Sakıp Sabancı Müzesi’nde yer alan “Tanzimat’tan Cumhuriyete, Ressam Hocaların Ressam Öğrencileri” sergisi, Türkiye’de ressamlığın hoca ve öğrenci ilişkisini ele alıyor. 19. yüzyılda Osmanlı, Batı tarzında sanat arayışının bir yönlendirmesi olarak Paris’e öğrenciler gönderdi. Tanzimat sonrasının yenilikçi padişahları Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz bu sanatçıları eğitim için Paris’e gönderdiği gibi, sanatçıların eğitimini sağlamak amacıyla Paris’te Mekteb-i Osmanî adı altında bir okul kurulmuş ve 1860-1874 yılları arasında hizmet veren bu okula, hem askerî hem sivil okul çıkışlı öğrenciler alınmıştır. (Cezar, 1995:395) Serginin başlangıcında da 19. yüzyılda çekilmiş olan Paris ve İstanbul görüntülerini izliyorsunuz.
Sergi içerisinde Tanzimat döneminde Paris’e gönderilen ressamların ve bu ressamların öğrencilerinin yaptığı resimler kronolojik bir sırayla yer alıyor. Sergide yer alan sanatçılar ise; Hoca Ali Rıza, Halife Abdülmecid Efendi, Hüseyin Zekâi Paşa, İvan Konstantinoviç Ayvazovski, Şevket Dağ, Hikmet Onat, Hüseyin Avni Lifij, İbrahim Çallı, Nazmi Ziya Güran’ın yanı sıra öncü kadın sanatçılardan Mihri (Müşfik) Hanım’dır. Sergiyi gezerken resmedilen eserlere hayran olmakla birlikte dönemin sosyolojik yansımalarını da okumak mümkün.
Serginin başlangıcında, Türk resim sanatının ilk kuşak ressamlarından biri olan Süleyman Seyyid’in natürmort resimleriyle karşılaşıyorsunuz.


Serginin başından sonuna doğru giderken, kültürel değişim ve dönüşümle karşı karşıya kalmak serginin can alıcı noktalarından biri. Sergide kadının ön planda olduğu birçok resim göze çarpıyor. Kadınları konu alan portreler, Osmanlı toplumunda kadınların Tanzimat Dönemi’nden itibaren görünür olma süreçlerini yansıtıyor.


Kadın ve erkek portrelerin yanı sıra İstanbul, Tanzimat sonrası ressamlarının ana konusu olmuş denilebilir. Ayasofya, Taksim, Çengelköy ve genel bağlamda İstanbul’un ta kendisi ressamların fırçasıyla birlikte yeniden hayat bulmuş. Bu sergiyi gezerken adeta canlılık hissini uyandıran portreler, eşsiz manzaralar ve eski İstanbul ile karşılaşmanız mümkün.
Nazmi Ziya Güran’ın Taksim Meydanı adlı eseri.
Başta Paris olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine sanat eğitimi için gitmiş olan Osmanlı sanatçıları, Avrupa’da karşılaştığı çıplaklığı eserlerine yansıtmış. Sergide bulunan “Nude- Çıplaklık” bölümü, Osmanlı’ya çok uzak olan nü çalışmalarından oluşuyor. Halil Paşa‘nın akademik bir atölye disiplinini yansıtan figür çalışmalarından İbrahim Çallı‘nın ifadeci bir duyarlılıkla resmedilmiş tensel çıplaklarına uzanan sürecin örnekleri, büyük bir zihniyet değişiminin ilk adımları olarak sergide yerini alıyor.
İlk Türk kadın ressamlarından biri olan Mihri(Müşfik) Hanım’ın eserleri de sergide buluyor. Bu sergiyle beraber, kadının arka planda kaldığı Osmanlı’dan, kadının da ressam olabildiği Osmanlı’ya geçişi net bir şekilde görmek mümkün.
Mihri(Müşfik) Hanım’ın çizdiği portre.
Bu sergiden sonra ‘’Şehzade’nin Sıra Dışı Dünyası: Abdülmecid Efendi’’ sergisine geçiş yapabilirsiniz. Bu sergide çekim yapmak yasak olduğu için sergiye ait resim bulunmuyor. Serginin bu bölümünde, Abdülaziz’in ailesi, mektuplaşmaları, Abdülmecid’e ait portreler ve diğer detaylar sizi karşılıyor. Sultan Abdülaziz’in resim sanatına duyduğu ilgi ve kendisinin de resim yapması, Osmanlı’daki sanat ortamının canlanmasında önemli bir rol oynar. Abdülaziz’in saltanat yıllarında İstanbul’un ilk özel resim akademisi kurulur, resim sergileri açılır, Osmanlı sanatçıları Avrupa’da resim sergilerine katılır, yurtdışına resim eğitimi almaları için öğrenci yollanılır. Zaten sergide gezip gördüğünüz tüm resimler, Abdülaziz ve Abdülmecit’in yurtdışına gönderdiği sanatçılara aittir. Serginin kapıları 1 Mayıs 2022 tarihine kadar ziyaretçilerine açık.
KAYNAKÇA
M. Cezar, Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi, İstanbul 1995, s. 395-96.
sakipsabancimüzesi.org