Her insan başka bir düşünceyi var eder ve her bir düşünce dünya tarihine yön verir. Manifesto, insanların görüş ve hareketlerini; sosyal, siyasal ve sanatsal alanlarda halka açık olarak duyurdukları bildirgedir. Sanat tarihinde de sanatçılar görüşlerini yansıtarak sanat akımlarına öncülük etmişlerdir. Sanat manifestoları kimi zaman bir akıma tepki olarak yazılırken aynı zamanda görüş bildirmiştir.
Realizm Manifestosu
“Güzellik, hakikat gibi, kişinin içinde yaşadığı zamana ve onu anlayabilecek bireye göre göreceli bir şeydir.” (Gustave Courtbert ,1861, Realist Manifesto)
Realizm, Fransız Devrimi’nden sonra sanatçıların, neoklasisizm ‘in ve Romantizm‘in vurdumduymazlıklarına tepki göstererek, dünyayı gördükleri gibi resmetmeyi benimsemeleriyle ortaya çıkan bir sanat akımıdır.
Realizm kavramı, Gustave Coutbert’ın bazı eserlerinin Exposition Universelle‘de jüri tarafından reddedilmesi sonucunda ortaya çıkar. Coutbert, eserlerini Pavillon du Realism‘de sergilemeye karar verir ve sergi kataloğunun girişinde Realizm manifestosu‘nu (Le Réalisme), yayımlayarak Realizm terimini ortaya atar.

Coutbert, Realizm Manifestosunda “çağımın geleneklerini, fikirlerini, görünümünü tercüme etmek” düşüncesini Realizm’ in temel noktası kabul edip; manzarayı, doğayı ve kırsal yaşamı sanat eserlerine işler. Beraberinde Realist sanatçılar eserlerinde zengin kesimi resmetmek yerine işçi sınıfını ve günlük yaşamı tasvir ettiler.
Fütürizm Manifestosu
“Dünyanın ihtişamının değerinin yeni bir güzellikle, hızın güzelliğiyle arttığını ilan ediyoruz.” (Umberto Boccioni, 1910, Manifesto of the Futurist Painters)
İtalya’nın ilk modern sanat akımı olan Fütürizm, gelenekleri ve geçmişi reddederek modernleşmeyi amaç edinmiştir. İtalya’nın geçmişini “Tarihlerinin yükü” olarak gören fütürist sanatçılar; makineleşme, sürat ve modernliği kendilerine ilke edinerek, toplumu geleneksel baskılardan kurtararak ileriye götürmeyi amaçlamışlardır.

“Çalışmanın, zevkin ve isyanın heyecanlandırdığı büyük kalabalıkların şarkısını söyleyeceğiz; modern başkentlerdeki çok renkli, çok sesli devrim dalgalarının şarkısını söyleyeceğiz; şiddetli elektrikle yanan cephaneliklerin ve tersanelerin her gece canlı şevkinin şarkısını söyleyeceğiz. Aylar, dumanlı yılanları yiyip bitiren açgözlü tren istasyonları, dumanlarının çarpık çizgileriyle bulutların üzerinde asılı duran fabrikalar…”(Filippo Marinetti, The Foundation and Manifesto of Futurism)
Şehir Yükseliyor (The City Rises) – Umberto Boccioni 1910

Umberto Boccioni’nin Şehir Yükseliyor (The City Rises,1910) eseri, ilk Fütürist eser olarak kabul edilir. Umberto Boccioni, bu eserinde bir şehrin yeniden inşasını kaos ile beraber tasvir etmiştir. Burada savaş ve kaos şehirleşmeye çalışan medeniyeti temsil eder. Boccioni, belirli yüzler resmetmeyerek tablodaki figürleri şehrin bir parçası, enerjisi haline getirir ve canlı renkleri kullanarak yansıtır. Eserde aşağıdan yukarıya hiç bir figür sabit değildir bu değişimi sembolize eder.
Kübizm Manifestosu
“Kübizm, zanaatlarının teknik araçları için gereksiz olan her şeyi ortadan kaldırarak, bireysel zanaatların her birinin kişiliğine mümkün olan en tam gelişme özgürlüğü sağlayan bir kültürdür.” (Cubism and the General Culture, 1926, Albert Gleızes)
Kübizm, Pablo Picasso ve Georges Braque’ın öncülük ettiği ve Picasso‘nun Avignonlu Kızlar (Les Demoiselles d’Avignon,1907) tablosuyla başlayan sanat akımıdır. Kübist sanatçılar, Rönesans‘tan beri mekan tanımlamak için kullanılan perspektifi reddederek objeleri çeşitli açılardan resmettiler. Böylece sanatın doğayı taklit etmesi gerektiği fikrini bırakarak, farklı açılardan yaptıkları tasvirleri kullandılar.
Albert Gleizes ve Jean Metzinger tarafından Kübizm üzerine yazılan ilk teorik eser olan Du “Cubisme” Kübizm’ in ilkelerini oluşturdu. Kübizm’ in ilk aşamasına analitik kübizm dendi ve bu dönem 1912 yılına kadar devam etti. Daha parlak renklerin kullanıldığı ikinci aşama, sentetik kübizm adını aldı ve 1914’e kadar sürdü. Sonrasında sanatçılar kübizm’ i bireysel olarak yorumladılar böylece kübizm çok fazla sanatçıya ve sanat akımına ilham oldu.

Dada Manifestosu
“Bu manifestoyu, insanların bir arada temiz hava soluyarak birbirine zıt eylemlerde bulunabileceğini göstermek için yazıyorum; Eyleme karşıyım; sürekli çelişki için, olumlama için de ne yanayım ne de karşıyım ve açıklamıyorum çünkü sağduyudan nefret ediyorum.” (Hugo Ball, 1916, Dada Manifesto)

Birinci Dünya Savaşının karanlığına tepki olarak doğan Dadaizm, anti-sanat akımı olarak gelişmiştir. Mantıksızlığa dayanan Dada, her dilde başka bir anlama gelir.
“Dada sözlükten gelir. Bu çok basit. Fransızca ‘da “hobi atı” anlamına gelir. Almanca ‘da “güle güle”, “Arkamdan çekil”, “Bir ara görüşürüz” anlamına gelir. Rumence: “Evet, gerçekten haklısın, o kadar.” ( Hugo Ball, 1916, Dada Manifesto)
Hiç bir figürü kendilerine ilke edinmemeleriyle öne çıkan Dadacılar; değişken, renkli ve absürt eserler ürettiler, hazır nesneler kullandılar. Kapitalist toplumun estetiğine tepki olarak şok etkisi ve kırgınlık yaratmak ilkelerinin arasındaydı.
Çeşme (Fountain-1917) – Marcel Duchamp

Marcel Duchamp’ın en ünlü hazır nesnesi olan, Çeşme (Fountain) eserini 1917 yılında Bağımsız Sanatçılar Derneği‘ne sundu; fakat Çeşme (Fountain) sanat eseri olarak kabul görmedi.
Sanatın elle yapılması görüşünü savunan gelenekselcilik akımına karşı olan Duchamp, sanatçıların fikirlerinin yapımdan daha önemli olduğunu savundu. Sanatın ne olduğu ve ne olması gerektiği konusuna değinmesiyle Modern sanatın şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Sürrealizm Manifestosu
Sürrealizm, Dada hareketinin gelişmiş versiyonudur. Freud’un psikanalizle ilgili olan çalışmalarının yakından takipçisi olan Dadaist Andre Breton, 1924 yılında Sürrealist Manifesto‘yu yazarak Sürrealizm‘ i “kişinin, zihnin gerçek işleyişini sözlü, yazılı veya başka bir yöntemle ifade etmeyi amaçladığı saf, psişik otomatizm” olarak tanımlamıştır.
Sürrealist sanatçıların Freud’un görüşlerine olan yakınlığı onları Dadaist sanatçılardan ayıran belirgin özellik oldu. Dada hareketinden esinlenen Sürrealizm rasyonelliği reddedip, gündelik nesneleri anlamlandırmaya devam etti.
Belleğin Azmi/ Eriyen Saatler (La persistència de la memòria) – Salvador Dali

Salvador Dali, Belleğin Azmi (La persistència de la memòria,1931) eserinde zamanın dirençsizliğini eriyen saatler kullanarak yansıtmıştır. Sürrealizm akımının izlerinin belirgin bir şekilde görüldüğü Belleğin Azmi tablosu, saatlerin üzerindeki sinek, karınca ve insan yüzü figürleri, insanların belleğinin zamanla kaybolduğunu vurgular.
Sürrealist eserlerin anlamları her döneme ve kişiye göre değişkenlik gösterebilir.
Kaynakça
- “Art Manifestos Defining new realities” , web, Obelisk Art History,2022
- Dr. Charles Cramer and Dr. Kim Grant, “Dada Manifesto,” in Smarthistory, 7 Mart 2020, Erişim tarihi: 30 Mayıs 2023
- Dr. Beth Harris and Dr. Steven Zucker, “Pablo Picasso, Les Demoiselles d’Avignon,” in Smarthistory, 9 Ağustos 2015, Erişim Tarihi: 31 Mayıs 2023
- M. Elena, “The Avantgarde Nature of Surrealist Manifesto”, Widewalls, 18 Aralık 2016, Erişim tarihi: 28 Mayıs 2023
- R. Kelly, ” How the Groundbreaking Realism Movement Revolutionized Art History” , 8 Temmuz 2018, Erişim tarihi: 30 Mart 2023
- S. Courtney, “An Introduction To Futurist Art In 12 Works”, 1o September 2016, Erişim tarihi: 29 Mayıs 2023
- Susie Hodge, Sanatın Kısa Öyküsü, İstanbul: Hep Kitap, 2022
- T. Balasz, “10 Inspiring Art Manifestos”, Widewalls, 18 Mayıs 2020, Erişim Tarihi: 1 Haziran 2023
-
“What is Dadaism, Dada Art, or a Dadaist?”, Artland Magazine web. 30 Mayıs 2023