Sanattan Futbola: Ertegün Ailesi

Sefa Çatal
Sefa Çatal
Varoluşsal bir yok oluş hikayesi
spot_img

İstanbul’da yazın yüzünü gösterdiği dönemlerde yükselen bir çocuk sesi gelecekte severek dinleyeceğimiz özel sesler için yol gösterici olacaktı. Yıllardan en önemlilerinden olan 1923’tü. Doğan ufaklık Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıttı. Bu çocuk Ertegün ailesinin en ufak üyesi Ahmet Ertegün’dü. Babası Münir Ertegün, Milli Mücadele yıllarında büyük özveri gösteren kahramanlardandı. Neticesinde ilerleyen yıllarda yine devlet adamlığı hususunda özel görevler almıştı. ABD’de büyük elçi olana dek geçen süreçte kendisine ailesi de eşlik edecekti. Ahmet Ertegün ise bu yolculukta İsviçre, Paris, Londra gibi önemli şehirlerde eğitim görme şansına erişecekti. Son durakları Washington’a geldiklerinde yaşı on ikiydi.

Amerika’da geçen iki yılın ardından hayat Ahmet Ertegün’e annesi aracılığıyla bir seçenek sundu. Annesi hediye olarak Cootie Williams’ın “West and Blues” albümünü verdi. Ahmet Ertegün ve abisi Nasûhî Ertegün ile müzik konusunda kendilerini geliştirmeye başlamışlardı. Ahmet Ertegün bu ilgi ile alakalı “16 yaşındayken bir pop müzik uzmanı sayılabilecek kadar bilgim, 18 yaşındayken de 50 bin plağım vardı.” demişti. Takvim 1945’i gösterdiğinde Münir bey vefat etti. Bu vefatın ardından annesi memlekete dönmesine rağmen kardeşler Amerika’da kalmışlardı. Ahmet Ertegün ise St. Jhon’s Üniversitesi’nde felsefe bölümünde tahsilini tamamlamıştı.

1947 yılında Ertegün kardeşler ve Herb Abramson aile dostları olan Dr. Vehbi Sabit’ten on bin dolar borç aldılar. Alınan borcun kadim bir amacı vardı. Bunun üzerine bir plak şirketi olan Atlantic Record’u kurdular. Başlangıçtaki amaçlarını “Atlantic Records’u kurmamızın sebebi, müziklerini beğendiğimiz birkaç şarkıcı ile kontrat imzalamak ve satın almak isteyeceğimiz albümlerini çıkartmaktı. Açıkçası asla çok eğlenceli bir şeyler yaparak para kazanabileceğimi düşünmedim. Yanılmış olduğum için çok mutluyum.” diyerek açıklamıştır Ahmet Ertegün. 1947 yılında ilk albümleri Harlemaies’e ait “The Rose of the Rio Grande”, ilk hit albümlerini 1949 yılında Stick Mcghee’ninDrinkin Wine Spo-Dee-O-Dee” çıkartmışlardı. Hızlı büyüyüşleri çevreler tarafından dikkat çekmişti. Bu dönemde Elvis Presley ile anlaşma imzalamayı kıl payı ile kaçırmışlardı. Lakin müzik dünyasına kazandırdığı değerlerin seviyesi fazlasıyla yüksekti. Blues’un ustası olarak tabir edilen Ray Charles, rock müziğin önde gelen gruplarından The Rolling Stones, soft rock ve disko müzik tarzında isim yapmış Bee Gees olmak üzere birçok yıldızı parlattılar. Ella Fitzgerald, Led Zeppelin gibi isimlerin albüm yapımlarında rol almışlardır. Eartha Kitt’in “Üsküdar’a gider iken” şarkısının yorumu olarak okuduğu “Uska Dara” kültürümüze ait bu şarkının Amerikan kültürüne katkı sağlamasında da varlık göstermişlerdir.

Müzik dünyasındaki büyük başarıların yanında Ertegün kardeşler, Avrupa futbolunu Amerika’ya taşıyan kişiler olacaklardı. Başarılarında bir diğer ortakları ise Warner Bros’un sahibi Stephen Jay Ross’du. Kulüp hem kendisi için hem dünya için efsane olarak nitelendirilebilecek futbolculara ev sahipliği yapmıştı. Pele, Beckenbauer, Carlos Alberto bunlardan birkaç tanesini olmakla beraber Maradona’yı henüz on yedi yaşındayken fark etmişlerdir. Ahmet Ertegün tüm bunların yanı sıra Times dergisinde kendisine dört sayfalık bir yer de bulmuştur. Her ne kadar yurtdışında bir hayat sürseler de memleketlerine verdikleri önemi ve kıymeti eksik etmemişlerdir. Hayatını başarılar ile geçiren kardeşlerden Nasûhî  Ertegün 1989 yılında ABD’de vefat etti. Ahmet Ertegün ise bir The Rolling Stones konserinde ayağının kayması sonucu kaldırıldığı New York Presbyterian hastanesinde 2006 yılında vefat etti. İkilinin mezarları Özbekler Tekkesi’nde buluşmuşlardı.

 

KAYNAKÇA

“Ahmet Ertegün”. Biyografi.info. Web 10.08.2021

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks