Atatürk’ün yaveri ve en yakın arkadaşı olarak bildiğimiz Salih Bozok, 1881 yılında, Selanik’te dünyaya geldi. Atatürk ile arkadaşlıkları çok öncelere, çocukluk yıllarına dayanıyordu. Hatta uzaktan akraba oldukları da söylenen Bozok ve Atatürk, ilk subaylık senelerini de birlikte geçirmişlerdi. Hayatı boyunca Atatürk’ün yanında olarak ve her kararında destek vererek, can yoldaşlığı yapan Salih Bozok Atatürk’ün verdiği yaverlik görevini ömür boyunca gururla, layığıyla yerine getirmişti.

Ömür Boyu Yoldaş
Henüz 1908 yıllarında iken, birbirlerini “ömür boyu yoldaş” olarak gördüklerini şu anıdan net bir şekilde anlamamız mümkün:
Atatürk ve arkadaşları bir sofrada buluşmuşlardı. O sırada Mustafa Kemal Atatürk, dostlarına nasıl iktidara geleceğini ve masadaki dostlarını da getireceği görevi anlatıyordu. Herkese tek tek görev dağılımı yaptıktan sonra (Nuri Conker, Fethi Okyar, Fuat Bulca) sıra Salih Bozok’a geldiğinde, “Salih, seninle hiç ayrılmayacağız. Seni kendime yaver yapacağım” demiştir. Masadaki dostlarının, “Sen ne olacaksın?” sorularına verdiği cevap ise kısa ve nettir: “Ben, size bu görevleri verecek adam olacağım.”
Atatürk’ün başyaveri olan güleç yüzlü Salih Bozok, Atatürk’ün tabiriyle, “Güzel gözlü, burma Bıyıklı Salih”i ömrü boyunca Mustafa Kemal Atatürk’e hudutsuz bir sevgiyle bağlı kalmıştı. “O” öldükten sonra bile…
Atatürk ile bu denli yakın olan Başyaver Salih Bozok’un şüphesizdir ki onunla yüzlerce anısı vardı. Bozok not aldığı bu anıları, Atatürk yaşarken yayımlamadı. Bunun sebebini ise Salih Bozok’un vasiyetnamesinden öğrenmek mümkün.
Kıymetli Hatıralar
“Atatürk ile birlikte yaptığım seyahatlere dair bazı defterlerde notlarım olduğu gibi, Atatürk’ün bana gönderdiği çok kıymetli mektupları vardır. Bunları neşretmek için benden satın almak isteyenler olmuştur fakat Atatürk buna müsaade etmedi ve “Bunları biz öldükten sonra çocuklarına neşretmek için bırak” dedi. Ben de onun için hepsini muhafaza ederek size miras bıraktım!”
Salih Bozok’un Vasiyetnamesi’nin 3. Maddesi
Salih Bozok Atatürk’ün vefatından ve kendisinin de iyileşmesinin ardından, notları ve mektupları “anı”lara dönüştürerek ölmeden beş ay önce yayımlamıştır.
Bir Ömür Omuz Omuza
Atatürk Latife Hanım ile evlendiğinde şahitlik eden ve Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın vefat haberini veren Salih Bozok olmuştu. Kısacası acı, tatlı her anında Mustafa Kemal Atatürk‘ün en yakını olmuştur. Cepheden cepheye koştukları zamanlarda dahi mektuplaşarak, birbirlerini her konudan haberdar ettikleri çok değerli dostlukları vardı. Atatürk Trablusgarp’a göreve giderken annesini teselli etmesini, gönlünü ferahlatmasını Bozok’tan rica eden Atatürk; daha sonraları annesinin cenaze törenini uygun bir şekilde düzenlemesini de rica etmiştir.
1935 yılında Salih Bey’e Bozok soyadını bizzat kendisi veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Suriye Cephesi’nde görevli iken “başyaver”, meclis başkanı iken “Meclis Başkanlığı Yaverliği”, Cumhurbaşkanı iken ise “Cumhurbaşkanlığı Yaveri” görevlerine layık görmüştür. Bu sayede yaşamları boyunca omuz omuza, cepheden cepheye büyük bir yaşam mücadelesi verirken birbirinden desteklerini hiçbir zaman esirgememişlerdir.
“Koca bir kırk yılı birlikte geçirmiştik Mustafa Kemal Paşa ile… O buyurdu ben yaptım. Gölgesi gibi yanı başındaydım hep. Kırk yıl bu, dile kolay… Azarladığı da oldu, koltukladığı da. Ama -Allah şahit- hiçbir gün kalbimi kırmadı. Gizlisi saklısı bendedir; bütün sırları, mektupları, gizlenmiş öfkeleri, yaşanmış sevinçleri bendedir. O da bana inanıyordu; “Al Salih, bunu da koy bir kenara… Gün gelir lâzım olur…” diye verirdi bu mektupları bana. Ben de onları ta Selanik günlerinden bugüne kadar üzerlerine titreyerek sakladım.”
Dosta Veda…
1938 yılının 10 Kasım’ında ömrünü birlikte geçirdiği evlatlarından, annesinden, babasından daha fazla zaman geçirdiği ve büyük zorluklara göğüs gerdiği can dostunu kaybetmişti. Atatürk’ün vefat haberi üzerine inanılmaz bir acıyla kendi hayatına son vermek isteyen Salih Bozok, “Başkomutan yaversiz gidemez!” diyerek kalbine sıktığı kurşunla intihar girişiminde bulunmuştur. Bu planı Atatürk sağlığını kaybettiğinden beri yapan Salih Bozuk’un bu anlarını Can Dündar, “Sarı Zeybek: Atatürk’ün Son 300 Günü” adlı kitabında, şöyle kaleme almıştır:
“Atatürk’ün yaveri Salih Bozok, şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı. Az sonra içeriden tek el silah sesi duyuldu. Sesi duyup odaya koşanlar, onu kanlar içinde buldular. Tabancasından kalbine sıktığı tek bir kurşunla devrilmişti.”
Kurşunun kalbini sıyırması ile hayatta kalan Salih Bozok, yazılan gibi “şuursuzca” inmemişti o merdivenlerden. Atatürk giderse kendini öldüreceğini çocuklarına dahi anlatmıştı ve buna günler öncesinden karar vermişti. Hayatta kaldığı için memnun olmayan Bozok, Atatürk’süz kalan kısa ömrünü milletvekilliği yaparak devam ettirmiştir. 25 Nisan 1941 tarihinde ise geçirdiği kalp krizi nedeniyle “Badem gözlü, burma bıyıklı Salih”i artık, canından çok sevdiği Atatürk’üne kavuşmuştu.
Salih Bozok’u Konu Alan Kitaplar:
- Cemil S. Bozok, Hep Atatürk’ün Yanında, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1985.
- Can Dündar, Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor, Doğan Kitapçılık, İstanbul 2001.
Kaynak:
Dündar, Can, Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor, Can Sanat Yay., İstanbul, 2013.
Dündar, Can, Sarı Zeybek: Atatürk’ün Son 300 Günü, Can Yay., Ekim, 2012.
İlhan, Attila, Gazi Paşa, İş Bankası Kültür Yay., İstanbul, 2006.
Atamın ileri görüşlülüğü ve arkadaşlığı der susarım ??