Sıra Dışı Yaşamlar Serisi: Mistik Ressam Remedios Varo

Editör:
Zeynep Alara Karagöz
spot_img

Hayal gücünün sınırlarını zorlayan teknikleri ve Sürrealist yöntemleriyle bilinen İspanyol sanatçı Remedios Varo, eserlerinde bilimi, simyayı ve düşleri buluşturan gizemli bir dünya kurmuştur. Kadın figürleri, rüya atmosferi ve fantastik makineleriyle, İspanya’dan Paris’e, oradan Meksika’ya uzanan bir yaşam sürmüştür.

Erken Yaşam ve Arayış

Remedios Varo’nun stüdyosundaki portresi, 1963, Kati Horna tarafından çekilmiş. Kaynak: NMWA

1908 yılında İspanya’da doğan Varo, çocukluğu boyunca kendisine çizim yapmayı öğreten mühendis babasından ve onun teknik çizimlerinden etkilenmiştir. Bu etki, ileride eserlerine fantastik makineler olarak yansıyacaktır. Dindar bir Katolik olan annesi sebebiyle de katı bir dini eğitim almıştır. Çocukluk yılları boyunca adeta bir kaçış yöntemi olarak kitaplara, özellikle bilim ve macera romanlarına sığınmıştır. Katı dini eğitim ve kurallar arasında sıkışmaktansa, resim yapmak ve Jules Verne‘in hayal gücünü kışkırtan hikâyeleriyle yeni dünyalar kurmak onun en büyük kaçış noktasıydı. Madrid‘deki San Fernando Güzel Sanatlar Akademisi‘nde eğitim alarak ustalaşırken, hem klasik resim tekniklerini hem de bilimsel merakını sanatla buluşturmanın yollarını aramıştır.

Sanatın ve Sürrealizmin Peşinde

Remedios Varo ve Benjamin Peret, fotomontaj – Remedios Varo. Kaynak:Wikiart

1930’ların sonuna doğru Paris‘e yerleştiğinde, İspanya İç Savaşı‘nın ardından ülkesine geri dönemeyeceğinin farkındaydı. Dönemin Parisi ve Sürrealist sanatçılar grubunun tam ortasına giren Varo, Andre Breton öncülüğünde akımın ressamlarıyla birlikte birçok sergiye katılmıştır. Ancak Varo’nun eserleri, gerçeküstücülüğün tipik bilinçaltı ve psikoz imgelerinden farklıdır. Onun eserlerinde rüyalarla birlikte bilim, mekanik ve simya da vardır. Sürrealistlerin erkek egemen tavırlarına ve dönemin koşullarına rağmen Varo, kalıcılığını ve özgünlüğünü kabul ettirmiştir.

Meksika’da Yeni Bir Dünya

Remedios Varo’nun 1957’de arkadaşı sanatçı Leonora Carrington’un yaptığı başlığı taktığı sürrealist fotoğrafı.Kredi…Kati Horna, “Kadın ve Maske”, Fotoğraf Princeton Üniversitesi Sanat Müzesi, Art Resource. Kaynak: New York Times

“Başka yerlerden çok Meksikalı’yım. İspanya hakkında çok az şey biliyorum; orada yaşarken çok gençtim. Sonra Paris’te çıraklık, asimilasyon ve ardından savaş yıllarını yaşadım… Meksika’da hoş karşılandığımı ve güvende olduğumu hissettim.”

-Remedios Varo

İkinci Dünya Savaşı‘nın gölgesinde Paris sokakları artık sanatçılar için güvenli olmaktan çıkmıştı. Birçok sanatçı gibi Varo da, güvenli bir yurt arayışına girerek 1941’de Meksika‘ya yerleşti. Bu ülke onun için sadece bir sığınak değil, aynı zamanda ticari üretiminin en verimli dönemine kucak açan yer oldu. Sanatçı burada, dikiş dikmek, seramik restorasyonu yapmak, ilaç reklamları hazırlamak ve Halk Sağlığı Bakanlığı için teknik çizimler yapmak gibi çeşitli geçici işler almıştır.

Meksika’da Frida Kahlo ve Diego Rivera gibi sanatçılarla aynı çevreyi paylaştı. En yakın dostu Leonora Carrington ise, hem sanat dünyasında hem de günlük yaşamında en büyük destekçisiydi. Varo bu ülkede, Avrupa‘daki Sürrealist baskılardan sıyrılıp kendi dilini ve düş gücünü sınırsızca kullanabileceği bir atmosfer yakaladı. Meksika‘nın renkli kültürü, mitolojisi ve coğrafyası Varo’nun eserlerinde, rüyayla gerçeği birleştiren bir dünyanın kapısını açtı.

Simya ile Sanat Arasında

Remedios Varo, Yıldız Yakalayıcısı, 1956, Galeri Wendi Norris. Kaynak:The Collector

Remedios Varo‘nun eserleri ilk bakışta, gerçeklik ile hayalin sınırlarını belirsizleştiren, masalsı bir his yaratmaktadır. Fantastik makineler, gizemli atölyelerde çalışan figürler, uçuşan kadınlar, hem rüyaların hem de matematiğin ürünü gibi görünmektedir. Sanatçı, mühendis olan babasından öğrendiği teknik resim alışkanlığını, karmaşık makineler ve düzenekler olarak eserlerine yansıtmaktadır. Fakat bu makinelerin farkı, işlevsel olması değil, daha çok ruhsal ve büyüsel anlamlar taşımasındandır. Böylece, mantık ve mistik arayışlar aynı düzlemde buluşur.

Varo’nun eserlerindeki kahramanlar, bir şeyler icat eden, araştıran ve yeni dünyalar kuran güçlü ve yetenekli kadınlardır. Sanatçının eserleri sadece estetik bir deneyim değil, aynı zamanda içsel bir yolculuktur. Adeta bir laboratuvar çalışanı titizliğinde, atölyesinde yeni dünyalar kurar. Bu sebeple eserleri, hem bir masalın içinde hem de bir bilim kitabının sayfalarında dolaşıyor hissi vermektedir.

Remedios Varo – Çağrı (1961)

Remedios Varo, La llamada (The Call), 1961; Masonit üzerine yağlıboya, 42 x 31 x 1 1/2 inç. National Museum of Women in the Arts, Gift from Private Collection.

Varo’nun Çağrı eserinde, uçuşan saçları ve kostümüyle, yakasındaki havan ve tokmakla, simya aletleri taşıyan kadın figürü, el hareketlerinden de anlaşılacağı üzere önemli bir işin ortasında bir meşguliyet hissi ile yürümektedir. Parlak bir ışık öbeğiyle yukarı doğru bir girdap oluşturan saçları, çağrının fiziksel bir bağa dönüştüğü küreye çekilmektedir.

Varo’nun karakteristik renk paletini yansıtan eser, nötr, gölgeli yeşil-kahve tonlarla oluşturulmuş mekân ve ateş turuncusu altın tonlarıyla aydınlatılan merkezdeki figürden oluşmaktadır. Keskin çizgilerle ağaç kabuklarına gömülmüş gibi yansıtılan figürler, ana figürün çevresinde bir koridor oluşturmaktadır. Varo bu eserde, bireyin kendi toplumuna kulak veren toplumsal kalıplardan sıyrılmasını, hatta belki de kadınların özgürleşmesini ve kendi içsel yolculuklarına dair inançlarını yansıtmış olabilir.

Remedios Varo – Göksel Pablum (1958)

Remedios Varo, Göksel Pablum, 1958, masonit üzerine yağlıboya, 92×62 cm. Barberini Müzesi, Almanya.

Varo’nun Göksel Pablum eseri, mistik ve tescilli imgelerini harmanlayarak oluşturulan bir evreni yansıtmaktadır. Eserde, bir kadının yıldızları mekanik bir cihazda öğüterek, kafeste hapsolmuş aya, bebeğine yemek yediren anne edasıyla sunması betimlenmektedir. Üretici enerjinin sembolü olan bu sahnede kadın figürü, evreni besleyen bir yaratıcı olarak tasvir edilmektedir. Bu durum, Varo’nun feminizmi ve kadınların yaratıcılığının gücüne inancını yansıtmaktadır. Kadın, evreni besleyen ve dönüştüren bir güç olarak sunulmuştur. Figürün, çok kenarlı bir Orta Çağ kulesini andıran küçük bir odada olması, sanatçının kadının hayattaki izolasyonuna ve yalnızlığına vurgusu olabilir. Bir kadın için, kozmik bir bebeği, yıldızlar kadar güzel yiyeceklerle besleyebileceği bir makinesi olsa da bu görev, zorlu, tekrarlayıcı ve klostrofobik olarak tasvir edilmiştir.

Kısa Ama Derin Bir Hayat

Remedios Varo, Ölü Yapraklar, 1956, duralit üzerine yağlıboya, 74×60 cm. Kaynak: Wikiart

Meraklı ve yaratıcı bir karaktere sahip olan Varo için, yaşadığı her coğrafya, her dönem, onun sanatsal dilini zenginleştirmiş ve önemli etkiler bırakmıştır. Sanatçının yaşamı, tabloları gibi yoğun ve zengin bir iç dünyaya yayılmıştır. 1963’te Meksika‘da, aramızdan ayrılan Varo’nun hayatı, bir sanatçının kendi iç çağrısını dinleyerek, dış dünyanın karmaşıklığından sıyrılıp kendi yolunu çizmesine dair bir örnek teşkil etmektedir. Böylece kısa bir ömür, derin bir ilham kaynağına dönüşmektedir.


Kaynakça

“Remedios Varo” theartstory.org, Web. 14.09.2025

“Remedios Varo” moma.org, Web. 12.09.2025

“Remedios Varo, La llamada (The Call)” nmwa-org, Web. 12.09.2025

“Remedios Varo’s First-Rate Surrealist Storytelling Gets Its Due in a Stunning Chicago Survey” artnews.com, Web. 13.09.2025

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.