Roma’nın En Ünlü Gladyatörleri

spot_img

Roma Krallığı, cumhuriyetini ilan ettiği döneme kadar komşusu Etruria’nın egemenliği altında yaşadı. Böylece birçok yönden Etrüsklerin kültüründen etkilendi. Olasılıkla dinî şenliklerinin birçok özelliğini de Etruria’dan miras aldı. Romalılar tarafından benimsenen gladyatör dövüşleri, Etrüsklerin cenaze törenlerinde kaybettikleri savaşçılarının ruhlarını teskin etmeyi amaçladıkları dinî bir ritüeldi.

Gladyatör Oyunlarının Gelişimi

Bu gelenek ilk kez M.Ö. 264 yılında babalarının ölümü nedeniyle Iunius Brutus Pera’nın oğulları tarafından Roma’ya getirildi. Birçok zengin Romalı ölümünden sonra kendileri için düzenlenecek törenlerde gladyatör dövüşleri düzenlenmesini vasiyet etmiş ve bunun için yüksek miktarlarda paralar ayırmıştı. Romalılar için gladyatör oyunu düzenlemek, ölen şahsın şatafatını ve zenginliğini kamuoyuna ifade etmenin ve onun anısını sürekli kılmanın en kestirme yoluydu.

“Munera Gladiatoria”, Kaynak: wikimedia.org

Cumhuriyet Döneminde zengin patrici ailelerinin gladyatör dövüşü düzenleme konusunda aralarında oluşturduğu rekabet, yerini sonraki yüzyıllarda sadece imparatorun ve sayılı zenginlerin arasında gerçekleşen bir rekabete bırakmıştı. Bunun en önemli nedeni oyunların giderek artan maliyetiydi. Gladyatörlük, İmparatorluk Çağı ile birlikte sadece soylu Romalıların cenaze defin işlemleri sırasında yapılan rutin bir gösteri niteliğinden sıyrılarak tüm Akdeniz dünyası halkının en fazla rağbet gösterdiği çılgın bir ölüm şovuna dönüştü. Bu oyunlar, Roma’daki Circus Maximus ve Collesium’da halka açık bir şekilde gerçekleşirdi.

Arenalarda boy gösteren gladyatörler; ölümle yaşam arasındaki ince bir çizgide yaşayan köleler, savaş suçluları, kadınlar, homoseksüeller ya da cücelerdi. Zaman geçtikçe yarışmalar özenli hâle geldi ve çoğunlukla ruh hâllerini yansıtan müzik, ses efektleri, uygun kostüm ve dekor ögeleri eşliğinde yapıldı. Gladyatörlerin eğitimi için özel okullar bile açıldı.

Britanya adalarından gelen köleler, Afrika ve Asya’dan gelen kölelerle dövüştürülüyordu. Çeşitli silahlar ve savaş teknikleri kullanılıyordu. Bu gösterilerin popülerliği arttıkça sıradan özgür Roma vatandaşları, soylu aile mensupları ve kadınlar bile gladyatör olarak oyunlarda boy göstermeye başlamıştı.

Tarihe Kazınan Gladyatörler

“Dünyanın efendisi olan Romalılar, önemsiz bir iş yüzünden bir gladyatörü, tanrılar arasına kabul edilen imparatordan ya da burada hazır bulunan benden daha çok onurlandırıyor.” Suet., Caligula, XXXV.

 

Spartacus

“Spartacus’un Ölümü,” Kaynak: wikimedia.org

Roma’nın siyasal düzenine ve adaletsizliğine tepki gösteren, sömürülen insan emeğine ve yaşantısına karşı duran Spartacus’un yaşamı pek çok film, dizi ve romana konu olmuştur. Liderliğini yaptığı isyanın popülaritesi ise günümüzde hâlâ konuşulmaktadır.

Gladyatör denilince akla ilk gelen isim Spartacus (MÖ 109 – 71), Trakya’nın Nomad kabilesinde dünyaya gelmiş bir askerdi. Romalılara esir düşmüş ve bir köle olarak gladyatör okuluna satılmıştı. Karakteristik özelliklerinden bahseden tarihçi Plutarkhos’a göre Spartacus; cesur, güçlü, akıllı ve insancıl biriydi. Kendisi bir Trakyalıdan ziyade Yunanlıya benziyordu.

M.Ö. 73’te Spartacus liderliğinde başlayan ilk isyanda 80 gladyatör, okulundan kaçmış ve kaçarken yanlarına silah alamadıkları için askerî birliklere saldırıp silahlarına el koymuşlardı. İsyanda ve sonrasında Vezüv Yanardağı’nın yakınında Romalılara karşı kazanılan zaferden ele geçen ganimet silahlar köle ordusu arasında paylaştırılmıştı. İki yıl içerisinde beş Roma ordusu yenilgiye uğratılmış, 80 kişiden oluşan isyancı sayısı zamanla Roma siyasi düzeninin ezdiği köleler ve özgürlük arayışındaki insanların katılımı ile 120.000 kişilik dev bir orduya dönüşmüştü.

Başlangıçta çok fazla önemsenmeyen isyan ve bu isyana katılanlar Güney İtalya’da büyük bir yağmalama gerçekleştirmişti. Özellikle yağmalama olayından sonra isyan önemsenmeye başlanmış ve M. Licinius Crassus (MÖ 115- 53) isyanın bastırılması için görevlendirilmişti. Crassus düşmanını hafife almadı. Gerçek amacı vatan toprağına geri dönmek olan ve bunu gerçekleştiremeyen Spartacus ve beraberindeki orduyu Güney İtalya’da yenilgiye uğrattı. Savaş sonrasında Spartacus’un cesedi bulunamamış ancak bir gladyatöre yakışır bir biçimde cesurca savaştığı ve gerçek bir ordu komutanı gibi öldüğü söylenir.

Tetraites

Kaynak: sporcle.com

Tetraites, antik Roma’da murmillo türünde kendisini geliştiren ünlü bir gladyatördü. Miğferi ve zırhında balık simgesi taşıyor, Gallia’ya özgü silahlarla savaşıyordu. Ayağında koruyucu bandajlar, metal dizlikler, uzun kalkan, kılıç ve mızrak gibi koruyucu ve hücum silahları kullanıyordu. Karşısına retiarius ve thraex, seyrek olarak da provocator çıkarılmaktaydı. Dövüşlerinin birçoğunun ayrıntıları büyük ölçüde belgelenmemiş olsa da Prudes‘e karşı kazandığı zaferle günümüzde tanındı. Kayda değer başarıları Fransa, İngiltere ve Macaristan’da bulunan cam kaplarda tasvir edilmesini sağladı.

Flamma

Kaynak: funbuzztime.com

Antik Roma gladyatörleri arasındaki büyük isimlerden sayılan Flamma, dövüşçülere kıyasla uzun yaşayarak 30 yaşında öldü. Flamma, gladyatör olarak kariyerine başlamadan önce güçlü bir düşman karşısına çıkartılmış Suriyeli bir askerdi. Vücudunun sadece yarısında küçük bir kılıç, kalkan ve zırh kullanırdı. Birçok seyircinin ilgisini çekerek dövüşlerde yaklaşık 13 yıl boyunca rakiplerini korkutmuştu. 30 yaşında öldüğünde 34 karşılaşmanın 21’ini kazanmış, 9 karşılaşması beraberlikle bitmiş ve sadece 4 kez yenilmişti. Dört farklı durumda rudis ve özgürlüğüyle ödüllendirilmişti; ancak her seferinde teklifi geri çevirmiş ve hayatını bir savaşçı olarak sürdürmeye devam etmişti.

Commodus

Commodus, Capitoline Museums

Commodus, arenada gladyatör olarak performans sergilemeye takıntılı olan, kötü şöhretli bir Roma imparatoruydu. kendini herkesten üstün görüyordu ve egosu ile ünlüydü. Commodus, gladyatör olarak savaşmak için sarayının bir bölümünü bir arenaya dönüştürdü. Bu durum arzusunu tatmin etmeye yetmediğinde kraliyet statüsünü tamamen göz ardı ederek halka açık bir şekilde arenada savaşmaya başladı; fakat rakipleri tahta kılıçlarla dövüşmek zorunda bırakılıyorlardı.

Crixus

Kaynak: viatemporis.net

Üçüncü Kölelik Savaşı sırasında tanınmış bir askerî lider olan Crixus, çok daha büyük rakiplere karşı kayda değer bir başarı elde eden Galyalı bir gladyatördü. Capua şampiyonluğu gibi arenada kayda değer derecede önemli başarılar elde etmiş olmasına karşın “Lanista”sı (gladyatör okulu liderleri olan gladyatör sahiplerine verilen isim) tarafından küçümseniyordu. Okulda 70 gladyatörle başlayan isyanın aktörlerinden olan Crixus, zaman içinde Spartacus’un sağ kolu oldu. Bir süre sonra kaçan gladyatörler arasında amaç farklılığı oluşmaya başladı.

Crixus ve taraftarları Roma’dan intikam almak isterken Spartacus taraftarları sadece özgürlüklerinin peşindeydiler. İsyanın lideriyle yaşanan bu anlaşmazlık sonrası Crixus ve taraftarları, Güney İtalya’yı talan etmek üzere ana gruptan ayrıldılar. Crixus onca zaman onu baskı altında tutanlardan intikamını alamadan Roma lejyonları tarafından yakalandı. Umutsuzca fakat var gücüyle son ana kadar savaştı ve düşmanının ellerinde can verdi.

Carpophorus

Kaynak: northwindprints.com

Gladyatörlerin rakipleri çoğunlukla yine bir insanken Carpophores ünlü bir “bestiarii” oldu. Bu, uzmanlık alanı vahşi hayvanlarla dövüşmek olan gladyatörlere verilen bir isimdi. Bu tarzda dövüşenlerin kariyerleri, diğer gladyatörlere nazaran daha da kısa süreli oluyordu. Carpophorus, rutin olarak aslanlar, ayılar, leoparlar ve gergedanlar gibi kısır vahşi hayvanlarla yüzleşirdi. Flavian Amfitiyatro‘sunun açılışında Carpophores tek seferde bir ayı, aslan ve leoparı öldürmüş; aynı gün başka bir karşılaşmada bir gergedanı mızrakla katletmiştir. Tek bir karşılaşmada yirmi vahşi hayvanı öldürdüğü kişisel en iyi performansında ise taraftarları ve diğer gladyatörler, Carpophorus’u Herkül’le karşılaştırdı.

Marcus Attilius

Kaynak: historyplex.com

Marcus Attilius doğuştan özgür bir Roma vatandaşı olmasına karşın yaşamı boyunca aldığı yüklü miktardaki borçları karşılığında auctorati olarak gladyatör okuluna satıldı. Henüz gladyatörlük kariyerine başlamamış olan ve genç acemilere verilen unvan gereği henüz bir Tiro iken ilk dövüşünde 14 karşılaşmanın 13’ünde galibiyet elde eden ve Nero’nun şampiyonu olan imparatorluk gladyatörü Hilarius’u yenmeyi başardı. Daha sonra üst üste 12 galibiyeti olan Raecius Felix dâhil diğer gladyatörleri de tek tek yendi.

Priscus ve Verus

Kaynak: listelist.com

Priscus ve Verus kariyerlerinde yetkin gladyatörler olarak birçok dövüş kazanmış olsalar da birbirlerine karşı karşıya kaldıkları efsanevi son dövüşleriyle akıllara kazındılar. Milattan sonraki ilk yüzyılda Priscus ve Verus arasındaki dövüş, Flavian Anfitiyatrosu’nda gerçekleştirilen ilk müsabaka oldu. Dört saat süren zorlu bir mücadeleden sonra gladyatörler, birbirlerinin beceri ve azmine saygı duyarak kılıçlarını yere bırakıp dövüşmeye son verdiler. Seyirci bu eylemi coşkulu bir şekilde alkışlarla takdir etti. İmparator Titus, gladyatörlerin emekliliklerinin simgesi olan ve rudis adı verilen birer küçük ahşap kılıçla onları ödüllendirdi. İki gladyatör de özgürlüğünü elde ederek amfitiyatrodan ayrıldı.

Hermes

Kaynak: onedio.com

Yunan mitolojisinde haberci görevinde olan tanrı Hermes’in adını üstlenen gladyatör hakkında detaylı bilgi günümüze ulaşmadı; fakat şair Martial’in Hermes’e adadığı ve Hermes’in diğer gladyatörler üzerinde ezici bir üstünlüğü olduğunu anlattığı şiirle tarih sayfalarına yazıldı. Her satırı Hermes’le başlayan şiirde gladyatörün çok yönlülüğü yer aldı. Hermes farklı silahları ustalıkla kullanmak üzerine çok iyi eğitim görmüştü. Çoğu gladyatör gibi bir dövüş dalında kendisini geliştirmek yerine Hermes, en az üç farklı teknik üzerinde profesyoneldi. Böyle bir birikim, rakipleri karşısında büyük bir avantaj kazanmasını sağlamıştı.

Spiculus

Kaynak: focus.it

Özellikle şeytani olarak addedilen İmparator Nero’ya yakınlığı ile de bilinen Spiculus, döneminin ünlü gladyatörlerindendi. Spiculus kazandığı sayısız zafer sonrasında İmparator Nero tarafından hayal gücünün ötesindeki bir zenginlikle, saraylarla ve kölelerle ödüllendirildi. Nero tahtını kaybettiğinde ünlü gladyatörün ellerinden hızlı bir ölüm istediğini söyleyecek kadar ona düşkündü ve yaverine Spiculus’u bulmasını emretti; fakat Spiculus bulunamadı ve Nero kendi canını almak zorunda kaldı.


Kaynakça

  1. Uzunaslan, Abdurrahman. Gladyatörler Arenanın Tutsak Savaşçıları. Myken, 2010.
  2. Yurtsever, Adem. “Roma Dünyasında Gladyatörler”. Arkhe. 3. (2017):17
  3. “Antik Dünyanın Seks Sembolleri Sayılan Roma Döneminin En Ünlü 11 Gladyatörü”. Listelist. Web. 12.07.2022

  4. “En Ünlü 10 Antik Roma Gladyatörü”. Ancient History Lists. Web. 12.07.2022

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks