Salvador Dalí “Belleğin Azmi” Tablosunu Bugün Yapsaydı Hangi Albümü Dinlerdi?

Editör:
Gizem Yürük
spot_img

Müzik, çoğu zaman içimizde yeni hisler uyandırır ve var olanı besleyip büyütür. İlham kaynağıdır ve başka sanat dallarında da kendini gösterir. Ünlü ressam Salvador Dalí de “Belleğin Azmi” tablosunu yaparken pekâlâ müzikten ilham almış olabilirdi. Peki, hangi albüm ona bu ilhamı verebilir?

Salvador Dalí’nin Zaman Algısı ve Porcupine Tree 

Salvador Dalí, Kültür İstanbul
Salvador Dalí, Kültür İstanbul

Katalan ressam Dalí’nin belki de en bilinen tablosu “Belleğin Azmi”. İlerleyen yıllarda, özellikle Einstein’ın görelilik kuramından çok etkilendiği söylenen Dalí’nin erken döneminde, zamanın temsili olan saatlerin eriyip gittiği bir tabloyu resmetmiş olması elbette hiç şaşırtıcı değil. 

1931 yılında resmettiği Belleğin Azmi, ressamın söylediğine göre ilhamını aslında sıcak bir ağustos günü güneş altında eriyen bir peynire bakarak almış. Böylece zaman, sadece metaforik olarak değil, fiziksel olarak da nasıl eriyip gittiğini Salvador Dalí’nin yaratıcı gözlerine görünür kılmış. 

Salvador Dalí’nin sürreal tablolarına eşlik edebilecek sanatçılardan en uygun olanı, Porcupine Tree olabilir. İcra ettikleri müziğin dinleyiciyi bilinmeyen diyarlara götürmesi, anlayamadıkları bir hissin içine sürüklemesi, kısacası gerçeğin dışına davet etmesi…

Grup üyeleri, usta ellerinde canlanan enstrümanları ile zamansız bir yer kurguluyor ve dinleyici oradayken on beş, yirmi dakikalık şarkıların bile kısa bir sürede geçip gittiğini hissediyor. Bu sebeple eğer Dalí günümüzde yaşıyor olsaydı, progresif ve psikedelik rock müziği birleştiren grup Porcupine Tree’nin erken zaman albümlerinden epeyce ilham alırdı diyebiliriz. 

Stars Die Albümüyle “Belleğin Azmi”ne Yolculuk

Porcupine Tree, Kscope music
Porcupine Tree, Kscope music

Eğer Salvador Dalí, Belleğin Azmi tablosunu bugün yapıyor olsaydı, fırçasına eşlik eden albüm Porcupine Tree’nin “Stars Die” albümü olurdu. “Stars Die”, Porcupine Tree’nin bir derleme albümü aslında. Bu albüm orijinal olarak “Stars Die: The Delerium Years” adıyla yayınlanmış.

Baştan sona dinlendiği zaman insanı duygudan duyguya sürükleyen bir albüm yapısı var fakat en önemli özelliği progresif ve psikedelik anlamda Dalí’nin tablosu kadar düşsel bir atmosfer sunması. Üstelik bu albümün bir derleme olması aslında “Belleğin Azmi” tablosunun tam da anlatmak istediği şeye vurgu yapıyor: zaman ve zamansızlık

Bazen yavaşlayıp bazen hızlanan ritimler eşliğinde akıp giden şarkılar aslında Belleğin Azmi’ndeki saatler ile oldukça uyumlu bir bütün oluşturuyor. “Stars Die” albümünü dinlerken, şarkılar içinizden akıp gidiyor ve sizi aslında zamansız bir yere götürüyor.

Belleğin Azmi aynı zamanda Salvador Dalí’nin yumuşak ve sert objeler kullanımı etrafında da şekil almış bir tablo. Yumuşak ve sert cisimlerin birbirleri yanında kullanılarak ortaya çıkarılmak istenen zıtlık, “Stars Die” albümündeki şarkılarda da kendini gösteriyor. Örneğin albümün ilk şarkısı Radioactive Toy bu yumuşak-sert zıtlığını en güzel yansıtan şarkılardan birisi. Yavaş ve yumuşak temposu zaman zaman hızlanıp sertleşiyor. Üstelik albümün genel havasındaki bilinmezlik, şarkı sözlerindeki gerçeküstü metaforlar, tablodaki sürrealizmi çağrıştırıyor. 

1. Nine Cats

Sözlerine bakıldığında gerçek bir masal anlatısı olarak karşımıza çıkan şarkı Nine Cats, ninni benzeri tınısı ile gerçekliği alt üst ediyor ve sözlerinde çocuksu bir yaratıcılık sergiliyor.

Dinleyiciyi çocukluğuna götürebilen bir şarkı, Belleğin Azmi gibi zamana meydan okuyan bir tablo için ideal bir esin kaynağı olsa gerek. Zamana meydan okuyup yenilen, yenilgiyi kabul eden ve bu sebeple de zamanın bir parçası olarak akıp giden kimlik olarak çocukluk, ve çocukluğu anımsatan bir şarkı Nine Cats…

“A pharaoh played a merry tune
(Firavun mutlu bir melodi çaldı)
And watched nine cats dance on the moon
(Ve seyretti dokuz kedinin ayda dansını)
I didn’t know what all this meant
(Tüm bunlar ne demekti bilmiyordum)
I didn’t know why I was sent”
(Neden gönderildiğimi bilmiyordum)

2. The Nostalgia Factory

Bir değişim ve dönüşümü anlatan şarkı, bu sebeple zamanın akışına da göz kırpıyor. İsmi bile Belleğin Azmi tablosuna ilham olmaya tek başına yeterli gibi görünürken, anlattığı hikayesiyle, gerçeküstü vokalleri ve tınısıyla da bu ilhamı daha da güçlendiriyor. 

“The caterpillar gasped at me and says
(Tırtıl şaşırdı ve dedi ki,)
“My god, if that’s what’s going on inside your head
(Tanrım, eğer düşündüğün buysa)
You can see so much more than I
(Benden çok daha fazlasını görebiliyorsun)
I think it’s time to turn into a butterfly.”
(Sanırım kelebeğe dönüşme vakti geldi.)

3. Fadeaway

Hem sözleri hem de tınısı “Belleğin Azmi” tablosu ile kol kola giden bu şarkı, tabloyu yaparken pekâla Dalí’ye eşlik etmiş olabilir. Sözlerindeki bilinmezlik, dinleyiciye bir şeyi hatırlamak isteyip de hatırlayamamayı çağrıştırıyor. Yumuşak melodisi ise dinleyiciyi uykuya davet eder gibi; gerçek ve gerçeküstünün sınırlarını iyice bulanıklaştırıyor. 

I stumbled through the dark unaware
(Karanlık evren boyunca tökezledim)The face in the hall isn’t there
(Koridordaki yüz orada değildi)Tomorrow has gone
(Yarın gitti)Where do the voices come from?
(Sesler nereden geldi?)

 

4. Stars Die

Elbette albüme ismini veren tekliden bahsetmeden geçmek olmaz. Stars Die, zamanın akışını tasvir eden şairane bir şarkı. Şarkının hikayesi bundan çok daha fazlası, fakat sürekli bir geçiş, bir akış anlatıldığı için Dalí’nin bu şarkıdan ilham almaması neredeyse imkansız olsa gerek.

Özellikle sert ve hızlı tempolu şarkıların bulunduğu albümde böylesine yumuşak melodiye ve sakin vokallere sahip olan bir şarkı, keskin köşeleri objelerin üzerinde yumuşak bir formda eriyen saatleri çağrıştırıyor. Yıldızların ölümü ve kararan gökyüzü de dinleyiciye zamanın akışını anımsatan bir metafor

“Tree cracked
(Ağaç yarıldı)
And mountain cried
(Ve dağ ağladı)
Bridges broke
(Köpürler kırıldı)
And window sighed
(Ve pencere iç çekti)
Cells grew up and rivers burst
(Hücreler büyüdü ve dereler taştı)
Sound obscured and sense reversed”
(Ses soyutlaştı ve algı tersine döndü)

5. The Sky Moves Sideways (Phase One)

Hem müzikal hem lirik olarak aslında Belleğin Azmi tablosu ile kol kola yürüyen bir şarkı The Sky Moves Sideways (Phase One). Yavaş ve düşsel başlangıcı, bilinmeyen bir diyarda dolaşma hissi tablonun sürreal köklerine ilham kaynağı olabilecek nitelikte. Zamanın mekan, uzay içerisindeki varlığı ve hareketi ele alınıp değiştiriliyor, dönüştürülüyor. Tabloda da saatlerin eriyip gitmesi, zamanın kendi akışının dışına çıkması olarak da yorumlanabilir.

“We lost the skyline
(Ufuk çizgisini kaybettik)
We stepped right off the map
(Haritadan dışarı adım attık)
Drifted in to blank space
(Uzay boşluğunda süzülürken)
And let the clocks relapse”
(Saatlerin tekrarına izin verdik)

6. The Sound of No-One Listening

Hem grubun hem de albümün popüler enstrümantal şarkılarından biri olan The Sound of No-One Listening, özellikle “Belleğin Azmi” tablosunun arka planındaki çöl manzarası ile uyumlu bir tınıya sahip. Şarkının akışı, hızlanan ve yavaşlayan ritmiyle, insanın anıları arasında dolaşması gibi. Sözünün olmaması da dinleyicinin kendi aklı içinde gezinmesine müsaade ediyor.

Salvador Dalí nasıl fırçasıyla zamanı, gerçekliği büküyor ise, Porcupine Tree de ritimleri, melodileri ve sözleri ile aynısını yapıyor.


Kaynakça:

  1. PORCUPINE TREE – Stars Die: The Delerium Years 1991 – 1997 (2002). Web. Erişim Tarihi: 28.07.2025

2. The Editors of Encyclopaedia Britannica. “Salvador Dalí | Biography, Art, Paintings, Surrealism, and Facts.” Encyclopedia Britannica, Web. Erişim Tarihi: 28.07.2025

3. Özgür, Gülşah Meral. “Salvador Dalí Ile ‘Belleğin Azmi’Ne Bir Bakış.” Dr. Gülşah MERAL ÖZGÜR | Psikiyatrist – Psikoterapist. Web. Erişim Tarihi: 28.07.2025

4. Öne çıkan görselin alındığı site: Tablohane

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.