Shakespeare’in Kral John’u: İsyan, İnanç, İktidar

Editör:
Sena Yiğit
spot_img

Tarih sahnesinde kimi krallar fetihleriyle, kimileri ise yenilgileriyle anılır. İngiltere Kralı John (1166–1216) ise hem politik başarısızlıkları, hem papaya başkaldırışı hem de Magna Carta ile tarihe geçmiştir. I. Elizabeth (1533–1603) döneminde yükselen milliyetçilik ve Katolik karşıtlığı ise yüzyıllar sonra Kral John’un yeniden ilgi görmesine ve dönemini konu alan çeşitli eserlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Hem üç yüz küsur yıl öncesinden kendi döneminin siyasî tartışmalarına ışık tutan hem de barındırdığı evrensel temalarla ikonikleşen Shakespeare’in Kral John’un Yaşamı ve Ölümü (İng: The Life and Death of King John) adlı oyunu, geçmiş yüzyıllarda pek çok kez sahnelenmiş olsa da günümüzde görece az ilgi gören oyunları arasında yer alır.

Kral John Kimdir?

At üstünde Kral John, tazılarıyla geyik avında. 14. Yüzyıl. British Library. Wikimedia Commons.

İngiltere Kralı John (1166–1216), 1199’dan ölümüne kadar hüküm sürdü. En çok Fransa’daki İngiltere topraklarının çoğunu kaybetmesi ve kendisine isyan eden baronlar tarafından 1215’te Magna Carta‘yı imzalamaya zorlanmasıyla tanınır. Shakespeare’in eseriyle de ölümsüzlüğe kavuşmuştur.

John, II. Henry ve Akitanyalı Eleanor‘un en küçük oğluydu. John, İrlanda lordu ünvanına nail oldu ve Mortain Kontu yapıldı. Abisi Aslan Yürekli Richard kral olup Haçlı Seferleri için yurdundan ayrıldıktan sonra John, onun yokluğunda iktidarı ele geçirmeye çalışsa da başarısız oldu ve sürgüne yollandı. Daha sonra araları düzeldi ve Aslan Yürekli Richard, 1199’da ölmeden önce onu varis ilan etti. John, Fransa tarafından desteklenen Richard’ın oğlu Bretonyalı Arthur ile rekabet yaşasa da kral oldu.

John Lüzinya hanedanlığına mensup ilk eşini boşadı ve Angoulêmeli Isabella ile evlendi. Bu yapılanı kendilerine bir hakaret sayan Fransız hanedanı Lüzinyalıların Kral II. Philip’e başvurmaları, İngiltere ve Fransa arasındaki savaşın fitilini ateşledi.

John, Arthur’u 1202’de ele geçirse de, 1206’ya gelindiğinde, Normandiya’yı ve Fransa’daki diğer topraklarını kaybetmişti. Bu kayıplar John’un odağını tamamen adaya çevirmesine sebep oldu. Bunun sonucunda da kraliyet otoritesini daha da merkezileştirdi.

John, Franklarla savaşırken (solda). Fransa Prensi VIII. Louis ilerlerken (sağda). 14. Yüzyıl. British Library. Wikimedia Commons.

Kral John’un Stephen Langton‘ı Canterbury Başpiskoposu olarak görmeyi reddetmesi ise Papa III. Innocent‘ın onu 1209’da aforoz etmesine yol açtı. Fransa ve kendi içindeki Baronların tehdidine karşı papalığın desteğini almak isteyen John, 1213’te papanın vasalı olarak tekrar taç giydi ve böylece aforozu kaldırılmış oldu fakat bu süre zarfında kiliseye karşı tutumu manastır tarihçilerini kızdırdı ve onu tiranlık, zalimlik ve dinsizlikle suçladılar.

1212’de ise baronların huzursuzluğu en sonunda isyana evrildi. John 1214’te Fransa’ya sefere çıksa da başarısız oldu. Bu sırada kraldan şikayetçi olanların sayısı, özellikle de kuzey ve doğu İngiltere’de, giderek artıyordu. İsyanın 1215’te Londra’ya da sıçraması sonucu Kral John, isyancılarla müzakere masasına oturdu. Runnymede’de, feodal hakları ve hukukun üstünlüğünü krala kabul ettiren bir belge olma özelliği taşıyan Magna Carta‘yı imzaladı fakat çok geçmeden bu antlaşmayı feshetmesi için papaya başvurdu. Neticede iç savaş yeniden alevlendi.

Worcester Katedrali’ndeki Kral John’un Mezarı. Wikimedia Commons.

İngiliz baronları Fransa Prensi Louis‘yi işgale davet ettiler. İşgale tüm gücüyle direnen John, Rochester’ı ele geçirip kuzeyi harap etse de, savaşın bitimini göremeden Ekim 1216’da öldü. Ölümüyle, küçük oğlu III. Henry tahta geçti ve ortalık duruldu.

John’un saltanatı dönemin tarihçileri tarafından kötü anıldı. Bretonyalı Arthur’un ölümünden ve Matilda de Braose ile oğlunu açlıktan öldürmekten sorumlu tutulduğu için onu intikamcı ve zalim olarak etiketlediler. Bunların yanı sıra, 1066’daki Norman Fethi’nden bu yana İngilizce konuşan ilk İngiliz kralıydı ve sürekli seyahat etmesi nedeniyle hükmündeki topraklar hakkında derin bilgiye sahipti. (Britannica)

Shakespeare’in Kral John’u

Herbert Beerbohm Tree’nin John’u canlandırdığı1899”da çekilen Kral John’un sessiz sinema görüntülerinden. Wikimedia Commons.

Shakespeare’in ölümünden yaklaşık yedi yıl sonra çalışma arkadaşlarınca hazırlanan İlk Folyo’da (İng: First Folio) usta yazarın on yedi oyunu ilk kez derlenmiştir ve içinde toplam otuz altı eser barındırmaktadır. “Histories” olarak kategorize edilen kısımda ise İngiltere tarihi ile alakalı kaleme aldığı tarihî oyunlarını görürüz. Tarihsel kronolojide Kral John, Shakespeare’in tarihî oyunları arasında ilk sırada yer alır ve 1590’ların ortalarında yazmış olabileceği tahmin edilen bu oyunun basılmış haline İlk Folyo aracılığıyla erişiriz.

Shakespeare oyunu olarak Kral John’dan ilk kez 1598’de, Shakespeare’in şiirlerinin ve erken dönem oyunlarının bazılarının bahsedildiği Francis Meres‘in Palladis Tamia‘sında geçer. Kullanılan bazı kelimeler ve söz sanatları göz önüne alındığında, II. Richard ile IV. Henry Bölüm I arasında, yani 1596’da yazıldığı tahmin edilmektedir. (Royal Shakespeare Company)

Shakespeare’in Eseri Yazarken Kullanmış Olabileceği Kaynaklar

Prens Arthur ve Avusturya Arşidükü. 2. Perde 1. Sahne. John Ogborne, William Hamilton (1791). Wikimedia Commons.

George Peele tarafından yazıldığı tahmin edilen Kral John’un Sıkıntılı Saltanatı (1589) (İng: The Troublesome Reign of King John) adlı tarihî oyun, Shakespeare’in Kral John’u ile birçok benzerliğe sahiptir. Hangisinin önce yazıldığı akademisyenlerin kafasını kurcalasa da Shakespeare’in her ikisini de yazmış olduğunu veya bunların aynı oyunun farklı versiyonları olduğunu düşünenler de vardır. Genel görüş ise, Sıkıntılı Saltanat’ın daha eski bir oyun olduğu ve Shakespeare’in Kral John’u yazarken başvurduğu kaynaklardan birisi olduğu yönündedir. (Royal Shakespeare Company)

Shakespeare’in bu eserde gündemi yorumlayışıyla Sıkıntılı Saltanat’ın yorumlayışı birebir aynı değildir. Womersley’e göre Shakespeare bu eserinde doğrudan politik veya dinî bir mesaj vermeye çalışmamış ve seyircide genel bir çağrışım yaratmayı tercih etmiştir. Yani oyun bir fikri savunmaktan çok düşündürmeye ve hissettirmeye yönelik hazırlanmış olabilir. (499)

Ayrıca burada John Bale’in Kral John (İng: Kynge Johan) eserine de değinmekte ve bir parantez açmakta fayda var. İlk İngilizce tarihî oyun olduğu da iddia edilen Kral John’un W.W. Greg’e göre 1549’dan önce bir şekilde var olduğu bilinse de (505), Womersley ise 1538-60 tarihlerinde arasında yazıldığını belirtiyor (514). Hem tarihî kişileri hem de alegorik figürleri bünyesinde barındıran Bale’in bu oyunu, Orta Çağ’ın Ahlak Oyunları (İng: Morality Plays) ile tarihsel oyunların bir nevi geçiş formu olarak görülmektedir.

Kral John ve Hubert (1957). Oyuncular: Robert Harris, Ron Haddrick. Fotoğraf: Angus McBean. Royal Shakespeare Company.

Her ne kadar Shakespeare’in Ahlak Oyunları’na karşı olan ilgisi bilinse de (Adanur 90, 91.) ve iki oyun da konu ve tür bakımından benzese de Shakespeare bu eseri bilmiyor olabilir zira W. W. Greg, George Peele’in dahi Kral John eserini bilmiyor olabileceği ihtimali üzerinde duruyor (505). Neticede, Bale’in bu eserini Shakespeare’in bilip bilmediği muammadır fakat Kral John’un o dönemde papa ile olan mücadelesinden dolayı oldukça popüler bir figür olduğu da bir gerçektir. (Womersley, 499)

Shakespeare’in Kral John‘u yazımında yararlanmış olabileceği tarihî kaynaklar ise Foxe’nin Şehitler Kitabı (İng: Foxe’s Book of Martyrs) ve Shakespeare’in tarihî oyunlarında sıklıkla referans verdiği kapsamlı Britanya tarihi eseri olan üç ciltlik Holinshed’in Vakayinamesi‘dir (İng: Holinshed’s Chronicles). (Royal Shakespeare Company)

Sorunlar Sarmalında Kral John

Robert Harris Kral John rolünde (1957). Fotoğraf: Angus McBean. Royal Shakespeare Company.

Oyun boyunca Kral John ve İngiltere, gerek içsel gerek dışsal çeşitli tehditlerle ve sorunlarla yüzleşir. Kralın vermiş olduğu tepkiler ve yaptığı eylemler ise aslında bir nevi kendi sonunu hazırlar. Burada da Rönesans döneminin önemli bir akımı olan hümanizmin bir etkisini görürüz. Shakespeare’in özellikle trajedilerinde barizleşen kişinin kendi yazgısını şekillendirmesi olayı Kral John’da da karşımıza çıkar.

Oyunun başında Fransız elçisinin İngiliz sarayına gelişine şahit oluruz. Burada da John’un ilk sınavı başlar: Chatillion adlı elçi, John’un tahttan çekilmesini ve yeğeni Arthur‘u başa geçirmesini talep eder. Arthur, merhum kral Aslan Yürekli Richard’ın en büyük oğludur ve bazılarınca tahtın asıl varisidir. Fransa Kralı II. Philip ise Arthur aracılığıyla İngiliz tahtına büyük bir tehdit teşkil etmektedir. Elçinin teklifi Kral John tarafından reddedildikten sonra iki taraf da savaş için kolları sıvar.

İkinci perdede ise iki taraf Angers surlarının önünde karşılaşırlar. Bu şehir için iki tarafın da hak talep ettiğine şahit oluruz fakat kasaba halkı ikisi arasında tercih yapmayı reddeder. Böylece yeni problem ortaya çıkar: Angers kimin olacak? Orada yaşayan kent mensuplarının desteği olmadan Angers’in ele geçirilmesi imkansızdır. Piç Philip bu yüzden iki tarafın ateşkes ilan etmesini, güçlerini birleştirip Angers’i fethetmesini önerir. Bunun üzerine paçayı kurtarmaya çalışan Angers kentinin temsilcisi Hubert, iki ülkeyi birleştirmek adına John’un yeğeni Blanche ile Fransız Veliaht (Dauphin) Louis’nin evlendirilmesini teklif eder.

Constance ve Arthur Angiers’e varıyor (1940). Fotoğraf: Ernest Daniels. Royal Shakespeare Company.

Bu diplomatik hamle John’a vakit kazandırsa da nihai bir çözüm olamaz zira bu yeni kurulacak olan Anglo-Fransız ittifakı Arthur’un dul annesi Constance’ı geri plana atmış olur. Üçüncü perdenin birinci sahnesinde, Louis ve Blanche’ın düğününde, Constance memnuniyetsizliğini dile getirmeye devam eder:

“Savaş istiyorum! Savaş! Barış Değil! Savaştır benim için Barış.”
(43, Çev: Hamit Çalışkan)

Küçük Arthur barış istese de bu durum Constance’ın işine gelmemektedir. Bu ortaya çıkan sorun daha büyük bir sorun ile çözüme kavuşur zira Papa Innocent’ın elçisi Panduldph düğüne gelir ve Papalık tarafından atanan Canterbury’nin yeni başpiskoposunu neden Kral John’un tanımadığını sorgular. Burada sorunlar sarmalının yeni öğesi karşımıza çıkar. Kral John yazımın ilerisinde bahsedeceğim Elizabeth dönemindeki mezhepsel çekişmeleri ve milliyetçiliği yansıtan şu sözleri söyler:

“Şu haberi ver ona [Papa’ya]; İngiltere kralı, topraklarımda
Hiçbir İtalyan papazı kilise vergisi toplayamaz diyor de.
Tanrının temsilcisi olan biz ülkemizin başıyız
Ve onun temsilcisi olarak hüküm sürdüğümüz ülkemizi
Tek başımıza, bir ölümlünün yardımı olmaksızın yöneteceğiz.
Böyle söyle papaya; hiçbir saygımız yok ona ve gasp ettiği otoritesine.”
(45, Çev: Hamit Çalışkan)

Bu sözleri sonucu elçi, Kral John’un aforoz edildiğini ilan eder. Fransa kralı Philip, doğal olarak John ile zıt düşmekten çekinir ancak elçi onu da tehdit eder ve Kral Philip, sessizliğinin ardından John’un karşısında saf tutar. Böylece bir önceki perdede çözülmüş olan sorun, yeniden peyda olur ve bu sefer John, hem Fransa ile hem de Papa ile karşı karşıyadır.

Sonraki sahnelerde gerçekleşen savaşta Kral John, Prens Arthur’u yakalar ve onu İngiltere’ye götürür. John, saltanatı için büyük bir tehdit oluşturduğuna inandığı Arthur’u öldürmesi gerektiğini düşünür. Öte yandan annesi Constance’ı ise büyük bir keder kaplar. Annenin dertli dizeleri arasında Shakespeare’in Senecacı tiyatral tarafının kusursuz örneğine ve Ophelia‘da da gördüğümüz o matem havasını nasıl ustaca aktardığına tanık oluruz. Bu arada Pandulph, hazır İngiltere’de işler karışıkken Fransa tarafını İngiltere’ye saldırmaya ikna eder. Hubert ise Kral John’dan Arthur’u öldürme emri alır.

Hubert, Arthur’u kör etmeye hazırlanıyor (1974). Fotoğraf: Reg Wilson. Royal Shakespeare Company.

Dördüncü perdeye geldiğimizde işler artık yokuş aşağı gitmeye başlar. Hubert, merhamet dileyen masum Arthur’a kıyamaz ve içsel gelgitler sonucu onu öldüremez. Onu saklamaya karar verir. Bu sırada Fransa’dan gelen haberci, John’a Louis’nin İngiltere’yi işgal etmeye dair tehditlerini aktarır.

Büyük bir sorun kapıdayken bu da yetmezmiş gibi Hubert, John’a Arthur’u öldürdüğünü söyler ve bu durum İngiliz soylularını dumura uğratır. Arthur’u seven öfkeli İngiliz lordlarının çoğu sarayı apar topar terk ederler. John, Hubert’a kızması sonucu Hubert yalan söylediğini, Arthur’u öldürmediğini itiraf eder. John derin bir oh çeker, Hubert’tan bu haberi taraf değiştirmek için ayrılan lordlara müjdelemesini ister.

Bir sorunu daha çözmüş olur böylece John… Ta ki bir sonraki sahneye kadar. Kaleden kaçmak için surlardan atlayan Arthur, ölüverir. Cesedi gören lordlar, bir kez daha dumura uğrar ve taraf değiştirerek Fransız saflarına katılır.

Saf değiştiren İngiliz lordlarını da arkasına alan Fransa’nın eli epey güçlüdür, beşinci ve son perdede Londra’ya doğru hareket etmektedirler. Öbür tarafta Kral John, Louis’yi ve Fransız güçlerini durdurması karşılığında Papa’ya elçi Pandulph aracılığıyla biat eder. Pandulph, silah bırakması için Louis ile konuşur ancak Louis hedefinden caymaz. Savaş sürer. John savaşa dair olumlu haberler alsa da hastalanır ve Swinstead’deki manastıra çekilir.

Ölmekte olan John ve yanında (1948) Piç. Fotoğraf: Angus McBean. Royal Shakespeare Company.

Sonraki sahnede savaşın ortasında, ağır yaralı bir Fransız Lordu, İngiliz lordlarına yanlış tarafa sığındıklarını söyler zira Louis bu savaşı kazandığında yanındaki İngiliz lordlarını öldüreceğine dair yemin ettiğini söyleyerek onları İngiliz saflarına geri dönmeleri konusunda uyarır.

Oyunun son iki sahnesinde, Kral John’un bir keşiş tarafından zehirlendiği haberi gelir. Lordlar ve John’un oğlu Henry, John’un sığındığı manastıra gelirler. Kral ömrünün son demlerini yaşamaktadır. Fransa tarafı ise en nihayetinde Pandulph’un tavsiyesini dinler ve savaş son bulur.

Kral John son nefesini verir. Onun yerini alan oğlu Prens Henry, babasının gömülmesini emreder ve bu sırada Piç Philip, İngiliz topraklarındaki barışı bildirir.

Philip Faulconbridge: Ahlak Oyunu Tipik Karakterinden İngiltere’nin Birlik Müjdeleyicisine

Piç ve John (1957). Fotoğraf: Angus McBean. Royal Shakespeare Company.

Oyundaki belki de en ilgi çekici karakter Piç Philip Faulconbridge’dir. Özellikle sonda söylediği sözlerle oyundaki milliyetçi damarı iyice kabartır.

İngiltere mağrur bir fatihin ayaklarının dibinde
Asla diz çökmedi ve asla çökmeyecek;
Yeter ki önce kendi yaralamasın kendisini.
Artık döndüklerine göre yuvaya ülkenin lordları,
Dünyanın üç köşesi silaha sarılsa da
Hepsini perişan ederiz biz!
Hiçbir şey zarar veremez bize
Yeter ki ihanet etmesin kendisine İngiltere!
(112, Çev: Hamit Çalışkan)

Yirminci yüzyıl eleştirmenleri oyunu genellikle onun ve onun siyasi rolünün etrafında ele alır. Johnson ise onun “yücelik ve patavatsızlık” karışımı kişiliğine hayran kalırken (Womersley, 502), Hazlitt onu Constance’ın yarattığı matem havasını hafifleten ve izleyiciye rahatlama hissi sunan canlı bir karakter olarak yorumlamaktaydı. (Waith, 200)

Womersley onu Orta Çağ Ahlak Oyunları’nın Ahlaksızlık (İng: Vice) stok karakterinin geleneğinden gelme bir figür olarak görmektedir. Seyirciyi yorumlarıyla cezbeden gülünç bir düzenbaz ve hicivci olan Ahlaksızlık karakteriyle Piç Philip, en azından ilk sahnelerdeki diyaloglarında ve Avusturya dükü ile olan atışmalarında, paralellik göstermektedir. (Womersley, 504)

Piç ve John (2012). Fotoğraf: Keith Pattison. Royal Shakespeare Company.

İkinci perdede yaşananlardan sonra Piç, perde kapanmadan önceki soliloğunda nasıl bir çıkarcı ve düzenbaz bir düzenin içine adım attığına adeta şaşırır. Dünyadaki çıkarcılık ve yozlaşmışlık üzerine gözlemlerde bulunur ve mücadele edip düzeni değiştirmek yerine bu durumdan faydalanabileceğini, kendi çıkarları için kullanabileceğini fark eder:

Madem çıkar uğruna tutmuyorlar verdikleri sözleri krallar,
Efendim sen ol ey çıkar!
Sana tapınacağım ben de bundan bundan böyle.”
(37, Çev: Hamit Çalışkan)

Oyunun ilk perdelerinde patavatsız ve gülünç bir figür olan Piç Philip, zamanla ciddi ve ağırbaşlı bir karaktere dönüşür. Özellikle Arthur’un ölümünü öğrendikten sonra tamamen değişir. (Womersley, 508) Ettiği o sadakat yeminiyle kurtlar sofrasında yerini almaya ant içmiş olan Piç Phillip bu sefer dördüncü perde kapanmadan yaptığı soliloğunda şaşkınlığını gizleyemez, “Bu dünyanın dikenleri ve tehlikeleri arasında yolumu kaybediyorum” der. (88. Çev: Hamit Çalışkan)

Piç ve kollarında merhum kral (2012). Fotoğraf: Keith Pattison. Royal Shakespeare Company.

Ahlaki değerlerin kale alınmadığı bir dünyanın dehşetiyle sarsılır. Arthur’un ölümünü ise şok edici bir şey olarak değil, artmakta olan siyasî şiddetin beklenen bir sonucu olarak tahlil eder. (Womersley, 510)

“Nasıl da kolayca kucaklayıp kaldırdın bütün İngiltere’yi.
Ülkenin hak ve düzeni
Onun soylu bedenindeki ruh gibi uçup gitti.”
(88, Çev: Hamit Çalışkan)

Piç, havlu atmak yerine kafasındaki kara bulutları dağıtıp hemen harekete geçerek sorumluluk üstlenir.

“Ben krala gidiyorum…”
(89, Çev: Hamit Çalışkan)

Sonraki sahnelerde de onu ordular yönetirken, sözleriyle kralı cesaretlendirip etkilerken görürüz. Başta elinde hiçbir şey yokken oyunun sonunda kralın başdanışmanı gibi hareket eden Piç Philip’in Orta Çağ oyunlarındaki alaycı figürden vatanseverliğin sembolü haline evrilişi, Shakespeare’in yarattığı bu parçalanmış ve yozlaşmış dünyada güç ve kimlik arayışı temasına hizmet eder.

Kral John Ne Gibi Düşüncelerle Ortaya Çıkmış Olabilir?

Krallar Angers’te (1974). Fotoğraf: Reg Wilson. Royal Shakespeare Company.

Shakespeare dönemindeki siyasî atmosfer, Katolik karşıtlığı ve İngiliz milliyetçiliği ile çalkalanmaktaydı. 1530’larda VIII. Henry resmen Papalık ile bağlarını koparmış ve kilisesini millileştirmişti. 1558’da İngiltere’nin başına gelen I. Elizabeth’le de bu durum devam etti. Bu yüzden, böyle bir dönemde, Kral John gibi yüzyıllar önce Papa’ya başkaldırmış bir figüre oldukça ilgi duyulmaktaydı. Shakespeare’in bu eseri yazmasındaki ana motivasyonlardan biri de tabii buydu fakat Kral John’u ele alan Shakespeare’den önceki veya Cibber’ın Kral John’un Saltanatında Papalık Tiranlığı (İng: Papal Tyranny in the Reign of King John) (1745) ve Richard Valpy’nin Kral John’u (1803) gibi sonraki eserlere kıyasla, Shakespeare’in oyununda bariz Protestan ve milliyetçi göndermelere daha az rastlanır. Hatta Cibber, Shakespeare’in Papa’yla ilgili sahnelerini daha “ateşli” tasvir etmemesine şaşırmıştır. (Waith, 193) Shakespeare’in eseri, basit bir Tudor ve anti Katolik propagandasından daha fazlasıydı.

Ayrıca Shakespeare’in Kral John’u yazdığı 1590’lar I. Elizabeth’ten sonra tahta kimin çıkacağının bilinmediği yıllardı. Eserde de bu varis krizinin etkilerini görürüz.

John, Pandulph’un ellerinden tacını tekrar kuşanıyor (2001). Fotoğraf: Jonathan Dockar-Drysdale. Royal Shakespeare Company.

Oyunda aynı zamanda çıkarcılık teması üzerinde de durulur. Shakespeare, özellikle Piç Philip karakteriyle insanların bir duruşlarının olmadığı bu siyasî çıkarlarla bezeli dünyada kişi nasıl hayatta kalabilir sorusunu sorduruyor izleyenlerine.

Shakespeare salt ideolojik bir oyun yazmaktan kaçınıp gündemdeki siyasî belirsizliği yansıtmış ve ahlakın nasıl muğlaklaştığını göstermiştir. Bunu yaparken de karakterlerin geçirdiği dramatik değişikliklere ve çarpıcı diyaloglara da başvurmuştur.

Shakespeare Neden Magna Carta’dan Bahsetmedi?

Ölmekte olan John ve Piç (1948). Fotoğraf: Angus McBean. Royal Shakespeare Company.

Shakespeare bu oyunda o dönemin gündemindeki konulara pek çok gönderme yapar fakat Magna Carta bunlardan biri değildir, bunun yerine İngiltere’nin Papalık ve Katolik devletlerle arasındaki mücadelesine odaklanır.

Elizabeth dönemi İngiltere’sinde hükümdar yönetimde mutlak söz sahibiydi ve sahnede hükümdardan daha üstün bir tebaa veya baron imajı çizmek büyük ihtimalle sansüre takılacaktı (Royal Shakespeare Company).


Kaynakça

Battenhouse, Roy. “King John: Shakespeare’s Perspective and Others.” Notre Dame English Journal, vol. 14, no. 3, 1982, pp. 191–215. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/40062431.

Doğan Adanur, Evrim. “Shakespeare Tiyatrosu.” Ana Hatlarıyla İngiliz Edebiyatı: Anglo-Sakson Döneminden Çağdaş İngiliz Edebiyatına, ed. Sıla Şenlen Güvenç, Akademisyen Kitabevi, 2023, 89-111.

“Dates and sources” Royal Shakespeare Company.

Greg, W. W. “Bale’s Kynge Johan.” Modern Language Notes, vol. 36, no. 8, 1921, pp. 505–505. JSTOR, https://doi.org/10.2307/2915226.

“King John.” Britannica.

“King John & Magna Carta.” Royal Shakespeare Company.

Shakespeare, William. Kral John’un Yaşamı ve Ölümü. Çev. Hamit Çalışkan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2023.

Shakespeare, William. King John from The Folger Shakespeare. Ed. Barbara Mowat, Paul Werstine, Michael Poston, and Rebecca Niles. Folger Shakespeare Library.

“Summary of King John.” Shakespeare Birthplace Trust.

“The Plot | King John.” Royal Shakespeare Company.

Waith, Eugene M. “King John and the Drama of History.” Shakespeare Quarterly, vol. 29, no. 2, 1978, pp. 192–211. JSTOR, https://doi.org/10.2307/2869105.

Womersley, David. “The Politics of Shakespeare’s King John.” The Review of English Studies, vol. 40, no. 160, 1989, pp. 497–515. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/517097.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.