Film listenizde Carrie, Charlotte, Miranda ve Samantha’nın film tavsiyelerine yer açın!
Amerikalı yazar Candace Bushnell‘in aynı adlı romanından televizyona uyarlanan Sex and the City; New York’ta yaşayan Carrie, Charlotte, Miranda ve Samantha adlı dört kadının arkadaşlıklarını, hayatlarını ve ilişkilerini konu alan bir Amerikan dizisidir. New York Observer’da köşe yazarlığı yapan Candace Bushnell, yazdığı Sex and the City isimli köşesinde kendisinin ve üç arkadaşının ilişkilerinden bahsediyordu. Bir süre sonra bu köşe yazıları önce kitap haline geldi ardından Darren Star’ın aracılığı ile izleyicilerle buluştu. Dizinin izleyicilere samimi duygular hissettirip popülerliğini günümüzde de sürdürmeye devam ettirmesinin ve altı sezon boyunca seyirciyi kendine hayran bırakmasının altında yatan başarı, belki de karakterlerin gerçek hayattaki kişilerden ilham alınarak yaratılmış olmasındandır.

Diziyi bu kadar popüler yapan bir diğer önemli detay ise dizinin birçok kadının moda anlayışını değiştirmesidir. Carrie Bradshaw karakterinin satış rekoru kıran çantaları ve vazgeçilmezi olan ayakkabıları, Charlotte Goldenblatt karakterinin sık sık tercih ettiği pembe kombinler, Miranda Hobbes’un kısa saçları ve tabi ki dizi boyunca Samantha Jones’un üzerinde gördüğümüz takım elbiseler birçok kadının gardırobunu yenilemesini sağladı. Carrie, ikinci sezonda Mr. Big’e veda ederken “The Way We Were” filminden bir replik ile veda ettikten sonra filmin tekrar çok satılanlar arasına girmesi, dört kadının her buluşmada Cosmo içmesi ile Cosmo’nun kadınlar arasında bir sembol haline gelmesi dizinin izleyicilere kattıklarından yalnızca birkaçı. Tüm bunlara baktığımızda dizinin ikon haline gelmiş olması pek de şaşırtıcı bir durum değil.
Şimdi gelin hep birlikte samimi replik ve sahneleriyle kalbimizdeki yerini uzun yıllar koruyan karakterlerin bizlere önerebilecekleri filmlere bakalım!
Carrie Bradshaw – The Devil Wears Prada (Şeytan Marka Giyer, 2006)

Carrie, hislerinin peşinde koşan, moda tutkunu, trendleri takip eden, romantik ilişkilerinde karmaşık duygular yaşayan ve New York şehir hayatının enerji ve kültürünü seven bir yazar. Sex and the City isimli köşe yazısında ilişkiler, moda ve şehir hayatıyla ilgili yazılar yazan Carrie, bizlere favori filmlerinden birinin The Devil Wears Prada olduğunu söyleseydi buna şaşırmazdık.
The Devil Wears Prada, birbirinden zıt karakterdeki iki kadının başarılı olma yolundaki ilerlemelerini bizlere göstermekte. Zıt karakterli iki kadının başarıya giden yolları da başarı tanımları da birbirinden oldukça farklı. Örneğin; Runway dergisinde çalışan zayıf, bakımlı, marka giyinen kadınların arasında günlük kıyafetleri ve parlatıcısı ile kalmış olan Andy’nin başarı anlayışı kendisi gibi olabilmek iken derginin editörü Miranda için başarı sahip olduğu güç demek. Filmde erkek karakterler kadın karakterler kadar yer almıyor olsa da erkek karakterler kadınların her zaman bir erkeğe ihtiyaç duyduğu fikrini desteklemektedir. Carrie’nin inişli çıkışlı aşk hayatı, modaya olan tutkusu, şehirlerin ışıltısına aşık oluşu ve kendini arayışını göz önünde bulundurduğumuzda The Devil Wears Prada filmi Carrie’nin favori filmleri arasında yerini alacaktır.
Charlotte Goldenblatt – Pride and Prejudice (Aşk ve Gurur, 2005)

Charlotte; geleneklere ve romantizme değer veren, ilişkilerinde sadakati ve duygusallığı ön planda tutan, hayallerindeki mutlu evliliği arayan bir galeri işletmecisi. Charlotte’ın sanat tarihine olan ilgisini, romantizme ve geleneklere olan bağlılığını göz önüne aldığımızda Pride and Prejudice’ın Charlotte’ın favori filmlerinden biri olacağını söyleyebiliriz.
İngiliz yazar Jane Austen’ın ünlü eserlerinden biri olan Pride and Prejudice, aynı isimle sinemaya uyarlanmıştır. Ana karakter olan Elizabeth Bennet, güçlü, bağımsız ve zeki bir kadındır. Elizabeth, erkekler ile eşit durumda olduğunu düşünen bir karakterdir. Fitzwilliam Darcy isimli zengin ve gururlu bir adamla bir baloda tanışır ve her ikisi de birbirlerine karşı önyargılı yaklaştığı için başlangıçta birbirlerinden pek hoşlanmazlar. Fakat zaman içinde birbirlerine olan önyargıları yerini birbirlerini anlamaya ve aşka bırakır. Bu ikili arasında geçen aşkın yanında dönemin sosyal ve ekonomik koşullarına filmde yer verilmiş olması sebebiyle Charlotte bu filmi önerilenler listesine ekleyecektir.
Miranda Hobbes – Erin Brockovich (Tatlı Bela, 2000)

Miranda; realist ve mantıklı kararlar alan, zor durumlarla başa çıkma konusunda güçlü, kararlı, dürüst, arkadaşlarına düşkün ve iş dünyasında başarılı bir avukat. Dışarıdan bakıldığında sert bir görünüme sahip olan fakat tanıdıkça içten içe duygusal olduğunu anladığımız Miranda’nın favori filmlerinden biri şüphesiz Erin Brockovich olurdu.
Bir avukatlık bürosunda çalışmaya başlayan Erin, dikkatini çeken bir davanın üstüne gitmeye karar verir. Bir petrol şirketi olan PG&E, makinelerin paslanmasının önüne geçebilmek için üretim aşamasında kullandığı suya “Krom 6” bileşiğini katmaktadır. Fakat bu bileşik canlıların sağlığını tehdit etmektedir. Şirket, kendisini koruyabilmek adına bölgede yaşayan insanlara suyun içerisine krom kattıklarını fakat bu kromun “Krom 3” olduğunu ve bu kromun herhangi bir zararı olmadığını söylemektedir. Erin, bürosunda çalıştığı avukat Ed ile beraber dosyayı alır ve şirkete karşı büyük bir başarı elde eder. Erin, toplumun dayattığı kadın algısının dışına çıkmakta ve kendi istediği şekilde var olmaktadır. Erin’in kendi varlığına olan bağlılığı ve doğru bildiklerinin peşinden korkusuzca gidişi Miranda’nın Erin’i kendisine yakın bulmasına sebep olacaktır.
Samantha Jones – The Other Woman (Öteki Kadın, 2014)

Samantha; kariyer odaklı, bağımsız, özgür ruhlu, cesur, arkadaşlarına her zaman ve her koşulda destek olan, hayatını istediği gibi yaşayan ve insanları yargılamayan bir karakter. The Other Woman neden Samantha’nın önerebileceği filmlerden biri olabilir, hadi gelin bakalım.
The Other Woman üç kadının aynı adamla ilişkileri olduğunu fark etmeleri sonucunda Carly, Kate ve Amber isimli üç kadın karakterin güçlerini birleştirerek erkek karakterden intikam almalarını konu ediniyor. Filmde kadınların birbirlerinden güç alarak ortak bir paydada buluşuyor olması ve bu ortak paydanın bir erkekten intikam almak olması Samantha’nın oldukça hoşuna gidecektir. Kadınların varlığına, gücüne, yapabileceklerine olan inancını hiçbir zaman kaybetmeyip kadınları yargılamadan kabullenen ve destekleyen Samantha; Carly, Kate ve Amber ile kolaylıkla empati yapabilecektir.
”I love you but I love me more.” repliğini unutamadığımız Samantha, bu filmi kesinlikle tavsiye edecektir.
Kaynakça
• Alhas, Guşef. ”Sex and the City Dizisindeki Karakterler Hangi Kitapları Önerirdi?” Söylenti Dergi. 3 Eylül 2023, Erişim Tarihi: 03.07.2024, Web.
• Kurtuluş, Esra. ”Sex and The City Hakkında Az Bilinen Gerçekler” OGGUSTO. Erişim Tarihi: 02.07.2024, Web.
• Taş, Dilşah. ”Bir Kadın Mücadelesi Örneği: Erin Brockovich” Söylenti Dergi. 28 Haziran 2020, Erişim Tarihi: 03.07.2024, Web.