Severus Snape, karanlığın, yalnızlığın, yasın ve sonsuz aşkın bu hikâyede vücut bulmuş haliydi. Bulunduğu konum, göstermiş olduğu çelişkili davranışlar, gizemli hareketleri yüzünden herkesin nefretini kazanmıştı ancak o, hem Harry Potter için hem de bütün büyü dünyası için böyle hayati kararlar ve davranışlar sergiliyordu. Bu nedenle de bildiğimiz diğer kahramanlardan farklıydı çünkü Snape, bir anti–kahramandı!
Severus Snape’in Hikâyesi

Severus Snape, 9 Ocak 1960 yılında İngiltere’de dünyaya gelmişti. Eileen Prince Snape adında cadı bir anne ile Tobias Snape isimli muggle bir babanın çocuğuydu. Tıpkı Snape gibi yarı muggle yarı cadı olanlar büyücüler dünyasında bir melez olarak kabul ediliyordu.
Yarı büyücü olması ve büyücülüğe duyduğu büyük ilgi ve verdiği önem nedeniyle tıpkı annesi gibi Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulunda okumuştu. Okul çağına gelene kadar ailesiyle birlikte Spinner’s End isimli yoksul bir muhitte yaşamını sürdürüyordu. Aslında zeki bir çocuktu ancak ailesi tarafından uğradığı zorbalık yüzünden herkes tarafından dışlanıyordu. Yapayalnız olduğu o dönemde aynı yerde oturduğu Lily ve Petunia Evans kardeşlerle arkadaş olmuştu. Lily’de kendisi gibi bir cadıydı ancak tüm ailesi muggledı. Ona cadılık ile ilgili bildiği her şeyi öğretmiş ve böylece aralarında güzel bir bağ kurmuşlardı. Ama Snape aslında Lily’e aşık olmuştu.

İkisi de Hogwarts’ta öğrenim görmüşlerdi ancak okulun dört farklı binası bulunuyordu ve farklı binalara yerleştikleri için birbirlerinden uzak kalıyorlardı. Gryffindor, Slytherin, Hufflepuff ve Ravenclaw isimli dört büyücünün kurduğu Hogwarts’ta öğrencilerin yeteneklerine göre bulunan dört faklı binaya kurucuların isimleri verilmişti. Snape Slytherin binasına giderken Lily’de Gryffindor’a gitmişti.
Slytherin binasının öğrencileri ve öğretmenleri tıpkı kurucuları gibi büyücülerin safkan olmaları gerektiğini savunurlardı. Snape’te onlar gibi düşünüyordu ancak o, bir melezdi. Bu yüzden zaten arasının iyi olmadığı babasını suçluyor ve diğer muggle’lardan daha çok nefret ediyordu.
Evan Roiser, Lucius Malfoy gibi isimlerle arkadaştı. Arkadaşlarının yanı sıra düşmanları da vardı. Gryffindor binasında okuyan dönemin ünlü Çapulcular grubu; James Potter, Sirius Black, Remus Lupin, Peter Pettigrew’in alaylarına, zorbalıklarına maruz kalıyordu. En büyük düşmanlığı ise James’e idi çünkü hayatının aşkı Lily ile sevgiliydiler, bu yüzden Snape, James’e karşı derin bir öfke besliyordu.
Snape, zeki bir öğrenciydi; karanlık sanatlara karşı savunma, iksir, zihin koruma büyüleri konusunda mükemmel işler ortaya çıkarıyordu hatta kara büyü konusunda öğretmenlerinden bile daha çok bilgiliydi. Zihin koruma konusunda müthiş bir yeteneğe sahipti. Geniş büyü bilgisi sayesinde çeşitli büyüler yaratıyor, karmaşık karışımlar ortaya çıkarıyordu. Keşfettiği iksirler, icat ettiği büyülerden oluşan özel bir kitap çıkarmıştı. Büyücüler dünyasında kabul gördüğü melez türünden ve annesinin kızlık soyadı Prens’ten ilham alarak kendisine “Melez Prens” lakabını takmıştı. Lakabı zamanla ismiyle bir bütün hâline gelmişti.
Severus Snape’in Karakter Yapısının Gotik Edebiyat ile İlişkisi

Bilinmezliği, doğaüstü karakterleri ve karanlığı konu edinen Gotik Edebiyat’a Severus Snape gibi karanlık bir karakter verilebilecek en iyi örneklerden. Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu da bir şatoydu. İçerisinde hayaletler, cinler, cüceler yaşardı. Okul ıssız ve karanlık bir orman devlere, tek boynuzlu atlara, at adamlar gibi doğaüstü yaratıklara ev sahipliği yapmaktaydı.
Gotik edebiyat kasvetli mekânlarıyla da hafızlarımızda yer edinmiş bir tür. Severus Snape’in ders verdiği sınıflar ve ofisi okulun karanlık bölümünü olan zindanlarda bulunurdu ve kasvetli mekânlara güzel bir örnekti. Böyle kasvet dolu mekânlar, gotik edebiyat türünde genellikle geçmişin lanetleriyle kaplıydı. Snape’in de böyle bir yerde bulunması bizlere, onun karmaşık geçmişi, hataları ve zorlu hayatıyla iç içe yaşadığını anlatıyor.
Snape’in çocukluğundan beri dışlanıyor oluşu, yaptığı yanlış seçimleri, bencilliği, fütursuz davranışları, karanlık ve gizemli yanının görünür olması, içte içe duyduğu derin acıları gotik edebiyat türünde yaratılan trajik kahraman figürünü başarılı bir şekilde temsil ediyor. Lily Evans (Potter)’a duyduğu sonsuz aşkı, sevgisi ve sadakati trajik kahramanların geçmişlerinin gölgesinde yaşamaya mahkûm olduklarına dair verilen en iyi örneklerden birisi olmuştu.

Snape, iki taraflı casusluk yapıyordu. Hem Lord Voldemort’un tarafında hem de Profesör Dumbledor’un tarafında yer alıyordu. Hikâyenin başında sadece bir Ölüm Yiyen olarak Lord Voldemort’un yanında yer aldığından bahsediliyor ancak konu ilerledikçe Lily’nin ölümünden kendisini suçlu hissettiği ve ona karşı borçlu olduğu için oğlu Harry Potter’ı korumak için hayatı pahasına da olsa bir risk alıyor ve Dumbledore ile yaptığı gizli anlaşma ile Voldemort’tan aldığı bilgileri onunla paylaşıyordu. Bir olay karşısında akıllıca stratejik kararlar alıyor ve neye mal olursa olsun sonucunun doğruluğuna inandığı için o kararını uyguluyordu. Snape, karakterinin yaptığı iki taraflı casusluk, fütursuz davranışları gotik türün çifte kimlik ve ahlaki belirsizlik figürlerine dair güzel bir örnek.
Görünürde Voldemort için çalışıyor olsa da gerçek sadakati her zaman Dumbledore’a olmuştu. Kötülük yaptığını düşünsek de sonucunun her zaman yaptığı fedakârlıklarla iyilik olduğunu ve onun bir kahraman olduğunu görürüz. İki taraflı ajanlığı ve aklının okunamaması onu gotik edebiyatının en karmaşık en trajik karakterlerden birisi yapıyor.
Snape, doğası gereği içine kapanık ve diğer insanlara karşı hep mesafeli bir karakterdi. Bu da onun gotik edebiyatta yer alan melankolik bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyordu. Lily Potter’a olan karşılıksız sevgisinin hiçbir zaman mutlu sona ulaşamayacak olması, öfke ve hüsran dolu tutumu gotik edebiyatta üzüntü ve trajik aşk temasına örnek oluşturuyor.
Severus Snape Neden Bir Anti–Kahraman Olarak Hafızalara Kazındı?

Severus Snape, Harry Potter evreninin en karanlık, gizemli, soğuk, bencil ve kötü kalpli karmaşık bir karakteriydi. Hikâyenin başlarında gizemli davranışlarıyla dikkat çekerek herkesin nefretini kazanmıştı ancak hikâye gelişmeye başladıkça gerçekte kim olduğu, ruhunun ne kadar yaralı olduğu ortaya çıkmaya başlıyordu. Snape, aslında yaralı bir kişilikti ve kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Peki, neden bir anti–kahraman olarak nitelendirilmişti?
Harry Potter serisi yayımlandığı ilk zamandan beri her yaştan insanı içine çeken bir evrendi. İçerisinde iyi ve kötü unutulmayacak birçok karakteri ayrı ayrı hafızalarımıza kazımıştı. İşte Severus Snape’te bu unutulmaz karakterlerden biriydi. Gerek gerçek dünyada gerekse büyü dünyasında tartışmalara neden olan Snape karakteri, kimine göre sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden kötülük peşinde koşan bir Ölüm Yiyendi kimine göre de soğuk ve karanlık yüzünün arkasında yumuşak bir kalbi ve yaralı bir ruhu vardı.
Çocukluk yıllarında görmeye başladığı zorbalıklar okulda da namı diğer Çapulcu grubu ile devam ediyordu. Grup, Snape’e karşı o kadar acımasızlardı ki bir yetişkin olduğunda bile bu yaşadıklarını unutmamıştı. Lily ile de araları iyiden iyiye açılıyordu. Lily, Snape’in safkan, kendini beğenmiş arkadaşlarına tahammül edemezken Snape’te Lily’nin etrafındaki oğlanlara dayanamıyordu. James’e karşı duyduğu öfke yüzünden sürekli kavga ediyorlardı. Bir gün yine bir kavga sırasında Lily araya girerek onları ayırmak isterken Snape’in anlık öfkeyle ona söylememesi gereken bulanık kelimesini kullanarak ona hakaret etmişti. Bu olaydan sonra araları bir daha düzelmeyecek şekilde bozulmuş ve Lily onu asla affetmemişti. Lily’nin de kendisini terk etmesinin ardından tamamen karanlık tarafa geçerek orada huzur ve benliğini bulduğunu zannetmişti.

Okulu bitirdikten sonra büyücü dünyasının en karanlık büyücüsü Lord Voldemort’un tarafına geçerek bir Ölüm Yiyen olmuştu. Artık Voldemort’a çalıştığı için ulaştığı bütün bilgileri ona iletiyordu. Bu dönem Voldemort ve Ölüm Yiyenlerinin yükseldiği dönemdi. Onu engellemek için de Zümrüdüanka Yoldaşlığı kurulmuştu. O sıralar bir kehanet açığa çıkmış ve Snape’te bu bilgiye ulaşarak karanlık lorda haber vermişti. Kehanete göre o yaz doğacak bir çocuk Voldemort’un ölümüne neden olacaktı. Ancak bu bilgi yarımdı ve Severus çok büyük bir hata yapmıştı. O yaz iki çocuk dünyaya gelmişti; Harry Potter ve Neville Longbottom. Voldemort ikisini de öldürmek için evlerine saldırmıştı ancak aileleri ölen iki çocukta hayatta kalmayı başarmışlardı. Saldırıda ölenlerden biri de Lily Potter’dı. Snape haberi alır almaz Lily’e koşmuş ancak yetişememişti. İşte şimdi sevdiği kadını sonsuza kadar kaybetmiş olan Snape, derin bir yas içerisine girmişti. Voldemort’un ölmesini isteyen Snape, Profesör Dumbledore ile gizli bir anlaşma yaparak Zümrüdüanka Yoldaşlığına katılmıştı. Voldemort’tan aldığı bilgileri hayatı pahasına da olsa gizlice Dumbledore’a aktarıyordu; almış olduğu bu risk hayatına mal olabilirdi. Casusluk görevinin yanı sıra artık Hogwarts’ta Slytherin bölüm başkanı ve iksir dersi öğretmeniydi.
Lord Voldemort tarafından öldürülmek istenen Harry Potter ve Neville Longbottom yıllar sonra Hogwarts’ta okula başladıklarında Severus Snape, onların Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi öğretmeniydi. Ancak iki çocuğa da açık bir şekilde düşmanlık besliyordu. İki çocuğu da bilinçli olarak sürekli zorbalıyor, küçük görüyor ve tehditleriyle onları korkutmaya çalışıyordu. Ama neden?

Severus Snape, Slytherin binası başkanıydı ve görünüşe göre kendi binası haricindeki diğer öğrencilerin hepsine aynı davranışları gösteriyordu. Bu davranışlarıyla herkesin nefretini kazanmıştı ancak durum aslında hiç de öyle değildi.
Lily’nin kaybının ardından ruhu büyük yara alan Snape, iyilik ve kötülük arasında gidip gelen bir karaktere dönüşmüştü. Soğuk, bencil, sert, acımasız görüntüsüyle herkeste bir nefret ve korku uyandırsa da hikâyenin sonunda aslında her şeyi iyilik, Lily’e olan sonsuz aşkı, sadakati ve Dumbledore ile yaptığı anlaşmaya olan bağlılığı için yaptığı ortaya çıkmıştı. Çelişkili eylemleri ve hareketleri yüzünden bir belirsizliğin içinde kalmış bu da onu bildiğimiz bütün kahramanlardan farklı kılmıştı.
Peki, Harry Potter’a neden böyle düşmandı? Hikâyenin başında bu büyük düşmanlığa bir anlam verilemiyordu bilinen tek şey Snape, Voldemort’un tarafında ve kötü biriydi ancak gerçek hiç de göründüğü gibi değildi.
Snape’in yapmış olduğu hatalar ve yanlış seçimler nedeniyle daha iyi bir insan olmaması yüzünden Harry’nin Lily ile kendi çocuğu olabilme olasılığının hiçbir zaman gerçekleşemeyeceği ihtimali canını çok acıtıyordu, bu yüzden kendisine duyduğu öfkeyi belki de Harry’e yönlendiriyordu çünkü çocuk babasının aynısıydı ve ona baktıkça canının daha da çok yanmasının nedeni ise gözlerini annesinden almış olmasıydı.
Ne olursa olsun ölümünden sonra bile sevdiği kadını ve oğlunu koruyordu çünkü onun ölümünden kendisi sorumluydu. Harry’nin gözlerine her baktığında kendisini biraz daha suçluyor ve onu koruyarak ömür boyu taşıyacağı bir borç duygusu hissediyordu. Bu yüzden Harry’i kendi hayatı pahasına koruyup kolluyordu. Kendisini Lily’e affettirebilmesinin tek yolunun bu olduğunu biliyordu.

Dumbledore ile yaptığı anlaşmayı yine bu nedenle kabul etmişti. Yaptığı her şüpheli hareket yüzünden Harry, Ron ve Hermione onu Dumbledore her şikâyet edişlerinde Dumbledore’un Snape’i savunması onları her zaman şaşırtıyordu, çünkü o kötü biriydi ve kötülük yapıyordu.
Harry bir çatalağızdı ve Dumbledore bunu başından beri biliyor ve zamanı geldiğinde de Harry’nin ölmesi gerektiğini söylüyordu çünkü içinde Voldemort’tan bir parça taşıdığına inanıyordu. Snape, çocuğun çatalağız olduğuna başlarda inanmak istemese de Harry ve Malfoy’un bir tartışmasında bunu kendi gözleriyle görmüş ve Voldemort’un onun zihnini ele geçirmemesi için usta olduğu zihinbend sihrini öğretmişti. Harry büyüyü öğrenme de pek büyük adımlar atamamış bile olsa Snape, büyüyü öğrenmesi için gerekirse çocuğu aşağılamış ama asla pes etmemişti.
Voldemort’un en güvendiği adamlarından birisiydi ancak hayatı pahasına bile olsa Harry’i korumak için karanlık lorda ihanet ederek Dumbledore için ajanlık yapıyordu.

Severus Snape, karanlık bir geçmişe, acı verici anılara ve sert bir kişiliğe sahipti. Hikâyenin başında sadece bu karakter özellikleriyle hem Harry Potter evrenindekilerinin hem de gerçekte seyircilerin nefretini kazanmış olsa da hikâye ilerleyip geliştikçe bütün kusurlarına ve bencilliğine rağmen inandığı amaç, Lily’e duyduğu sonsuz aşk ona kahramanca cesur fedakârlıklar yaptırmıştı. Onu bildiğimiz diğer kahramanlardan ayıran ise; Lily’den sonra kaybedecek hiçbir şeyinin kalmamış olması, nefret edilen kişi olsa bile ne pahasına olursa olsun yaptığı fedakârlığı, olması gerektiği için, doğru olanın o olduğunu bildiği için yapmış olmasıydı. Bencillik yaptığı düşünülse bile sonuçları itibariyle asil bir amaca hizmet etmişti. İyiliğin yanında yer alarak büyü dünyasını kurtarmak için hayati roller üstlenmişti.
Bütün bu bencilliği, karmaşık karakteri ve çelişkili hareketleri onu diğer kahramanlardan ayırmıştı. Yine de nefret edilmek ve hayatı pahasına gösterdiği bu büyük cesaret, onu bir anti kahraman gibi gösterse bile günün sonunda gerçek bir kahraman olarak hafızlarımızda yer etmişti.
Kaynakça:
- Kurnaz, Ayşenur. “Severus Snape”. Ortadunya. 22.08.2016. Web. Erişim: 13.06.2025.
- Yalçın, Aydan. “Yeni Başlayanlar İçin: Gotik Edebiyatı”. bibliyoraf. 13.05.2021. Web. Erişim: 16.06.2025.
- “The Top 10 Elements of Gothic Literature”. invaluable. 28.10.2019. Web. Erişim: 20.06.2025.
- Tunçoğlu, Hande. “Severus Snape ve Ego Temsili”. psikolojiarsiv. 10.01.2021. Web. Erişim: 22.06.2025.
- Starner, Nina. “Harry Potter: Why Was Snape The Half – Blood Prince?”. looper. 12.06.2023. Web. Erişim: 23.06.2025.
- “Kalbimize Kazınan Fedakarlıklarıyla Harry Potter Evreninin En Efsanevi Karakteri: Severus Snape”. eksiseyler. Web. Erişim: 24.05.2025.
- Çelikten, Emir Çağrı. “Severus Snape Kimdir? Sevilen Bir Anti – Kahramanın Derinlemesine Analizi”. turkmsic-adiyaman. 03.01.2025. Web. Erişim: 24.05.2025.
- “Spell Creation”. harrypotter.fandom. Web. Erişim: 24.05.2025.
- Öne Çıkan Görsel Linki