Yunan mitolojisindeki muadili Eros olan Cupid, Latince Cupido yani “arzu” anlamına gelmektedir. Aynı zamanda Latin şiirinde Amor‘un eş anlamlısıdır. Latince adı gibi de arzuyu, tutkuyu, aşkı ve sevgiyi temsil etmektedir. Günümüzde ise Cupid’i Sevgililer Günü sembolü olarak sıkça görmekteyizdir.

Annesi Venüs olan Cupid’in babası çoğunlukla Mars olarak düşünülse de kaynaklara göre hâlâ net bir bilgi bulunmamaktadır. Doğduğunda kanatlı bir bebek olarak yaşama gözlerini açmıştır. O günden sonra da elinden yay ve okları eksik olmamıştır. O yüzden genelde Kanatlı Okçu veya Ovidius’un dediğine göre iki çeşit ok taşıyan genç bir çocuk olarak adlandırılmıştır. Cupid’in okları da oldukça güçlü ve anlamlıdır. 2 adet oku vardır ve bunların biri gümüş diğeri ise altındır. Eğer altın uçlu olan oku kullanırsa vuracağı kişi aşktan yanıp tutuşmaktadır fakat kurşun uçlu olan oku kullanırsa o kişinin aşkı sönmektedir.
Orta Çağ ve Rönesans zamanlarında diğer zamanlardan daha çok göz önünde olan Cupid, yine de her dönemde farklı alegori ve sembollerle ilişkilendirilmiş ve gündemde kalmayı başarmıştır. Örneğin Helenistik Dönem süresince daha kilolu ve somurtkan bir yüz ifadesiyle görmekteyiz. Bunun nedeni bazı ölümlü veya tanrıların Cupid’in başkalarının hislerine karıştığı için arabozan olduğu ve kendi dışında başkalarını umursamayan bir bencil olduğu gibi olumsuz düşüncelere sahip olmasıdır. Aynı zamanda Klasik Dönem’de ise daha zarif ve pozitif bir biçimde karşımıza çıkmaktadır çünkü ok ve yayının sağladığı güç ile ölümlü ölümsüz herkese aşk ile mutluluk bahşetmiştir.
Bazense babası olduğu düşünülen savaş tanrısı Mars’tan gelen özellikler yüzünden zırh ve dayanıklı giysilerle resmedilmiştir. Sembol ettiği şey ise bazen aşk için de savaşılması gerektiği düşüncesidir. Buradan da çatışmanın ve romantizmin birbiriyle paralel olduğunu belirtmektedir. Beden dillerine gelirsek de gözü kapalı olarak gördüğümüz zamanlar aşkın gözünün kör olduğunu ifade etmektedir. Elleriyle bir düğüm bağlarken gördüğümüz zaman ise simgesel olarak çiftleri bağladığını anlamaktayız.
Kendisi ile ilgili hikâyelere gelecek olursak da neredeyse hepsi tahmin edeceğiniz üzere üzerine yaşanmış ve yazılmıştır. Bazı hikâyeleri gerçekten kötü niyetle olsa da bunlar genelde annesi Venüs ve sinsiliği yüzünden ortaya çıkmıştır. Annesi yüzünden başına gelen en bilindik olaylardan biri ise Cupid’in Psyche‘yi bir canavara âşık etmesi gerekirken kendi aşk okunu kendine saplamasıdır. Eros ile Psyche: Kazara Yaşanan Destansı Aşk başlıklı yazımızda bu konuya dair daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
Aşk denen mucizevi hisse dair çocukluğunda annesiyle arasında geçen bir sohbet de aynı zamanda çok bilindik ve dokunaklıdır. Günlerden bir gün Cupid küçüklüğünde bir arı kovanından bal yerken bir arı tarafından sokulmuştur. Canı çok yanmıştır ve annesine böylesine küçük bir varlığın nasıl bu kadar can yakabileceğini sormuştur. Venüs ise cevap olarak kendisinin de çok küçük olduğunu ama çok daha derin yaralara yol açtığını söylemiştir.
İster Yunan mitolojisinde Eros ister Latincede Cupido ister Roma Mitolojisi’nde Cupid fark etmeksizin sembol ettiği şeyler gerçekten çok derindir. Tüm zorluklara, zıtlıklara ve çatışmalara rağmen Kanatlı Okçu hâlâ bir yerlerde kimisine altın kimisine kurşun okunu fırlatmaktadır ve aşk devam etmektedir.
Kaynakça
Cupid | Mitoloji, Görünüm, Güçler ve Gerçekler | Britannica
Sarah Carr-Gomm, Sanatın Gizli Dili, İnkılâp Yayınevi, İstanbul, 2018.