Hazır yaz bitmiş, günlük hayatın durmak bilmeyen akışına kendimizi bırakmışken yeni bir Sitcom’a başlamak fena olmazdı diye düşünüyoruz. Malum, işten ya da okuldan döndüğünüzde ayaklarınızı uzatıp; izlediğiniz bir, iki,üç… bölüm dizinin verdiği keyif günün tüm yorgunluğunu alıp götürür. Favori sitcomuna milyonuncu kez baştan başlamak üzere olan Sitcom severler şöyle buyrun. Farklı dönemlerden ve ülkelerden, bambaşka çevrelerin dünyasına girebileceğiniz komediler bulunan bu seçkimizde, gözünüzden kaçmış olabilecek 7 sitcom dizisini sizin için derledik. İyi seyirler!
7. Upload (2020- )
3. sezonu çok yakında bizlerle buluşacak olan, Amazon orijinal yapımı Upload, bilim kurgu türünde bir sitcom oluşu ve ilginç senaryosuyla öne çıkıyor. Robbie Amell‘in, yakın zamanda ölmüş başarılı bir programcı Nathan Brown’u; Andy Allo‘nunsa Nathan’ın sonsuzluğu geçireceği tam donanımlı bir tesis olan Lakeview‘da çalışan bir müşteri temsilcisi, kişisel meleği Nora Anthony‘yi canlandırdığı dizide bildiğimizden çok farklı bir dünya karşılıyor bizi. Senaryo, insanların artık tam anlamıyla ölmediği fakat bilinçlerinin bir yazılıma aktarılıp orada, simule edilmiş bir dünyada, aktarılmış diğer bilinç kodlarıyla birlikte yaşadığı, teknoloji yoluyla Lakeviewda çalışan temsilcilerle ve geride bıraktığı sevdikleriyle iletişim kurabildikleri bir gerçeklikte geçiyor.
Öyle ki kapitalizm teknolojinin yardımıyla ölüleri de sınıflandırmanın, onları hiyerarşik olarak konumlandırmanın yolunu bulmuş gibidir, ölülere ailelerinin ödediği miktar karşılığında özelleştirilmiş, kişiselleştirilmiş bir deneyim sunulduğunu gördüğümüz bu dizide komedi unsuru kadar, dram da ön planda. Kişiselleştirilmiş ve pazarlanmış değerlerin gerçek duygu ve dünyayla arasındaki uyuşmazlığı Nathan, Nora ve Nathan’ın hayattayken birlikte olduğu maddiyata düşkün sevgilisi Ingrıd üçlüsü üzerinden irdelenmesiyle ve absürt unsurların ustaca kullanımıyla izleyenlere keyifli bir deneyim sunuluyor.
6. Trailer Park Boys (2001-2018)
Yönetmenliğini ve senaristiliğini Mike Smiths, Robb Wells, John Paul Tremblay‘in (dizide sırasıyla Bubbles, Ricky, Julian) üstlendiği Kanada yapımı, mockumentary (sahte belgesel) türünde çekilmiş bir sitcomdur Trailer Park Boys. Netflix’te 12 sezonun tamamına erişebileceğiniz bu dizi genel itibariyle karavan parkında zengin olma hesaplarıyla ve illegal işlerle başlarını sürekli belaya sokan bir grup arkadaş; Ricky, Bubbles, Julian’ın, parkın güvenliğinden sorumlu alkolik Jim Lahey ve onun partneri Randy ile aralarındaki bitmek bilmeyen çatışmalarını ve günlük yaşamlarını konu alır.
Sunnywale adlı bir karavan parkında geçen bu dizi sahte belgesel türünde çekilmesinin etkisiyle çok gerçekçi ve hareketli bir portre resmediyor. Ekranlarda görmeye alışmadığımız bir hayata ve kişilere mercek tutulsa da tüm karakterlerle bir şekilde güçlü bir bağ kuruyor, sempati duyuyoruz. Ricky’nin uslanmaz çılgınlığı, Julian’ın temkinli sakinliği ve Bubbles’ın sağduyulu dostluğu ve her ne olursa olsun parkın sakinlerininin biribirini kollamasının verdiği huzr ve dizinin kurgu olup olmadığını sorgulatan başarılı oyunculukların sayesinde izlemesi oldukça keyifli, sürükleyici bir sitcom bekliyor sizleri.
5. Spaced (1999-2001)
Başrol oyuncuları Jessica Haynes ve Simon Pegg’in aynı zamanda dizinin senaristliğini üstlendiği 2 sezon 14 bölümlük ingiliz sitcomu Spaced gözünüzden kaçırmış olabileceğiniz, denk geldiğiniz takdirde bırakmak istemeyeceğiniz kısa bir sitcom. Hayness’i Daisy Steiner Pegg’i ise Tim Bisley olarak izlediğimiz dizide gerçek üstü bir mizah dili kullanımı mevcut, izleyiciyi eğlendirirken şaşkınlığa sürükleyip, gerçekliği sorgulatmaktan da geri kalmıyor diyebiliriz.
Kız arkadaşının evden attığı Tim ve boş mekanlarda yaşayan Daisy bir kafede kiralık ev ilanlarına bakarken tanışır ve kendilerini bir çift gibi gösterip ikisininde karşılayabileceği bir daire tutmaya karar verir. Dizi boyunca bu evsiz yabancıların ev sahibine bir çift olmadıklarını çaktırmamak adına düştükleri komik durumları, aralarındaki dinamiğin zamanla değişmesini, apartmandaki tuhaf komşuları ve başlarından geçen gerçek üstü ve tuhaf bir takım olayları kimi zaman kahkahalarla kimi zaman sorgulayan gözlerle izliyoruz.
4. Veep (2012-2019)
Arrmando Lanucci‘nin kendi yazdığı the Thick of It adlı politik senaryosundan uyarladığı, başrolde Seinfield‘in Elaine Benes’i Julia Louis Dreyfus‘u gördüğümüz Veep politik hiciv türünde sayılabilecek, 7 sezon 65 bölümlük eşsiz bir Amerikan sitcomu. 17 emmy ödülünün sahibi Veep’in başarısı; güçlü oyuncu kadrosunun yanı sıra, amerikan politikasının, genel itibarıyla politikanın iç yüzünü, güçlerinin ve etkilerinin kırılganlığını çarpıtmadan ustaca bir mizah kullanarak aktarabilmesinde.
Dreyfus narsist, güç delisi, yüzeysel, manipülatif bir başkan yardımcısı (veep), Selina Meyer olarak karşımıza çıkıyor bu dizide. Partiler açıkça bahsedilmediğinden bu tipleme Amerika veya dünyadaki çoğu politikacıya uyuyor ve bu yüzden izleyiciyi kendine bağlıyor. Selina; danışmanları, sekreterleri, sağ kolu diyebileceğimiz karakterlerden oluşan ekibinin de yardımıyla hem siyasi hem özel hayatını bir şekilde sürdürmeye çalışır ve politika oyununda ayakta kalabilir. Veep’in hiç yavaşlamayan temposu sayesinde siz de Selina’nın ekibinden biri gibi hissedeceksiniz.
3.Extras (2005-2006)
The Office’in yaratıcısı, İngiliz komedyen Ricky Gervais‘in, senaryosunu Stephan Merchant‘la birlikte yazıp yönettiği ve başrollerini üstlendiği Extras (Figüranlar); 2 sezon, 13 bölümlük, dram-komedi türünde sayılabilecek keyifli bir sitcom. Ricky Gervais’in hayat verdiği Andy Milmann, figuran olarak çalıştığı filmlerde bir replik okuyabilmek, iyi bir oyuncu olabilmek için nafile çabalar. Stephan Merchant‘ı onun işe yaramaz menajeri Darren Lamb rolünde görürüz. Andy ile aynı kaderi paylaşan fakat benzer hırsları olmayan, figüranlığı kabullenmiş Maggy Jacobs ise (Ashley Jensen) Andy’nin bu sektördeki, belki de hayattaki tek dostu olarak karşımıza çıkar.
Extras’ta her bölüm David Bowie, Kate Winslet, Samuel L. Jackson, Daniel Radcliffe gibi ünlü oyuncular konuk olur ve Andy ve Maggy’nin figüranlık yaptığı filmlerde kendilerini oynarlar, lakin daha kompleksli ve gerçek karakterlerinden uzak bir profil yansıtılır ekrana. Sektörün, işleyişin, ve figuranlar yapımcılar ve oyuncular arasındaki dinamiklerin absürdlüğü ve Andy’nin hayal ettiği kariyere ulaşma çabasındaki başarısızlığı ve bu uğurda düştüğü komik durumlar alışık olduğumuz Gervais komedisini; melankolik, gerçekçi bir komedi zevki vadediyor izleyicilere.
2. 30 Rock (2006-2013)
Dizinin yaratıcılığını, prodüktörlüğünü ve başrolünü üstlenen komedyen ve oyuncu Tina Fey; aynı zamanda 30 Rock‘ın senarist koltuğunda da bizi karşılıyor. New Yorkta’ki NBC stüdyosunun bulunduğu ünlü 30 Rockefeller plazasından adını alan 30 Rock, Fey’in yine NBC yapımı Saturday Night Live‘de çalıştığı dönemden yola çıkarak şov sektörünü alaya aldığı bir dizi olarak karşımıza çıkıyor. Ana karakterimiz Liz Lemon sektörde delirmeden hayatta kalmaya çalışan başarılı bir senarist ve prodüktördür.
Yaratıcılığını ve senaristliğini üstlendiği TGS adlı süreli komedi programını çekmek, yeni ve çekilmez patronunun isteğiyle programa aldığı vurdum duymaz ve sorumsuz Tracy Jordan’la, ve kadın oyuncusu Jena‘nın bitmek bilmez kaprisleriyle günden güne zorlaşmaktadır. New York‘un, şov sektörünün kaotikliği ve belirsizliğini inanılmaz komik ve özgün bir şekilde yansıtan dizide Lemon’un delirmemeyi başarabilmesi de izleyenlerin bu diziyi beğenmeme ihtimali kadar imkansız diye tahmin ediyoruz.
1. Peep Show (2003-2015)
Prime Video‘da 8 sezonuna ulaşabileceğiniz 9 sezonluk İngiliz sitcom dizisi sizi Londra‘ya bir apartman dairesini paylaşan, birbirine hiç mi hiç benzemeyen iki genç adamın hayatına davet ediyor. Dizinin POV (bakış açısı) tekniğiyle çekilmesinin yanı sıra, dizide iç monologlara da fazlaca yer verilmesi bizi karakterlere epeyce yaklaştırıyor, adeta 3. ev arkadaşı oluyoruz Mark (David Mitchell) ve Jezz’e (Robert Webb). Eşyalarınızı toplamadan yeni ev arkadaşı adaylarınızı kısaca tanıtmalı tabi: Ciddi, gergin ve takıntılı, sıkıcı bir ofis işinde çalışan Mark Corrigan ve tam zıt kutbu diyebileceğimiz fazlasıyla rahat, özgür ruhlu, işsiz ve çok amatör bir müzisyen Jezz Jeremy Usbourne.
Bu çok da anormal olmayan iki arkadaşın hayatı da sıradan denebilecek olaylardan ibaret olsa da onların bu olayları ele alışı ve onlara verdiği sıradışı tepkiler bizi güldürür, -çoğu zaman- yerin dibine sokar. Mark’ın umutsuzca aşık olduğu iş arkadaşı Sophie (Olivia Colman), ve patronu Alen Johnson, Jezz’in yakın arkadaşı Super Hans gibi pek çok renkli karakter diziye bambaşka bir seyir zevki veriyor ve dizinin ritmi 9 sezon boyunca hiç düşmüyor. Son olarak listemizin sitcom eksikliği çeken bünyelere iyi geleceğini, onların yaralarını saracağını umuyor ve Super Hans’ten bir replikle sizi baş başa bırakıyoruz.