Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos‘un çocukluk anılarına ve deneyimlerine dayanan yarı otobiyografik bir romandır. Kitap, Brezilya’nın 1960’lı yıllarının sosyal ve ekonomik sorunlarıyla dolu bir döneminde geçmektedir. O dönemde Brezilya, büyük gelir eşitsizlikleri ve şehirleşme sürecinin getirdiği zorluklarla mücadele eder. Kırsal kesimden kente göç eden aileler, ekonomik olarak zor bir yaşam sürerken çocuk işçiliği de çok yaygındır. Dönemin bu zorlu şartları Vascencelos’un kalemini de etkiler.
Şeker Portakalı, çocukların iç dünyasını ve toplumsal adaletsizlikleri evrensel bir duyarlılıkla ele aldığı için dünya çapında da büyük bir ilgi görmüştür.
José Mauro de Vasconcelos Kimdir?

José Mauro de Vasconcelos, 26 Şubat 1920 yılında Brezilya’nın Rio de Janerio yakınlarındaki Bangu Mahallesi’nin yakınlarında dünyaya gelmiştir. Yarı Kızılderili yarı Portekizli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen yazar her iki kültürün de etkisiyle büyümüştür. Geçim sıkıntısı çeken ailesi sebebiyle de ülkenin Kuzeybatısında bulunan Natal‘daki amcasının yanına gönderilmiştir.
Natal’da ailesinden uzakta çocukluğunu geçiren yazar okumayı orada tek başına öğrenir. Yüzmeyi öğrendiği zaman, yüzme şampiyonu olacağının hayallerini kurar. Fakat hayallerinin peşinden gitmeyerek tıp eğitimi görmeye başlar ama onu da ikinci senesinde bırakır. Rio de Janerio’ya geri dönerek bir dönem boks antrenörlüğü yapmasının ardından çiftçilik, balıkçılık da yapan Vasconcelos, hayatı boyunca pek çok farklı işte çalışır. Bu durum da José Mauro de Vasconcelos kitapları için çok önemli bir kaynak olur.
Değişik koşullarda ve ortamlarda farklı insanlarla tanışmasının etkisiyle gelişen gözlemci yeteneği, pek çok romanının ortaya çıkışında önemli bir rol oynar. Eserlerinde tüm zorlukları, yoksulluğu ve şiddeti detaylı bir şekilde okura aktarır. Özellikle Şeker Portakalı ve onun devam kitapları olan Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı kitaplarında bu temalara çok sık rastlarız. Eserleriyle dünya çapında büyük bir üne sahip olan yazar, 1984 yılında vefat etmiştir.
Şeker Portakalı Ne Anlatıyor?

“Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.”
Şeker Portakalı, beş yaşındaki Zeze’nin yoksulluk içindeki Brezilya’da geçen hayatını, hayal gücünü, duygusal keşiflerini ve travmatik deneyimlerini konu alır. Toplumun sert gerçeklikleriyle yüzleşen Zeze, kendine dünyadan kaçış yolları ararken bir portakal ağacında teselli bulur. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Zeze ne işsiz babasından ne de çok uzun saatler çalışan annesinden ilgi veya şefkat görebilmektedir. İhmal edilen ve ailesinden sevgi göremeyen Zeze, hayal gücünü bir savunma mekanizması olarak kullanır. Zeze’nin hayal gücü, tecrübe edip yaşadığı durumları aynı zamanda romanın yazarının kendisi de yaşamıştır. Yazar, kendi hayatının içinden kesitler yer alan bu eseri için “Bu kitabı yirmi yıl boyunca içimde sakladım fakat on iki günde yazabildim.” demiştir.
Çeşitli yaramazlıklarla çevresinin ilgisini çekmeye çalışan Zeze, hayatında var olan boşluğu bu şekilde doldurmaya çalışır. Yaptığı haylazlıklar yüzünden hem ailesinin hem de çevresindeki insanların sert tutumlarına maruz kalır. Zeze’nin en yakın dostu ise küçük bir portakal ağacıdır. Zeze, ağaca “Minguinho” ismini verir ve onunla konuşmaya başlar. Minguinho Zeze için tüm sırlarını, acılarını ve hayallerini paylaştığı bir dost olur. Zeze’nin her anlattığını dinleyen onunla alay etmeyen veya onu küçük görmeyen dostu, Zeze için dünyanın karanlığına karşı bir kalkan olur. Zeze, dostuyla yaşadığı bu mutlu anlara yeni bir anlam katacak mahalleden biriyle tanışır. Tanıştığı adamın ismi Portuga‘dır ve kendisi Portekizlidir. Zeze, mahalleden edindiği bu yeni dostunda güven ve sıcaklık bulur, onun için bir baba figürüne dönüşür. Fakat hayatının en değerli varlığı olan bu iki dostluğu da büyük bir trajedi ile kaybeder.
Ana karakterimiz her ne kadar Zeze olsa da kitap, yazarın çocukluk yıllarından da birçok farklı anı barındırır. Özellikle çocukken yaşadığı duyguları yazar, net bir şekilde kitabına yansıtmıştır. Zeze erken yaşta acının, üzüntünün ve duyguların ne olduğunu öğrenir. Yazar ise Zeze üzerinden acıları nasıl gördüğünü deneyimler ve bunu okuyucu ile paylaşır.
Zeze’nin ailesi, kentleşmenin getirdiği ekonomik zorluklarla boğuşmakta ve geçimlerini sağlamakta zorlanmaktadır. Zeze’nin maruz kaldığı ihmalkârlık ve sevgisizlik, toplumdaki gelir adaletsizliği ve sınıfsal ayrışmanın bireyler üzerindeki etkilerini gösterir. Çocuk işçiliğinin yaygın olduğu bu dönemde, Zeze gibi birçok çocuk sevgiye ve bakıma muhtaç özgür bile olamadıkları bir çocukluğa mahkum edilmiştir.
Beklediği sevgiyi ailesinden alamayan Zeze sevgiyi farklı yerlerde arayarak sevgi açlığını dindirmeye çalışmaktadır. Sevgi arayışı hiç bitmeyen Zeze ne ailesine ne de hayata küser. Zeze sahip olduğu hareketli bir yapısının yanı sıra son derece duygusal bir çocuktur. Duygusal yanını zekası ve merakıyla birleştirerek zihninde yeni dünyalar inşa edip oralarda özgürce yaşayarak hayatın ağır ve zorlu koşullarından kaçabilmektedir. Minguinho gibi hayali dostlarla kurduğu bağ, Zeze’nin iç dünyasındaki zenginliği ve yaratıcılığı ortaya koyar.

“Onu öldüreceğim!”
“Ne diyorsun sen, küçük; babanı mı öldüreceksin?Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek… Ve bir gün büsbütün ölecek!”
Şeker Portakalı, bir çocuğun gözünden sevgisizliğin, yoksulluğun ve büyümenin kaçınılmaz olduğunu çarpıcı bir dille anlatır. Zeze’nin hikâyesi her ne kadar Brezilya toplumunun gerçekliğine dayansa da, aslında evrensel temalarla örülmüştür. Dünyanın her yerindeki çocukların yaşadığı benzer sorunlara ışık tutmuştur. Sevgi ve şefkatin bir çocuğun hayatında ne denli önemli olduğu hatırlatılırken aynı zamanda yetişkinlerin çocuklara olan yaklaşımlarının uzun vadeli etkilerini de ortaya koyar.
Şeker Portakalı Nasıl Yazıldı?

José Mauro de Vasconcelos, Şeker Portakalı’nı yazarken kendi çocukluk hayatından ve deneyimlerinden yararlanmıştır. Brezilya’nın yoksul mahallelerinde geçen zorlu çocukluk dönemi yazarı derinden etkilemiştir. Bu yönüyle Zeze karakteri Vasconcelos’un yaşadığı acıları, yoksulluğu ve çocukluğundaki sevgi arayışının bir portresi olarak düşünülebilir. Kitabın yazım süreci kısa ama yoğun bir süreçle ilerlemiştir. Vasconcelos, içinde yıllarca tutarak biriktirdiği tüm kederini ve duygularını on iki günlük bir zaman diliminde yazıya dökmüştür. Yani yazar, Şeker Portakalı’nı adeta içinde büyütmüştür, geriye sadece yazmak kalmıştır. Duygularını kağıda dökerken içten ve samimi bir dil kullanmış, Zeze’nin yaşadıklarını büyük bir hassasiyetle ele almıştır.
Kitabın yazıldığı dönemde Brezilya, yoksulluk ve sınıf farklılıklarının yoğun olduğu bir ülkedir. Bu toplumsal koşullar, Zeze’nin yaşadığı maddi ve manevi eksiklikleri son derece gerçekçi kılarak okuyucunun Zeze ve eserle derin bir bağ kurmasını sağlar. Vasconcelos dönemin toplumsal adaletsizliğine ayna tutarken aynı zamanda Zeze aracılığıyla Brezilya’daki zorlu yaşam koşullarını da gözler önüne serer. Brezilya ve tüm dünya genelinde okurları etkileyerek toplumsal empatilerini güçlendirir. Ana karakterin hayal gücüne ve doğayla kurduğu dostluğa dikkat çekerken, çocukların zorlu şartlar altında nasıl bir kaçış alanı yarattığını da gösterir. Şeker Portakalı‘nın başarısının altında yatan sır; yazarın bir çocuğun iç dünyasını, hayal gücünü ve masumiyetini ustalıkla kaleme almasıdır.
Kaynakça:
Vasconcelos, José Mauro de. Şeker Portakalı. Çeviren: Emrah İmre. İstanbul: Can Yayınları, 2000.
“José Mauro de Vasconcelos”. canyayınları.com. Web. 14.11.2024
“José Mauro de Vasconcelos”. tamadres.com. Web. 14.11.2024
Öne çıkan görsel: pinterest.com