Kedilerin Hayatımıza Girişi
Sokakta bir kedi gördüğümüzde sevmeden, gülümsemeden geçemiyoruz. Günümüzde kediler çoğu evin bir üyesi haline gelmişken bazıları ise insanların verdikleri mama ve suyla sokakta ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Peki nasıl oldu da kediler hayatımızın ve sanatın parçası haline geldi?
Oldukça sevimli, kurnaz ve akıllı olan bu canlıların hikayesi Antik Mısırlılara kadar dayanıyor. O dönemde kediler evcil hayvan olmaktan ziyade birer avcı konumundaydılar. Sokaktaki fareleri, zararlı böcekleri öldürür, bulunduğu yerin hastalıklardan korunmasını sağlarlardı. Çevrede eğer korunması gereken bir bitki var ise bu görev de kedilere verilirdi. Antik Mısır’da kediler o kadar önem kazanmıştı ki, kedinin formu Tanrıça Bastet’e benzetilmişti. Tanrıça Bastet‘in koruma, mutluluk ve sağlık getirdiğine inanılıyor, kedinin miyavlaması, Bastet tarafından gelen bir armağan olarak görülüyordu.

Kediler Antik Yunan döneminde oldukça seviliyorken Orta Çağ Avrupa’sında bu durum tersine dönmüştür. Kilise gibi ibadet yerleri, kedileri lanetlemiş ve onların avlanmasına karar vermişti. Bunun sonucunda önce kediler öldürülmüş, ardından fare piresinin artışıyla insanlar vebaya yakalanmış ve önüne geçilemeyen bir salgın ortaya çıkmıştır. Tarihte yaşanan bu iki zıt olay, kedilerin de ekosistemde tıpkı diğer canlılar gibi önemli olduğunu insanlığa kanıtlamıştır. Veba salgının yaşandığı Orta Çağ döneminin ardından kediler hayatlarımıza tekrar dahil olmuşlar ve gitgide özel hayatımızın da birer parçası haline gelmişlerdir.
Rönesans ve Louis Wain
15-16. yüzyıl Rönesans’ıyla beraber sanat, edebiyat, tarih gibi birçok alanın gelişmesi üzerine sanatçılar çalışmalarında çeşitli nesnelerden, olaylardan ve canlılardan esinlenmişlerdir. Kediler de sanatçının esinlendiği canlılardan biri olmuştur. Özellikle portre çalışması gibi tek bir odak noktası olan çalışmalar o dönemde çok fazla talep görüyordu. İnsanlar ya kendilerinin ya da evcil hayvanlarının portrelerini çizdiriyorlardı. Söz konusu dönemde resimlerinde kedileri esirgemeyen isimlerden birisi de Louis Wain. Londralı sanatçının hayatı çocukluğundan itibaren kötü anılarla doluydu; buna rağmen eserlerini çizmekten vazgeçmedi. Louis Wain eşini çok seviyordu ve mutlu bir evliliği vardı. Geçirdikleri güzel zamandan sonra Louis’in eşine meme kanseri teşhisi konmuştu. Eşini mutlu etmek adına Wain, yavru bir kedi sahiplenmiş ve bu kedinin resimlerini çizmeye başlamıştı. Kedi temalı eserleri çizerken hem kendisi keyif alıyordu hem de eşini güldürebiliyordu. Bu yüzden sürekli olarak eserlerine kedileri koymaya devam etti ve bu sayede günümüzde Kedi Temalı Eserlerin öncüsü haline geldi.
Bu güzel günlerin sonunda ne yazık ki Louis Wain eşini kaybetti. Fakat bu durum onun, eserlerinde kedilere yer vermesini engellemedi. Daha sonra meydana getirdiği birçok esere kedileri de ekledi. Hatta eserlerinde kedileri hayvan olarak değil de insan gibi göstermeye başlamıştı. Çeşitli kedi temalı eserleriyle Louis, çoğu ülkede kedilere karşı olan önyargıyı kırdı. Kedilerin daha çok sevilmesini sağladı.

Bununla beraber, eşinin ve annesinin ölümünden sonra Wain, mental olarak zor günler geçirdi. Louis’in ablaları onun şizofren olduğu düşüncesine kapıldılar ve onu hastaneye yatırdılar. Hastanede kaldığı süreç boyunca Louis, kedi çizimlerini yapmaya devam etti.
”Kedi Temalı Sanat Eserleri” konusu Édouard Manet, Paul Gaugin, Suzanne Valadon, Pierre Bonnard gibi ressamlar tarafından da benimsenmiş, bu sanatçılar kedileri yapıtlarında ön plana çıkarmışlardır. Bu sevimli canlılar sadece Batı’da değil aynı zamanda dünyanın diğer bölgelerinde de birçok ressamın eserlerinde yer almıştır. Özellikle 20. yüzyıl ile beraber sanat alanında ortaya çıkan akımlar kediler ile ilgili olan çalışmaların daha çok incelendiği bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Kedilerin çok sevilen bir hayvan haline gelmesiyle birlikte yüzümüzü güldüren eserler de ortaya çıkmaktadır. Örnek verecek olursak sanatta baş yapıtlardan birisi olarak tanımlanan ve Johannes Wermeer tarafından çizilen İnci Küpeli Kız eseri geçtiğimiz yıllarda kedi versiyonuna dönüştürülmüştür.

Kedilerin Edebiyatta Yeri
Kedilerin varlıklarını sadece resim kategorisinde değil edebiyat kategorisinde de görebiliyoruz. Ünlü şairlerin ve yazarların eserlerine dahil olan kedi teması, bazen hüzünlendiriyor bazen ise tebessüm ettiriyor. Türk Edebiyatında da kediler oldukça sevilmiş ve birçok yapıta konu olmuştur. Eleştirmeleri ve denemeleriyle meşhur olan yazarımız Nurullah Ataç kediler için şunu söylüyor: “Kedileri ille herkes sevsin demeyeceğim, ama ben, kedi sevmeyenlerle anlaşamam.”
Türk ve dünya edebiyatında sanatçılar tarafından yazılan ‘Kedi Temalı’ eserlerden bazıları:
- Kedi Murr’un Hayat Görüşleri – E.T.A Hoffman
Hoffman, bu eserinde Murr adlı bir kediyi baş karakteri yapmıştır. Kedi Murr’un hayatta belli hedefleri vardır ve bu hedeflerini yaşarken okuyucuya yaşadıklarını anlatır, keyifli bir yolculuğa çıkarır.
”Ben daha minicik bir kediyken bile, asla patimi kendi gözüme sokmadım, ateşe ya da lambaya dokunmadım, vişne püresi yerine ayakkabı boyası yemedim, oysa küçük çocuklarda buna çok sık rastlanır…”
- Kedi Mektupları – Oya Baydar
Bu eser, bir kedinin ağzından sahipleri arasında tecrübe ettiği bilgi ve olayları okuyucuyla paylaşır. Sahiplerinin bir şeyler gizlediğini fark eden kediler bu gizemi çözmeye çalışır. Oya Baydar kitabın önsözünde şu cümleyle başlar:
“Bu romandaki kahramanlardan yalnızca kediler gerçektir.”
- Usta ile Margarita – Mihail Bulgakov
Bulgakov’un bu kitabında ideolojiler daha çok ön plana çıkmış ve iki ayrı dönem ele alınmıştır. Bu dönemlere tanıklık eden baş karakter kedi Behennot serseri bir kedidir.
Şimdiden, kendine güveninin azaldığını ortaya koyan bir sesle, “Dostoyevski öldü,” dedi kadın.
“Protesto ediyorum!” diye ateşli bir sesle haykırdı Behennot. “Dostoyevski ölümsüzdür!”
Resimde ve edebiyatta ortaya çıkan kedi temalı eserler kitleler tarafından oldukça sevilmiştir. Kedinin biyolojik olarak sevimli ve akıllı olması onu bir çok eserde ön plana çıkmasını sağlamıştır. Aynı zamanda bu canlıların insan vücuduna dopamin ve endorfin salgıladığı da bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kedi temalı eserler günümüzde çoğu esere konu olsa da hala alışılagelmişin dışındadır. Bu yüzden bireyler bu eserleri ilgiliyle takip ediyor, okurken veya incelerken keyif alıyorlar.
KAYNAKÇA
- Albayrak, Fulya. 20. Yüzyıl Resim Sanatında Kedi Figürü. Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi,2020.
- Savaş, K. (2021), Kediler ve İnsanlar, Yeni Türk Edebiyatı, 13/25, 301-308.
- Can Yayınları, ‘’Kediler Gününe Özel: Kedili Edebiyat Eserleri’’, Erişim: 21 Temmuz 2022, https://www.canyayinlari.com/kediler-gunune-ozel-kedili-edebiyat-eserleri
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, ‘’Usta ve Margarita’’, Erişim: 21 Temmuz 2022, https://www.iskultur.com.tr/usta-ve-margarita.aspx
- Kaltz, B. (2021). See Louis Wain’s Exuberant Cat Art at the Hospital Where He Spent His Later Years.Erişim: 19 Temmuz 2022 https://www.smithsonianmag.com/smart-news/see-louis-wains-exuberant-cat-art-at-the-bethlem-hospital-180979287/
- Illustration Chronicles, ”Cute Cats and Psychedelia: The Tragic Life of Louis Wain”, Erişim 19 Temmuz 2022 https://illustrationchronicles.com/cute-cats-and-psychedelia-the-tragic-life-of-louis-wain
- Brooks, K. (2015), Cats Are Taking Over Famous Western Artworks And We’re Definitely Not Mad About It. Erişim: 18 Temmuz 2022. https://www.huffpost.com/entry/cats-are-taking-over-famous-western-artworks_n_55e75737e4b0aec9f355c018
- Yıldırım, M. C. (2020), Kaçış yaratıkları: Kediler ve Edebiyat. Erişim: 20 Temmuz 2022
- Palabıyık, O. (2016), Kedili Edebiyat: Yazarlar ve Kedileri. Erişim: 23 Temmuz 2022 https://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/kedili-edebiyat-yazarlar-ve-kedileri-i-5596