Sanat Dönemleri Serisi: Fovizm

Yazı İçindekiler [hide]

Aslı Karadağlı
Aslı Karadağlı
Sanat Tarihçisi, İçerik Üretici.
spot_img
spot_img

Yaratıcı olmak isteyen, önce her şeyi yıkmakla işe başlamalıdır, eski değerleri yerle bir etmelidir. 

-Friedrich Nietzsche

Fovizm, 1900’lü yılların başlarına doğru kurulmuş bir sanat janrıdır. Sanat tarihinde 20. yüzyılın ilk avangart türlerinden biri sayılan sanat akımı, cesur renkleri çocuksu tavrı ile dikkat çekerken modern sanatın erken örneklerini yansıtmaktadır. 1900’lü yılların başında ortaya çıkan Fransa kökenli bu sanat akımını detaylarla incleyeceğiz.

1898-1908 yılları arasında Henri Matisse tarafından kurulan sanat akımı bir grup sanatçının da katılımı ile büyümüş ve gelişmiştir. Modern sanatta bu süreçten sonrasında sanatın belli bir grup etrafında birleşmesi yavaş yavaş azalarak son bulmuştur. Yani, fovizm akımı belli bir grup etrafında gelişen son akımlardan birisidir. Bu süreçten sonrasından sanat bireysel bir yola girecektir.

Fovizm Nedir?

Sanat eleştirmeni  Louis Vauxcelles, 1905 yılında Paris’teki Salon d’Automne sanat sergisini incelediktan sonra (Sergide Matisse, André Derain, Maurice de Vlaminck ve Charles Camoin gibi isimlerin fırça yapıntıları yer alıyordu.) Eserlerdeki renk cümbüşünü kaba ve evcilleşmemiş olarak niteleyen Louis Vauxcelles,bu sanata ve sanatın temsilcilerine ”vahşi” dedi. Fovizm sanatı, birçok modern sanat akımında olduğu gibi ismini hakaret yoluyla edindedir.

Fovist resimde dikkat çeken bazı önemli noktalar vardır. Bunlardan biri; çiğ, pişmemiş canlı renklerdir. Bir diğeri de sanki bir çocuğun elinden çıkma bir resim gibi kaba ve basit sayılabilir. ”Vahşi veya yabanıl hayvanlar” gibi ağır eleştiriler almasının sebebi ise bu üsluplardır.

Bu akımın en önemli temsilcileri başta Henri Matisse olmak üzere, Andre Derain, Maurice de Vlamınck, Albert Marquet, Henri Manguin’dir. Şimdi gelin detaylarla fovist resimler inceleyerek bu vahşi sanatı keşfedelim.

Henri Matisse, Şapkalı Kadın , 1905.

Henri Matisse’in eşini resmettiği gösterişli şapkası ile dikkat çeken Şapkalı Kadın eserine bakalım. Öncelikle portrede bir renk cümbüşü vardır ve perspektif gözetilmeksizin renler alelade bir şekilde serpiştirilmiştir. Kadının ifadesi duruşu her ne kadar izleyiciye geçse de natüralist olmayan bir yan vardır ve bunu boyalar sağlar.

Henri Matisse, Kırmızı Oda, 1908, Ermitaj Müzesi.

Matisse’in bir başka eseri Kırmızı Oda‘ya bakalım. Öncelikle ilk bakıldığında gözü yorabilcek bir eserdir. Kırmızı duvardan masaya kadar yoğun bir şekilde resme hakimdir. Resimde boyut kavramı yoktur. Yani bir perspektif görülemez. Desenler, masa üzerindeki nesneler adeta kırmızı bir havada uçuşuyor gibidir. Kadın figürün vücut hatları anotimiye uygun değildir. Hatta oranlar birbirini o kada tutmaz ki sandalyenin duruşu ile kadının oturma pozisyonu da zor bir ihtimaldir.

Andre Derain, Lonra Köprüsü, 1906, Museum Of  Modern Art.
Maurice de Vlaminck, Taşra Partisi, 1905, Özel Koleksiyon

Vlaminck ve Derain’ın eserlerini inceledğimizde bu sanata ve bu sanatın temsilcilerine vahşi denmesinin sebebi rahatlıkla anlaşılır çünkü bu sanatçılar manzarayı ya da figürü fırçalarla adeta pataklamışlardır. Ayırt edilir bir manzara görüntüsü ya da seyirciye tatmin olacağı bir görüntü sunmaz fovisler fakat aynı zamanda bu resimlerde ağacı, kadın-erkek figürlerini gemiyi, köprüyü ayırt edebiliriz. Sadece bu ayrım naturalist bir gerçeklik sunmadığı için, çocuk elinden çıkma, kaba, dolayısıyla vahşi algılanır.

”Yeni bir sanat için büyük mücadelenin verildiği şu günlerde, eski ve kurumsal güçler karşısında darmadağınık ‘vahşiler’ gibi savaşıyoruz. Eşitlikten uzak bir savaş bu, ama ruhani meseleler rakamlarla değil, fikirlerin gücüyle ölçülür.” 

-Franz Marc

Kırmızı ve Mavi At, Franz Marc, 1912, Städtische Galerie im Lenbachhaus München

Bir başka vahşi sanatçı olan Franz Marc’ın Kırmızı ve Mavi At isimli eserine baktığımızda yoğun pastel, canlı renklerin egemen olduğunu görebilirz. Resimde perspektif yoktur iki tane at figürü ayırt edilir. Fakat bu hayvanlar adeta geometrik belli belirsiz karmaışık canlı renkli tuvalin üzerinde adeta uçuyordur. Eserde kübisr kırılmalar görülmeye başlanmıştır. Coğrafyanın sanata etkilerinin ön planda görüldüğü bu eser Fovist resmin Alman ekolünü yansıtır.

”Bir şey çirkinse gerçekten onu görmüyorsunuzdur.”  -Henri Matisse

Kaynakça

Antmen Ahu, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, Sel Yay., 2014.

Hodge Susie, Sanatın Kısa Öyküsü, Hep kitap yay., 2019

 

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.