Rory Gilmore’un Ruh Eşi Neden Jess?

Editör:
Günsu Akçatepe
spot_img

Gilmore Girls, sahip olduğu sıcak ve sevgi dolu atmosferiyle izleyicisi için bambaşka bir yere sahip. Dizide bulunan her bir karakter, ikonikleşmiş durumda. İnsan ilişkilerinin aktarımı o kadar iyi yansıtılıyor ki, kurulan iletişime kendimizi imrenirken buluyoruz. Eminiz ki izlerken herkes bir defa bile olsa Stars Hollow‘da yaşamayı, Luke‘un mekanında bir kahve içmeyi, Sookie‘nin tariflerini tatmayı ve hatta Emily ile Richard Gilmore‘un evinde akşam yemeğine davetli olmayı istemiştir.

Karın kokusunu her aldığımızda, yemek yerken bir arkadaşa ihtiyaç duyduğumuzda, iyi veya kötü hissettiğimiz her anda bizlere eşlik eden Gilmore Girls, içimizi ısıtan bir seri. İşte tam da bu yüzden, karakterlerin aldığı kararlar, düşünceleri ve hisleri de bizleri onlarla düşünmeye itiyor. Rory‘nin yedi sezon boyunca büyümesine ve değişmesine, aynı zamanda aşk hayatına da şahit olduk. İlk aşkı Dean, kafasını ve duygularını karmakarışık hale getiren Jess ve üniversite aşkı Logan ile olan ilişkilerini izledik. Rory için en doğru kişinin kim olduğuyla ilgili farklı düşünceler olsa da, biz bugün Rory’nin ruh eşinin neden Jess olduğuna odaklanacağız. Öncelikle karakterleri yeniden hatırlayarak başlayalım.

Her Bir Sahnede Elinde Başka Bir Kitap: Rory Gilmore

Genç yaşta anne olan Lorelai Gilmore, ailesinden bağımsız bir hayat sürmek için evden ayrılır. Bir otelde çalışmaya başlayarak yavaş yavaş bulunduğu konumda yükselir ve tüm bu aşamalarda ona kızı Rory eşlik eder. Annesiyle beraber küçük ve sevimli Stars Hollow kasabasında yaşamaktadır. Adeta annesinin küçük bir kopyası olan Rory, aynı zamanda kendine has özellikleriyle de oldukça farklıdır. Dizi boyunca elinden düşürmediği kitapları, hayatta belki de en çok sevdiği şeydir. Çalışkanlığı ve sıcakkanlılığı ile adeta ışıldamaktadır. Rory, hayalleri ve hedefleri uğruna izlemesi gereken yolu biliyor ve bunun uğruna durmadan çalışıyor. Tıpkı annesi gibi, kahve içmeye bayılıyor, oldukça hızlı konuşuyor ve oldukça akıllıca bir espri anlayışına sahip.

Asi Olduğu Kadar Düşünceli: Jess Mariano

Jess Mariano, Luke’un yeğeni olarak kasabaya gelir. İlk izlenimlerimize göre, kendi başına buyruk, asi ruhlu, hatta her an sorun çıkarabilecek potansiyele sahip biridir. Çantasını boşalttığında kıyafetlerinin arasından kitaplarla karşılaşırız. Buradan ise Rory ile iyi anlaşacaklarını anlıyoruz. Bambaşka bir yerde yeni bir hayata başlayacağı için insanlara kaba davranan Jess’in aslında zaman içinde yumuşadığını ve insalara değer veren, düşünceli bir yapısının olduğunu görüyoruz.

İlk Karşılaşmadan Son Ana Kadar: Rory & Jess

Rory ve Jess’in ilk karşılaşmaları da ortak noktaları olan kitaplardan bahsederek başlıyor. Jess’in ilgilendiği kitabı ödünç alabileceğini söyleyerek Rory aslında bir adım atıyor. Sonradan anlıyoruz ki Jess, ödünç istediği kitabı aslında daha önce çok kez okumuş. Rory için kitabın kenarına notlar alan Jess’in bu hareketinin, kitap kurdu birinin karşısındaki kişiden etkilenmesi için oldukça makul olduğunu söylemek mümkün.

Rory ve Jess, ortak zevklere sahip, iyi iletişim kurabilen ve birbirini anlayan, birbirine iyi gelen iki kişi. Biraz sancılı başlayan ilişkilerinin de devam etmesinin ve birbirilerinin hayatında özel olarak kalabilmelerinin asıl sebebi de bu. Jess, aile ve arkadaşlık ilişkileri konusunda hayatında eksiklikler yaşamış, güzel giden şeylere çok da tanıdık olmayan biri ve Rory gibi birinin hayatında olması onu özel kılıyor. Aynı noktada Rory’nin annesi dışında birinin onu bu kadar anlaması, ortak noktalarda buluşabileceği ve sıradan hayatında heyecanlanabileceği yoğun duygular hissettiren birinin olması da onu özel kılıyor.

Jess’in Rory’nin ruh eşi olduğunu yıllar sonra da Rory’nin yetişkin yaşamından bir yılı izlememiz için çekilmiş dört bölümlük seri ”Gilmore Girls: A Year In The Life” dizisinde görüyoruz. Tüm yaşananların ardından yıllar sonra Rory kendini en dipte hissederken, onu cesaretlendiren kişi yine Jess olmuştu. Rory’i en iyi o tanıyor, tutkusunu çok iyi biliyordu. Düştüğünde ayağa kalkması için gereken yolu onun için aydınlatmıştı.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.