Sıra Dışı Yaşamlar Serisi: Dorothea Tanning

Editör:
Gülizar Nehir Gülkanat, Guşef Alhas

Ben bir sürrealist miyim? Ben bir sofist, bir Budist, bir Zerdüşt müyüm? Ben bir aşırılıkçı, bir simyacı, bir akrobat, bir mitolojist, bir fantazist, bir mizahçı mıyım? Biz sanatçılar başımızı eğip, onlarsız var olamayacağımız bir etiketi kabul etmek zorunda mıyız? Sürrealizmin altta yatan fikirleri hala benimle. Onlar, sadece kayıtları, söylentileri, enkazı bilen çok genç olanların bile zihninin derinliklerinde. Ama benim sanatçı dışında bir etiketim yok.

Dorothea Tanning, 1989

Sanat tarihinin en önemli kadın temsilcilerinden biri olan Dorothea Tanning, hem sürrealist resimleri hem de edebi eserleriyle farklı disiplinleri bir araya getiren büyüleyici bir sanatçıydı. Sanatında rüya, bilinçaltı ve gerçeklik arasındaki ince çizgiyi ustaca kullanarak tüm sanatseverleri kendi dünyasına çekmeyi başardı. Eserleriyle, kadınların sanatta güçlü bir yer edinebilmesi için ilham kaynağı olan Tanning’i hep birlikte tanıyalım!

Sanata Uzanan Bir Yaşam

©1991 Hans Namuth Estate | dorotheatanningorg

Dorothea Tanning; 1910 yılında Illionis, Galesburg’da doğdu. Küçük yaşlardan itibaren kitaplara ve sanata büyük ilgi duyuyordu. Çocukluk yıllarından itibaren sanat ve edebiyata duyduğu ilgi, onun hayatının yönünü belirledi. Kitaplara ve resme olan tutkusu, ilerleyen yıllarda onu sürrealist akımın önemli isimlerinden biri hâline getirdi.

1928’de Knox College’da kısa süreli bir eğitim aldıktan sonra Chicago’ya taşınan Tanning, burada sanatla yakından ilgilenmeye başladı. Ancak onun asıl sanat yolculuğu, 1930’ların sonunda New York’a taşınmasıyla hız kazandı. Bu dönemde Salvador Dalí, Max Ernst ve Renè Magritte gibi sürrealist sanatçılardan ilham aldı ve kısa sürede kendi sanatsal üslubunu oluşturdu.

A Very Happy Picture 1947 | dorotheatanningorg

İnsan bilmecesi, halüsinasyonun büyüsü, gözün güçleri, insanın şaşırtıcı bilinci, insanlar, hayvanlar ve taşlar da dahil olmak üzere tüm canlılar arasındaki ilişkiler ne olacak? Peki ya aşk? … Çürüyen şeylere duyulan sevgi, yapay şeylere duyulan sevgi, sapkın sevgi? Peki ya şiddet, önemli olaylar, ani delilik ve vizyonlar?  

Eserlerinde rüyalar, bilinçaltı, gizemli figürler ve kadın bedeninin metaforik kullanımını belirgin bir şekilde öne çıkaran sanatçı, 1940’lı yıllarda sürrealist anlayışta resimler yaparken 1950’lerden sonra daha soyut ve organik formlara yöneldi. Birthday (1942) ve Eine Kleine Nachtmusik (1943) gibi eserleri, onun sanatının öne çıkan örneklerindendir. 1970’lerde ise tekstil ve yumuşak malzemelerle heykeller yapmaya başladı.

Max Ernst ile Aşk ve Sanat

Max Ernst and Dorothea Tanning Sedona Arizona Photograph by Bob Towers | dorotheatanningorg

1942’de New York’ta bir sergide tanıştığı Max Ernst ile aralarında büyük bir aşk başladı. O dönemde Peggy Guggenheim ile evli olan Ernst, kısa bir süre sonra bu ilişkisini bitirdi ve 1946’da Tanning ile evlendi. Çift, bir süre Arizona’da yaşadıktan sonra Fransa’ya taşındı. Tanning, Max Ernst ile olan ilişkisinden büyük ilham alsa da, kendi sanatçı kimliğini oluşturmaktan asla vazgeçmedi. Sık sık, sadece Ernst’in “eşi” olarak anılmak istenmediğini dile getirdi ve bu konuda kendi bağımsız kimliğini sanatıyla kanıtladı.

Dorothea Tanning ve Max Ernst, hiç çocuk sahibi olmamaya karar verdi. Tanning, büyük bir enerji gerektiren anneliğin kendisi için uygun olmadığını düşünüyordu. Bunun yerine sanatını “yarattığı çocuklar” olarak gördü. Bu kararlı dışavurumu, onun bağımsızlığına olan düşkünlüğünü de ortaya koyuyordu.

Sanatla sınırlı kalmayan Tanning, yazarlıkla da ilgilendi.”Chasm: A Weekend” (2004) adlı  romanında gotik ve sürrealist ögeleri işledi, “Between Lives: An Artist and Her World” (2001) adlı otobiyografisinde ise sanat dünyasındaki deneyimlerini anlattı. Özellikle yaşlılık döneminde şiire yönelerek farklı bir yaratıcılık alanını daha keşfetmiş oldu.

Evening in Sedona 1976 | dorotheatanningorg

O, yankısı olan bir göl gibidir: Ben Max derim, herkes Max der, göl Max der, yankı Max der (çok uzakta), Max her yerdedir, boğazımın bir parçasıdır ve havadaki toz zerresi.

Çığlık atan kulaklarımı öyle tutuyorum ki, benden başka kimse duyamıyor.

Max Ernst’in 1976’daki vefatının ardından Paris ve New York arasında bir hayat sürmeye başlayan Tanning, sanatına ve edebiyata olan tutkusunu hiç kaybetmedi. Tanning, 31 Ocak 2012’de New York’taki evinde hayata veda etti. Yüz bir yaşındaydı ve ölümünden kısa bir süre önce ikinci şiir kitabı Coming to That‘i yayımlamıştı. Bugün, eserleri New York Modern Sanat Müzesi (MoMA), Tate Modern ve Metropolitan Sanat Müzesi gibi dünyanın önemli sanat galerilerinde sergileniyor.

Dorothea Tanning’in Sanatına Yolculuk

Hôtel du Pavot Chambre 202 Poppy Hotel Room 202 | dorotheatanningorg

Dorothea Tanning, eserlerinde bilinçaltının derinliklerine inmeyi, anılarla gerçeküstü atmosferler yaratmayı ustalıkla başaran bir sanatçıydı. Onun dünyasında her detayın, her figürün ve hatta her gölgenin bir hikâyesi vardı. Özellikle bazı eserlerinde, çocukluğunun izlerini sürebilmek mümkündü. Sanat tarihçisi olan Victoria Carruthers‘a göre, Tanning’in bazı yapıtlarında yankılanan bu geçmiş, doğrudan çocukluğunda duyduğu bir şarkıyla bağlantılıydı.

1920’lerde yazılan ve o dönemde popüler olan bu şarkı, trajik bir hikâyeyi anlatıyordu: Bir zamanlar Chicago’da bir gangsterin eşi olan Kitty Kane’in, kaldığı otelin 202 numaralı odasında kendini zehirleyerek hayatına son vermesi… Tanning’in hafızasında bu hüzünlü şarkının en çok kazınan dizeleri ise şöyleydi:

“İki yüz ikinci odada
Duvarlar seninle konuşmaya devam ediyor
Sana asla ne dediklerini söylemeyeceğim
Bu yüzden ışığı kapat ve yatağa gel.”

Şarkının melodisi yıllar boyunca zihninde dolaşmış, belki de onun gerçeküstü sahnelerine sızmıştı. Tanning’in eserlerinde sıklıkla görülen iç içe geçmiş odalar, bilinçaltının derinliklerinde yankılanan fısıltılar ve tekinsiz bir atmosfer, işte bu hatıralarla şekillenmiş olabilirdi. Bir resme baktığınızda, belki de duvarların gerçekten de bir şeyler fısıldadığını hissedebilirsiniz.

Şimdi, onun en önemli resimlerine yakından bakarak sanatındaki dönüşümleri ve anlatım gücünü daha iyi anlamaya çalışalım.

Birthday (1942)

Birthday 1942 | dorotheatanningorg

Ben bakmamaya çalışırken o baktı. Sonunda, “Ne diyorsunuz buna?” diye sordu. “Gerçekten bir başlığım yok.” “O zaman buna Doğum Günü diyebilirsiniz .” İşte böyle.

Dorothea Tanning’in en tanınmış otoportresi olan Birthday, sanatçının sürrealist dünyaya adım attığı önemli eserlerden biriydi. Tanning, bu tabloda kendisini gizemli ve gerçeküstü bir ortamda tasvir ediyor. Göğsü açık, fanteziyi çağrıştıran bir kostüm giymiş ve kendinden emin bir şekilde izleyiciye bakarken betimlenmişti. Ayağının dibinde yer alan yaratık ise bilinçaltının derinliklerinden fırlamış gibi görünen, tam olarak tanımlanamayan bir figürdü. Tanning, bu eserinde kadın bedenini hem arzunun hem de özgürlüğün bir ifadesi olarak sunarken sürrealizmin kapılarını ardına kadar aralamış ve dönemin önemli isimlerinden büyük ilgi görmüştü.

Eine Kleine Nachtmusik (1943)

Eine Kleine Nachtmusik 1943 | dorotheatanningorg

Bu bir yüzleşme meselesi. Herkes kendisinin draması olduğuna inanır. Her zaman başa çıkmaları gereken dev ayçiçekleri (çiçeklerin en saldırganı) olmasa da, her zaman boğulmaların ve kesinliklerin oynandığı merdivenler, koridorlar, hatta çok özel tiyatrolar vardır, kan kırmızısı halı veya zalim sarılar, saldırgan, sevinçli kurban…

Tanning’in en ikonik ve en çok analiz edilen eserlerinden biri olan Eine Kleine Nachtmusik, tekinsiz bir otel koridorunda iki kız çocuğunu ve dev bir ayçiçeğini resmediyor. Çocuklardan biri yere düşmüş, uzun saçları dağılmış, sanki doğaüstü bir olayın içinde kaybolmuş gibi. Diğer çocuk ise duruma şaşkın bir ifadeyle yaklaşırken sahnenin ortasındaki dev ayçiçeği gerçek ile düş arasında gidip gelen bir atmosfer yaratıyor. Kapıların açılması, bilinçaltına açılan pencereler gibi yorumlanabiliyor. Tanning, burada çocukluk ve masumiyet kavramlarını bozarak bilinçdışının gizemli ve çoğu zaman rahatsız edici dünyasını sanatına yansıttı.

Self-Portrait (1944)

Self Portrait 1944 | dorotheatanningorg

Dorothea Tanning’in bu eseri, klasik otoportre anlayışının ötesine geçerek sanatçının iç dünyasını, kimliğini ve bilinçaltını keşfettiği bir alan hâline geliyor. Geleneksel otoportrelerde sanatçılar genellikle kendilerini doğrudan izleyiciye sunarken Tanning bu eserde bakışlarını başka bir noktaya yönelterek bir içsel yolculuğun ipuçlarını veriyor. Figürün duruşundaki özgüven ve gizemli hava, sanatçının bireysel kimliğini ve sanat dünyasındaki bağımsız duruşunu vurguluyor. Eserde kullanılan renkler ve atmosfer, izleyicide bir tür nostalji ve belirsizlik hissi uyandırarak rüya ile gerçeklik arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor. Tanning’in kadın bedenini ve kimliğini ele alış biçimi de bu eserde dikkat çekiyor; bedenini idealize etmek yerine bilinçaltının bir parçası olarak resmederek onu toplumsal normların dışında, kendine özgü bir anlatının içinde sunuyor.

The Guest Room (1950-1952)

The Guest Room 1950 1952 | dorotheatanningorg

Erotik olanın, ulusal bir eğlence olan, dikkatli sansürü bazen bizim işimize yarıyordu.

Erotik ve mistik ögeler barındıran The Guest Room, sanatçının sürrealist anlatım gücünü ve bilinçaltına dair derin keşiflerini yansıtan en çarpıcı çalışmalardan biriydi. İlk bakışta bir oturma odasını andıran sahne, figürlerin duruşları ve atmosferdeki tuhaf gerilimle sıradanlıktan uzaklaşarak gerçeküstü bir dünyaya açılıyor. Kompozisyonda yer alan genç figür, masumiyet ve erotizm arasındaki ince çizgide duruyor. Çıplak bedeniyle doğal bir rahatlık içinde olmasına rağmen sahnenin genel havası izleyicide bir tür huzursuzluk uyandırıyor. Arka plandaki diğer karakterler ve mekanın belirsizliği, izleyicinin eseri tek bir anlatı çerçevesinde yorumlanmasını engelliyor.

Tanning’in bu eserdeki en büyük başarısı, bilinçaltının karmaşıklığını ve insan psikolojisindeki çelişkileri görselleştirebilmesiydi. Renk paleti ve ışık kullanımı, resme hem sıcak hem de kasvetli bir hava katarak izleyici içine çekiyor. The Guest Room, Tanning’in kadın bedenine dair getirdiği özgün perspektifi ve sanatındaki mistik unsurları en iyi yansıtan eserlerden biri olarak kabul edildi.

Interior with Sudden Joy (1951)

Interior with Sudden Joy 1951 | dorotheatanningorg

Gerçeküstü bir mekânda, farklı figürlerin var olduğu bu sahne, Tanning’in hayal gücünü ve kompozisyon yaratma becerisini gözler önüne seriyor. Eserde, figürlerin duygusal yoğunluğu mekânın soyut atmosferi dikkat çekiyor.

Sahnedeki karakterler, günlük yaşamın akışı içinde olmaktan çok, bir rüyanın içine sıkışmış gibiydi. Tanning’in renk kullanımı ve kompozisyonu, izleyiciye hem neşeli hem de huzursuz edici bir his veriyor. Belirsizliğin hakim olduğu bu sahne, sanatçının bilinçaltına dair yaptığı keşiflerin bir yansıması olarak değerlendirilebiliyor.

To the Rescue (1965)

To the Rescue 1965 | dorotheatanningorg

Daha soyut bir döneme geçişin sinyallerini veren To the Rescue, Tanning’in biçim ve içerikte yeni bir arayışa girdiğini gösteriyor. Burada figürler, artık daha az belirgin, daha iç içe geçmiş ve soyut bir formdaydı. Renklerin iç içe geçişi ve kompozisyonun akışkan yapısı, sanatçının önceki dönemine kıyasla daha özgür bir anlatım diline yöneldiğini gösteriyor. Bu eser, izleyiciyi figürlerin net tanımlanmadığı ancak hislerin yoğun bir şekilde aktarıldığı bir alanın içine çekiyor.

Door 84 (1984)

Door 84 1984 | dorotheatanningorg

Bir süredir ortalıktaydı, yakın geçmişle belirsiz gelecek arasında, iç göz ile kapının diğer tarafı arasında, dün çizilenle yarın çizilecek olan arasında bir yerde sıkıca duruyordu.

Soyut sanatın ön planda olduğu bu eser, Tanning’in yaratıcı evrimini tamamladığı bir dönemin yansımasıydı. Sanatçı burada, figürlerden tamamen arınarak, rengi ve formu öne çıkardı. Kapı metaforu, bilinç ve bilinçaltı arasında gidip gelen bir dünyaya açılıyor. Bu eserde, Tanning’in sanatı bir anlatı aracı olmaktan çıkarak tamamen duygusal ve soyut bir ifade biçimi olarak ele aldığı görülüyor.

Sınırları Aşan Bir Sanat Mirası

Dorothea Tanning, sanat dünyasında hem sürrealizmin öncü kadınlarından biri hem de kendi bağımsız kimliğini oluşturan güçlü bir figür olarak anıldı. Özel hayatında da tıpkı sanatında olduğu gibi özgürlüğüne düşkün, sıra dışı ve yaratıcı bir bireydi. Hayatını tamamen sanata adayan ve çocuk sahibi olmamak gibi toplumun klasik beklentilerinin dışında bir yaşam sürdü. Sürrealizmin en önemli kadın temsilcilerinden biri olarak, hem resimleri hem de yazılarıyla sanatta yeni kapılar aralayan çok yönlü bir sanatçıydı. Kadın bedenini ve bilinçaltını sanatın merkezine yerleştirerek feminist sanatçılara ilham verdi. Tanning’in sanatsal mirası, bugün hâlâ yeni nesil sanatçılar için büyük bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.


Kaynakça:

Artherstory. The Life and Art of Dorothea Tanning, Web. Erişim 1 Mart 2025.

The Dorothea Tanning Foundation. Dorothea Tanning, Web. Erişim 1 Mart 2025.

Rabia Yılmaz
Rabia Yılmazhttps://www.medyacuvali.com/yazilar/yazar/defne-rabia-yilmaz
Türkolog | Yazar | Fotoğrafçı Kuş değilim ben. Kafesim de yok. Bağımsız, irade sahibi, özgür bir insanım, şu anda da irademi sizden ayrılmak üzere kullanıyorum.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks