Sapiens ve Evrim Teorisi

1025

Yuval Noah Harari, dünya tarihi, Orta Çağ tarihi ve askeri tarih gibi konularda uzmanlaşmış İsrailli bir tarihçidir. Hala Kudüs Hebrew Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Fakat birçoğumuz onu akademik kişiliği ile değil yayımlandığı günden beri çok ses getiren ve aylarca çok satanlardan inmeyen kitabı Sapiens ile tanıdık. Sapiens’in bu kadar çok ses getirmesi aslında o kadar da şaşırtıcı değil. Çoğumuz, küçük bir çocukken bile, hep nereden geldiğimizi merak ettik, insanlık ve varoluş ile ilgili sorularımıza cevaplar aramaya çalıştık. Sonradan aslında bunun temelde iki ayrı cevabı olduğunu öğrendik. Bilimsel olarak en çok kabul gören cevap evrim teorisiydi. Dini açıdan ise insanları bir tanrının yarattığı cevabını aldık.

Harari, Sapiens adlı kitabında evrim teorisi üzerinden birçok soruya açıklık getirdi. Kitabın özellikle ilk kısmında, Sapiens’in dünya üzerinde sadece önemsiz bir hayvanken nasıl tanrıya dönüştüğünü, bilişsel olarak zamanla nasıl evrildiğini anlattı. Çoğumuz insanla hayvan arasındaki temel fark nedir sorusuna zeka cevabını veririz. Fakat Harari diyor ki: “Homo sapiens’i diğer hayvanlardan farklı kılan ve bizi gezegenin efendisi konumuna yükselten bireysel aklımız değil, büyük gruplar halinde hep beraber düşünebilmemizdir.” Peki insanlar bunu neye borçlu?

İlk olarak evrim teorsinin ne olduğunu açıklayalım. Sağlam temellere dayanan evrim teorisinin teorik altyapısı Darwin’in 1859 yılında yayınladığı “Türlerin Kökeni” adlı kitapla inşa edildi. Evrim Teorisi temelde beş ilkeye sahip. Evrimi basitçe, bir organizmanın zaman içerisinde soy hattının değişmesi olarak tanımlayabiliriz. Sapiens kitabında bu beş temel ilkesinden doğal seçilimi açık bir şekilde görmek mümkün. Doğal seçilime göre, her nesilden doğan yavrular diğerlerine göre farklı özelliklere sahiptirler. Bu özellikler kimi zaman dezavantaj sağlarken kimi zaman diğer türlere göre avantaj da sağlayabilir. Avantajlı olanların hayatta kalma şansı diğerlerine göre daha yüksektir. Sapiens kitabında da insanların neden avantajlı olduklarını ve hayatta kaldıklarını açıkça görüyoruz.

Sapiens kitabına göre insanların geçirmiş olduğu fiziksel evrimi incelersek; 2,5 milyon yıl önce beyinlerimiz şu ankinin iki katı kadar daha küçüktü. Beyin ve bağırsak vücutta ciddi oranlarda enerji tüketen iki organ. Bu iki organın da enerjisini karşılamak insanlar için epey güç olurdu. Neyse ki, Tarım Devrimi sayesinde insanlar yiyeceklerini ve doğayı kontrol altına almayı başardı, yiyecekleri pişirerek bağırsaklarını kısaltıp enerji tüketimini azalttı. Böylece enerjinin çoğu beyin için kullanıldı ve beyinlerimiz de evrimleşerek iki katı kadar büyüdü. İnsanlar büyüyen beyinlerinin bedelini kaslarının körelmesi ile ödedi. 2,5 milyon yıl önceki bir insanın hayatta kalmak için beyin gücünden çok kas gücüne ihtiyacı vardı günümüz insanı için ise durum bunun tam tersi. Fakat bugün, beynimizin geçirdiği bu evrim sayesinde gezegenin efendisi haline geldik. Sadece Sapiens’e özgü önemli bir diğer özellik ise iki ayak üstünde durabilmesiydi. Hareket etmesi için Sapiens’in kollarını kullanmasına ihtiyacı yoktu ve böylece ellerimiz evrimleşerek avuçlarda ve parmaklarda daha yoğun bir sinir ağı oluştu ve kasların gelişimi sağlandı. Becerikli ellerimiz sayesinde çok ince işleri yapabilmeyi başardık. İşaretler bıraktık, aletler üretip kullandık ve hatta yazıyı icat ettik.

Sapiens ayrıca diğer hiçbir canlının yapamadığı bir şeyi yapabiliyordu: kurgular yaratmak ve onlara inanmak. Harari diyor ki, “Bildiğimiz kadarıyla sadece Sapiens hiç görmediği, dokunmadığı veya koklamadığı varlıklar hakkında konuşabiliyor.”Peki bu özelliği nereden kazandık? Yine evrimleşip büyüyen beynimiz sayesinde. Görüyoruz ki, büyüyen beynimiz ve sadece insanlara özgü bazı özelliklerimiz sayesinde insanlar zamanla dinleri, parayı, şirketleri ve bunu gibi birçok şeyi yarattı ve onlara inandı.

Sapiens’ in evrimi bu kadarla bitmiyor tabii ki. Bu geçirdiğimiz evrimin kabaca bir anlatımı sadece. Günümüzün insanı gelecekte nasıl bir insana dönüşecek, hayatta kalabilecek mi yoksa farklı insan türleri mi ortaya çıkacak, tüm bunlar da Harari’nin Sapiens adlı kitabının son kısmında bulunuyor. İnsanlığın geleceği konusunda Harari’nin ürkütücü teorileri var. Örneğin üstün insanlar. Günümüz teknolojisi ile bile insan DNAsını değiştirmek mümkün, gelecek teknolojisi bunun da ötesinde şeylere olanak sağlayacak ve insanlar bebeklerinin göz rengi dahil tüm özelliklerini seçebilecekler. Ortaya çıkan bu “üstün insanlar”ın DNAsı mükemmel olacağından diğer insanlarla arasında epey bir fark olacak. Peki bu neyi değiştirecek? Belki de insanlar kendi evrimlerini bile yönlendirecek hale gelecekler.

İnsanların geçirmiş olduğu evrimleri ve birçok örneği Sapiens kitabında bulmak mümkün. Kitapta sadece evrim değil Tarım Devrimi, Bilimsel Devrim gibi konulara da değiniliyor. Ki aslında tüm bunlar da insanların önemsiz hayvanlardan neredeyse tanrılara evrilmeleri sonucunda yaratmış olduğu şeyler. Harari’nin insanların geleceği konusunda bilim kurgu filmlerini aratmayacak teorileri olsa da gelecekte neye dönüşeceğimizi kesin bir şekilde bilmemiz imkansız. Sizce geleceğin insanı nasıl olacak ?

“70 bin yıl önce, Homo Sapiens hala Afrika’nın bir köşesinde kendi işiyle meşgul olan önemsiz bir hayvandı. İlerleyen bin yıllarda kendisini tüm gezegenin efendisi ve ekosistemin baş belasına çevirecek dönüşümünü gerçekleştirdi. Bugün ise tanrı haline gelmenin, sadece ebedi gençliğin değil, yaratmak ve yok etmek gibi ilahi becerileri de ele geçirmenin arifesinde.”

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin