Sadık Hidayet Kimdir?
Çağdaş İran edebiyatının kurucusu sayılabilecek, 20. Yüzyılı kasıp kavuran Varoluşçu düşüncenin edebiyattaki temsilcilerinden Sadık Hidayet, 17 Şubat 1903 tarihinde -ülkesinde 1905-1911 arası sürecek olan Meşrutiyet yıllarından 2 sene önce- İran’ın başkenti Tahran’da aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ancak hassas ve incelikli ruhu bu mesleğe uyum sağlayamayan Sadık Hidayet, mühendislik eğitimini yarıda bırakıp Paris’e geçmiş, burada sanat ve edebiyatla içli dışlı olmuş; Rilke, Poe, Kafka gibi yazarları okumuş, ilk öykülerini kaleme almıştır. S. Hidayet’ten “Doğunun Kafkası” olarak bahsedilmesinin sebeplerinden biri de üslubunun ve konularının benzemesi dışında Hidayet’in Kafka’ya duyduğu büyük ilgidir. Kafka’nın “Ceza Sömürgesi” isimli kitabına oldukça uzun bir önsöz yazmıştır.
Kullandığı afyon neticesinde zaten depresif olan ruh hali daha da etkilenmiş ve içine kapanmıştır. Bulunduğu hiçbir yere tam aidiyet hissedemeyen Sadık Hidayet bir dönem Budizm’e merak salmış, Hindistan’a giderek bu konuda incelemeler yapmıştır. Eserlerine kendi ruh halini yansıtan ve içinde bulunduğu bunalımı gözler önüne seren yazar ülkesindeki değişimlerden de oldukça rahatsızdır. İran’ın gittikçe dindarlaşan ve baskı oluşturan yapısı onun ruhuna iyi gelmemiştir. “Hidayet Hacı Ağa” isimli eserinde bu konuya değinmiş ve duyduğu rahatsızlığı her zamanki gibi sözcükleri ve üslubuyla okuyucuya iletmiştir.
Yaşamda aradığı hazzı bir türlü bulamayan yazar hayatı boyunca iki kez intihar girişiminde bulunmuş ve ikincisinde başarılı olmuştur. İlkinde kendini sulara atmış ancak kurtarılmış; ikincisinde ise isteğini riske atmamış ve gaz odalı bir otel bulup tüm havalandırmaları kapatarak hayata gözlerini yummuştur.
Sadık Hidayet, ülkesinin kültürünü Çağdaş Edebiyat sınırlarına sokmayı başarmış, kendi ülkesinde eserleri yasaklı olan yazarın varlığı hiçbir zaman hak ettiği özeni görememiştir. Kaleminin yapı taşlarını protesto eden ve eleştiri oluşturan yazar, toplumunda değer gören hiçbir fikri eleştirmekten geri durmamıştır. İran Edebiyatında modern öykücülük dendiğinde akla gelen ilk isimler olan Muhammed Ali Jamalzadeh, Sadegh Chobak ve Bozur Alavi ile Fars edebiyatında çığır açan, ülkesinin edebiyatı için çok yol kat etmiş bir isimdir. Kendi eserlerinde kurduğu imza üslubu yanında Batı dünyasında da çevirileri ile bir kitleye sahiptir. Eserlerinde daima bir ölüm güzellemesi sezilen yazar “Diri Gömülen” adlı eserinde şöyle der: “Hiç kimse intihara karar vermez, intihar bazılarına mahsustur, onların yaradılışında vardır. Herkesin yazgısı alnına yazılmıştır ya, intihar da bazı kimselerle birlikte doğmuştur. Ben yaşamı sürekli alaya aldım. Dünya, tüm bu insanlar; hepsi gözümde bir oyuncak, bir rezillik, boş ve anlamsız bir şeydir. Uyumak ve bir daha uyanmamak istiyorum. Rüya filan da görmek istemiyorum…”
Hidayet, tüm melankolik ve karanlık kurgusuna rağmen yazdıklarıyla insani duygularla olan bağını devam ettiren bir isimdir. Öğretim hayatına Tahran’da başlayan Sadık Hidayet, erken yaşlarında “Call Of The Dead” isimli bir duvar dergisi çıkarmıştır. Edebiyata ilgi ve yeteneğini her zaman ortaya koymuştur. Sadık Hidayet yaşadığı göz rahatsızlıkları sebebiyle eğitime lise yıllarında 1 yıl ara vermiş, ardından “Saint Louis” adlı bir Fransız okuluna devam etmiştir. Eğitime dönüşünün ardından haftalık gazetelerde yazılar yayınlamaya başlamıştır. Vejetaryen olan Hidayet yine lise yıllarında “İnsan ve Hayvan” ve “Vejetaryenliğin Faydaları” isimli kitaplarını yayınlamıştır. Liseden mezun olmasının ardından Avrupa’ya gönderilen öğrenci grubuyla birlikte Belçika’ya gitmiş, ardından ilgisini daha çok çektiği için Fransa’ya geçmiştir. 25 yaşında kendisini Marne Nehri’ne atarak intihara teşebbüs etmiş ancak kurtarılmıştır. Bu melankolik yapısıyla bilinen Hidayet’in intihara ilk teşebbüsüdür. İntihar teşebbüsünde bulunsa da aynı yılın sonunda ilk önemli öykü ve oyununu yazmıştır. Bunlar Parvin Dokhtar Sasan, Zende Beh Goor ve Madeleine‘dir. Hidayet Tahran’a döndükten sonra yayınlanan eserleri onu Masoud Farzad, Boghor Alavi ve Müjtabi Minavi ile yakınlaştırmıştır. İntihar girişiminin ardından gelen dört yıllık süreç onun için çok verimli geçmiştir. Bu tarihlerde Boghor Alavi ve Ali Shirazpour’la birlikte Aniran koleksiyonunu yazmış, ardından da Shaye Roshan koleksiyonunu; Maziar oyununu ve Wogh Sahab kitabını yayınlamıştır. Bu kitabı siyasi ve hiciv içerikli bir eser olduğu için dönemin milli eğitim bakanının talimatıyla yasaklanmıştır. Bu onu etkilese de yine de bu dönemde Üç Damla Kan, Gordab, Don Juan Karaj, Alavieh Hanım ve Isfahan Gezi Rehberi kitaplarını yayınlamıştır. Ülkesinde yaşanan gerilimler neticesinde Sadık Hidayet, Ali Shirazpour’dan aldığı davetle Bombay’a gitmiştir. Bu dönemin en önemli gelişmesi 1936’da Kör Baykuş’un yayınlanması olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı ardından oluşan buhranlı ortam ve isyan yıllarının başlaması, melankolik bir yapısı olan Hidayet’i tümden zorlamaya başlamıştır. Hasan Shahid Nouraei ve Mohammad Ali Jamalzadeh ile mektuplaşmalarında bu derin karamsarlık hali oldukça kuvvetli şekilde hissedilmektedir. Tüm bu gelgitler, ülke değişimleri, savaş ortamı ve siyasi çalkantıların ruhuna yansımaları sonrası Hidayet Paris’e dönmüştü. Burada yaşamının son günlerini kiralık bir dairede geçirdi. Yarım olan ve henüz yayınlanmamış eserlerini yaktıktan sonra gaz vanasını açıp pencereleri kapatarak 1951 senesinde intihar etti.
Sadık Hidayet ve Eserleri
48 yıllık yaşamına çok güçlü eserler sığdıran Hidayet bir kez kendisiyle tanışıp okuru olduktan sonra bir daha aynı kalamayacağınız bir isimdir. Eserlerinin okuyucu üzerinde çarpıcı ve yadsınamaz bir gücü vardır. Eserlerinin çoğu devrim öncesinde de sonrasında da sürekli yasaklı olsa da son yıllarda Cihangir Hidayet’i adımlarıyla bazı eserleri güçlü sansürlerle yayınlanmaya başlamıştır.
Özellikle Kör Baykuş, Diri Gömülen ve Üç Damla Kan’da bunu çok güçlü hissederiz. Üç Damla Kan, Sadık Hidayet’in 1957’de çevirmen kimliği belirtilmeden Türkçe olarak Varlık Dergisi’nde yayınlanan ilk yazısıdır. 1977’de ise Sahipsiz Köpek adlı öyküsü ve Kör Baykuş adlı romanı Behçet Necatigil tarafından dilimize kazandırılmıştır. Kör Baykuş, Hidayet’in yaşama bakışını semboller ve alegorilerle işlediği şiirsel bir eserdir. Hayatının izdüşümü olarak değerlendirilen Kör Baykuş’ta şöyle demiştir Sadık Hidayet: “Hayat hikayemde önemli bir şey yok. Başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek bir mevki sahibiyim ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım, başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik ve unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim mi seviniyorlardı…”
Sadık Hidayet’in Eserleri:
• İnsan ve Hayvan
• Vejetaryenliğin Faydaları
• Maziar; Hayatının ve Eylemlerinin Tarihi
• Mezarda Diri
• Sasan’ın Parveen Kızı
• Osan
• Moğolların Gölgesi
• Üç Damla Kan
• İsfahan, Dünyanın Yarısı
• Parlak Gölge
• Alavia Hanım
• Nirangistan
• Al-Baas al-İslamiyye’den Al-Bilad al-Afranjiyya’ya
• Waghugh Sahab
• Hayyam’ın Şarkıları
• Sokak köpeği
• Hacı Ağa
• Volangari
• Yaratılış Efsanesi
• İnci Top
• Görünümün Görünümü ve Belirtileri Hakkında
• Hayyam’ın Dörtlükleri
• Aylak Köpek
Sadık Hidayet’in Çevirileri:
• Gajeste Abaliş
• Mardan Farrokh’tan Şüpheli Rapor
• Franz Kafka Tarafından Mahkumlar Grubu
• Franz Kafka Tarafından Başkalaşım
• Avcı Gracchus, Franz Kafka
• Zand ve Homan Yesen
• Ardeşir Popkan’ın Kariyeri
• Cor ve Kardeşi Tarafından Arthur Schnitzler
• Razor Ahududu, Anton Chekhov
• Mardab Abyssinia, Gaston Sherrow Tarafından
• Kanundan Önce Franz Kafka
• Çakal ve Arap, Franz Kafka
• Duvar, Jean-Paul Sartre, Jean-Paul
• Roger Lesko’nun Balkabağı Hikayesi
Kaynakça:
1- Behçet Necatigil, “Türkçe’de Çağdaş İran Edebiyatı, Doğumunun 75. Yılında Sadık
2- Hidayet”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı:283, 26 Haziran 1978.
3- Behçet Necatigil, “Türkçe’de Çağdaş İran Edebiyatı, Doğumunun 75. Yılında SadıkHidayet”, Kitap-lık, Sayı:14, Mart-Nisan 1995 (Milliyet Sanat Dergisi, Sayı: 283
4- Mehmet Kanar,Vejetaryenliğin Yararları, Sâdık Hidâyet, Sanat Dünyamız, Yıl: 21,Sayı: 60-61,1995-Kış 1996, s.131-138
Bozorg-i Alevi, Sadık Hidayet’in Biyografisi, Kör Baykuş, Çev. Behçet Necatigil,Yapı Kredi Yay., İstanbul, 2015, s. 87-95