Öyle ki, şeylerin sıradanlığını yitirdiği dünyalara açılan, bir obje veya mekanla sınırlandırılamayan bir sanat: kavramsal sanat.
Kavramsal sanatı tanımlama konusunda Kosuth: “tanımlamak zorunda olmadığıma memnunum, artık sadece sanat var ve öyle adlandırabilirim” dese de biz sizler için “fetişleştirilmiş sanat nesnesini, ilgililerin edilgen seyrine sunan piyasa olgusundan kurtarmayı amaçlayan sanatsal bir devrim” olarak tanımladık.

Kavramsal sanatla birlikte imge ortadan kalkmış, yerine önceliğin kavrama verildiği üretim şekliyle düşünceyi iletmede araç olarak dil, çeşitli nesneler, insanın kendisi ya da doğa kullanılmıştır. Açıklık getirilmesi gereken önemli bir detay ise bu göstergeler hiçbir zaman sanat yapıtı olarak algılanmamıştır. Bu sanatta bir yapıt aranıyorsa bu yalnızca sanatçının iletmek istediği düşünce ve kavram olacaktır. Tabii bu maddesizlik olarak değil betimlemenin farklı bir biçimde sanatta yerini alması olarak düşünülmelidir. Bu sanat akımında önemsenen şey biçim değil, metinsel içeriktir ve içeriğin anlaşılmasında biçim bir araç olarak görülmelidir.
Pisuvarla Başlayan Sanat Dinamizmi
1917’de Bağımsız Sanatçılar adıyla kurulan bir dernek, kuruluşunun hemen ardından “Jüri yok, ödül yok” mottosuyla büyük bir sergi düzenleyeceğinin duyurusunu yaptı. Sergiye 1.235 sanatçı tarafından 2.125 sanat eseri gönderildi ve içlerinden sadece bir tanesi reddedildi: Fountain.

Sanatta kavramın ön planda tutulduğu, estetik olgusuna mesafeli duran kavramsal üretimin miladı kabul edilen Marcel Duchamp’ın Fountain ismiyle sergiye gönderdiği pisuvar, sergi komitesi tarafından bir sanat eseri olmadığı, dolayısıyla sergilenemeyeceği belirtilerek eser geri çevrildi. Oysa asıl önemli olan onun pisuvarı seçmesiydi.
Duchamp, sanatı estetikten uzaklaştırıp tamamen kavrama çekmeye çalışıyordu. Resim gibi heykel gibi yapıtlara şiirsel yaklaşımla yaklaşıyordu. Şiirin üzerine yazıldığı kağıdın, yazan kalemin veya harflerin kaligrafik özelliklerinin değil, yazılırken kullanılan kelimelerin, ahengin ve anlamın önemli olması gibi, resmin/heykelin de yapılma tekniğinden çok ardında yatan fikrin önemli olduğunu savunuyordu. Ki zaten Fountain’daki motivasyonu da temelde buydu. Bir röportajında pisuvarı seçişini: “Amacım, güzelliği veya çirkinliğiyle herhangi bir şekilde ilgimi çekmeyen bir obje seçmekti. Yani, baktığımda bir ilgisizlik noktası bulmak” sözleriyle anlatmıştı.
Pisuar görünümündeki mesaj, 1960’lara kadar hedefine ulaşamadı fakat tüm Batı sanat dünyası kendisini “Duchamp sonrası” olarak yeniden yapılandırdı. Eser, dönemin bazı sanat eleştirmenleri tarafından ahlak dışı ve hırsızlık olarak tanımlanmış olsa da Duchamp’ın ölümünden otuz altı yıl sonra, 2004 yılında beş yüz sanatçı ve tarihçi tarafından yapılan oylamada Picasso ve Matisse’in eserlerini geride bırakarak “20. yüzyılın en etkili sanat eseri” seçildi.
Duchamp’ın işlerinde olduğu gibi, kavramsal sanat ismi netleşmeden önce yapılmış olan diğer işlerde de geleneksel-dışı yaklaşımların kavramsal sanatın habercisi olarak nitelendirildiğini görmekteyiz.
Hızlıca göz atacak olursak;

1953 yılında Robert Rauschenberg’in “De Kooning’in desenini silerek kendi yapıtını oluşturması,

Ad Reinhardt’ın 1954’te başlattığı “ikonografisiz ikonlar, saf, soyut, nesnesiz sanat nesneleri” olarak adlandırdığı aynı ölçülerde ve birbirinin tekrarı olan siyah resimleri,
![]()
Yves Klein’in 1958’de Iris Clert Galerisi’nde açtığı “The Void” sergisi,
Amerikalı besteci John Cage’in 4’33” isimli sessiz müziği bu işler için örnek niteliği taşımaktadır.
Duchamp’ın ve Man Roy’un, büyük camın üstüne birikmiş bir toz yığınını gösteren, “Èlevage de Poussière” (Toz Üretimi) adlı fotoğrafı favorilerimizden.

Ölümlülüğün izi olan tozun birikmesine göz yummak, kendi halinde oluşun izin verdiği bir hareketsizliktir. Oysaki bir şey yapmaktan kaçınmanın kendisi de bir harekettir. Öyleyse eylemsizlik içinde bile sanatçı olunabilir. “Sanatçı oluş” kalıcı bir durumdur, başkasına aktarılmaz bir niteliktir. Kurt Schwittera, daha 1925’te bu yönüyle sanat ve sanatçı ilişkisini: “Bir sanatçının tükürdüğü her şey sanattır” şeklinde tanımlamıştır.
Varlığını Sürdüren Köktenci Tavır
Başlangıcı Duchamp’a, sürekliliği ise günümüze kadar uzan kavramsal sanatın, ilkelerini ortaya koyarken yok etme uğraşı verdiği başlıca görüşler II. Dünya Savaşı sonrasının kuramcısı Clement Greenberg’in modernizm ve biçimcilik kuramları olmuştur. Greenberg, biçimci sanatı ve estetizmi savunurken, kavramsal sanat biçimi ve estetiği reddetmiş, Greenberg göstergeyi, boyayı, malzemeyi öne çıkarırken, savramsal sanat değil boya ve tuval, sanat nesnesinin üretimini bütünüyle reddetmiştir. Her iki görüş arasındaki en önemli fark ise estetizmin sanatın “nasıl”, kavramsal sanatın “niçin” yapıldığı sorularına verdiği yanıtlardır.
Tasvir etme gibi bir görev üstlenmeyen, ki zaten biçimsizliğin varlığıyla böyle bir şeyi yekten reddeder gözükmekte olan kavramsal sanatın biçim arayışı yerine biçimsizlik arayışının sunduğu özgürlük, etkisini kendisinden sonraki birçok sanat biçimi üzerinde göstererek onu bulunduğu çağın dışına taşımaya yeterli olmuştur.

20. yüzyılın ikinci yarısında, 1966’da Mel Bochner‘in farklı sanat kitaplarını gösteren ilk sergisi: Working Drawings and Other Visible Things on Paper Not Necessarily Meant to Be Viewed as Art, kavramsal sanat tarihinde ilk olmasıyla çok büyük önem kazanmıştır. Bunun üzerine Amerikalı kavramsal sanatçı Sol Lewitt, 1967’de Artforum’da yayımlanan Kavramsal Sanat Üzerine Paragraflar başlıklı makalesinde şunları yazmış: “Bir sanatçının kavramsal bir sanat biçimi kullanması, tüm planlamanın ve kararların önceden yapıldığı ve uygulamanın baştan savma bir iş olduğu anlamına gelir. Fikir, sanatı yapan bir makineye dönüşüyor” ve kavramsal sanatın kabul edilen yeni bir sanat formu olarak yolunu açmayı başarmıştır.
Ardından 1969’da kaleme aldığı Sentences on Conceptual Art metni ile düşünceyi kavramdan ayırmanın, bir kavramın birden fazla düşünce taşıyabileceğinin altı tekrar tekrar çizmiştir. Kavramsal Sanat ilkesiyle verdikleri eserlerle sıklıkla sanatın doğasını ve tanımını sorgulayan sanatçılardan Joseph Kosuth, 1969 yılında yaptığı kavramsal sanat tanımında sanatı totoloji olarak tanımış ve şöyle açıklamıştır: “Sanatın tek iddiası sanat içindir. Sanat, sanatın tanımıdır.”
Bir ve Üç Sandalye veya Saat (Bir ve Beş) sergisi 1965 versiyonu gibi sanat eserleriyle Kosuth yaptığı tanımlamayı başarılı bir şekilde yansıtmıştır.

Temelde birbiriyle aynı düşünceden çıkmış olan eserlerinde ele aldığı nesnenin kendisini, fotoğrafını ve yazılı olarak sözlük anlamını bir arada sergileyerek aynı anlamı veren farklı göstergelerin farklı gerçekçiliklere sahip olduğunu kanıtlamayı amaçlamıştır.
Bu bağlamda örnekleriyle kavramsal sanat, 1960-70 arası dönemin sanatsal yaklaşımının özel adı olarak alındığında sanatçıların form yerine kavram önermekle; içerikle ilgili olana yöneldikleri, dil olgusunun objeyle yerini değiştirdikleri, sanat nesnesinin üretimini bütünüyle terk etmeyi amaçladıkları bir yaklaşımdan söz edilmektedir.
Sürece yönelik öncü açılımlar veya eser incelemeleri üzerinden fikirlerin sanat nesnesi haline gelişini çözümlemenin keyifli olacağı kanaatindeyiz. Dilerseniz zihin okuma deneyimini andıran eser tahlilleriyle yazımıza devam edebilir, yorumlarınızla yazılarımızı geliştirebiliriz.
Kaynak
TheCollector, Conceptual Art: The Revolutionary Movement Explained.Web
Book as Exhibition, Mel Bochner_Working Drawings — Book as Exhibition.Web
Koca, B. (2017).İnönü University Journal of Culture and Art, Kavramsal Sanat.Web
Sanat Tarihçileri Derneği, Kavramsal Sanat.Web
dipnotsanat, Kavramsal Sanat / Conceptual Art.Web
Gazete Sanat, Akım Akım Sanat-Kavramsal Sanat.Web
10layn, Marcel Duchamp: Bir Pisuvar Sanat Eseri Olabilir mi?.Web
BBC News, Entertainment | Arts | Duchamp’s urinal tops art survey.Web
Artforum, Thierry de Duve on the Duchamp syllogism.Web
Artforum,The Big Show: The First Exhibition of the Society of Independent Artists, Part I.Web
David Campany | Curator, writer, broadcaster, editor and educator, ‘Dust Breeding, Man Ray, 1920’ | David Campany.web




Harika bir içerik olmuş. Sanat tarihinde sanat felsefesi konusu ve özellikle kavramsal sanat ile dilbilimsel sanat genellikle 2. plana atılıyor. Emeğine, yorumlarına sağlık.
Beğenmenize çok sevindim.