Rosa Parks, “Tüm insanlar için özgürlük, eşitlik, adalet ve refah konusunda endişe duyan biri olarak tanınmak istiyorum” dedi ve öyle de oldu…

Bilinen en önemli aktivistlerden biri olan Parks, 1 Aralık 1955’te Alabama, Montgomery otobüsünde beyaz bir adam için koltuğunu vermeyi reddettiği zaman tarihe geçti. Parks, bu meydan okuması nedeniyle tutuklandı fakat yaşadığı ayrımcılığa mahkemede de itiraz etmeyi sürdürdü. Bu girişimi de başarısız olduktan sonra, Parks ve diğer sivil hak aktivistleri beraber Montgomery otobüs boykotunu düzenlediler:
“Bir yıldan biraz fazla bir süre o otobüslerden uzak kaldık. Yüksek Mahkeme ırk ayrımı yapılmaması gerektiğini söyleyene kadar da toplu taşımayı kullanmadık.”

Rosa Louise McCauley, Alabama eyaletinin Tuskegee kentinde 4 Şubat 1913 tarihinde doğdu. Annesi bir öğretmendi bu sebeptendir ki aile eğitimine de çok değer veriyordu. Kardeşi Sylvester ise ebeveynlerinin ayrılığından birkaç yıl önce doğdu. Rosa 11 yaşında Montgomery’e taşındıktan sonra liseyi siyahilere özel bir öğretmen kolejinde okudu. 11.sınıfın başlarında kronik bir rahatsızlığa yakalanan annesi ve ölüm döşeğindeki büyükannesine bakmak için okulu bıraktı. 19 yaşlarında genç bir kadınken, kendisinden 10 yaş büyük bir berber olan Raymond Parks ile tanıştı. Çift kısa bir süre sonra evlilik kararı aldı. Raymond Ulusal Siyahi İnsanların Gelişimi Birliği (NAACP)’in bir üyesiydi ve Rosa’nın lise diplomasını almasında ve fikir hayatının gelişmesinde önemli bir etkiye sahipti.

Montgomery’de terzi olaraka çalışan çift, bölgenin geniş Afro-Amerikan topluluğunun da tanınan, saygın birer üyeleriydi. “Jim Crow” yasalarıyla yönetilen bir şehirde beyaz insanlar ile yaşamak onlar için de bir hayli zordu. Bu yasalar doğrultusunda Siyahilerin yanlızca belirlenmiş bazı okullara gidebilmesine, hatta sadece belirli yerlerden su içebilmelerine izin veriliyordu.
Rosa, güvenliğinden korkan Raymond’ın itirazlarına rağmen 1943 yılının Aralık ayında NAACP’da sekreter olarak işe başladı. Aynı zamanda kurulun başkanı olan, siyahilerin oy hakkı için çalışmalar yapan ve bir demiryolu işçisi olan Edgar Nixon ile de çalışma şansı buldu.

1 Aralık 1955’te Parks, bindiği otobüsün şoförü tarafından bir beyaza oturduğu yeri bırakması talimatını reddettiği için hapse atıldı. Bunun asıl sebebi pes etmeyi reddedişiydi. Montgomery tekstil mağazasındaki işinden yorgun olarak ayrılan Parks, eve gitmek için bindiği Cleveland Avenue otobüsünde beyazların sıraları dolana kadar siyahilere ayrılan birkaç yerden birine oturdu. Kanuna göre otobüs şoförlerine “hükümlerin yerine getirilmesi için” bir polis memuru yetkisi veriliyordu. Bu kanun otobüsün içerisine renkli ve beyazları ayıran bir çizgi çizilerek sağlanıyordu. Afro-Amerikalılar otobüs ücretlerini önden ödeyip, otobüse arkadan binmek zorunda kalıyordu. Parks otobüsteyken ayakta giden bir beyaz Amerikalıyı fark eden şoför bu çizgiyi geriye çekerek Parks’dan yerini bu beyaz yolcuya bırakmasını istedi. Fakat şehrin otobüs yönetmeliğinde bile bir renklinin yerini bir beyaza bırakmasıyla ilgili bir kanun yer almıyordu. Buna rağmen, böyle bir durumda şoför yaptığı hizmeti reddederek, polisi çağırma yetkisine sahipti. Parks dışındaki 3 siyahi yolcu otobüs şoförünün talimatlarını uyarak yerinden kalktı. Fakat Parks otobüs şoförünün “Neden ayağa kalmıyorsun?” sorusuna “Ayağa kalkmam gerektiğini düşünmüyorum.” şeklinde yanıt verdi. Sürücü ise durumu polise bildirerek Parks’ı gözaltına aldırdı. Polis Parks’ı Şehir Yasası’nın 6. Bölümünün 11. kısmını ihlal etmek ile suçladı. Nezarette geçirdiği günün gecesinde ise Parks kefaletle salındı.

5 Aralık 1955 tarihinde yargılanan Parks’ı topluluğunun üyeleri de yalnız bırakmadı. Afro-Amerikalılar tutuklanmayı protesto etmek amacıyla şehir otobüslerini kullanmadılar. İnsanlar evden işlerine yürüyerek gitmeye teşvik edildi. Montgomery Otobüs Boykotu, 381 gün sürdü. 381 günün sonunda Yüksek Mahkeme’nin toplu taşımadaki ayrımcılığın anayasaya aykırı olduğunu ilan edişiyle büyük bir başarı elde ettiler. Boykot, 20 Aralık 1956’da resmen sona erdi. Montgomery Otobüs Boykotu tarihteki ırk ayrımcılığına karşı en büyük ve en başarılı kitle hareketlerinden biri haline geldi.

Boykottan hemen sonra eşi Hampton ile Detroit’e taşınan Parks, şehirdeki eşitsizliği sona erdirmek için çeşitli kuruluşlarda görev almaya devam etti. Eşinin ölümünden sonra yaşadığı maddi ve manevi sıkıntıların yanı sıra, sağlık problemleri de yaşıyordu. Öyle ki, maddi sorunlar evinden tahliyesine bile sebep oldu. 24 Ekim 2005’te ırk ayrımcılığına ve adaletsizliğe karşı zengin bir direniş mirası bırakan Parks, 92 yılın ardından hayata gözlerini yumdu.
KAYNAKÇA
https://www.history.com/.amp/topics/black-history/rosa-parks
https://www.biography.com/activist/rosa-parks
https://www.thehenryford.org/explore/stories-of-innovation/what-if/rosa-parks/


