Sevgili Arsız Ölüm’ün Dirmit‘i, “Ben de buradayım” derken neler hissetti? Köyden kente göçerken ona hangi duygular eşlik etti? Dirmit’in ruhuna yansıyan şarkılar nelerdi? Bütün bunları anlayabilmek için önce Sevgili Arsız Ölüm romanını sonra da Dirmit’in karakterini anlamak gerek. Hadi gelin önce Dirmit’in masalsı dünyasını tanıyalım sonra da onun dinleyebileceği şarkılara eşlik edelim.
Sevgili Arsız Ölüm Hakkında

Sevgili Arsız Ölüm, Latife Tekin‘in yazdığı ilk romandır. Bu roman; somut ve soyutun iç içe girdiği, gerçeküstü ögelerin hakim olduğu, büyülü gerçeklik akımının önemli baş yapıtlarından biridir. Kitabın arka kapak yazısında söylendiği gibi otobiyografik unsurlar barındıran bu eser, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, gerçeküstü varlıkları hayatlarının odak noktası hâline getirmiş köylülerle, Huvat ve ailesinin başından geçenler anlatılırken; ikinci bölümde Huvat ve ailesinin şehir hayatına adapte olmaya çalışması anlatılır. Romanda köyden kente göç olgusu etrafında Doğu ve Batı arasında sıkışmış bir aile resmedilir.
Dirmit Kimdir?

Sevgili Arsız Ölüm romanında varlığını ispatlamaya çalışan küçük kız Dirmit, kültürel ögelerin ve gerçeküstü inançların yoğun olduğu bir dünyaya doğar. O herkes gibi değildir. Herkes gibi olmadığı için köylüler tarafından ötekileştirilir. Bu durum onun için çok da önemli değildir. Babası köyün yenilikçisi annesi ise şehirden gelme bir gelindir. Ancak buna rağmen Dirmit, gerçeküstü inançlarla yoğrulmuş bir aileye sahiptir. Dirmit’in ablası, abisi ve kardeşi vardır ama o hep yalnızdır. Dirmit’in, kalabalıklar içindeki yalnızlığı köyden kente göç etmeleriyle daha da artar. Köyde “perili, cinli” diye ötekileştirilirken şehirde “köylü” diye ötekileştirilir. Onun hikâyesine şahit olurken tam ona üzülecek gibi olduğunuzda tuhaf bir mutluluğu olduğunu fark edersiniz. Beni onun hikâyesinde en çok etkileyen yer de bütün bu ötekileştirmelere inat, onun bu tuhaf mutluluğu olsa gerek.
Romanı bütün olarak düşünürsek tüm aile üyeleri kendi içinde yalnızdır. Ancak Dirmit’i aile üyelerinden ayıran şey, her zaman yalnızlığını paylaşacak bir şeyler bulmasıdır. Bir gün bir kuşkuş otu; diğer gün rüzgâr, kar ve yıldızlar; öteki gün bir su tulumbası onun yol arkadaşı olur. Bütün bunların yanında Dirmit her şeyi merak eder. O adeta öğrenmeye ve yaşamaya açtır. Soruları ve sorgulamaları yüzünden başına gelmeyen kalmasa da sormaktan hiç vazgeçmez. Başına gelenlere bazen yüksek sesle bazen susarak ama mütemadiyen direnir.
Dirmit’in Listesindeki Şarkılar
Tüm Kuşlar Seninle – Sevda Deniz Karali
“Dışarda kornalar ötüşürken
Kuş gibi
Senle ben kafeste yine
Ama dur, bahar öyle tek bir günde gelmez ki
Bak dinle
Tüm kuşlar bizimle”
Köydeki okula bir öğretmen gelmiştir. Öğretmen, köyden bir kızla kaçarken yakalanınca köylü okulu ve öğretmeni taşlamıştır. Bu sebeple okul kapanmıştır. Okulu ve öğretmenini çok seven Dirmit çok üzülmüş ve yalnızlaşmıştır. Öğretmenin kaldığı yeri köylüler taşlarken öğretmene ait kara kaplı defteri alan Dirmit, defterle konuşmaya ve toprak yemeye başlamıştır. O günden sonra Dirmit’in annesi Atiye, canlı cansız her şeyi arkadaş edinen kızının cinlere karıştığını düşünüp onu bir odaya kapatmış ve kaçmasın diye ayağından zincirlemiştir. Belli bir süre sonra bundan pişman olup onu odadan çıkarmıştır ancak Dirmit kız, arkadaşları ve onların aileleri tarafından dışlandığı için gittikçe içine kapanmıştır. Arkadaşları Dirmit kızla konuşmayınca o da rüzgarla, kuşlarla ve yıldızlarla sohbet edip onlarla oyunlar oynamaya devam etmiştir ama bu sefer de kendi kendine konuştuğu için köylülerin “Perili bu kız” söylemlerine maruz kalmıştır. Romanı okurken; Dirmit’in annesinin, sözde kızını kurtarmak için yaptığı bu şeyler ve köylülerin söylemleri bana hep yalnız ve yaralı bir kızı hatırlattı. Bu sebeple Dirmit kız için benim içimden geçen ilk şarkı “Tüm Kuşlar Seninle“. Yalnız değilsin küçük kız. Gökyüzü ve kuşlar seninle.
Benimle Oynar Mısın – Bülent Ortaçgil
“Su olsam, ateş olsamGöklerdeki güneş olsamKonuşmasam taş olsamYine de oynar mısın benimle?”
Dirmit annesi, babası, kardeşleri ve babaannesinin olduğu kalabalık bir ailede yaşamasına rağmen kendini yalnız hissetmiştir. Çünkü babası köye yeni bir buluş getirip tanıtma derdindeyken annesi ve evin diğer üyeleri batıl inanışlar peşinde koşmaktadır. Kimse Dirmit’i umursamamış bununla beraber köyde adı cinliye çıkan Dirmit’le arkadaşları da konuşmaz ve onu oyunlarına almazlar. Gittikçe ötekileşen ve yalnızlaşan Dirmit’e abisinin nişanlısı umut olmuştur. Dirmit, abisi nişanlandıktan sonra sürekli yengesine ziyaret etmiş ve onunla oyunlar oynamıştır. Zamanla bu öyle bir hâl almıştır ki Dirmit, yengesini bırakıp eve gelmek istememiştir. Onun yengesine bu denli tutunması bana Bülent Ortaçgil‘in “Benimle Oynar Mısın?” şarkısını hatırlatır.
Hakkında Her Şeyi Duymak İstiyorum – Nil Karaibrahimgil
“Hakkında her şeyi duymak istiyorumBu aşk değil de nedir?”
Dirmit köyden şehre geldiği ilk andan itibaren her gördüğü şeye şaşırıp merakla peşine düşmüş ve peşine düştüğü şeylere aşkla bağlanmıştır. Okula başladıktan sonra bir kızla arkadaşlık eden Dirmit, bu kızdan; kopya çekmeyi, derste çıplak kadın resmi yapıp oğlanlara göstermeyi, oğlanlarla öpüşmenin ayıp olmadığını öğrenmiştir. Dirmit’in annesi Atiye bunları duyunca onun bu kızla görüşmesini yasaklamıştır ama Dirmit arkadaşını eve getirmese de, kendisi onların evine gitmeye devam etmiştir. Zamanla huy değiştiren Dirmit evde şarkı açıp oynamaya başlamış ve bu durumundan dolayı evin leylası ilan edilmiştir. Dirmit’in söylemiyle köpek karı yağdığı bir günde şarkı açıp pencere önünde oynarken pencereden sivilceli kara çocuğu görüp ona aşık olmuştur. Köpek karı eve huzursuzluk getirse de Dirmit için durum farklıdır. Latife Tekin, Dirmit’in bu halini “O kış herkes üşüdü, Dirmit üşümedi. Kara Sivilceli oğlanı düşüne düşüne için için yandı. Evin içinde deli gibi bir o yana bir bu yana savruldu. Onunla bir kaşıktan yemek yedi bir bardaktan su içti.” şeklinde tasvir etmiştir. Romanın devamında Dirmit aşkına karşılık bulamasa da aşkı iliklerine kadar hissetmesi bana Nil Karaibrahimgil‘in “Hakkında Her Şeyi Duymak İstiyorum” şarkısını hatırlatır.
Ah – Duman
“Sanılmasın yine basmış onu bulantılar
Yanılmasın öyle dalga geçen yabancılar
Ah, eğleniyor kendi başına
Ah, neşesi yeter
Ah, umurunda mı sandın bu dünya
Ah, neşesi yeter.”
Dirmit kız ne köydeyken ne de İstanbul’a geldiğinde, bütün yalnızlığına rağmen neşesinden vazgeçmemiştir. Dirmit kız köyde “cinlere karıştı” diye adı çıktıktan sonra annesi onu odalara kilitlemiştir. Annesi Atiye bu yaptığına daha sonradan pişman olsa da zaten köydeki hiçbir çocuğa benzemeyen Dirmit iyice yalnızlaşmıştır. Bu olaylardan sonra köyde onunla hiçbir çocuk oyun oynamamıştır. O buna rağmen vazgeçmemiş kendine canlı cansız ne varsa arkadaş edinmiştir. Çocuksu neşesini bir gün tulumba ile konuşarak diğer gün yıldızlarla konuşarak canlı tutmuştur. İstanbula’a geldikten sonra ilk aşkı kara sivilceli çocuğun ona hissettirdikleri, her gün şarkı açıp pencere kenarında oynaması onun evde leyla diye adlandırılmasına sebep olmuştur. Evlerinde her gün ayrı bir kaos vardır. Bir gün abisi bir gün ablası diğer gün ailenin herhangi bir üyesi şehrin getirdiği karmaşayı kaldıramadığından kötü olaylar yaşar. Dirmit bu kaosun içinde kendi başına var olma çabasından ve her şeye rağmen çocuksu neşesinden vazgeçmez. Onun bu hâli benim içimde Duman‘ın “Ah” şarkısının sözlerini yükseltir.
Döndürüyor – Adamlar
“Günler koşar yetişemem.
Bilmem neyin peşindeyim.
Anlamına erişemem.
Hep kapının girişindeyim.”
Hayatın anlamına bir türlü erişemeyen Dirmit kız, önce köyde kendisine söylenenleri, öğretmeninin neden gittiğini anlayamamıştır. Şehre geldikten sonra da çok sevdiği kıyafetini neden çıkarması gerektiğini, vapurda gördüğü o pankartın ne anlama geldiğini ve daha birçok şeyi anlayamamıştır. Halbuki o, kendini şehre ait hissedemediğinden o kıyafeti çıkarmak istememiş ve sürekli onu giymiştir. Annesi bu duruma çok kızıp kıyafeti çıkarması gerektiğini söylese de Dirmit kıyafeti çıkarmamış bir gece o uyurken annesi kıyafetini yırtmıştır. Dirmit buna çok üzülmüş ama annesinin yaptığına anlam vermemiştir. Bunun yanında vapura ilk kez bindiğinde bir pankart ilgisini çekmiştir. Pankartta, “Kanser değil geç kalma öldürür” yazmaktadır. Bunun ne anlama geldiğini babasına defalarca sormuş ama buna cevap alamamıştır. Sorduğu sorulara hiçbir zaman cevap alamasa da merakı hiç bitmeyen, evde deli ilan edilen ama evin en akıllısı olan Dirmit, meşin yuvarlakta döner durur da kapının girişinden öteye gidemez. İşte tam bu sebeple Dirmit’in her daim aradığı anlam bana Adamlar‘ın “Döndürüyor” şarkısını hatırlatır.
Kaynakça:
Tekin, Latife. Sevgili Arsız Ölüm. İstanbul: Can Yayınları, 2019.


