Hepimiz bir kere de olsa Şener Şen’in filmini mutlaka izlemişizdir. Namuslu filminden kısaca bahsedecek olursak; Ali Rıza (Şener Şen)’nın çevresindeki insanlar gibi olmayan yani rüşvetten sakınan dürüst bir adamdır. Ailesi sürekli yoksulluktan şikayetçi olsa da kendisi doğru bildiği çizgisinden şaşmaz. Başına talihsiz bir soygun olayı gelir ve olaylar oradan itibaren başlar.
Filmin konusu itibariyle ele alındığında ortada normal, olması gerektiği şekilde yapması gereken işi ve sorumluluğu yerine getiren bir adamın çevresi tarafından dışlandığını görmekteyiz. Sembolik etkileşim kuramı çerçevesinde ele alacak olursak, sembolik etkileşim insanın gerçekleştirdiği eyleme ve bu eylemlerden meydana gelen etkileşimlere odaklanır. Rasyonelliğin ne olduğuna dair bir ön kabul içerir, bu ön kabuller kimi zaman taraflı ve yanlış çıkarıma yol açar.
Bu filmden yola çıkarak insanların içinde bulunduğu çevredeki davranış ve eylemleri o çevreye ait bir alt kültür ya da bir bakış açısı kazandırmaktadır. Oluşturulan bu bakış açısı ise o çevredeki her insanı ilgilendirir ve etkiler. İnsan davranışı da tekrar eden bu eylem ve etkileşimlere göre bir yapı oluşturur yani kısacası sembolik anlamlar, diğer insanlarla etkileşimlerimizden meydana gelir. Filmde bahsedilen konu işini dürüstlükle yapan Ali Rıza’nın (Şener Şen) toplum tarafından dışlanmasıdır.
Toplum ve Sembolik Etkileşimcilik
Ali Rıza, toplum tarafından dışlanır çünkü kendisine göre ‘namuslu’ davranışa atfettiği anlam budur. Çevresindeki çoğu insan rüşvet, haksız yollarla para kazanmak gibi olumsuz sayılan eylemleri tekrar ederek olumlu sayılabilecek eylemler haline getirmiştir. Sembolik etkileşimcilikte bireylerin ‘şey’lere yüklediği anlam farklılık gösterir. Dolayısıyla sembollerin çatışmasından meydana gelen anormal sayılan bu durum çevre tarafından yadsınmaz ancak kendileri gibi olmayan ve dürüst davranan bu adam içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle oldukça dışlanır bu da sembollerin çatışmasına örnektir.
Daha sonrasında yaşanan bir talihsizlik bu adamın hırsız olduğu kanısını ortaya koyunca çevresi kendilerinin oluşturdukları bu alt kültüre bu adamın da dâhil olduğu yargısına vararak adama olan tavrını değiştirir, çünkü hakikatin tekil olduğu inancına sahiptirler. Burada, sembolik etkileşimciliğin toplumsal yaşamın bağlamsal koşullarının anlaşılmaması sonucu bu durum ortaya çıkar. Çevre tekrar eden eylemleri, etkileşimleri sayesinde sembolik bir durum oluşturmuştur. Film de sembolik etkileşime güzel bir örnek olarak değerlendirilebilir.
Türk sinemasında Şener Şen’in filmlerinin başarısı yadsınamaz bir gerçek. Bu film de bizi hem güldürürken hem de düşündürmüştür.






