Sanatın Yolculuğu: Edo Dönemi Japon Sanatı

Editör:
Sıla Varol
spot_img

Bazı milletler vardır, her şeyiyle kendine özgü ve benzersizdir. Kültürü, sanatı, mutfağı, eğlence anlayışı, estetiği ve yaşam felsefesiyle farklıdır. Japonya da bu öne çıkan örneklerden biridir. Günümüz Japonya’sının ulaştığı kusursuz uygarlık, yüzyıllar süren bir birikim ve deneyimle inşa edilmiştir. Bu, sıradanlığın içinden yükselerek sanatla varoluşunu şekillendiren sıra dışı bir kültürün hikâyesidir.

Sosyo-Kültürel Arka Plan

Hiroshige’nin Edo’ya Ait Yüz Ünlü Manzarası. Bahar, yaz, sonbahar ve kış görünümleri. Google Arts & Culture

Edo dönemi, 1603-1868 yıllarını kapsayan Tokugawa Ieyasu‘nun şogun unvanını almasıyla başlayan bir dönemdir. Japon toplumunun kendini dış dünyadan izole ederek kalkınma ve reform hareketlerine yöneldiği köklü ve önemli bir zaman dilimidir. Sakoku (kilitli ülke) politikasıyla Japonların dışarı çıkması yabancıların ise ülkeye girmesi istenmiyordu. Her türlü dış ticaret ve etkileşimin yasaklandığı bu durum, Japonya’nın kültürel, sanatsal ve ekonomik olarak gelişmesine katkı sağlamıştır.

Konfüçyüs öğretilerine dayalı katı bir sosyal sınıf düzeninde; samuraylar ve daimyolar (aristokrat) en üstte, chōnin olarak bilinen zanaatkârlar ve tüccarlar ortada, halk ise en altta yerini aldı. Kyoto ve Osaka gibi ticaret şehirleri, zenginliğin bir göstergesi olarak tüketim ve zevk anlayışına yön veren asillere ev sahipliği yaptı. Ancak her kesime hitap eden eğlence kültürü halkın da dikkatini çekti. Kabuki tiyatrosu, ukiyo-e baskıları, shodō, çay seremonileri ve şiir toplulukları (salon gatherings) günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası hâline geldi. Böylece halk, sanatın hem üreticisi hem de tüketicisi oldu.

Edo Dönemi’nin Önemli Sanat Akımları ve Sanatçıları

Ukiyo-e ( Yüzen Dünya Resimleri)

Ukiyo-e Art of Zevk Neighborhood and Ukiyo-e Style. The Metropolitan Museum of Art

                                                                        Kiraz çiçeklerini düştükleri için severiz. Bu yüzen dünyada, kalıcı olan bir şey var mı ki?
-Ariwara no Narihira

Budist inanışına göre üzüntü dünyası anlamına gelen ukiyo, Edo döneminde ukiyo-e biçimini alarak yüzen dünya ifadesini kazanmıştı. Sanatçılar zevki, eğlenceyi, varoluşun anlamsızlığını ve faniliğin güzelliğini romantik bir anlayışla yorumladı. Ukiyo-e resim kültürünün öncüsü Hishikawa Moronobu, sanatını eğlence ve zevk anlayışından esinlendiği için kısa sürede halkın ve sanatseverlerin dikkatini çekti. Katsushika Hokusai ünlü Kanagawa Oki Nami Ura (Büyük Dalga) resmiyle, Utagawa Hiroshige ise Tokaido’nun 53 İstasyonu serisiyle dönemine damga vurmuştur. Tahta baskıyla üretilen bu özenli resimler; halktan sahneler, sumo güreşleri, manzaralar, santçıların ve geyşaların portrelerini içermektedir. Edo’nun çayevleri ve tiyatrolarıyla ünlü kırmızı ışık bölgesi Yoshiwara‘da doğan bu sanat türü, hayatın güzelliklerinden zevk almaya ve sanat aracılığıyla yaşamın anlamını bulmaya odaklanmıştır.

Surimono (Özel Baskılar)

Edo dönemi surimono örnekleri. The British Museum

Ukiyo-e’nin aksine, sınırlı üretimi olan ve sadece Katsushika Hokusai, Toyota Hokkei ve Utagawa Kunisada gibi üst düzey sanatçıların yaptığı surimono, kaliteli kâğıt ve metalik pigmentler kullanılarak hazırlanan özel eserlerdi. Edebi, saygın ve entelektüel kişilerin isteği üzerine şiir yarışmaları, özel günler ve kutlamalar için hazırlanırdı. Sakin manzaralar eşliğinde, turna, balıkçıl, güneş, ay, kiraz çiçekleri ve yelpaze motiflerini içeren bu baskılar, kyōka ve haiku şiirleriyle tamamlanırdı. Surimono’daki her bir motifin ve şiirin arkasında mutlaka zarif ya da esprili bir mesaj bulunurdu. Resimlerin yan tarafında bulunan hanko (mühür), baskının hangi sanatçıya ait olduğunu belirtirdi. Bu mühürlerde kırmızı rengin tercih edilmesi ise hem Japon kültüründe şansı simgelemesinden hem de resme canlılık kazandırmasından kaynaklanıyordu.

Sumi-e (Mürekkep Yıkama Resmi)

Japanese Sumi-e (Ink Painting). Medium

Ukiyo-e ve surimonodan oldukça farklı bir sanat olan sumi-e, Budist rahipler tarafından tanıtılmıştır. Ruhani ve minimal bir tür olarak siyah mürekkebin farklı tonlarıyla resim yapmayı ve az çizgiyle çok şey anlatmayı amaçlar. Her bir fırça darbesi, boş bırakılan beyaz alanlar (ma) ve zarif çizgi detayları derin anlamlar taşır. Ne anlatıldığı kadar ne anlatılmadığının da önem taşıdığı sumi-e, hassas bir zarafete sahiptir. Bambu, manzara, çiçek ve kuş motiflerini içeren resimlerde, kusurlu veya hatalı tek bir çizginin bile düzeltilmesi hoş görülmez. Bu sayede sanatçı, her adımında dikkatle ve özenle çalışarak ruhunu sakinleştirir. Her resim, onun zihnini ve konsantrasyonunu dengelediği bir yolculuğa dönüşür. Fude (fırça), sumi (mürekkep), suzuri (mürekkep taşı) ve washi (pirinç kâğıdı) olmak üzere dört temel malzemeye ihtiyaç duyan sumi-e, Edo döneminin gürültü ve kaosundan uzaklaşmak isteyenler için bir meditasyon işlevi görür.

El Sanatlarının Zengin Dünyası

Raku Çömlekçiliği ve Imari Porseleni

Edo Period Japanese Porcelain. The Metropolitan Museum of Art

Raku çömlekçiliği, yoksul Japon köylerindeki zanaatkârların geçinmek için yaptığı iddiasız ve sade pilav kâsesi yapımından doğmuştur. Doğal malzeme içermesi, pütürlü bir dokusunun olması ve estetik bir görüntüsünün olmaması kısa süre içinde sanatçıların ve insanların dikkatini çekti. Elde şekil verilen, açık renklerdeki bu biçimsiz kâseler sanatçılar tarafından, raku çömleği olarak yorumlandı. Çayevlerinin ve aristokratların masasının vazgeçilmezi hâline gelen raku kâseler, samuray kesiminde de kendine yer buldu. Sıradanlığın ve sadeliğin sembolü olan raku, kusurluluğun sanatı şeklinde tanımlandı. Hatta rahipler ve samuraylar için bir raku kasesine sahip olmak ruhani bir anlam taşıyordu.

Edo Dönemi’nde ithalat yasaklandığı için Çin‘den porselen alımı durdurulmuştur. Koreli zanaatkârların Arita‘da porselen kilini keşfetmesi üzerine ünlü çömlekçi Ri Sampei hemen harekete geçmiştir. Arita’ya yakın olan Imari Limanı’nda, önce yerel halk için üretilen sade Imari porseleni, Japon ustalarının kendi stillerini geliştirmesiyle yeni bir tasarım şekli kazanmıştır. Zengin mavi ve soft beyaz tonların, Japon güvercini, dağlar, köprüler, Japon bahçeleri, lotus ve kiraz çiçekleri desenlerinin baskın olduğu bu porselenler, şeffaf bir kaplama sonrası kullanıma sunuluyordu. Üretimi yalnızca tabakla sınırlı kalmayıp vazo, takı kutusu, biblo, tütsülük gibi pek çok dekoratif ve süs eşyası alanında da genişletilmiştir.

Chōchin (Edo El Yapımı Kâğıt Fener)

Edo Hand-Painted Lanterns. Soldaki görseller Suigenkyo, ortadaki ve sağdaki görseller Japanobjects.

Japon kâğıdının etrafına bambu çubuklarla desteklenerek şekillendirilen ve çoğu zaman silindir veya yuvarlak görünümde olan chōchin, geleneksel Japon yaşamının sembolüdür. Başlarda sadece aydınlatma amacıyla yapılan bu fenerler, Edo döneminde selamlaşma ve duyguların sinyalle verilmesini sağlayan somut bir mesaj aracı hâline gelmiştir. Fener ustalarının incelikli tasarımları, el emeği işçiliği ve edo-moji adı verilen, kâğıt üstüne yazılan karakterler; şansı simgeleyen kırmızıya ve saflığın sembolü beyaza boyanırdı. Tapınak ziyaretleri, doğum günleri, festivaller ve törenlerde dilek dilemek ve tebrik etmek amacıyla üretilen çeşitli versiyonları vardı. Günümüzde daha zarif ve özgün yorumları bulunan chōchin, yaşam alanlarımıza romantik, mistik, huzur verici ve minimalist bir dokunuş katarak görsel algımızı ruhsuzluktan arındırıyor.

Urushi ve Maki-e (Lâke Sanatı)

Japanese Lacquerware. Japanobjects

Japon cila işçiliği köklü bir tarihe sahipti ve  toplum tarafından saygıdeğer bir yetenek olarak kabul edilirdi. Urushi ağacının gövdesine dikkatlice çizik atılarak elde edilen gri lâke suyu, filtreleme ve kaynatma gibi birkaç aşamalı işlemden geçilerek kahverengi, siyah, kırmızı ve sarı renklerde reçine hâline gelirdi. Katmanlı ve kaliteli lâke cilası sayesinde mobilya, mutfak gereçleri dekoratif ve süs eşyaları formundaki urushiler uzun yıllar dayanabilirdi. Ancak lâke suyunu elde etmek oldukça dikkat ve konsantrasyon gerektiriyordu. Ağacın gövdesine yanlış bir çizik atmak, derine inmek veya çıkan sıvıyı solumak hem ağacın ölümüne hem de kişinin zehirlenmesine yol açabiliyordu. Ancak bu hassas işçilik, usta zanaatkârların elinde bir sanat formuna dönüşüyor; bir urushi ağacı uzun yıllar boyunca zarar görmeden kullanılabiliyordu.

Edo sanatçılarının yaratıcılığı sayesinde maki-e yorumuyla sofistike bir görünüm kazanan urushi, ilk kez samurayların, aristokratların, seçkin sanatçıların evlerinde ve tapınaklarda görülmeye başlandı. Islak lâke zeminin üstüne altın ve gümüş tozu serpiştirilerek yapılan süslemeler; mitolojik karakterler, kuş, çiçek ve ağaç desenleriyle günlük bir eşyayı bile göz alıcı bir sanata dönüştürdü. Zamanla çayevlerinde ve şiir toplantılarında da kullanıma sunulan maki-e eşyalar, kişinin statüsünü ve sanatsal zevkini temsil eden bir sembol hâlinde geldi.

Netsuke

Netsuke Miniatures, nippon.com

Edo döneminde popülerleşen Netsuke, sevimli bir oymacılık el sanatıdır. Geleneksel Japon kıyafeti olan kimonoların cebi olmadığından, mühür, tütün ve ilaç gibi küçük eşyaları taşımak için netsuke kullanılırdı. Hem estetik görünümü hem de işlevsel özelliğiyle gündelik giyimin vazgeçilmez bir parçası hâline gelen netsukeler, küçük kese, bez çantalar ve cüzdanların ucuna kordonla bağlanıp kimono kuşaklarına takılırdı. Popüler bir aksesuar olmasının yanı sıra eşyaların çalınmasını da engellerdi. Ahşap, metal, fildişi, kehribar ve kemikten yapılan bu minyatür oymalar, zamanla sanatsal açıdan çeşitlilik kazanmaya başladı. Özellikle asillerin yoğun ilgisiyle minyatürler, Japon efsaneler, grotesk hayvanlar, mit karakterleri ve heykel formlarında kişiselleştirildi. Koleksiyoncuların özenle koruduğu netsukeler, günümüzde Japon müzelerinde sergilenerek kültürel mirasa katkı sunmaktadır.

Edo Dönemi Tiyatro ve Performans Sanatları

Kabuki

Interior of a Kabuki theater by Utagawa Toyokuni (1800), British Museum. Britannica

Halkın tiyatrosu olarak bilinen ve Izumo no Okuni tarafından kurulan Kabuki tiyatroları, yetenekli kadınlar ve onnagata adı verilen kadın rollerini oynayan erkek oyuncular tarafından sergilenirdi. Amaç, dönemin eğlence kültürüne ve insanların geçici zevklerine hizmet etmekti. Zengin sahne dekorları, oyuncuların abartılı makyajı (kumadori) ve renkli sahne kostümleriyle dramatik performans sergileyen oyuncular, ukiyo-e resimlerinde sıkça yer alırdı.

Olağan durumları ve bilindik konuları etkili biçimde sunan Kabuki, daha sonra şehir mitleri, samuray hikâyeleri, mezardan dönen kıskanç sevgililerin intikamı ve haksızlığa uğramış Budist rahipleri konu aldı. Başlarda halk sadece eğlenmek ve sosyalleşmek amacıyla katılırken, zamanla bu tiyatrolar daha estetik bir hâle geldi. Özellikle sıcak yaz akşamlarında izleyicilerde hem hayranlık hem de ürperti hissi uyandırdığı bilinirdi. Sonezaki’deki Aşk İntiharları isimli gerçek bir olaya dayanan oyun, zamanının en popüleriydi.

Bunraku ve Noh

Soldaki görseller Bunraku, TravelSig. Sağdaki görseller Noh, zendiscoveries

Kabuki’nin gösterişliliğinin aksine, Bunraku ve Noh ince bir vücut dilini, hassas temaları ve kırılgan performansları içeriyordu. Halk ve tüccarlar gibi alt kesime hitap eden tiyatrolar değildi. Japon geleneksel kukla tiyatrosu ya da bebek tiyatrosu olarak bilinen Bunraku’da, insan boyutundaki kuklalar bir kukla ustası ve iki asistanıyla hareket ettirilirdi. Jōruri adı verilen Japon ilahisi eşliğinde, tayu (anlatıcı) ve kuklaların senkronize hareketleri izleyiciye görsel ve sanatsal bir şölen sunardı. Gerçek hayatta utanç verici bir suç olarak görülen umutsuz aşıkların intiharlarını konu alan hikâyeler, Bunraku’da trajik ve çarpıcı bir illüzyon yaratırdı.  Halk, sanatçıların uyumu, müziğin huzuru ve kuklaların başarılı performansıyla sahnelenen unutulmaz oyunlarla büyülenirdi.

Noh, beceri ve yetenek anlamına gelen nō kelimesinden gelmekte olup aristokrat sahne sanatı olarak bilinirdi. Samurayların ve eğitimli seçkin kişilerin izlemeyi tercih ettiği bu tiyatrolarda, dramatik maskeler takan sanatçılar, zarif vücut hareketleriyle şiirsel performanslar sergilerdi. Ruh, tanrıça, iblis ve peri gibi farklı roller için 400’ün üzerinde Noh maskesi vardı. Japon mitlerini, hayalet hikâyelerini, tarihi olayları ve ruhani konuları işlerdi. Oyunlar, yavaş ritimli bir müzik, sakin dans figürleri ve duru diyaloglar eşliğinde sahnelenirdi. 

Edo dönemi’nde Japonya’nın kendi içine, özüne dönerek geliştirdiği bu özgün sanatsal birikimler, yakın zamanda Batı‘yı da derinden etkileyecek olan Japonizm sanat akımını ortaya çıkarmıştır. Nagazaki limanında Portekizli, Hollandalı ve Çinli tüccarlarla yapılan gizli ticaretlerde porselen, kumaş, edebi eserler ve ukiyo-e baskılar gözlemlenmiş, Batı sanatında yeni bir yorumla buluşmuştur. Edo sanatının başkalığı ve zarafeti, Van Gogh, Monet, Degas ve Cassatt gibi büyük ressamların dikkatini çekecek ve eserlerine yansıyacak kadar etkili olmuştur.


Kaynakça

Asian Art Museum. “Artists and Patrons of the Edo Period in Japan.” Asian Art Museum. Web. 26.08.2025 

“Japanese Art-Tokugawa, or Edo Period.” Encyclopaedia Britannica. Web. 26.08.2025

Sato, Shozo. “Sumi-e: All You Need to Know About Japanese Ink Painting.” Japan Objects. web. 27.08.2025 

“Yoshiwara: The Rise and Fall of Edo’s Pleasure District and Its Impact on Modern Society.” Tags Japan. Web. 27.08.2025 

Clements, Jonathan. Kısa Japonya Tarihi. Çev. Ahmet Can Ay, Kronik Kitap, 2023.

Lévi-Strauss, Claude. Ayın Öteki Yüzü. Çev. Barış Tut, Everest Yayınları, 2018.

Savage, George. “Imari Ware.” Encyclopaedia Britannica. Web. 28.08.2025

“Making Art Together in Edo Japan.” YouTube, yükleyen: The British Museum, 06.12.2024. Web. 28.08.2025

“An In-Depth Introduction to Urushi Lacquer Art.” Kyuseido Tokyo. Web. 29.08.2025

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.