Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin 14 Mayıs’ta düzenlediği etkinliğin konuğu, bağımsız akademisyen ve feminist Sara Ahmed‘di. Yazarın “Feminist Bir Yaşam Sürmek” adlı kitabı, feminist teori kapsamında okuduğum ilk çalışmalardandı. Biraz da bu sebepten bana başka bir gerçekliğin kapılarını aralayan, kullanabileceğim araçları gösteren, feminist öfkeme ve neşeme katkı sağlayan biri olduğundan heyecanla onu dinlemek için salonda yerimi aldım. Neler anlattığına geçmeden önce kendisi hakkında birkaç not düşmek faydalı olur.
Sara Ahmed Kimdir?

Feminist yazar ve bağımsız akademisyen olan Sara Ahmed’in ana çalışma konuları feminist, queer ve ırk çalışmalarının kesişim noktasından oluşmakta. Bu geniş çerçevenin yanı sıra güç ilişkilerinin günlük hayatta nasıl kurulduğuna ve korunduğuna da odaklanıyor. “Duyguların Kültürel Politikası”, “Feminist Bir Yaşam Sürmek” ve “Oyunbozan Feministin El Kitabı” yayınlanan kitaplarından birkaçı. 2016’nın sonunda Goldsmith University of London’daki görevinden okulda yaşanan cinsel taciz olaylarına karşı gerekli yaptırımların sağlanmamasına karşı bir tepki olarak ayrılmıştır. Çoğu insan Sara Ahmed’i “Duyguların Kültürel Politikası” kitabından ya da “kill-joy (oyunbozan)” kavramından tanıyor. Ahmed’in böylesine sevilip, anlaşılması ve benimsenmesinin sebebi bence teorilerinin çok daha yalın olması. Daha “acil” teorilerinin olduğunu düşünüyorum. Kitaplarında yoğun biçimde başkalarının deneyimlerinden alıntılar vermesi, belki de tam o gün yaşadığınız sorunun adını koyması okuyucular için çok daha kolay tutunulabilir bir zemin sağlıyor.
Sorunları Sorun Haline Getirmek

Ahmed’in birçok kitabında da bahsettiği gibi “eğer bir sorundan bahsederseniz, sorun siz olursunuz” cümlesi, bence yine konuşmanın temel taşlarından biriydi. Çünkü şikayet edebilmek, belki de çoğu kişinin farkında olmasına rağmen sustuğu şeylere işaret edebilmektir. Hem suçları ifşalayıp düzeni bozduğunuz için hem de tıkır tıkır işleyen sistemde aksaklık yarattığınızdan insanlar da sizi ifşalar. Ahmed’in de bahsettiği gibi, çoğu zaman insanları başlarına geleni anlatmaktan ve hak aramaktan geri tutan şey “sorun” haline gelme korkusu.
Şikayetin Emeği
Okul ve iş yeri gibi kurumsal alanlarda tacize uğrayan birçok kadının cümlelerini sunumda paylaşan Ahmed, şikayet etmenin en zor kısmına da odaklandı: Emek. Sesinizi duyuramadığınızı görüp duvarı ufak ufak da olsa aşındırmaya gayret etmek çok fazla mental ve fiziksel güç isteyen bir durum. Kadınların aynı haklar üzerinde senelerdir ısrar etmeleri kimi zaman anlamsız bulunur. Hep aynı. Söylemlerimiz aynı çünkü Ahmed’in de belirttiği gibi aynı şeyler olmaya devam ettikçe biz de aynı şeylerden şikayet ediyoruz. Bu ısrarcı hâl insanı tüketip yorabilir. Tekrar tekrar şikayet etmek zorunda kalmanın hem maddi hem de manevi olarak ağır bir yükü var. Bu sebepleri hatırlayarak kadınların kimi zaman şikayetlerini içlerinde tutmamalarının salt bir tercih olmadığını ve içinde bulunduğumuz güç ilişkilerinin bize ne kadar alan tanıdığını unutmamak gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Tam da bu sebeple konuşmasında da Ahmed #meetoo hareketinin de sorunlu tarafının kadınları belki de hazır olmadıkları bir anda şikayetlerini anlatmaya itmesiydi.
Kurumların Kültürüne Saygı Duymak

Sömürüyü, tacizi ve şiddeti görünmez kılmaya çalışırken “kültür” kavramının kullanılmasından bahseden Ahmed, kurumla şikayet arasındaki ilişkiden de söz etti. Güç ilişkilerini hep kavramsal çerçevesinin içinde tutan biri olarak yine de “institutional fatalism“den kaçınmamız gerektiğini belirtti. Kısaca, bu kurum böyle işler; değiştiremem, sesimi duyuramam ya da şikayet edemem gibi bir yerden bakmak yerine zorlukların da farkına olarak hareket etmemiz gerektiği üzerinde durdu. Bizi sömüren sistemlerin kendinden menkul olmadığını, kültür adı altında sürdürdükleri tahakkümü şikayetlerimizle de aşındırabiliriz.
Günlük Hayatın Kavramsallaştırılması
Sara Ahmed’in yazılarında ve fikir üretiminde yaptığı şeyin genel yazım biçimlerinden nasıl ayrıldığına değinmiştim. Sunumda da nelerden bahsettiğini belirttiğim üzere belki de şaşırdınız, size bambaşka bir teori sunmadı. Bunu anlamakta birlikte teorinin günlük hayatta uygulanması kısmındaki zorluklardan bahsetmek istiyorum. İki kapak arasında yalnızca bir kelimenin, sayfalarca metodolojik biçimde açıklanmasını okuyabilirsiniz. Bu, kişiyi çok geliştiren ve perspektif kazandıran bir süreç. Öte yandan kitapların, teorilerin içine daldıkça bunları günlük hayatla nasıl bitiştireceğinizi bulamayabilirsiniz. Hem akademi içindeki hem de dışındaki feministlere kolayca ulaşabilen Ahmed, bendeki akademi duvarlarını yıktı. Dinleyicilerden birkaçı da konuşmasının ne kadar şiirsel olduğundan bahsetti. Hatta bir dinleyiciden şöyle bir soru geldi: “Bu kadar zor ve üzücü konular hakkında yazarken nasıl bu kadar pozitif bir diliniz var?” Ben de aynı soruyu Oyunbozan Feministin El Kitabı’nı okurken hissetmiştim. Pozitiflik olarak adlandıramam ama bu duyguyu. Birebir yaşanan deneyimlere çokça yer verdiği için bize tanıdık gelen bir yerden konuşuyor. Bu tanıdık duygular ve deneyimler teorinin, diskurun içine adım atmamız için bizleri yüreklendiriyor. Umut ve cesareti dinleyicilerin gözlerinde görmek de mümkündü. Ellerinde birkaç kitapla imza almayı bekleyen bir kadınla aramda geçen konuşma esnasında gözlerindeki ışıltıyı görmezden gelemedim. Dünya’nın başka yerlerinde başka dillerde okuduğumuz satırlar bizi ortak bir mücadelede buluşturmuş, bize güç vermişti.
Son Yerine

Bitmemiş ve bitmeyecek bir mücadeleyle ilgili yazı yazarken buna bir son biçmek de epey zor. Bu sebeple Sara Ahmed’in sunumunda da yer verdiği bir şiirle bu yazıyı sonlandırmak istiyorum. 2023 yılında İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybeden şair Refaat’in “Ölmem Gerekirse” şiiri…
Eğer ölmem gerekiyorsa,
yaşamalısın
Hikayemi anlatmak için,
eşyalarımı satmak için,
bir parça kumaş satın almak için
ve ipler
(uzun kuyruklu ve beyaz olsun)
Böylece Gazze’de bir yerde bir çocuk
cennetin gözlerinin içine bakarken
babasını beklerken
ve kimseye veda etmeden
bedenine bile
kendisine bile
uçurtmayı görür, senin yaptığın uçurtmamı, uçarken
yukarıda
ve bir an için bir meleğin orada olduğunu düşünür
aşkı geri getirmek
Eğer ölmem gerekiyorsa
umut getirsin
Bir masal olsun
Kaynakça
Ahmed, S. (n.d.). feministkilljoys | killing joy as a world making project. Retrieved May 15, 2025, from https://feministkilljoys.com/
Ahmed, S. (n.d.). Sara Ahmed. Retrieved May 15, 2025, from https://www.saranahmed.com/
Medyascope. “Filistinli şair Rıfat Alareer hayatını kaybetti: Son şiiri ‘Ölmem Gerekirse’.” Medyascope, 8 Aralık 2023, Web.
Öne çıkan görsel: catlakzemin.com