Filmin adını duyduğunuzda, sizin de kafanızda “Romantik hırsız mı?, Hırsızın romantiği mi olur?” soruları yankılandı mı? Bu yazıda beraber bunun gerçek olup olmadığını, nasıl ve neden olduğunu inceleyeceğiz.
Filmin senaristi Pelin Karaahmetoğlu, daha öncesinde Aşk Taktikleri, Bir Nefes Yeter filmlerini ve İyi günde Kötü Günde dizisini kaleme alırken, yönetmeni Recai Karagöz ise Adım Farah, Aziz ve Arıza gibi ünlü dizilerin yönetmenliğini yapmıştı. Filmin ana karakterleri Esra Bilgiç (Alin) ve Birkan Sokullu’nun (Güney) yanı sıra Hakan Ummak, Ushan Çakır, Osman Alkaş, Fırat Tanış ve Nil Keser kadrodaki diğer isimlerden birkaçı.
Not: Yazının devamı bolca spoiler içermektedir.
Filmin Konusu
Film, değer görmeyen ve bilinmeyen aşk temalı eserleri çalan bir hırsızı yakalamaya çalışan İnterpol Ajanı Alin ile karşılaştığı eski sevgilisi ile arasındaki yinelenen çekimi konu alıyor. Bir milyoner olan Güney Arat, doğal olarak herkes tarafından tanınan biri olmasının yanı sıra aynı zamanda film boyunca peşinde olduğumuz kişi. Güvendiği iki kişi ile beraber eser hırsızlığı yapıyor. Hikayenin diğer tarafında, verilen görev üzerine hırsızı yakalamak için olay yerine giden Alin yer alıyor. Şüphelinin peşine düşmesinin ardından Alin, beklenmedik bir kişiyle karşı karşıya kalır. Bu noktada Güney’in Alin’in eski sevgilisi olduğu detayını atlamamamız gerektiğini düşünüyoruz. Tüm bu etmenleri bir araya topladığımızda ise çevre tarafından aranan kişinin Güney Arat oluşu en uzak ihtimallerden birini var ediyor. Kim bir milyonerin hırsızlık yapacağına inanmak ister ki? Böylelikle film, Alin’in Güney’i yakalayıp yakalayamayacağı üzerinde gidip gelen bir dinamik üzerine ilerliyor.
Alin ve Güney’in Nasıl Bir Geçmişi Var?
Yıllar evvel Alin, bir sanat tarihi öğrencisiyken Güney ile tanışıp sevgili oluyorlar. Bir süre sonrasında Güney, ortadan kaybolduğunda Alin terk edildiğini düşünerek tüm eşyalarını toparlayıp yurtdışına gidiyor. Güney, her ne kadar sonrasında ulaşmaya çalışsa da başaramıyor. Alin ise yurtdışında İnterpol Ajanı olup sanat suçları biriminde görev alıyor.
Bir Milyoner Neden Hırsızlık Yapma İhtiyacı Duyar?
Bu sorunun kafanızı en çok kurcalayan detaylardan biri olduğunu düşünüyoruz. Bizlerin de aklına ilk olarak psikolojik etmenler gelse de umduğumuz gibi olmuyor. Filmin sonlarında Güney, bu hırsızlıkları neden yaptığını kendisi itiraf ediyor. Yıllar önce Alin, hiç değer görmeyen Mona Lisa’nın çalındıktan sonra ünlenerek değer gördüğünü, diğer eserlerinde değer görmesini istediğini söylüyor. Bunun üzerine Güney, kendisine aksiyon dolu bir macera ararken bu sözlerden ilham alarak değer görmeyen eserleri çalmaya başlamış. İşte Güney Arat’ın hırsızlık yapmasındaki amaç, Mona Lisa tablosu gibi bir olay yaratıp eserleri ünlendirmek, ressamlara değerli olduklarını hissettirmeye çalışmak. Bu konuda ise ne kadar başarılı bilemiyoruz çünkü filmde amacı söylense dahi başarılı olup olmadığı gösterilmiyor.
Hırsızımızın Romantikliği Nereden Geliyor?
Çaldığı eserlerin ortak noktası bilinmeyip değer görmeyen eserler olmasının yanında bir ortak noktası daha var: Aşk. Aşk ile ilgili eserler, Alin ve çalışma arkadaşının gözünde Güney Arat’ın lakabını Romantik Hırsız yapıyor. Ayrıca ana karakterlerimizin eski sevgili olup Güney’in Alin’i sevmeye devam edip, onunla birlikte olmak istemesi de romantikliğini arttırıyor.
Filmin Detayları
Çoğu izleyici, yurtdışı görüntüleri oldukça beğenmiş durumda. Prag, Budapeşte gibi şehirlerde çekilen sahneler büyük bir beğeni topladı. Sanıyoruz ki, filmin ilk sırada sevilen yönü bu olmuş. Öbür taraftan, Çoğu seyirci oyuncuların, oyunculuklarının yetersiz olduğu tarafında yer almış. Başta yeterli gibi olsa da, bizce de film ilerledikçe ne yazık ki yeterli olmadığı görülüyor. Seyircilerin büyük çoğunluğu ana karakterleri fazlasıyla yakıştırsa da oyunculuklardan memnun olmadıklarını yapılan yorum ve eleştirilerde görebiliyoruz. Romantik hırsızımızın bizce biraz daha romantikliğini görmek güzel olabilirdi. Aynı zamanda Alin’in karakolda ve ipuçlarını birleştirirken, plan yaparken sahneleri görmek karakterin İnterpol ajanı kimliğini biraz daha kuvvetlendirebilirdi. Alin’in sanki sıradan, meraklı birisiymiş ve suçlu olduğunu bildiği birini kendi imkanlarıyla yakalamak istiyormuş gibi lanse edildiği görüşündeyiz.
Alin, Güney’i Yakalayacak Mı? Yoksa Saklayacak Mı?
Alin filmin başında her ne kadar kararlılığıyla Güney’i yakalayacağını seyirciye inandırmakta başarılı olsa da eski aşkı karşısında yeniden yumuşayacağı bizce de tahmin edilebilirdi. Yine de bir ümitle adalete teslim edilmesini de bekleyenlerin olacağını düşünüyoruz. Her ne kadar Güney’in amacı güzel olsa da sonuç olarak bir hırsızdı. Bizce adalete ne olursa olsun teslim edilmeliydi. Milyoner olan bir adam, satın alarak da beğenisini, değer verdiğini ressama kanıtlayabileceği görüşündeyiz. Kısacası, film sonunda ne yazık ki hırsızımız yakalanmıyor. Polisle iş birliği yaparak başka bir suçlunun yakalanmasını sağlıyor. Gün sonunda yıllar önce yaşanan ani ayrılığın nedeninin Güney’in yapmış olduğu bir hırsızlığın ardından yakalanması sonucunda meydana gelmesi gün yüzüne çıkan detaylardan bir diğeri oluyor.
Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynakça: