Genç yetenekler serisi kapsamında olağanüstü yeteneği, büyük azmi, güzelliği ve espirili kişiliği ile herkesi etkileyen ve adından “çok fazla telaffuz edilemese de” oldukça söz ettiren Soirse Ronan’ı mercek altına alıyoruz. Kariyer basamaklarını adım adım ve sağlam bir şekilde tırmanan genç oyuncu için geleceğin Meryl Streep’i diyenler bile vardır. Öncelikle isminin telaffuz ediliş şeklini merak edenler için; “Sirşah” anlamı ise ‘özgürlük’ demektir.
Öyleyse karşınızda Saoirse Ronan…
Saoirse Ronan Kimdir?
Saoirse Una Ronan, İrlandalı bir oyuncudur. 12 Nisan 1994’te Amerika Birleşik Devletlerinin New York eyaletinde dünyaya gelmiştir. Monica ve aktör Paul Ronan çiftinin tek çocuğudur. Saoirse 3 yaşındayken ailesi ile birlikte İrlanda’ya geri döndü. Carlow şehrinde sonrasında ise Dublin’de büyüdü. Saoirse kariyerine 2003 yılında The Clinic isimli dizi ile başladı. Bu dizide Rhiannon Geraghty karakterini canlandırdı. Ardından Proof isimli dizide Orla Boland rolüyle yer aldı.
İlk sinema deneyimi ise 2007 yılı yapımı I Could Never Be Your Woman filmidir. Bu Filmde Michelle Pfeiffer ile birlikte rol aldı. Aynı yıl The Christmas Miracle of Jonathan Toomey filminde Celia Hardwick rolünde oynadı. Asıl çıkışını ise 2007 yılı yapımı olan, başrollerinde James McAvoy ve Keira Knightley’in yer aldığı Atonement (Kefaret) filmiyle yaptı. Knightley’in kardeşi Briony Tallis’in 13 yaşındaki halini canlandıran Ronan, bu filmdeki rolü ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Altın Küre’ye, BAFTA’ya ve Oscar’a aday gösterildi. 13 yaşında iken Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ına aday olan Ronan bu kategoride ödüle en genç aday gösterilmiş 7.kişi olmuş, ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunu herkese ispatlamıştır. Sonrasında Peter Jackson’ın yönettiği The Lovely Bones filminde Susie Salmon karakterini canlandırdı. Yine Joe Wright’ın yönettiği Hanna’da başrolde oynadı. 2013’te iki roman uyarlamasında The Host (Göçebe) ve How I Live Now (Seninle Yaşıyorum) filmlerinde yine başrol oynadı. 2014’te Wes Anderson’ın yıldızları bir araya getirdiği The Grand Budapest Hotel (Büyük Budapeşte Oteli) filminde Agatha rolündeydi. 2. Oscar adaylığını 2015’te Brooklyn filmiyle elde etti. İrlanda’dan ABD’ye göç eden genç Ellis rolüyle çok büyük takdir kazanan Ronan, ödülü alamasa da yılın en beğenilen performanslarından birine imza atmış oldu. 2017 yapımı Greta Gerwig’in yönettiği Lady Bird (Uğur Böceği) filmiyle yine takdir toplayan Ronan, Gotham Bağımsız Film Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Ayrıca En İyi Kadın Oyuncu dalında Altın Küre’nin sahibi oldu. BAFTA’ya aday gösterildi. 2018’de tıpkı Kefaret gibi bir Ian McEvan romanından uyarlanan On Chesil Beach adlı dönem filminde Florence karakteriyle başrol oynadı. 2019’da Türkiye’de gösterime giren Mary Queen of Scots (İskoç Kraliçe Mary) filminde İskoç Kraliçesi Mary’e hayat verdi.
Atonement (2007)
Saoirse Ronan’ın kariyeri Atonement ile oldukça aydınlık bir döneme girdi. Filmin yapım aşamasında 11 yaşında olan oyuncu film bittiğinde 13 yaşındaydı ve ilk Oscar tecrübesini yaşadı. Ronan, bu filmde 13 yaşında Briony Tallis’e hayat vermiştir. Filmin konusu ise: Ablası Cecilia ve arkadaşı Robbie Briony’nin hayal gücünün kurbanı olacaklardı. Başkalarına ait sırlara tanık olan Briony, bir suç işleyecek ve bu suçun kefaretini ödemek için ölene kadar çabalayacaktır. Ronan, ayrıca daha film vizyona girmeden Peter Jackson’a gönderdiği etkileyici seçme DVD’si sayesinde The Lovely Bones filminin oyuncu kadrosuna dahil oldu. Sonraki yıllarda başarılı bir kariyere sahip olan Ronan, daha sonra bir Ian McEwan uyarlaması olan On Chesil Beach filminde de rol aldı.
The Lovely Bones (2010)
Alice Sebold’un 2002 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan The Lovely Bones filminin yönetmen koltuğunda Peter Jackson’ı görüyoruz. Başrolleri Saoirse Ronan, Mark Wahlberg, Rachel Weisz ve Susan Sarandon paylaşıyor. Filmin konusuna gelirsek; 14 yaşında bir cinayete kurban giden Susie Salmon cennete gitmiştir. Bu yeni evinden yaşayanların dünyasını izlemektedir. Ölümünden sonra Susie aşağıda onsuz sürüp giden yaşamı, okul arkadaşlarının kendisinin kayboluşuyla ilgili yorumlarını, ailesinin umutlarını yitirmemeye çalışarak sevgili kızlarının canlı bulunması umuduna sarılmasını izlerken, bir taraftan da sapık katilinin cinayetten kalan izleri ve ipuçlarını yok etmeye çalışmasını takip eder. Cennetteki yaşama alışmaya çalışan ve burada birbirinden ilginç karakterlerle karşılaşan Susie yaşayanların dünyasına ait anılarını unutamaz. Küçük kız giderek iki dünya arasında kalmaya başlar.
Ronan, The Lovely Bones filmi ile etkileyici bir performans sergilemiştir. Filmin yönetmeni Peter Jackson Ronan hakkında; “Akıllı bir kızdı, tamamen orijinal ve yepyeni bir yüzü vardı. Ayrıca doğuştan oyunculuk yeteneği taşıyordu ve böylesine çok fazla rastlanmazdı.” ifadelerini kullanmıştı. Saoirse’nin bu film için gerçek bir armağan olduğunu düşünüyor, onunla beraber tekrar çalışmak istiyordu. Ronan ayrıca The Lovely Bones ile Time tarafından yılın en iyi kadın oyuncusu listesinde üçüncü sıraya yerleşti.
The Little Women (2019)
Küçük Kadınlar, iç savaş sonrası Amerika’da yaşamlarını sürdürmeye çalışan dört kız kardeşin hikayesini anlatıyor. Meg, Jo, Beth ve Amy birbirinden tamamen farklı karaktere sahip dört kız kardeştir. Çocukluk dönemlerini geride bırakıp kadınlığa geçiş süreçlerinde kardeşler türlü dertlerle boğuşur. Babaları Amerikan Savaşı’na katılan dört genç kız, anneleri ile birlikte yaşam mücadelesi vermeye başlar. Bu zorlu süreçte en büyük kazançları birbirlerinin yanında olmalarıdır. Her türlü zorluğu birlikte göğüsleyen kardeşler bu süreçte asıl mutluluğun sevgi olduğunu anlar.
Saoirse Ronan’ı filmde Jo March karakteri ile izliyoruz. Ve dahası kendisi bu film ile 4.kez Oscar adalığını kazanarak Oscar tarihinde bunu başaran en genç ikinci oyuncu oldu.
Lady Bird (2017)
Sacramento’da yaşayan, kendine “Uğur Böceği” adını takmış liseli Christine McPherson (Saoirse Ronan) lisedeki son yılında hayatıyla ilgili birçok kritik kararın eşiğine gelmiştir. Büyüme sancıları, okulda hem akademik, hem sosyal olarak yaşadığı zorluklar ve yaklaşan üniversite tercihinin yanında annesi Marion’la (Laurie Metcalf) yaşadığı gelgitli ilişki “Uğur Böceğini” strese sokmaktadır. Annesinin California’da kalmasına yönelik tüm ikna çabasına rağmen oradan uzaklaşmak, New York’ta bir üniversiteye gitmek istemektedir.
Saoirse Ronan, Lady Bird filminde yine olağanüstü bir performans göstermiş ve bu performansıyla hem yılın ve ödül sezonunun ismi oldu hem de üçüncü kez En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar adaylığına erişti. Ayrıca Gotham Bağımsız Film Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. BAFTA’ya aday gösterildi. Kendisine geleceğin Meryl Streep’i denmektedir.
Mary Queen of Scots (2018)
İskoçya Kraliçesi Mary (Saoirse Ronan), dul kalmasının ardından yurdu İskoçya’ya geri dönen ve hakkı olan tahtı geri almaya çalışan Mary Stuart’ın hikayesini konu ediyor. 16 yaşında Fransa Kraliçesi olan Mary Stuart, 18 yaşında dul kalır ve omuzlarına yeniden evlenme baskısı yüklenir. Ancak Mary’nin buna hiç niyeti yoktur. Genç kadın bunun yerine, yurdu İskoçya’ya geri döner ve hakkı olan tahtı geri ister. Fakat İngiltere ve İskoçya’nın yönetimi, etkileyici genç Kraliçe Elizabeth’in (Margot Robbie) yönetimi altındadır. İki genç kraliçe, birbirinden bambaşka hayatlar yaşasa ve çok farklı karakterlerde olsalar da, ilk başta omuz omuza vererek iki ülkede barışı sağlamayı hedeflerler. Ancak zamanla kıskançlık ve hırs ön plana çıkmaya başlar. İki genç kadın, erkek egemen bir dünyada, hem tahtta hem de aşkta rakip konumundayken, bağımsızlığa karşı evlilik oyununu nasıl oynayacaklarına karar vermelidir. Bu süreçte yaşanan ihanetler, isyanlar ve entrikalar tarihin akışını belirleyecektir.
Brooklyn (2015)
Genç bir İrlandalı kadın olan Eilis Lacey, ABD’nin sunduğu imkanlara kapılarak annesini de geride bırakmak pahasına ABD’ye, New York’a göç eder. Burada ilk başlarda büyük bir vatan hasreti çekse de burada tanıştığı Rony ile olan aşkı ona her şeyi unutturur. Ancak İrlanda’yı tekrar ziyaret etmesi gerekecektir, burada tanıştığı Jim’de onu etkilemeyi başaracaktır. Eilis’in iki ülke, iki çok farklı yaşam tarzı ve iki aşk arasında bir seçim yapması gerekecektir.
Saoirse Ronan 2015 yılında rol aldığı Brooklyn filmiyle ikinci kez Oscar adaylığı elde etmiştir. Brooklyn hem enfes bir film olarak herkesin dilindeydi hem de Saoirse Ronan’ın unutulmaz performansıyla…
Grand Budapest Hotel (2014)
Büyük Budapeşte Oteli 20.yüzyılın başlarında iki savaş arasındaki dönemde geçmektedir. Hikayede, Avrupa’nın hayali Zubrowka şehrinde bulunan Büyük Budapeşte Oteli’nin ihtişamlı dönemine tanık oluyoruz. Gustave H, otelin işleyişini büyük bir profesyonellikle idare eden, müşterilerini dahi en ince ayrıntılarına kadar tanıyan bir konsiyerj görevlisidir. Bir gün otele bellboy ve komi görevlisi olarak Zero Mustafa adında genç bir adam gelir ve kısa zamanda aralarında yakın bir arkadaşlık başlar. İkili birbirlerinin sırdaşı olurken yaşadıkları şehir de büyük bir savaşa doğru sürüklenmektedir. Bu esnada Gustave’ın yaşlı sevgilisi Madame D. esrarengiz bir şekilde hayata veda eder, ikili Madame D.’ye veda etmek için yola çıkar. Bir asilzade olan Madame D.’nin şatosuna vardıklarında miras bölüşümünün yapıldığı toplantıya denk gelirler. Madame D., Gustave’a miras olarak paha biçilmez bir Rönesans tablosu bırakmıştır ve bunun açıklanmasıyla aile içerisinde büyük bir karmaşa çıkar. Bu andan itibaren belalarla dolu bir maceraya atılan Gustave ve Zero, gerçeklerin peşinde koşarken dışarıda da bir çağ değişmektedir.
I Could Never Be Your Woman (2007)
Rosie, Los Angeles’ta yaşayan 40 yaşında bekar bir annedir. Televizyonda You Go Girl adlı bir programın yapımcılığını yapmaktadır. Fakat hazırladığı program riske girer; patronu Marty onun programı yerine bir reality show programı yayınlamayı düşünmektedir, asistan Jeannie ise sabotaj peşindedir. Evde de işler pek yolunda gitmemektedir. Eski kocası yeni ve genç eşinden bebek beklemekte artık ergen bir kız olan Izzie ise dejenere bir genç olan Dylan ile arkadaşlık etmektedir. Genç ve yetenekli bir oyuncu olan Adam Perl casting odasına girdiğinde Rosie’nin kalbinin atışları değişmiştir… Fakat 40 yaşında olgun bir kadın olarak böyle genç bir erkeğe gönlünü kaptırmak hiç de doğru gözükmemektedir. Rosie kendi duygularıyla savaşmakta Izzie’nin bile bu çok sevdiği adamı olabildikçe hayatının dışında tutmaya çalışmaktadır…
I Could Never Be your Woman filmi Saoirse Ronan’ın ilk sinema deneyimi olmuştur.
The Host (2013)
Dünyamız görünmeyen bir düşman tarafından istila edilmişti. İnsanların bedenleri, bu istilacılar için sahiplik yaparken bedenler bir değişikliğe uğramamış gibi görünse de, zihinleri ele geçiriliyordu. Neredeyse herkes teslim olmuştu. Geriye kalan vahşi birkaç insandan biri olan Melanie, yakalandığı zaman sonunun geldiğine inanır. Göçebe, Melanie’nin bedenini alan ruh, yetkililer tarafından bir insan bedeninin içinde yaşarken karşılaşabileceği zorluklar hakkında uyarılmıştır: Baskın duygular, hislerin yoğunluğu, çok canlı olabilen anılar ama Göçebe’nin beklemediği bir zorluk vardır: Bedeninin önceki sakini zihninden vazgeçmeyi reddeder. Göçebe, Melani’nin düşüncelerinin derinlerine inerek geri kalan insanların nerede olduğunu öğrenmeye çalışır. Ama Melaine’nin zihninde tek görebildiği, sevdiği adamın, hala saklanan bir insan olan Jared’in hayalidir. Bedeninin arzularına direnemeyen Göçebe, yakalamak zorunda olduğu bu adama karşı özlem duymaya başlar. Dış güçler, Göçebe ve Melaine’yi, aslında istemeseler de, ortak bir hedefte birleştirir ve birlikte sevdikleri adamı bulmak için tehlikeli ve sonu belli olmayan bir macera için yola koyulurlar…
On Chesil Beach (2017)
Temmuz 1962’de, tarih yüksek lisans öğrencisi Edward Mayhew ve bir yaylı dörtlüsünün kemancısı olan Florence Ponting, yeni evlenmiş ve balayı için Chesil Beach’teki Dorset sahilindeki küçük bir otele gitmişlerdir. Her ikisi de, farklı geçmişlere sahip olsalar da birbirlerine çok aşıklardır. Geçirdikleri ilk akşamda, her ikisi de geçmişlerini ve gelecekteki beklentilerini ortaya koyarlar. Edward cinsel olarak istekli olsa da, cüretkar ve düşüncesiz davranışları yüzünden Florence’ı itmektedir. Florence ise sanki başka bir çağdan gelmiştir ve cinsel yakınlıktan korkmaktadır. Genç kadın kendisini zihinsel olarak Edward’la fiziksel yakınlaşmaya hazırlamaya çalışır, ancak bunun düşüncesi bile onu kocasından daha çok uzaklaştırmaya başlar.
Bütün bunlara ek olarak; Ed Sheeran’ın ‘Galway Girl’ şarkısının klipi ile de bizleri enerjisi ile kendine çekmeyi başarıyor. Ronan, özellikle İrlanda’da LGBTI ve çocuk hakları özelinde yaptığı çalışmalarla aktivist yanını da ortaya koyarak politikaya kayıtsız kalamadığını söylüyor. İlmek ilmek ördüğü bu başarılarıyla önünde koca ve parlak bir gelecek olduğunu kanıtlayan aktristin gelecek yeni filmlerini izlemeyi dört gözle bekliyoruz.
Kaynakça
imdb.com – “Saoirse Ronan Biyografi” – Erişim: 20.02.2023
onedio.com – “Güzel Yetenek Saoirse Ronan” – Erişim:03.02.2018
sinemalar.com – Erişim: 22.02.2023
mubi.com.tr – Erişim: 24.02.2023
sinemagraf.com – Erişim:25.02.2010
beyazperde.com – Erişim: 22.02.2023
filmloverss.com – Erişim:13.01.2020