Sakinleştirici Etkisinde Kitaplar

Editör:
Rabia Yeşil
spot_img

Aşırı yoğun ve stresli bir günün ardından yorgunluğunuzu üzerinizden atmak ve biraz huzur bulmak için neler yaparsınız? Belki çareyi meditasyonda arar veya en sevdiğiniz müziklerden oluşan çalma listenizi dinleyerek kendinizi dinlendirmeyi denersiniz. Elbette tüm bunlar işe yarayabilir. Fakat huzurun ve sakinliğin en güçlü kaynaklarından biri de hiç şüphesiz sayfalardaki harflerin arasında gizli dünyalardır. Kitaplar, dünyanın gürültüsünden ve telaşından uzaklaşarak yeni bir köşeye çekilmenize imkan sağlar.

Bu yazıda, sizleri sakinleştirici etkisindeki kitapların dünyasına yolculuk yaparak başka pencereler açmaya davet ediyoruz. Her bir sayfanın bir soluk arası olduğu, her cümlenin zihninizi okşadığı ve her karakterin bir dost gibi yanınızda olduğu bu dünyalara adım atın. İşte, sakinleştirici etkisiyle sizi sarıp sarmalayacak çeşitli türlerden kitaplar.

1. Profesör ve Hizmetçi – Yoko Ogawa

“Ebedi hakikatler görünmezdir ve onları doğa olaylarında veya maddelerde hatta insani hislerde bulamazsın.”

Kitap, isimsiz bir ev hizmetçisi olan ana karakterin, matematik profesörü olarak bilinen bir adamın yanında çalışmaya başlamasıyla başlar. Ancak profesör bir trafik kazasından sonra her 80 dakikada bir tüm hafızasını kaybetmektedir. Profesör, her seferinde tıpkı yeni doğmuş bir bebek gibi dünyaya temiz bir sayfa ile başlamaktadır.

Ana karakter, profesörün sürekli silinen hafızasıyla yaşamını sürdürebilmesi için her gün kendini ve geçmişini yeniden tanıtmak zorundadır. Ancak, zaman içinde aralarında özel bir bağ gelişir ve ev hizmetçisi, matematiksel denklemler, futbol ve insan ilişkileri gibi konularda profesörle sıkı bir dostluk kurar.

Kitap, unutkanlığın ve zamanın acımasızlığının yanı sıra insan ilişkilerinin gücünü ve anlamını ele alır. Yazar, matematikle sanat arasında beklenmedik bir bağlantı kurarak, duygusal ve zihinsel bir deneyim sunar. “Profesör ve Hizmetçi“, sakinleştirici bir tonu ve düşündürücü temalarıyla okuyuculara dokunaklı ama bir o kadar da huzurlu bir hikaye sunar.

2. Zemberekkuşu’nun Güncesi – Haruki Murakami

“Bir insanın bu dünyadaki varlığı ne denli uzun sürerse sürsün, sadece içi boş bir deniz kabuğundan ibaretse eğer, buna yaşam denemez.”

Kitap, genç ve sıradan bir adam olan Toru Okada‘nın hikayesiyle başlamaktadır. Toru, işinden ayrıldıktan sonra evde vakit geçirmeye başlar. Bir gün, ailesinin kaybolan kedisini aramak için sokaklarda dolaşırken tuhaf ve gizemli olaylarla karşılaşmaya başlar. Evinin telefon hattı kesilir ve gizemli telefonlar almaya başlar. Bu olaylar, Toru’nun iç dünyasını dönüştürmeye başlar.

Toru’nun eşi Kumiko, gizemli bir şekilde kaybolur ve Toru, onu bulmak için arayışa girer. Bu arayış, Toru’nun gizemli kişiliklerle tanışmasına, tuhaf olaylarla karşılaşmasına ve geçmişin derinliklerine inmesine neden olur. Roman boyunca farklı karakterlerin öyküleri, rüyaların gerçekle iç içe geçtiği anlatılar ve gizemli sembollerle dolu bir dünya oluşur.

“Zemberekkuşu’nun Güncesi”, sıradışı olaylar, fantastik unsurlar ve gerçeklik ile rüya arasındaki sınırları zorlayan bir anlatıya sahiptir. Toru’nun arayışı, iç dünyasını keşfetmesi ve kendisiyle yüzleşmesiyle derinleşir. Roman, sadece karakterlerin hikayelerini anlatmakla kalmaz, aynı zamanda Japonya’nın tarih, toplum ve kültürüne de etkileyici bir bakış sunar.

3. Rüzgârın Gölgesi – Carlos Ruiz Zafon

“Her kitabın, gördüğün her cildin ruhu var. Onu yazanın ruhu, onu okuyan, onunla yaşayıp hayal kuranların ruhu. Bir kitap her el değiştirdiğinde, biri bakışlarını sayfalarında her gezdirdiğinde kitabın ruhu büyür ve güçlenir.”

Roman, 1945 Barselona’sında başlar. Ana karakterimiz Daniel Sempere, babasının yönlendirmesiyle meşhur Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı adlı bir kitapçıya gelir. Burada bir kitap seçme hakkını kullanır ve Julián Carax adlı eski bir yazarın “Rüzgarın Gölgesi” adlı kitabını seçer. Ancak Daniel, bu kitabı okurken Julián Carax’ın hayatı ve eserlerine dair gizemli detayları öğrenir.

Daniel, Carax’ın eserlerinin ardında gizlenen hikayeleri ve bu yazarın hayatını araştırmaya başlar. Bu araştırma, Barselona’nın sokaklarından İspanya İç Savaşı’na kadar uzanan bir dizi gizemli ve tehlikeli olayı açığa çıkarır. Daniel, aynı zamanda Julian Carax’ın hayatını ve aşklarını araştırarak kendi hayatını da büyük ölçüde etkiler.

Kitap, aşk, kayıp, ihanet ve sanatın gücü gibi temaları işlerken, Barselona’nın atmosferini ve tarihini de okuyucuya sunar. Gizem ve entrika, her sayfada daha da derinleşirken okuyucuyu kitabın içine çeker. Roman, bir yandan Barselona’nın sokaklarında dolaşırken diğer yandan karakterlerin duygusal deneyimleri ve geçmişlerini keşfetme sürecini anlatır.

“Rüzgarın Gölgesi”, edebiyatın gücünü, gizemin büyüsünü ve insanların kendi kaderlerini şekillendirmedeki rolünü derinlemesine keşfeden sürükleyici bir hikayedir. Carlos Ruiz Zafón‘un akıcı üslubu ve atmosferi, okuyucuyu sürükleyici ve düşündürücü bir yolculuğa çıkarır.

4. Harold Fry’ın Beklenmedik Yolculuğu – Rachel Joyce

“Geçmiş her zaman geçmişti; hayatının ilk yıllarında yaşadığı şeyler insanın peşini bırakmıyordu. Boynuna kravat taksa bile.”

Roman, emekli bir işadamı olan Harold Fry’ın hikayesini ele alır. Bir sabah, Harold Fry’ın postacının getirdiği bir mektupla hayatı değişir. Mektup, eski bir meslektaşı olan Queenie Hennessy’nin, kanser hastalığına yakalandığını ve ölümünün yaklaştığını bildirmektedir. Harold, mektubu okurken bir anlık kararla, Queenie’ye bir mektup yazmaya ve ona destek olmaya karar verir.

Ancak Harold, mektubu postalamak yerine elden vermeye karar verir. Queenie’nin yanına kadar yürüyerek ona destek olmaya kararlıdır. Harold, Güney İngiltere’nin en uç köşesindeki hastaneye yürümeye başlar. Yolculuğu boyunca tanıştığı insanlar, onun içsel dünyasını ve hayatının geçmişini yeniden keşfetmesine yardımcı olur.

Harold’ın yürüyüşü, sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda içsel bir arayış ve keşif yolculuğudur. Roman boyunca, Harold’ın yaşamına, ailesine ve insan ilişkilerine dair derinlemesine bir bakış sunulur. Harold’ın yürüyüşü, hem kendi geçmişiyle yüzleşmesini hem de başkalarının hayatlarına dokunmasını sağlar.

“Harold Fry’ın Beklenmedik Yolculuğu”, insan ilişkilerinin gücünü, umudu ve ikinci şansları vurgulayan bir hikayedir. Rachel Joyce’un sıcak üslubu ve karakterlerin iç dünyalarını derinlemesine işlemesi, okuyucuyu duygusal bir yolculuğa çıkarır. Roman, sıradan bir yaşamın içindeki anlamı ve insanların birbirine nasıl etki edebileceğini anlatan etkileyici bir eserdir.

5. Gece Sirki – Erin Morgenstern

“Bir hayalperest yolunu sadece ay ışığıyla bulabilendir ve cezası, şafak vaktini dünyanın geri kalanından önce görmesidir.”

Kim demiş fantastik kitaplar zihni sakinleştiremez diye. 19. yüzyılın sonlarında başlayan kitabımız sihrin ve büyünün gizli dünyasında, sıradışı bir sirkin etrafında dönmektedir. Bu sirkin adı “Gece Sirki”dir. Ancak bu sirk, normal sirklerden farklıdır. Normal zaman dilimlerine ve mekanlara bağlı kalmadan, yalnızca gece boyunca açılan ve büyülü gösterilere sahne olan bir sirk olarak varlığını sürdürür.

Ana karakterlerimiz Celia Bowen ve Marco Alisdair, çocukken bir büyü yarışmasına katılmışlardır. Bu yarışmada, birbirlerine karşı sihirli gösteriler düzenleyerek rekabet ederler. Ancak ne Celia ne de Marco, yarışmanın ne zaman sona ereceğini veya neyin bahis olduğunu bilmektedir. Yıllar boyunca, sirkte gerçekleşen büyülü ve hayranlık uyandıran gösterilerini sürdürürler. Ancak Celia ve Marco arasında rekabet zamanla dostluğa dönüşmeye başlar. Onların ilişkisi, sadece kendileri arasında değil, sirkteki diğer karakterleri de etkiler.

“Gece Sirki”, büyülü atmosferi, karmaşık karakterleri ve detaylı dünyasıyla büyüleyici bir okuma deneyimi sunar. Sihir ve gerçeklik arasındaki sınırları sorgularken aynı zamanda aşkın, sanatın ve yaratıcılığın gücünü de işler. Erin Morgenstern’ün şiirsel üslubu ve zengin detayları, okuyucuları etkileyici bir dünya içinde kaybolmaya davet eder.

6. Seçilmiş Kişi – Lois Lowry

“Bir zamanlar duyguları varmış insanların, tıpkı gurur gibi, hüzün gibi ve.. “Ve sevgi gibi,” diye ekledi Jonas, onu çok etkileyen aile sahnesini anımsayarak.”

Bu sıradışı distopik roman listeye ait değil gibi görünse de kesinlikle öyle. Roman, Jonas adlı genç bir karakterin yaşadığı toplumu anlatır. Jonas’ın yaşadığı toplum, sıkı bir düzen ve kontrol altında yönetilmektedir. İnsanlar, duygularını ve renkleri paylaşamazlar. Herkesin işi ve rolleri bellidir, yaşamları önceden planlanmıştır. Aynı zamanda, geçmişteki acıları ve zorlukları unutmak için insanların bellekleri silinmiştir.

Jonas, toplumda “Aktarıcı” adı verilen yaşlı bir kişi tarafından seçilir. Aktarıcı, geçmişteki tüm anıları ve duyguları hatırlayan kişidir ve bu bilgileri Jonas’a aktarır. Ancak Jonas, bu geçmişi öğrendikçe toplumun aslında ne kadar sınırlayıcı ve hissiz olduğunu fark eder.

Jonas, duyguların ve renklerin gerçekte ne olduğunu keşfettiğinde, toplumun sırlarını sorgulamaya başlar. Bu noktada, olaylar hızla gelişir ve Jonas, toplumun karanlık gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalır. Kendi içinde adalet, özgürlük ve insan doğasının anlamını sorgularken zorlu bir seçim yapmak zorunda kalır.

“Seçilmiş Kişi”, distopya türündeki eserler arasında önemli bir yere sahiptir. Toplumsal düzenin sorgulanması, insan duygularının değeri, özgürlük ve bireysellik gibi derinlemesine temaları ele alırken, okuyucuları düşünmeye ve sorgulamaya yönlendirir. Lois Lowry’nin sade ve akıcı üslubuyla kaleme aldığı kitap, insan doğasının derinliklerine inmeyi ve farklı bir perspektiften dünyayı görmeyi sağlar.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks