Sanat Dönemleri Serisi: Soyut Sanat

spot_img

Soyut sanat neredeyse bir asırdır sanat dünyasına dahil olsa da tam olarak ortaya çıktığı dönemi saptamak pek mümkün değil. Birçoğumuz da soyut sanatın ne olduğunu neyi anlattığını ya da bir şey anlatma peşinde olup olmadığını bile anlamıyoruz. Serimizin bu bölümün de Soyut Sanat’ın neyi anlattığına ya da neyi anlatmadığına bir göz atacağız.

Birçok sanat eleştirmenine göre bu sanat türünü 19. yüzyıla, Empresyonizme dayandırmak doğru olacaktır. Örneğin, Claude Monet nesnelerin betimlemesine değil de görsellerin duygulanımlarına odaklandığından soyut sanatçılardan biri olarak kabul edilebilir. Yalnızca kültürel anlamda birçok tartışmaya yol açması değil, aynı zamanda yaratıcılığı destekleyen bir gelenek de denilebilir.

Soyutlama tam olarak bir fikrin onun nesnel referanslarından soyutlanarak ifade edilişidir. Bu görsel sanatlarda, betimleme eyleminin herhangi bir direkt ve referansa dayalı noktalarından sıyrılışı demektir. Soyut sanatı bu sebeple kavramsal olmayan sanat olarak da ifade edebiliriz.

Soyut Sanat’ın Zeminini Hazırlayan Dönem

19. yüzyılda gerçekleşen Endüstri Devrimleri bireylerin ve toplumların yalnızca ekonomik hayatlarını etkilememiştir. Aklın ön plana geçtiği bu dönemde bireylerin maneviyat, kutsallık din gibi bazı kavramlarla ilişkilerini değiştirmiştir. Bilime, deneysel bilgiye verilen önem manevi kavramların bireylere verdiği güven duygusunu da sarsmıştır. Bu dönemin hızlı değişimleri, icat ve yenilikleri bu dönemin sanatını da bu hızda etkilemiştir birçok akımı besleyen yeni duygulanımları mümkün kılmıştır.

Ancak soyut sanat modernizmin arka planını hazırlayan akılcılık, aydınlanma gibi evrensel doğrulara da mesafesini koyar. O artık özne oluşunun farkındadır; öznenin biricik olduğunu ve bu sebeple de evrensel olmaktan uzak oluşunu temel alır. Genel geçer doğrular, geleneksel kalıpları referans almak, onlarla kendisini kısıtlamak zorunda değildir.

Aslına bakacak olursak sanat bir soyutlama biçimidir; biçimleri, duyguları, olayları, hareketleri soyutlayarak anlatma biçimi. Eğer bu açıdan bakacak olursak mağaralardaki resimlerinde bir soyutlama, gerçeği yeniden yaratma, yansıtma çabası olduğunu görebiliriz.

İlk işaretleri;

Soyutlama İzlenimciliğe ve Kübizme kadar götürülebilir. Bu sanat akımları sanatın kavramsal olmak zorunda olmadığını kanıtlamıştır. 

Özellikle Kübizm, soyut sanatın öncüleri sayılan sanatçıların eserlerini yaratmalarında önemli bir esin kaynağı olmuştur.

Modern Soyut Sanatın 20.yüzyılın başlarında başladığı söylenebilir. O günler için oldukça sıradışı olan bu hareketin sanatçıları gerçek hayata en ufak bir referans gösterme şartına bile karşı çıkmaya başlamışlardır. Modern sanat geçmişin tüm geleneklerini ve betimleyici ifadelerini reddetmiş ve onun yerine içselliği, duyguları doğrudan görselleştirmeye çalışmıştır.

Wassily Kandinsky – Rusya – (1866 -1944)

”Tüm sanatlar içerisinde, soyut resim en zorudur. Nasıl resim yapılacağınızı bilmeniz gerekir; yaratım için ve renkler için yüksek bir hassasiyete sahip olmalısınız, gerçek bir şair olmalısınız. Sonuncusu zorunludur.”

https://en.wikipedia.org/wiki/Wassily_Kandinsky#/media/File:Vassily_Kandinsky,_1898_-_Odessa_Port.jpg

Batı sanatında soyut sanatın yaratıcılarından biri olarak kabul edilir Kandinsky. Ona göre, sanatın objesi duyularımızla algıladığımız nesneler değildir, içimizdeki duygular, düşünceler yani tinselliktir onlar da duyularla kavranamazlar. Kandinsky için içsel dünyayı görselleştirmeye yarayan soyut sanat idealdir. Sanatçı iç dünyasına girer, onu gözlemleyerek tanır ve eserlerine onu aktarır.

”Sanatta Ruhsallık Üzerine (1912)” adlı kitabında saf renklerin psikolojik etkilerini vurgulamış, canlı bir kırmızının bir boru sesi gibi bizi nasıl etkileyebileceğini belirtmiştir. Bu yolla insanlar arasında ruhsal bir bütünleşme yaratmanın mümkün olduğuna inanıyordu. Bu inançtan aldığı cesaretle, rengin müziği üstündeki ilk denemelerini sergiledi. Böylece ”Soyut Sanat” olarak adlandırılan akımı da başlatmış oldu (Gombrich 571).

Kandinsky sanatıyla insanda hislenme ve hissetme yetilerini uyandırmaya çalışır. Müziği kavramsal olmayan sanatın en aşkın formu olarak görür, müzisyen dinleyicinin beyninde imgeleri seslerle uyandırır. Buradan ilham alarak o da nesneden uzak, ruhsallık yönünden beslenmiş resimler yaratmayı amaçlamıştır.

The Blue Rider – Mavi Binici

Yalnız bir binici, bir kır manzarasından boydan boya geçer görünmektedir. Bu eserde ışığın ve karanlığın bir karşıtlığını yansıtan fırça darbelerinin benekli görünümü, Empresyonist sanatın izlerini barındıran bir biçimde.

https://en.wikipedia.org/wiki/Wassily_Kandinsky#/media/File:Wassily_Kandinsky,_1903,_The_Blue_Rider_(Der_Blaue_Reiter),_oil_on_canvas,_52.1_x_54.6_cm,_Stiftung_Sammlung_E.G._Bührle,_Zurich.jpg
Moscow I (Red Square)
https://www.wassilykandinsky.net/work-38.php
https://www.wassilykandinsky.net/work-38.php

Composition X – Kompozisyon 10, (1939)

Siyahın geniş kullanımı dikkate değerdir; hayatın sonundaki karanlığın yanı sıra kozmosu çağrıştırır. Dalgalı renk düzlemleri, mikroskobik organizmaları akla getirir, aynı zamanda Kandinsky’nin yaşamının sonlarına doğru deneyimlediği içsel duygusal ve ruhsal duyguları da ifade eder biçimdedir. Siyah arka planla zıt görünen renki geometrik formlar, yaşam döngüsünün yükseliş ve düşüşünün yanı sıra evrende mevcut olan uyum ve gerilimi de gösterir. Yaşam boyu süren Kompozisyon serisinin sonuncusu olan bu çalışma, Kandinsky’nin temsili olmayan resim yoluyla biçim ve ifadenin saflığına yönelik araştırmasının doruk noktasıdır.

https://en.wikipedia.org/wiki/Composition_X_(Kandinsky)#/media/File:Vassily_Kandinsky,_1939_-_Composition_10.jpg
Pieter Mondrian – Hollanda – (1872 – 1944)

Pieter Mondrian; yatay ve dikey çizgilerle yapılan, yalnızca ana renkleri ve siyah-beyazı içeren soyut resim sanatı olarak adlandırılan Neo-plastisizm adlı akımın yaratıcısı olarak tanınır. Aynı zamanda bir teorist ve yazar olan Mondrian şekil ve imgelerini çizgi ve dikdörtgenlere indirgeyerek tüm geçmiş sanat referanslarına karşı çıkar. Bu yolla sanatçı, sanatın doğanın spiritüelliğini yansıtabileceğini savunur. Doğayı ve evrenin işleyişinin altında yatan mistik enerjiyi arayan Mondrian bunun için sanatında kullandığı her unsuru en temel noktalarına indirir.

Mondrian Empresyonizm, Art-izlenimcilik, Fovizm, Kübizm gibi akımları da keşfederek kendi tarzıyla harmanlar. Özellikle, Kübizm kendi sanatının oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Kübizmi olduğu gibi almaz, fikirlerini kendisiyle entegre ederek sanat yolculuğuna özgün esinlenmelerle devam eder. Örneğin 1911 yılında ”Still Life with Gingerpot” adlı çalışmasının ilk versiyonunu resmeder bir sonraki yıl ise bu eseri kübist tarzıyla yeniden yorumlar. Bu tabloda kesişen siyah çizgiler görünümü ortaya çıkarır.

Still Life with Gingerpot

Aynı zamanda ağaç ve çiçek çizimleri soyutlamalarında büyük bir yer kaplar.

Kazimir Maleviç – Ukrayna – (1878-1935)

Mondrian gibi Malevich de Kübizm’den etkilenen sanatçılardandır; bu akımdan etkilenerek ‘Süprematizm’i (geometrik soyutlamalarına verdiği isim) yaratır. Dünyadan bir izlenimi, bir anlatım öğelerinin barındırmasına karşı çıkarak sanatın saf ve özgür bir biçimde icra edilmesini savunur. Süprematizmi nesneden kurtarılmış özgür sanat olarak tanımlar. Süprematist birçok eser esinini sanatçının Siyah Kare adlı eserinden alır.

Bu resimle Maleviç, yeni sanatın geçmişle tüm bağlarını kopartıp, sıfırdan, hiçten başlaması gerektiğini vurgulamak istemiştir. Sanat dünyasına kübistlerle giren soyutlama ve eleme, Mondrian ve Malevich‘te yıkma ve yok etme özelliğine dönüşmüştür (İşpiroğlu 54).

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kazimir_Maleviç#/media/Dosya:Malevich.black-square.jpg
Paul Klee – İsviçre (1879 – 1940)

”Sanat, görüneni yeniden üreten değil; aksine onu görünür yapandır.”

Paul Klee kişisel hikayelerini, karakterini, mizahını ve gençlik yıllarında deneyimlediği müzik deneyimini sanatında harmanlayan Dışavurumcu ve Sürrealist bir sanatçıdır. Bu sebeple doğal görünümler ve biçimler yaratıcılığı kısıtladığına inanır. Ona göre yaratıcılık bilinç dışından gelmektedir ve sanatçı kendi içsel deneyimlerini yansıtmalıdır. Renkler onun hayattaki zıtlıkları ve uyumu yansıtma yolu olmuştur. Renkler için onun esin kaynağı olduğunu ifade eden tecrübelerini anlatan metinler yazmıştır.

Çiçek Efsanesi (1918), Sprengel Müzesi

https://en.wikipedia.org/wiki/Paul_Klee#/media/File:Paul_Klee_Flower_Myth_1918.jpg

Highways and Byways – (1928), Ludwig Müzesi

Klee’nin bu eserinde amaçlamış olduğu gerçek dünyadaki konusundan tam olarak kopuş tam olarak gerçekleşmiş değildir. Tuvalin üst kısmındaki dar mavi dikdörtgenler gökyüzünü çağrıştırır adeta; düzensiz dikdörtgenler ve yamuklar da gözümüzü ufka götüren yolları ifade eder gibidir. Soluk tonlara boyanmış geniş yamuklar, bir ana yol önermek için tuvalin ortasına yerleştirilmiştir. Klee böylelikle, gerçek dünyadaki bir derinlik ve hareket duygusu yaratmak için rengi, şekli ve çizgileri kullanır.

Highway and Byways [<i>Hauptweg und Nebenwege</i>] (1928)

Soyut Dışavurum Akımı

Naked Man with Knife c.1938-40 Jackson Pollock 1912-1956 Presented by Frank Lloyd 1981 http://www.tate.org.uk/art/work/T03327
Jackson Pollock – Amerika – (1912-1956)

Soyut Dışavurumculuk akımının önemli isimlerinden biri olan Pollock spontane bir teknik benimseyerek bu amaçla özdeşleştiği damlatma tekniğiyle bilinmektedir. Yaşadığı bazı psikolojik problemler sebebiyle aldığı psikolojik yardımlar sanatçının sanatını da şekillendirmesine yarayacak bir biçimde bilinç dışıyla yüzleştirir sanatçıyı. Psikoloji ekolünden ve semboller üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Carl Jung’dan esinlenen Pollock simgeleri ve Amerikan yerlileri gibi birçok konuyu harmanlayarak gerçeküstü eserler çıkarır ortaya.

Hazırlıksız olmak ve eserin performa edildiği sırada keşfedilmesi önemlidir Soyut Dışavurumcu sanatçılar için. Özellikle Amerika’da II. Dünya Savaşı sonrasında yaygınlaşmaya başladığından New York Okulu akım ve sanatçıları olarak da bilinir.

Farklı toplumlarda ve yapılarda farklılaşan sanat akımları, kırılma ve birleşme noktalarıyla birçok ortak noktalarda birleşebilirler. Sonuç olarak, Soyut Sanat 20.yüzyılda ortaya çıkan birçok akımı içinde barındırabilecek bir sanatsal dünya görüşüdür. Görsel gerçekliğin doğru bir tasvirini temsil etmeyen, bunun yerine çizgiler, şekiller, renkler, formlar ve hareket işaretleri aracılığıyla iletişim kuran sanattır. Soyut Sanat akımının sanatçıları, çalışmalarını oluşturmak için geleneksel araçları daha deneysel fikirlerle karıştırarak çeşitli teknikler yaratmışlardır.

 

Kaynakça:

Gombrich, E. H. Sanatın Öyküsü. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2017.

Nazan İşpiroğlu ve Mazhar İşpiroğlu, Sanatta Devrim. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1993.

Kandinsky, Wassily. Sanatta Ruhsarlık Üzerine. İstanbul: Altı Kırkbeş Yayınları, 2010.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Bouquet of Sunflowers Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Bu yazımızda sizlere ünlü empresyonist ressam Monet'nin "Bouquet of Sunflowers" tablosunun anımsattığı şarkıları derledik.

5 Maddede William James: Deneyimin Felsefesi ve Pragmatizmin Doğuşu

William James, pragmatizmden bilinç akışına uzanan fikirleriyle modern felsefe ve psikolojinin yönünü değiştirdi; deneyimi, hakikatin ölçütü haline getirdi.

Camus’nün Yabancı’sı: İnsan Toplumdan Kopunca Ne Hisseder?

Camus'nün Yabancı'sı, toplumdan kopmanın duygusal ve psikolojik nedenlerini, yalnızlığın özgürlükle kesiştiği anlar ile gözler önüne serer.

Kodlarda Saklı Ayrımcılık: Yapay Zekâ Cinsiyetçi mi?

Yapay zeka, insanlığın önyargılarını dijital biçimde yeniden üreterek cinsiyetçi kalıpları pekiştiriyor; ancak adil veri ve çeşitlilikle daha eşit bir gelecek mümkün.

Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis: Hollanda Usulü Krepler

1986’dan beri hizmet veren Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis, Hollanda’da krep ve poffertjes keyfi için sıcak ve samimi bir durak!

One Battle After Another Film İncelemesi: Katmanlı Bir Savaş Hikâyesi

Paul Thomas Anderson'ın büyük sükse yaratan yeni filmi One Battle After Another, politik bir aksiyon olarak karşımıza çıkıyor.

The Rolling Stones – Paint It, Black ve Psikoloji Çerçevesinde İncelemesi

The Rolling Stones'un karanlık ruh halini müziğe gönüştürdüğü başyapıt; Paint It Black

Tove Ditlevsen – Bağımlılık | 11 Alıntı

"Dışarıdaki dünya insafsız ve karmakarışık ve ona karşı gücümüz yetmediğinden, ondan kaçınmayı yeğliyoruz."

Çocukluk Travmaları: Belirtileri, Sonuçları ve Çözüm Yolları

Çocukluk döneminde yaşadığımız olaylar karşısında hissettiğimiz duygular ve düşündüğümüz düşünceler travmalar doğurabilir. Peki, bu travmaların belirtileri, sonuçları ve çözüm yolları nelerdir?

Söylenti Radarında Bu Ay: Sombr

"back to friends" şarkısıyla zirveye tırmanan genç sanatçı Sombr'ın müzik serüvenine yakından bakalım

Editor Picks