Candace Bushnell‘in aynı adlı kitabından televizyona uyarlanan Sex and the City, dönemin efsanesi haline gelen diziler arasında yer almaktaydı. Günümüzde hâlâ popülerliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan dizi; davranışları, kıyafetleri, hayata bakış açılarıyla idol olarak görülen karakterler yarattı. Altı sezon yayınlanan dizinin ardından çekilen iki film de zirvede yerini aldı. Dört arkadaşın New York’ta kendilerine kurdukları başarılı hayatların içerisine daldığımız dizide aşk, arkadaşlık ve kariyer hayatlarına dahil oluyoruz. Her birinin ayrı ayrı güçlü taraflarına hayran kalırken, zayıf noktalarına da başta küçük sandığımız fakat aslında uçsuz bucaksız genişlikteki bir pencereden şahit oluyoruz. Diziyi bu kadar ikonikleştiren bir diğer önemli detay da her bir karakterin modaya yön vermesi. Örneğin Sarah Jessica Parker‘ın canlandırdığı Carrie Bradshaw karakterinin ilk sezonda kullandığı çanta, kısa bir sürede satış rekorları kırmıştı. Tam da bu sebeple dünyaca ünlü moda markalarının bir nevi marka yüzleri dizideki karakterlerdi. Birbirini izleyen bunca olaydan sonra dizinin ikon haline gelmesine şaşırmamak gerek.
Şimdi gelin hep birlikte Sex and the City dizisindeki karakterlerin okumamız için hangi kitapları önerebileceklerine yakından bakalım!
Carrie Bradshaw – Kolera Günlerinde Aşk

Carrie‘nin dinmek bilmeyen inişli çıkışlı aşkı Mr. Big ile birbirlerine deli gibi aşık olmalarının yanı sıra, aralarında kopan fırtınalar yüzünden birbirlerinden uzaklaşmaya mahkum olan bir ilişki içerisindeler. Carrie‘nin kendini olduğu gibi gösterememesi ya da ifade edememesi onları bu fırtınalara sürükler. Fazlaca kopuşlara ve ayrılışlara rağmen kendini bir türlü bu aşkın dışına çıkaramayan Carrie‘nin sonunda dilediğine ulaşabileceğine dair olan inancı konusunda, bu kitabın ona yol gösterici olması muhtemel.

Carrie‘nin defalarca okuduğu ve okuyacağını düşündüğümüz Kolera Günlerinde Aşk onun başucu kitabı olmaya çok uygun. Günler, aylar hatta yıllarca süren, beklemenin sonu gelmeyen ve sonsuzluğuna bir şekilde ikna olunan masalsı bir aşkın kitabı. Tıpkı Carrie ve Mr. Big aşkı gibi.
Florentino Ariza ve Fermina Daza‘nın henüz çocuk yaşlarında tesadüfen karşılaşmaları ve ansızın Florentino için sonsuzluğa uzanan aşklarını konu edinir kitap. Ortamın elverişli olmaması sebebiyle Fermina ile görüşemeyen Florentino daha fazla kendine hakim olamayarak aşkına bir mektup yazıp gönderir. Fermina için bu durum öylesine vakit geçirmek içindir fakat Florentino aşkın kör kuyusuna düşmüştür bir kere.
Geçen zamanların ardından birbirlerine aşık olan ikili, mektuplarının sayısını dörde kadar çıkartır. Mektupların yanında minik hediyeler gönderilir. Fermina, Florentino‘nun aşkına güçlü karşılıklar verir ama sadece mektuplarda. İlk karşılaştıkları gün, hayalindeki erkeği karşısında bulamayan Fermina, karşısındakini bu aşka layık görmez ve başka biriyle evlenir. Aradan geçen koskoca 50 küsur yıla karşılık yüreğinde onun aşkını hala taşıyacağını bilmeden.
Samantha Jones – Uyanış
:max_bytes(150000):strip_icc():focal(749x0:751x2)/kim-cattrall-season-6-sex-at-the-city-082423-tout-8cac8197d35e463e90e8b81e56416faf.jpg)
Gücünün ve özgüveninin her zaman farkında olan Samantha, hayatını dilediği gibi yaşayan tek karakter diyebiliriz. Kimsenin tabularına uymayan, kimseyi de tabuları için yargılamayan biri. Kalbini kıranların ardından kendini aşka kapatan Samantha, aşkın sadece anlık olduğunu düşünüyor. Edna‘nın kendini keşfetme sürecini okuyup kendi hayatına kırmızı çizgilerle ilmek ilmek örmüş olduğunu söylemek mümkün.

Kadınların kendi bedenlerine, hayatlarını yaşayış biçimlerine, olmak istedikleri rollere, evliliğe veya aşka bakış açılarına müdahil olma fikrini asla zihninden çıkaramayan toplumlara bir başkaldırışın hikayesidir Uyanış. Samantha ise gerek arkadaş, gerek iş çevresinde, gerekse şehirde hayatı dilediği gibi yaşayan bir karakterdir.
Eşi ve çocuklarıyla oldukça varlıklı bir hayat süren Edna, zamanla içinde yaşadığı hayatı, bedenini ve isteklerini sorgulamaya başlar. Edna‘nın özgürlüğüne doğru giden bu yolculuk, biz okurları edebiyatta feminizmin çığır aşmasına da tanıklık ettirir. İçsel yolculuğun aşamaları, bedenin keşfedilmesi, toplumsal yapının insana gereksiz gelen tabuları, ahlaki kurallar, kadınlara biçilen roller ve daha çok daha fazlası zihnimizdeki oturmuş düşüncelere yeni pencereler aralayacak niteliktedir. Uyanış, kadınlara biçilen tabuların yıkılışını, Edna üzerinden her bölümde çarpıcı bir şekilde okura sunar. Koşullar yüzünden kendi varlığından vazgeçmeyen kadınların, kendi hayatlarına koşulları adapte etme sürecinden en çok etkilenecek karakter Samantha‘dır diye düşünüyoruz.
Miranda Hobbes – Jane Eyre

Çocukluk hayatına dahil olamadığımız Miranda‘nın geçirdiği süreçler hakkında fikir sahibi olamasak da kimseyi hayatına kolay kolay almayışı, aşka kapattığı kapıları, kendini insanlara ve hatta en yakınlarına bile açamayışı, mesafeli tavrı ve ördüğü duvarlarıyla gücünü bu başucu kitabından aldığını söyleyebiliriz.

Kitap, zorlu bir hayattan gelen Jane Eyre‘nin çocukluk ve gençlik travmalarından hayalini kurduğu mutluluğa ulaşmasını konu edinir. İçinde gizlediklerini dışarıya yansıtmayan Jane Eyre, güçlü kişiliği ile Miranda‘nın idolü olmaya aday bir karakter.
Jane Eyre, yetim kalışının ardından teyzesi ve kuzenleri ile büyür. Teyzesinin onu her zaman çocuklarından ayrı görüşü, kuzenlerinin ise sürekli uyguladıkları zorbalıklarla dolu bir evde büyüyen karakterimiz, kaybettiği aile ferdi ve sonrasında gelen kopuşun ardından mücadele etmek zorunda kaldığı onlarca durumun üstüne yenilerinin ekleniyor olmasına katlanamadığında evin kütüphanesini tek kaçış yolu olarak görür. Bu kaçış yolunu da kapatmak isteyen kuzeni, oraya girmesine izin vermeyince sonrasında gelişen olaylar, Jane‘in yeni hayatının ilk adımlarına dönüşür. Evden ayrılıp yatılı okula başlayan karakterimiz, mutluluklara yeterince doyamadan yeni kayıplar verir. Geçip giden yılların ardından aşkı tadan Jane, kendini en mutlu hissettiği günde aşkının başka biriyle evli olduğunu öğrenir. Bu yıpratıcı hayatın, aşka kendini kapatışın dizideki adresi ise Miranda‘ya çıkıyor.
Charlotte York – Romeo ve Juliet

Aşka olan inancını hiçbir zaman kaybetmeyen Charlotte, dünyanın en mutlu evliliğine sahip olmanın peşinde. Hassas kalbini üzmeyecek ve yormayacak bir aşkla hayatına sonsuza kadar devam etmek istiyor. Onun için aşk, hayatın ta kendisi.

Dizinin en romantik karakterine, destansı bir aşk hikayesi yaraşır diye düşünüyoruz. Romeo ve Juliet‘in yüzyıllarca süregelen birbirlerine olan delicesine aşkları, Charlotte‘un aklını başından alacak bir romantizme sahip.
Birbirine düşman iki ailenin arasındaki savaş, çocuklarının birbirleri için ölümü bile düşünmeden kabul ettikleri aşklarına engel olamaz. Göz göze geldikleri anda birbirlerine aşık olan Romeo ve Juliet, ailelerinin düşman oldukları gerçeğini yok sayarak gizli bir şekilde rahibin yardımıyla evlenirler. Aşklarını doyasıya yaşayabilecekleri bir hayat hayali kuran aşıklar, bunun ailelerinin yanında mümkün olmayacağını bildikleri için onlardan habersiz kaçma planı yaparlar ve onların yine en büyük destekçisi rahip olur. Rahip, Juliet‘e onu kısa bir süreliğine ölü gibi gösterecek bir ilaç verir, Romeo‘nun ise yapması gereken, bu süre içerisinde onu yattığı mezardan çıkartıp yeni hayatları için yola çıkmaktır. İşler olması gerektiği gibi ilerlemeyince Juliet‘in öldüğünü düşünen Romeo‘nun zehri içtiği dudaklarını öpen Juliet, onun yanında ölümü bekler. Charlotte‘un birbirleri için her şeyi göze alan aşıkların bu aşkını okurken gözyaşlarına hakim olamayacağını ve hayallerini süsleyeceğini düşünüyoruz.


