Türk askerî ve siyasî tarihinin en çalkantılı dönemlerinde stratejik roller üstlenmiş mümtaz (seçkin) şahsiyetlerinden biri olan Selahattin Adil Paşa (1882–1961), kariyeri boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma süreci ile Türkiye Cumhuriyeti’nin inşası arasındaki transizyonun (geçişin) askerî, siyasî ve iktisadi boyutlarını temsil eden bir figürdür. Paşa’nın hayat serüveni, Harbiye’den başlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne uzanan, askerlikten sanayiciliğe keskin geçişlerle dolu, çok katmanlı bir müktesebatı (kazanımı) yansıtmaktadır.
Erken Askerî Dönem

Selahattin Adil, 19 Ocak 1882’de İstanbul’da, deniz kuvvetlerine mensup bir ailede dünyaya geldi. Askerî Rüşdiye ve Mühendishane-i Berr-i Hümayun’un idadi kısmını bitirdikten sonra aynı okulun Harbiye kısmından 7 Ocak 1900’de mezun oldu. 1902 yılında Harp Okulu’ndan Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezuniyetini ikmal etmiştir. Erken askerî kariyerinde, 1902-1903 yılları arasında Suriye’deki 5. Ordu’da kurmay stajını tamamlamış ve 1904’te Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) rütbesine yükselmiştir. 1908’de Binbaşılığa terfi eden Selahattin Adil, Meşrutiyet’i tehdit eden 31 Mart Olayını bastırmakla görevli Hareket Ordusu içerisinde aktif rol almıştır. Selahattin Adil, İstanbul Harp Okulu’nda “Ordu ve Teşkilat” adlı dersin öğretmen yardımcılığını yapmış ve buradaki çevresinde İttihat ve Terakki anlayışını yaymaya çalışmıştı. Fakat ileri dönemlerde İttihat ve Terakki’nin içerisinde ordu mensuplarının siyasetle uğraşması sonucu bunu tehlikeli görmüş ve ani bir kararla İttihat ve Terakki Cemiyeti ile bağlantısını koparmıştır.
Kariyerindeki önemli diplomatik misyonlardan biri, 1910-1911 yılları arasında Bükreş’te askerî ateşe olarak görev yapmasıdır. Bu görevi, Trablusgarp Savaşı sırasında Bingazi sevkiyatı için Kahire’de görevlendirilmesiyle kısa bir süre inkıtaya (kesintiye) uğramış, ardından tekrar Bükreş’e dönmüştür. Balkan Savaşları sırasında ise Vardar Ordusu Kurmay Heyeti’nde bulunarak İmparatorluğun savunma stratejilerinde görev almıştır.
I. Cihan Harbi Dönemi (1914-1918)

Selahattin Adil’in askerî mukavemetinin (direncinin) test edildiği ve askerî yeteneklerinin gelişme gösterdiği dönem I. Cihan Harbi’dir. Adil, 15 Ağustos 1914’te kritik bir mevki olan Akdeniz Boğazı Müstahkem Mevki Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak atanmıştır. Bu pozisyon, Çanakkale deniz savaşlarında gösterdiği fevkalade hizmetlerin temelini oluşturmuştur. 18 Mart Çanakkale deniz savaşlarında önemli hizmetleri olmuştur.
Cephenin kara savaşlarına taşınmasıyla birlikte, Selahattin Adil cephe yönetimine doğrudan dâhil olmuş, 1915 yılı boyunca önce 4. Kolordu 12. Tümen Komutanlığı‘na, ardından da 13. Tümen Komutanlığı‘na getirilmiştir. Bu görevler, ona zorlu Çanakkale koşullarında komuta yeteneğini kanıtlama imkânı sunmuştur. 1915 yılının Aralık ayında Albaylığa terfi eden Adil, komutası altındaki 13. Tümen ile Çanakkale’den ayrılarak Doğu Cephesi’nde görevlendirilmiştir. Doğu’da 11. Kolordu Komutanlığı (1916) ve müteakiben 17. Kolordu Komutanlığı (1916) gibi mühim pozisyonları üstlenmiştir. 8 Kasım 1917’de Akdeniz Boğazı Müstahkem Mevki Komutanlığı’na atanması, kendisinin stratejik bölgelerdeki tecrübesine verilen önemi göstermektedir. I. Cihan Harbi sonrasında Mondros Mütarekesi’nin ardından, 30 Aralık 1918’de İzmir’deki 17. Kolordu komutanlığına atanmıştır.
Millî Mücadele Dönemi (1918-1922)

Selahattin Adil’in kariyerindeki dönüşümün başlangıcı, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının hemen ardından başlayacak olan Millî Mücadele ile gerçekleşmiştir. 30 Aralık 1918’de İzmir’deki 17. Kolordu Komutanlığı’na atanması, Selahattin Adil’in Millî Mücadele’ye giden süreçteki ilk kritik duraklarından olmuştur. 1919 sonlarında İmâlât-ı Harbiye Genel Müdürü olarak görev yapan Selahattin Adil, 22 Nisan 1920 tarihine kadar bu görevini sürdürmüştür.
İşgal Kuvvetleri 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgal edip devlet kurumlarını kontrol altına alınca Selahattin Adil, 1920 yılının Haziran ayında Millî Hareket’e tabi olmak amacıyla Anadolu’ya geçmiştir. Anadolu’ya geçişinin ardından, ülkenin güneyindeki Fransız yayılmacılığına karşı kritik bir rol üstlenerek Adana Cephesi Komutanlığı’na getirilmiştir.

1921-1922 yılları arasında ise Batı Cephesi’nin 2. Kolordu Komutanlığı gibi hayati bir pozisyonda bulunarak Sakarya Meydan Muharebesi‘ne aktif olarak iştirak etmiştir. Bu muharebe sonrası 20 Ekim 1921’de Mirlivalığa (Tümgeneral) yükseltilmiştir. 1922 yılının Mayıs ayında Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı’na tayin edilmiş ve kesin taarruz için birliklerin iaşesini sağlamaya çalışmıştır.
Selahattin Adil, Aralık 1922’den itibaren Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı görevi yanında İstanbul’daki işgal kuvvetleri komutanlarıyla koordine kurmak ve İstanbul’da iken kaldırılan Savunma Bakanlığı işlerini düzenlemek için İstanbul Komutanlığına atanmıştır. Böylelikle düşman birlik komutanlarıyla iyi ilişkiler kurmaya çalışarak milis teşkilatlanmasının faaliyetleri nedeniyle çıkabilecek krizleri önlemeye çalışmıştır. 1922 yılında orduya ve halka moral sağlamak amacıyla hazırlanmış olan tabloda Mustafa Kemal Paşa’nın etrafındaki 16 kahraman arasında Selahattin Adil’in de yer alması onun bu mücadele dönemindeki önemini ve konumunu bizlere göstermektedir.
Sivil Hayata Girişi, Düşünceleri ve Bıraktığı Miras

Selahattin Adil, İşgal Kuvvetleri Komutanları İstanbul’dan ayrıldıktan sonra yönetim tarafından yapılan yeni atamayı kabul etmemiş ve fikir uyuşmazlığı hasebiyle askerlik mesleğinden 29 Eylül 1923’te kendi talebiyle emekliye ayrılmıştır. Selahattin Adil, sivil hayata radikal bir intibak gerçekleştirmiş ve iktisadi sahada yeni bir kariyer başlatmak istemiştir. Askerlikten ticarete uzanan bu transizyon, Erken Cumhuriyet’in ulusallaşma ve sanayileşme hamlelerine katkıda bulunmuştur. 1928’de kurduğu İstanbul Kauçuk ve Kablo Fabrikası ile ilk Türk elektrik kablosu imalatını yaparak ülkenin altyapısal modernleşmesinde öncü bir teşebbüste bulunmuştur. Ayrıca krom madeni işletmeciliği ve yabancı firma mümessilliği gibi çeşitli ticaret ve sanayi kollarıyla iştigal etmiştir.
1950 yılında, siyasi hayatının son perdesinde, Demokrat Parti (DP) adayı olarak IX. Dönem Ankara Milletvekili seçilmiştir. Özellikle askerî konularda, bütçe görüşmelerinde söz almış ve Maden Kanunu teklifi vermiştir. Bunun dışında Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun görüşmelerinde söz almıştır. Bu tartışmalar sırasında, söz konusu kanun teklifine ilişkin tasvip ya da tenkitlerini dile getirirken, Mustafa Kemal Atatürk’ün idare biçimini açıkça otoriter bir yönetim anlayışıyla mukayese ederek eşdeğer kabul ettiği gözlemlenmiştir. Selahattin Adil’in Atatürk’e yönelik ağır eleştirilerde bulunduğu ifadeleri şu şekildedir:
“Memlekette Kemalist zihniyetini belli edecek bir kanunu kat’iyyen doğru bulmuyorum. Memleketimiz bir Müslüman memleketi olduğuna göre Hazreti Muhammed hakkında kötü bir şey söylenecek olursa bunun için kanun çıkarmak icab edecektir. 4 sene sonra yeni bir iktidar geldiği zaman onlar da böyle bir kanun çıkarabilirler. Atatürk inkılâbları artık bir mazi olmuştur. Artık Atatürk inkılâblarından bahsedilemez. Bu itibarla kanunun reddini isterim.”

Bu açıklamalarıyla olayı bir nevi farklı yerlere çekmeye çalışan Selahattin Adil’in Atatürk’e yönelik ağır eleştirilerde bulunmak için ortamdan yararlanmaya çalıştığını ileri sürenler olmuştur. Konuşması sırasında Atatürk’ün “diktatör” olduğunu ve “istibdat” yaptığını söylemesi Başbakan ve komisyon üyeleri tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Sonuç olarak söz konusu kanun Selahattin Adil’in eleştirilerine rağmen kabul edilmiştir.
Selahattin Adil, DP ile yaşadığı fikir ayrılığı nedeniyle etkili olamadığını düşünerek süresi dolmadan 1953 yılında milletvekilliğinden istifa etmiştir. Siyasi yaşantısında oldukça çalkantılı dönemler yaşayan Selahattin Adil, kendince haklılığını savunarak mensubu olduğu iktidara bile muhalif olmaktan kaçınmamıştır.
Hayatının farklı evrelerinde gösterdiği üstün başarılar nedeniyle Osmanî, Mecidi, Altın Liyakat ve Millî Mücadele sürecinin zafere ulaşılmasındaki başarıları sebebiyle verilen İstiklal Madalyası dahil olmak üzere sayısız nişan ve madalya ile tevcih edilmiştir. Paşa’nın hatıratı ve askerî deneyimleri, “Hayat Mücadeleleri” ve “Çanakkale Cephesinden Mektuplar-Hatıralar” gibi eserlerle yayınlanmış ve Türk tarih yazımına önemli bir veri sağlanmıştır. Ayrıca satranca olan ilgisi hasebiyle günümüzde de varlığını sürdüren İstanbul Satranç Derneği’nin kurucuları arasında yer almıştır.
Selahattin Adil, 27 Şubat 1961’de vefat etmiş, devlet töreniyle Ankara Devlet Mezarlığı’na defnedilmiştir. Atatürk Araştırma Merkezi‘nin Şeref Üyesi olarak kabul edilmiş, bıraktığı askerî ve iktisadi miras günümüzde de anlatılıp maddî ve manevî değeri korunmaya çalışılmıştır.
Kaynakça
Cumhuriyet, “Atatürk Kanununu dün Komisyon kabul etti”, 18 Nisan 1951, s. 6.
Avcı, Cemal. “Selahattin Adil Paşa (1882–1961).” Atatürk Ansiklopedisi, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 28 Şubat 2021. web. [Erişim Tarihi: 07.11.2025].
Kütükçü, Murat. “Selahaddin Adil”, Çanakkale Savaşları Ansiklopedisi, Ed. Murat Karataş, İstanbul: Çanakkale Savaşları Enstitüsü Yayını (ISBN: 978-605-80897-7-8), 2022.
Uzun, Hakan. “Demokrat Parti’nin Atatürk Ve Türk İnkılabı İle İmtihanı: ‘Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’”. Atatürk Yolu Dergisi, sy. 74 (Mayıs 2024): 244-70. web.
Kapak Görseli: canakkaleharbi.com


