Günümüzün en önemli sorunlarından biri belki de saldırganlık. Saldırganlık denince her birimizin birden fazla anısının bulunma olasılığı yüksek. Kadınlara, çocuklara ve hayvanlara karşı şiddet gündemimizden düşmüyor. Peki, televizyon programlarında, sosyal hayatta, iş hayatında veya farklı alanlarda, kültürümüzün de etkisiyle sıklıkla karşılaştığımız bu davranış biçimi biyolojik mi? Sosyal psikoloji bu görüşün tam tersini ortaya koyuyor.
İnsan Doğası Gereği Saldırgan mı?

Sosyal psikolojide saldırganlık birçok araştırmaya konu olmuş, önem verilmesi gereken bir kavramdır. Günlük hayatta herkesin başına geldiğini söylemenin mümkün olduğu saldırganlığın nedenleri ve nasıl önlenebileceği gibi konulara dair sosyal psikolojik görüşler kendi içinde değişiklik göstermektedir. İnsanın doğası gereği kendini savunmak için saldırgan olmasından, sosyalleşme sürecinde bu davranışı öğrendiğine dair birçok çalışma bulunmaktadır.
En yaygın görüşlerden biri Sigmund Freud ve Patricia Ann Reuter-Lorenz’in teorilerine dayanır. Bu görüşlere göre saldırganlık insanın biyolojik yapısında varolan bir özelliktir. Ancak bunun aksini ispatlayan birçok çalışma da bulunmaktadır. Freud’a göre; saldırganlık yararlıdır ve eğer insan içindeki bu saldırganlık enerjisini açığa çıkaramazsa ruhsal sorunlar yaşayabilmektedir. Ancak bu çıkarımı destekleyecek deliller bulunmamaktadır. Birçok çalışma bu teorinin aksine saldırgan davranışların, yeni saldırgan davranışları da beraberinde getirebileceğine dair önemli veriler ortaya koymuştur. Araştırmalara göre; burada bilişsel tutarsızlık kavramı devreye girer. Bu kavrama göre; daha önce saldırgan şekilde davrandığımız bir insana karşı kendimizce haklı sebepler buluruz. Bu davranışları sergilediğimiz kişinin bunu hak eden kötü bir insan olduğuna kendimizi inandırmaya çalışırız.
Saldırganlığı Besleyen Döngü

Saldırganlık ile ilgili Merton Kahn tarafından gerçekleştirilen bir deneyde, saldırganlığın nasıl sonuçlar doğuracağına dair ilgi çekici bulgulara rastlanmıştır. Deneyde bir sağlık teknisyeni, üniversite öğrencilerinden bir yandan birtakım fiziksel ölçümler alırken onlara küçük düşürücü sözler söylemiştir. Öğrencilerden oluşan bir gruba teknisyeni şikayet ederek deşarj olma imkanı verilirken diğer grup kendilerini kızdıran teknisyene tepki verememişlerdir. Beklenti ikinci gruptaki öğrencilerin öfkelerinin artacağı yönündeyken bunun tersi gerçekleşmiştir. Teknisyeni şikayet eden grubun ona karşı daha fazla düşmanlık besledikleri görülmüştür.
Saldırganlığın insan biyolojisinde bulunduğu kanısının hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden elde edildiği de dikkat çeken bir başka konudur. Zira bu deneylerde insanlardaki öğrenmenin rolünün göz önünde bulundurulmadığı ifade edilmektedir. Saldırganlığın öğrenilebilir olduğuna dair birçok araştırma bulunmaktadır. Albert Bandura ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği ünlü Bobo Doll deneyinde, çocuklara içi hava dolu bebeğe şiddet uygulayan, hakaret eden bir film izletilmiş ve bu bebek oynayabilecekleri bir yere bırakılmıştır. Çocukların bebeklere saldırgan davranışlarda bulunduğu gözlenmiştir. Filmi izlemeyen bebeklerde ise bu tür davranışlar görülmemiştir.
Saldırganlık Kültür İlişkisi

Saldırganlık birçok kültürde hoşgörü ile karşılanmasa da kültürlere göre değişiklik göstermektedir. Yapılan bir araştırmada Japon, Alman ve İşviçreli annelerin çocuklarının saldırgan davranışlarına karşı davranış biçimleri incelenmiştir. Japon annelerin çocuklarının saldırgan davranışlarına karşı daha katı bir tutum sergiledikleri, Alman ve İsviçreli annelerin ise çocuklarını esnek olmayan bir tarzda yetiştirmelerine rağmen saldırgan davranışlarını engellemeye yönelik çok fazla uğraş göstermedikleri görülmüştür.
Saldırganlığa dair çevremizde, televizyon programlarında veya medyada karşımıza çıkan önemli örneklerden biri şiddet içerikli programlardır. Erkek çocuklara oyuncak tabanca almaktan aile içi şiddete kadar birçok alanda değiştirilmesi gereken uygulamalar bulunmaktadır. Süper kahramanlar veya savaşçılar çocukların hayal dünyalarını derinden etkilemektedir. Saldırganlığın çok küçük yaşlarda öğrenilen bir davranış biçimi olduğunu unutmamakta yarar vardır. Toplumumuzda da oldukça yaygın olan ve zaman zaman ödüllendirilecek seviyelere varan saldırganlık davranışının önüne geçmek için empatinin yaygınlaşmasını ve insanların kendi duygularına karşı farkındalıklarının artmasını sağlamak gibi çözümler üretilebilir.
Kaynakça
Bandura, A., Ross, D. ve Ross, S. Saldırganlığın Taklit Yoluyla İletimi. Journal of Abnormal and Social sychology.
Freud, S. Totem ve Tabu. MEB. Ankara
Kahn, M. “Katarsis Fizyolojisi.” Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi, cilt 3, 196
Kağıtçıbaşı, Ç. Günümüzde İnsan ve İnsanlar: Sosyal Psikolojiye Giriş. Evrim Yayınevi
Kapak görseli: coloradomarriageretreats.com


