Sevdiğini Söylemenin Bir Başka Yolu: Murat Menteş’ten ‘Korkma Ben Varım’

Emre Yenidere
Emre Yenidere
Benden bu kadar. Katilimin gözlerinden öperim.
spot_img

Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.”

Afili Filintalar her ne kadar aktif bir oluşum olmaktan çıkmış olsa da sevenlerinin gözünde çok afili bir filinta olarak kalacak bir isim Murat Menteş. Kendine has anlatım tarzıyla yazdığı kitaplarda kemik kitlesini korumayı başarmış; okuyucu çoğunluğunu eserleriyle memnun etmiş; şiirinden romanına, köşe yazısından hayali röportajlarına kadar yazının her alanına kendince dahil olmaya çalışmış olan yazar 2009 yılında sevginin başka bir şekilde de tarif edilebileceğini okurlarına göstermek için kolları sıvadı.

Korkma Ben Varım adlı kitabı üç ana karakterin üzerinden anlatılan derin bir hikaye, bir nevi bir aşk üçgeni. Aşkı mizahla harmanlamayı neredeyse ilke edinmiş olan Menteş, ilk kitabı Dublörün Dilemması ile de benzer bir çalışma yapmış ve beğeni toplamıştı. Korkma Ben Varım başlangıcını yine Murat Menteş’in olmazsa olmazlarından geri dönüş (flashback) ile yapıyor. Kitabı açtığımızda bizi Bengal kaplanları, mermiler, ispiyoncu maymunlar ve kötü adamlar karşılıyor. Daha ilk nefesimizde bu kadar aksiyonun içinde kendimizi bulunca ilerleyen sayfalar için de merak duygumuz artıyor.

Menteş, karakterlerin yaratımı konusunda da yine mizahtan yardım alıyor. Karakterleri okuduğumuz anda suratınızda küçük tebessümler oluşturacak isimler vermekten büyük keyif aldığı aşikâr. Dublörün Dilemması kitabında; Nuh Tufan, İbrahim Kurban, Dilara Dilemma gibi isimlerle başlayan bu gelenek, Korkma Ben Varım’da;  Ezel Zelzele, Müntekim Gıcırbey, Şebnem Şibumi, Korkut Üneli, Hayati Tehlike gibi isimlerle devam ediyor. Karakterleri oluştururken onlara sadece birer isimden fazlasını veren yazar, her bir karaktere bir ruh yüklüyor. Kitabı okurken istemsizce onlar gibi düşünmeye, onlar gibi hissetmeye, onlarla bağ kurmaya başlıyorsunuz. Bu sebeptendir ki karakterlerin hisleri, duyguları da kitap boyunca en ince detayına kadar verilmeye çalışılıyor. Esas oğlanımız Müntekim‘in aşkı etrafında seyrediyor roman. Yüzyıllardır dünyanın her yerinde hemen her olayla ilintili olan aşk devreye girdiğinde Müntekim ve arkadaşı Fu kendisini düzinelerce maceraya ve belaya sürükleyecek kararlar vermekten geri durmuyor.

Menteş, edebiyat dünyasında pek yapılmayanı yaparak bir aşk hikayesinde her tarafa söz hakkı tanıyor. Tabanca sesleri, mermiler ve hatta ”Gönül İşleri Bakanlığı” ortasında geçen bu hikaye kahramanlarının söz hakkına sahip olması olaya daha geniş bir perspektiften daha tarafsız bakabilme imkanı sağlıyor. Bu yüzdendir ki kitabı okuyan insanların kendi aralarında kitap üzerine yaptıkları sohbetlerde kime acıdıkları, kimi sevdikleri ve kimden nefret ettikleri konuları çok ciddi farklılıklar gösteriyor. Menteş, klasik aşk hikayelerinde olduğu gibi esas oğlanı hikayenin en ortasına koymaktansa tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi taraflardan biri konumunda tutmayı tercih ediyor. Böylesine yoğun maceranın ve aşkın hakim olduğu bir ortamda, sevdiğini olduğu gibi söylenmesini beklemek haksızlık olurdu. Kaldı ki Menteş de bunu yapmıyor. ”Sen cennete gidince cennet daha güzel bir yer olacak” diyor ve ekliyor ”Uzaya baharın gelmesi, seni bulmama bağlı”

Bu süslü anlatımıyla da okurun damağında güzel bir tat bırakıyor Menteş.

”İnsan kalbiyle düşünür Fu.”

Murat Menteş

Tıpkı Müntekim’in Fu’ya dediği gibi insan kalbiyle düşünen bir varlıktır. Eğer kalbimizle düşünme işini çok nadiren yapıyorsak ortada yanlış yaptığımız bir şey var demektir.

Korkma Ben Varım, kalbiyle düşünmek isteyen herkesin büyük keyif alarak okuyacağı bir kitap. Bir solukta okunacak dolu dolu bir roman.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks