Selja Ahava – Böcekleri Seven Kadın | 20 Alıntı

Editör:
Cemre Kayra
spot_img

Selja Ahava tarafından kaleme alınan Böcekleri Seven Kadın, Maria Sibylla Merian‘ın böceklere duyduğu tutkuyu ve toplumun dayattığı kalıplarla çatışan yaşamını yalın ve etkileyici bir dille anlatıyor. Kitap yalnızca doğa ve biyolojiye meraklı olanları değil, kadınların tarih boyunca verdikleri görünmez mücadeleyi de gözler önüne seriyor. Ahava, Maria’nın tutkusu ve içsel dünyasını betimlerken okura hem geçmişe dair bir portre sunuyor hem de bireysel tutkuların ve keşfetme arzusunun ne denli güçlü olabileceğini gösteriyor. Bu yönüyle eser, kısa bir biyografi olmanın ötesine geçerek insanın merak duygusunu ve yaşamın kırılgan güzelliklerini düşündüren bir okuma deneyimi yaratıyor.

gummerus.fi
  1. “Bu coğrafyada insan önemsizdir. Yok olduğunu fark etmeye bile fırsat bulamayan diğer tüm küçük türler kadar önemsiz. Ve şu anda ilk kaybedeceğimiz manzara budur.” (s. 8)
  2. “Unuturuz, kaybederiz, yitiririz. Babamı ve onu daha olgun bir bakış açısıyla tanıma fırsatını kaybettim.” (s. 13)
  3. “Bu yüzden İncil’e göre başlangıçta boşluk olduğu söylense de boşluğa kelimenin girdiğini ve dünyanın kelimelerden yaratıldığını düşünüyorum. Sessizliğin resimlerde fısıldıyor. Bu da benim için yeterli. Gördüklerim konuştuğunda tanımlamalar gerekmiyor, Latince ya da başka bir dile ihtiyaç duymuyorum.” (s. 18)
  4. “Yaratılış o kadar zengin ve bereketli, dünya henüz bilmediğimiz şeylerle öyle dolu ki bunları düşünmek bile beni aciz kılıyor.” (s. 20)
  5. “Gece aracılığıyla sabaha ulaşıyoruz, aynı zamanda bir önceki günü tüm detaylarıyla kaybediyoruz. Anılarımız kalıyor ama derimizi söküyoruz ve yavaş yavaş büyüyoruz, ileri doğru sürünüyoruz ama hafızamızı kaybediyoruz.” (s. 33)
  6. “Yoksa bir şeyin başka bir şeye dönüşmesi her zaman kötülüğün eseri midir? Sonuçta İsa Mesih insandan Tanrı’ya dönüştü!” (s. 51)
  7. “Çünkü sözcükler bazen gözün ulaşamayacağı yerlere ulaşır.” (s. 61)
  8. “Belki de iki insan ilk kez karşılaştığında, birlikte hikâyelerini inşa edecek her şey zaten gün gibi ortadadır. Tıpkı ağacın şeklinin bir fidenin ilk dallarında saklı olması veya açılmayı bekleyen bir şakayık tomurcuğunun tüm yaprak katmanlarını içinde bulundurması gibi biz farkına varmadan, ilk bakışlarda ve sözlerde her şey mevcuttur.” (s. 65)
  9. “Ben de çok şey kaybettim. Bir sonbaharda on yıl yaşlandım.” (s. 72)
  10. “Çünkü Tanrı, bizi hayvan değil, insan olarak yarattı. Bize dünyayı bitki ve hayvan türlerini yönetme bilgeliği ve anlayışını verdi. Gelgelelim içimizdeki bu bilgeliğin ve anlayışın uyandığına henüz şahit olmadım.” (s. 76)
  11. “… kendime, bir insanın hayata uyum sağlaması için diğer insanların dostluğuna ihtiyaç duyduğunu, zira kimsenin başkalarından müstakil olarak yalnızca Tanrı’nın merhametiyle yaşayamayacağını hatırlattım sık sık.” (s. 84)
  12. “Çünkü kanatlarını açan bir kelebeğin ömrünün yalnızca son evresi kalmıştır; önemli ve şaşırtıcı olan her şey, daha kanatları çıkmadan gerçekleşir.” (s. 95)
  13. “İnsanlar güzel kanatları nedeniyle kelebeğe hayranlık duyar, bu nedenle kelebeği bu böceğin gerçek formu olarak görür. Kayısı, kayısı ağacının olgun meyvesi olduğu gibi, larva da bir kelebektir; larva, yumurta ve koza, kelebek olmaya giden yolda yalnızca adımlardır.” (s. 95)
  14. “Hepimizin zamanı vardır, o zaman bittiğinde hiçlik noktasına varırız ve yere yığılırız.” (s. 98)
  15. “Ama belki metamorfoz, insanları böcekten uzaklaştıran şeyin ta kendisidir. Tamamen tanıdık olan bir şey bile yabancılaşabilir ve dünyadaki hiçbir şey payidar değildir.” (s. 102)
  16. “Zamanın bizi değiştirme şekli budur. Büyükanneler ölür, mobilyalar kalır. Ahşap aşınma belirtileri gösterir, insan gelişir.” (s. 103)
  17. “Kadın doğum yapmayı kabul etti, ancak yaşamın başlangıcına ilişkin asıl sorumluluk erkeklere aitti.” (s. 113)
  18. “Ama belki de yanılmıştım. Belki de bir şeylerin değeri ve önemi süresiyle ölçülemez. Belki de hayat bu kısa uçuşa doğru bir yolculuktur.” (s. 262)
  19. “Zaman bedeni yer. Hafıza silinir, cümleler kaybolur, saatler, günler, haftalar tökezler ve her geçen gün benden daha az şey kalır. Zaman akıyor ama sanki aydınlanmıyor.” (s. 317)
  20. “Bahar gözler içindir, sonbahar kulaklar içindir. Kışım başladı. Artık hiçbir şey dinleyemiyorum.” (s. 324)

Ahava, Selja. Böcekleri Seven Kadın. İstanbul: Timaş Yayınları, 2024.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.