Sivrisinek Şehirde, Gürcü Edebiyatı’nın önemli isimlerinden biri olan Erlom Ahvlediani‘nin kaleminden çıkmıştır. Yazar bu kitabıyla Saba Ödülü‘ne layık görülmüştür. Bu roman, Erlom’un bilinç akış tekniği ile kurguladığı okuyucularına derin düşünme ve yorumlama fırsatı veren bir başyapıttır.
Yazarın kullandığı bilinç akışı tekniği, karakterlerin iç dünyasına girerek duygusal karmaşıklıklarını ve düşünsel derinliklerini keşfetme fırsatı sunar. Bu teknik sayesinde sivrisineklerin yaşamış olduğu bir şehirde gerçekleşen olayları dışarıdan izlemekle kalmayıp aynı zamanda karakterlerin iç dünyasına, düşünsel derinliklerine inip olayları onlarla beraber yaşamamıza olanak sağlamaktadır. Yazarın bilinç akışı tekniği ile kurgulanmış olan bu eser, okuyucularına fantastik ve mistik bir dünyanın kapılarını açmakla kalmaz, aynı zamanda insan varlığının karmaşıklığını anlama ve sorgulama konusunda bir deneyim sunmaktadır.

Bu romanı okumaya ilk başladığımızda anlam veremeyebiliriz çünkü Ahvlediani‘nin kalemi diğer yazarlara benzememektedir. Hikayeyi parça parça sunması, konudan konuya atlaması ve sonunda kendisi de itiraf ederek tekrardan konuya dönüp anlatıma devam etmesi biraz başımızı döndürebiliyor. Yazar aynı zamanda olayları tüm ayrıntılarıyla anlatmayıp okuyucunun hayal dünyasının devreye girmesini istemiştir. Bu durum romanın büyüsünü ve derinliğini arttıran bir unsurdur. Ahvlediani‘nin nesnelerle etkileşimde bulunduğu kısımda, beş duyu organımıza hitap eden muazzam deneyimler bizi beklemekte. Özellikle akvaryum ve kafe sahneleri ile balık olma deneyimini yaşamak için bu kitabı keşfetmeye başlıyoruz.
Bir bataklığın kurumasından sonra kendi ölümünden kaçınarak yaşama isteği ile diğer sivrisinekler arasında bir ayrım yapan, mavi gözlü bir sivrisineğin, insanların yaşamış olduğu şehre katilini aramak için gelmesiyle başlar roman. Bu isteğin altında yatan nedenlerin bazıları, sıtma hastalığı ve onunla ilişkili belirsiz gerçeklikle ilgili olabilir. Diğer karakterler, bu durumu anlamak ve sivrisineğin kararlarını değerlendirmek için kendi bakış açılarıyla hareket ederler. Şehre geldikten sonra caddelerde, saraylarda aylak aylak dolaştıktan sonra bir iş bulur kendisine ve şehrin hareketli olan nabzına, sivrisinek de ayak uydurur. Ama sivrisineğin zamanı daralmadan katilini bulması gerekmektedir. Ve sivrisinek, neden yüzyıllar boyunca aynı katili arar, bu döngüsel arayışın altında yatan sırlar nelerdir, sıtma mı, aşk mı, nefret mi?
Sivrisineğin yanı sıra bu roman başlıca dört ana karakter olan Cimşer, grafoman bir yazar, olayları farkı değerlendirme yeteneğinde olan Lia, Lia’yı anlamakta zorlanan abisi Gia’nın hayatlarının nasıl kesiştiğine dair olayları anlatır. Her bir karakter kendi iç çatışmalarıyla ve arayışlarıyla beraber karşımıza çıkmaktadır.
Cimşer, diğerlerine göre biraz tuhaf birisidir. Her adımını, yapmayı düşündüklerini, yapmak istediklerini kısacası her kararını sorguluyor. Bir seçim yaptığında ise bu seçim sonucunda nelerin olabileceğini düşünerek konu hakkında yüzlerce senaryolar kuruyor ve kendi yarattığı bu karmakarışık olaylar zinciri bütününde kendisi için en doğru seçeneği bulmaya çalışıyor.
Lia, her zaman umut dolu ve enerjik bir kız olarak romanda yerini alıyor. Lia dışındaki kimsenin hiç dikkat etmediği veya umursamadığı olaylara Lia çok dikkat ediyor ve olayları kendisine özgün olan bakış açısıyla yorumluyor. Lia’nın karanlık geçmişi ve geçmişte yaşamış olduğu zorlayıcı deneyimler sonucunda içine kapanık ve düşünceli bir tavır sergilemesine neden oluyor. Lia’nın bu davranışları içsel çatışmalarının bir karşılığıdır. Romanın ilerleyen sayfalarında ortaya çıkan olaylar ve gelişmelerle Lia’nın bu ruh hali değişebilir.
Lia’yı anlayamayan abisi Gia, çeşitli duygusal tonları ve içsel çatışmaları olan bir karakterdir. Kendisini etkileyen olaylar, romanda başına gelebilecek olan bazı durumlar, onun ruh halini doğrudan etkileyebilir. Romanın sonlarına doğru, Gia’nın karakter gelişimi ve ruh hali, okuyucuya daha derinlemesine bir karakter anlayışı sunar.
Kitabın ana karakteri olan sivrisineğin iç monoloğu ve yaşadığı dünyanın atmosferi tasvir edilmektedir. Romanda, sivrisineğin gözünden, yaşamın ve ölümün karmaşıklığına dair düşüncelerle dolu bir atmosfer yaratılmıştır. Ek olarak sivrisineğin kendisine verilen önemli bir görevi de bulunmaktadır. Bu önemli görev, kendi katilini bulmak için çıkılmış bir yolculuktur.
“Ama öldükten sonra görevinin tamamlandığını nasıl anlayacağım? Acaba ölüm olmadan ölmek mümkün mü? Veya ben, bensiz ölebilir miyim?”
Sivrisinek, varoluşun derinliklerine iner. Bu düşüncelerle birlikte aslında kendi ölümünü ve varlığını sorgulamaktadır. Belki de sivrisinek, ölümün fiziksel bir son olmadığını, devam eden bir varoluşun olduğunu düşünür. Bu düşüncelerle yazarın, romanda varlık, ölüm ve anlam arayışlarına dair derin felsefi temaları işlediği görülmektedir. Sivrisineğin bu düşünce kalıpları, okuyucuyu hayatın anlamı, ölümün doğası ve varoluşsal sorular üzerine düşünmeye teşvik etmektedir.
“Sivrisineklerin uğultusu arasında insanın kaybolan anlamları, şehirdeki sessiz çığlıklarla birleşir.”
Eserin sahip olduğu gerçeküstü boyutun yanı sıra eser, insanın doğası, toplumsal ilişkiler ve varoluş gibi evrensel konuları da ele almaktadır. Yazar, sivrisinekleri bir metafor olarak kullanarak eserinde insan davranışları ve toplumsal yapılar üzerine düşünme fırsatı vermektedir. Romandaki vurgu, özel olarak insanın içsel çatışmalarına ve karmaşıklıklarına odaklanmıştır. Sivrisineklerin gelmiş olduğu şehirdeki insanlarla arasındaki etkileşimler ve çatışmalar, yazarın derinlemesine insan psikolojisi çözümlemesine işaret etmektedir. Ahvlediani, romanda yer vermiş olduğu karakterler aracılığıyla insanın içsel dünyasını, arzularını, korkularını inceleyerek eserinin edebi değerini arttırmıştır.
Sivrisinek Şehirde, Erlom Ahvlediani‘nin Gürcü Edebiyatı’na katkıda bulunan önemli bir eseri olarak 2014 yılında Fahrettin Çiloğlu’nun çevirisi ile edebiyatımıza kazandırılmıştır. Sivrisineklerin fantastik dünyası, insan doğası ve toplumsal ilişkiler üzerine yapılan vurgular, eseri edebi açıdan zengin ve düşündürücü kılmaktadır. Ahvlediani‘nin tercih ettiği dil kullanımı ve derin anlam katmanları, okuyuculara unutulmaz bir edebi deneyim sunmaktadır.