Sanat düşüncelerin dışa vurumuna hizmet eden bir araçtır. Bu sebeple sanatın içinde ölüm, zihnimizde bulunduğu kadar vardır ve gerçektir. Yani yalnızca olumlu hislerin temsili olarak hizmet etmez sanat, aynı zamanda ölüm gibi karanlık bir temayı da kucaklar. Ölüme aslında yaşam da çoğunlukla eşlik eder. Birbirlerinden ayrı dursalar da aslında derin bir etkileşim içindedirler. Sanatın hemen hemen her dalında ölüm ve yaşamın savaşını bazen de iç içe geçip birbirini kucaklayışlarını görürüz. Bunların yanında sanat eserlerinde; ölüme meydan okuyuşların, ölümü benimseyişlerin, ölüm korkusunun ve bunun gibi konuların bazen dolaylı bazen de doğrudan anlatıldığını görürüz. Bu anlatımlar; ölümle yaşamı ayırmamızda, ölümle olan ilişkimizi anlamamızda ve belki korkmak yerine onu kucaklamamızda ruhumuzun yanında dimdik durup bize yardımcı olurlar.
Tablolarda Ölüm
Tablo başlı başına durgunluğun ifadesidir. Zamanın durmuş bir anını cesurca temsil ederler bu eserler. Yaşamın bir karesini belki de son karesini yani ölümü bütün çarpıcılığıyla bize hissettirirler. Bazen kullanılan renkler bazen de perspektiflerle bu çarpıcılık yakalanabilir.
Delacroix – Sardanapalus’un Ölümü

Sardanapalus sefasına düşkün bir kral olması sebebiyle büyük tepki çeker. Bu tepki bir isyanı doğurur. İsyanla baş edemeyen ve gururuna söz geçiremeyen bencil Kral, isyancılara esir olmamak için kendisiyle birlikte tüm sarayı ve içindekileri yakmaya karar verir.
Genellikle yaşamın renkli parçalarla, ölümün ise siyah beyaz ile temsil edildiği görülse de Delacroix’in kendi yorumlarıyla harmanladığı Sardanapalus’un Ölümü isimli tablosunda kullandığı farklı tonlardaki kırmızının çağrıştırdığı vahşet, ışık ve gölge zıtlıkları ile pekiştirilir. Bu yaşam ve ölüm çarpışmasını sert bir şekilde önümüze serer. Aynı zamanda Sardanapalus’un yalnızca bir kral olarak değil bir insan olarak da ne denli sorumsuz ve zalim olduğunu, herkesin telaş içerisinde olup kendisinin istifini bozmadan yatağında yatması tasviriyle anlatmak istemiştir Delacroix. Ölürken bile yalnız ölmek istememesi de bu düşünceyi pekiştirir.
Benjamin West – General Wolfe’un Ölümü

7 Yıl Savaşları’nda Britanya savaşı kazansa da komutanları General Wolfe, vurulması sebebiyle ölür. İngiliz halkının Wolfe’u kahraman olarak değerlendirmesi sebebiyle ölümü bu kahramanlık duygusuyla paralel bir şekilde resmedilmiştir. West’in İsa göndermeleri yaptığı bu eserde Wolfe’un kutsal bir görev için öldüğü hissiyatı verilmek istenmiştir. West’in General Wolfe’un Ölümü tablosunda da generalin üzerindeki kırmızı kıyafetle kan ve ölüm hissi pekiştirilmek istenmiştir.
Schiele – Ölüm ve Genç Kız

Bazen tablolarda ölüm ayrılığın bir sembolü olarak kullanılabilir. Schiele, Ölüm ve Genç Kız’da ilhamını her ne kadar Yunan Mitolojisindeki Hades’in Persephone’yi kaçırmasından alsa da tablosunda buna zıt bir tavır sergiler. Ölüm figürü koyu kıyafetlerin içindeki bir erkek olarak temsil edilir. Genç kız ise kaçırılmaktan ziyade ölüme kendi isteğiyle sıkı sıkıya sarılmaktadır. Aslında ölüm, Schiele’nin kendisini; genç kız ise ayrılmak durumunda kaldığı sevgilisini temsil eder.
Ölüm, bazen bir kara mizah tablosunda şaka veya ironi olarak ele alınabilir. Diğer tabloda ise ölüm, son olarak değil bir geçiş olarak görülür ve devam eden bir serüven olarak vurgulanır.
Müzikte Ölüm

Diğer yandan başta müzikte üzere ölüm teması epeyce işlenir. Âşık Veysel’in Kara Toprak’ından ilham alınarak bestelenmiş Fazıl Say’ın Black Earth parçası birçok yorumcunun dikkatini çekmiştir. Kara Toprak dilimizde ölüm ve mezarı temsil eder. Her kısmında farklı duygular hissettiren parçayı anlayabilmek için önce parçanın ilhamını yani Âşık Veysel’in hikâyesini ele almak gerekir.
Âşık Veysel kendi köyünden bir kadınla evlenir. Bir süre küçük köylerinde eşiyle birlikte yaşarlar. Fakat eşi zamanla başka bir adama aşık olur, o adamla kaçmaya karar verir. Gece vakti olunca ikili kimse duymadan kaçmak için yola çıkar. Uzun süre koştuktan sonra Âşık Veysel’in eşi ayakkabısında bir şey hisseder. Durup bakmaya karar verdiğinde bir miktar para ve bir not bulur. Para, Âşık Veysel’in elinde olan tüm parasıdır. Notta ise “Al bu para ananın ak sütü gibi helal olsun, gittiğin yerde kendini ezdirme. Bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa…” yazıyordur. Bu olaydan sonra Âşık Veysel kara toprağı tek arkadaşı olarak görmektedir: “Benim sadık yârim kara topraktır…”
Bunun yanında kültürümüzde insanın topraktan geldiğine ve yine toprağa gideceğine inanılır. Fazıl Say’ın parçası Black Earth bunu şu şekilde ifade eder: ilk kısım yalnızlığı ve doğumu temsil eder (0:23); ikinci ve enerji dolu olan kısım hayatın ve yaşamın kendisini temsil eder (2:15); son kısım ise her şeyin toprağa geri döndüğünü ve sona gelindiğini hissettirir (4:05).
Evrensel bir dil olan müzikte ölüm temasının işlendiği diğer şarkıları merak ediyorsanız sizleri Müzikte Ölüm Teması: Yabancı Şarkılarda Son Notalar başlıklı yazımıza davet ediyoruz.
Şiirde Ölüm

Şiirlerde de ölüm kendini aynı vuruculuğuyla hissettirir. Ahmet Hamdi Tanpınar şiirlerindeki ölüm temasıyla öne çıkar. Ölmekle alakalı herhangi bir kelime kullanmamasına rağmen “Selâm Olsun” şiirinde ele almıştır bu temayı:
Selâm olsun bizden güzel dünyaya
Bahçelerde hâlâ güller açar mı?
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya
Işıklar, gölgeler suda oynar mı?
Hepsi güzeldi kar, tipi, fırtına
Günlerin geçişi ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan,
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran, arayan var mı?…
Şiirin bir ölünün ağzından yazıldığı görülmektedir. Dünyadaki güzelliklerin ne durumda olduğu yaşayan birine sorulmaktadır. Öldükten sonra dünyanın güzelliklerinden vazgeçilemeyeceği düşünülmektedir. Dünyanın da ondan vazgeçip vazgeçmediğini ise son dizelerde bir merak konusu olmuştur. Ölümün bir ölünün ağzından ifade edilmesi bu şiirin benzersiz olmasını sağlamıştır.
Film ve Dizilerde Ölüm

Sanatın belki de en çok tercih edilen ve en ulaşılabilir kolu olan film ve dizilerde sayısız çarpıcı ölüm sahneleri vardır. Filmin yörüngesini değiştiren ölüm sahneleri, çoğunlukla bir filmi izledikten sonra en çok tartışılan sahnelerdir. Evrensel olarak aynı hüznü hissettirir bu sahneler. Bir bilim kurgu filmi olan Harry Potter’da Profesör Snape’in ölümü, animasyon dizisi Arcane’de Silco karakterinin ölümü, savaş filmi Cesur Yürek’te William Wallace’ın ölümü, Black Swan’daki son dans sahnesinde Nina karakterinin izleyenleri şaşırtan ölümü yalnızca birer örnek. Tür fark etmeksizin aynı hisleri vermesi ölüm temasının duyguları yönetmekte ne denli güçlü bir tema olduğunu bir kez daha kanıtlar.
Štipl ve Ölüm

Heykellerde ölüm temasının örneklerine az rastlansa da Richard Štipl, heykelin karanlık tarafını temsil eder. Ölümü eserlerinde ön planda tutan Štipl, eserleriyle çoğunlukla eleştirmenlerde rahatsızlık hissini uyandırır. Bu çarpıcı anlatımı, eserlerindeki insan figürlerinin yüzleriyle sağlar. Yüzler, genellikle acı ve şiddeti temsil eder. Bu dehşet verici yüzler aynı zamanda ölümü hatırlatır. Aldığı bu ilham düşünülürse çok şaşırtıcı olmamakla beraber ölüme pesimist bir bakış açısıyla yaklaştığı açıkça anlaşılır.
Tüm bu örneklerden anlaşılacağı üzere ölüm sanatta kendine büyük bir yer edinmiştir. Çoğu zaman yaşamla birlikteliğiyle karşımıza da çıkar. Hangisinin baskın geldiği o esere özgüdür, fakat ölümsüz yaşam, yaşamsız ölüm düşünülemez. Her ne kadar karanlık da olsa her karanlıkta bir yaşam belirtisi bulmak insana özgüdür. Çoğu kültürde ölümden sonra da ayrı bir yaşamın devam edeceği belki de bunun bir göstergesidir. Çin felsefesindeki Yin Yang, ölüm ve yaşamın birlikteliğini gözler önüne net bir şekilde sermektedir.
Sanata bu denli yansıması hayatın gerçeği ölüm için kaçınılmazdır. Fakat sanat, ölüm karşısındaki korkuyu dönüştürmeye yarayabilir. Sanatın bu denli içinde olması bizlerin ölümü algılayış ve yorumlayış biçimimizi değiştirebilir. Kaçınılmaz ve hayatın bir parçası olduğunu kabullenmemize yardımcı olabilir.
Kaynakça
“Sardanapalus’un Ölümü “The Death of Sardanapalus” – Delacroix.” Sanata Başla, Web. Erişim tarihi: 24.12.2024
“General Wolfe’un Ölümü “The Death of General Wolfe” – West.” Sanata Başla, Web. Erişim tarihi: 24.12.2024
“Ölüm ve Genç Kız “Death and The Maiden” – Schiele.” Sanata Başla, Web. Erişim tarihi: 24.12.2024
Örgen, Ertan. “1940 Sonrası Türk Şiirinde Ölüm.” Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi, 13. yıl, 24. sayı, 2008-güz.
“Ölüm, Şiddet ve Psikolojiden Etkilenen Heykeller.” Art Full Living, Web. Erişim tarihi: 24.12.2024