evli Olup Olmadığını Sorabilirdi.

”Çok kıymetli bir şey bulursun. Sonra bulduğuna pişman olursun. Çünkü nereye koyacağını bilemezsin.”
Filmde korkularımızın bizi nasıl ele geçirebildiğini de görürüz. Sabiha, Halil’e evli olup olmadığını sormaktan korkar. Alacağı “Evet evliyim.” cevabı ya da “Hayır evli değilim bana güvenmiyor musun?” sorusu Sabiha’yı evli misin sorusunu sormaktan uzaklaştırır. Sabiha bu ikilemde gelip giderken Halil, Sabiha’nın kendisinden uzaklaşmasını farklı yorumlar. Halil’in zihnindeki “Sabiha’nın hayatında başkası mı var?” sorusu Halil’i öfkeli biri hale getirirken Halil’in aile ve sevgili olarak kendini sorgulamasına da neden olur. Eğer filmin ortalarında ikilemde kalan Sabiha, Halil’e sorularını sorabilseydi Halil ile olan birliktelikleri devam edebilirdi.
Halil Eşinden Ayrılabilirdi.

“+ Evli miymiş sorsana
– Soramam
+ Neden?
– Ya evet derse?”
Halil istemeyerek yaptığı evliliğinde zorunlu bir eş ve zorunlu bir baba rolüne bürünür. Bu zorunluluklar Halil’in iyi bir adam olmasını engeller. Halil eşini sevmez, eşini sevmediği için çocuklarından uzaklaşır ve çocukları onu tanımaz. Bir zaman sonra Halil’in karşısına pavyondaki Sabiha çıktığında ilk kez Sabiha’ya aşık olur, ilk kez birisi için çabalamak ister. Aşk, Halil’in değişmesine neden olur. Bu değişim Halil’in, Sabiha ve ailesi arasında olan ilişkilerini sorgulamasına neden olur. Halil, Sabiha’ya olan aşkına sahip çıkabilseydi, zorunlu eş ve baba rolünden Sabiha ile karşılaştıktan sonra vazgeçebilseydi Sabiha ile ilişkileri mutlu olabilirdi.
Sabiha Filmin Sonunda Gitmeyebilirdi.

“+Sabiha asıl adın mı?
-Yok yalancı. Takma isim olsa Sabiha mı olur?”
Sabiha eğer filmin sonunda gitmeseydi ikinci kadın olmayı da kabul etmiş olacaktı. Filmde izlediğimiz Sabiha için bu olasılık düşük olsa da Halil’e olan aşkının büyüklüğünü de film içinde görürüz. Filmde Sabiha aradığı aşkı, baba sevgisini ve aile kurma hayallerini Halil ile bulur. Sabiha’nın filmin sonunda arkasını dönerek gitmesi aslında onun hayallerinden de vazgeçmesi demektir. Bu yüzden Sabiha filmin sonunda arkasını dönüp gitmeyebilirdi de. Ama Halil ile aralarındaki güven ve gurur ilişkisi bu geri dönüşle sarsılır ve Halil ile Sabiha’nın ilişkisi mutlu bir şekilde devam etmeyebilirdi.
Sabiha Filmin Sonunda Gitmeyebilir Ama Halil Tarafından Öldürülebilirdi.

“Sevgi de yetmiyormuş. Çok eskiden rastlaşacaktık…”
Sabiha ve Halil’in ilişkisi içinde bir miktar zehir olan bir su gibidir. Bu ilişki onları öldürmez belki ama ikisine de zorluklar çıkartır. Örneğin; Halil, Sabiha’nın kendisinden uzaklaşma nedenlerini kafasında kurar, Sabiha sözleriyle Halil’in gururunu zedelerdi. Sorular ve yalanlara dolu bu ilişkiden Sabiha kaçmak istediğinde Halil her defasında Sabiha’nın yanına gelir ve bu da Halil’in Sabiha’ya karşı fiziksel şiddete yönelik bir tavra bürünmesine neden olur. Eğer ilişkileri Sabiha’nın ikinci bir kadın olduğu kısımla devam etseydi Sabiha kendi gururu, Halil kendi gururu içinde boğuşacaktı. Bu aşkın sonucunda bir kadın cinayeti ve hapse giren bir adam görme ihtimalimiz de yüksek olacaktı.
KAYNAKÇA:
- Vesikalı Yârim. Yön. Ömer Lütfi Akad. Şeref Film,1968. Film.
- “Defalarca İzlense de Bıkılmayacak Çok Özel Bir Türk Filmi: Vesikalı Yârim”. Ekşi Şeyler. Web. 7.09.2024


