Toplumun bireyden, statüsüne uygun olarak beklediği davranışlarına rol denir. Kişi, taşıdığı statüye göre ayrılan birçok role bürünür. Her rol, diğer rollerle olan ilişkilerinin derecelerine göre var olur ve anlam kazanır.
Aile, bireyin gözlerini açtığı ilk sahnedir. Roller ailede şekillenir, güç dengeleri kurulur ve görünmeyen derin yaralar açabilir. Psikodinamik bakışla ailenin her bireyi hem aktör hem izleyici konumundadır. Her rol, başka bir rolü besler, şekillendirir ve bastırır. Bu yapılar çoğu zaman farkında olmadan nesilden nesile aktarılır.
Roller

Aile, yalnızca biyolojik bağlardan oluşan bir yapı değil, aynı zamanda duygusal, kültürel ve toplumsal öğrenme alanıdır. Duyguları ifade etme biçimi, çatışma yönetimi, sevgi verme ve alma kapasiteleri gibi sınır koyma becerileri, özdeğer algısı ve empati kurma yetisi de ailede şekillenir. Aile, duygusal zekanın ilk katmanıdır.
Bu sistemde her bireye bir rol verilir. Roller sadece bireyin karakterini değil, aynı zamanda ailenin bir bütün olarak işleyişini düzenleyen temel taşlardır. Psikodinamik teoriye göre roller genelde çocuklukta içselleştirilir ve bilinçdışı motivasyonlarla şekillenir. Bu roller, bireyin kimliğine öyle derin işler ki, zamanla kendi iç sesiyle aile sisteminin sesi birbirine karışır.
Ailede Görülmeyen Roller

Geleneksel kalıplar, aile içindeki görev dağılımını ve güç ilişkilerini doğrudan etkiler. Bazı kültürlerde en büyük çocuk ”ebeveyn” statüsü alırken başka kültürlerde aile içi hiyerarşi yaşla ya da cinsiyetle sıkı sıkıya ilişkilidir. Ekonomik güç, aile içindeki psikolojik gücü de belirler. Bu sadece bireysel değil, sınıfsal ve yapısal bir durum olarak ele alınabilir. Roller sadece kişisel değil, kolektif hafızanın da bir sonucudur.
Güç

Aile içindeki güç dağılımı, genellikle açık kurallarla değil, örtük dinamiklerle belirlenir. Piskodinamik bakışla, ailedeki güç dağılımı yalnızca kimin otoriter olduğu değil, aynı zamanda kimin duygusal yükü taşıdığı, kimin görünmeyen bir emek harcadığı ve kimin sistemin dengesini sessizce koruduğuyla ilgilidir. Örneğin; her ailede ”geleneksel güç” figürü olduğu gibi. Genelde son kararlar ondan gelir.
Sosyolojik Açıdan Güç

Güç dağılımı, toplumsal normlar ve ekonomik durumla doğrudan ilişkilidir. Bazı toplumlarda yaşça büyük olanlar mutlaka saygı görür, bazılarındaysa duygusal yakınlık daha belirleyicidir. Bu, güç dağılımını şekillendirir. Bazen en sessiz birey, en büyük güce sahip olabilir. Kırgınlık bile bir güç aracına dönüşebilir.
Güç tek bir kişide yoğunlaşmışsa, aile sistemi genelde kırılgandır. Duygular bastırılır, iletişim yüzeyselleşir ve bireylerin özdeğerleri zarar görür. Gerçek bir denge, güç paylaşımı ile mümkündür. Kararların birlikte alınması, duyguların eşit öneme sahip olması ve bireylerin rollerinin genişlemesiyle sağlanır. Her birey, hem kendi rolünü hem de o rolün başkaları üzerindeki etkisini görebildiğinde; aile sistemi sabit kalmak yerine gelişmeye başlar. Bu noktada ”sınır” kavramı büyük önem taşır. Gerçek bir güç paylaşımı, bireylerin kendi sınırlarını tanıması ve başkalarının sınırlarına saygı göstermesiyle mümkündür. Sağlıklı aile yapısı, bağlılıkla bireyselliğin dengede olduğu ince çizgide yürür.
Duyguların görünür olduğu, kırılganlığın zayıflık değil güç sayıldığı, çatışmanın kaçınılacak bir durum değil, büyümek için bir alan olarak görüldüğü ilişkilerde, güç artık baskı aracı olmaktan çıkar ve iyileştirici bir dinamiğe bürünür.
Travmalar

Travmalar, bireyin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü tehdit eden durum ya da olay olarak tanımlanabilir. Zaman içinde kişilerin ve kişiliğin arka planına yerleşir. Kişilik, bir insanın bütün ilgi, nitelik, yetenek ve çevresine uyum tarzının özelliklerini özetleyen bir kavramdır.
Travmalar, yapıların görülmeyen çatlaklarında saklıdır. Her baskılanmış duygu, görülmeyen ihtiyaç bir tür mikro travmadır ve aile sistemi içinde tekrar eden döngüler yaratabilir. Bir çocuğun sürekli susturulması, değer görmemesi ya da duygularının geçersiz varsayılması; yetişkinlikte ilişkisel problemler, özgüven eksikliği ya da sürekli ”onay arayışı” şeklinde kendini gösterebilir.
Aile içi psikodinamik yapılar sadece bireyi değil, tüm aile sistemini etkiler. Bir bireyin taşıdığı yük, aslında bütün sistemin dengesini korumaya yönelik olabilir. Psikodinamik terapilerde bu yapıları anlamak, çözümlemek ve dönüştürmek; sadece bireyi değil, ailesel travmaların aktarımının da değişmesine sebep olur.
Ailedeki güç ilişkilerini, üstlenilen rolleri ve yaşanmış ya da bastırılmış travmaları görmek; geçmiş zincirleri kırmak için ilk adımdır. Belki de en önemli farkındalık; bize verilen rollerin kaderimiz olmadığıdır. Onları sorgulayabilir, değiştirebilir ve artık ait olduğumuz hikayelerin içine girmeye başlayabiliriz.
Kaynakça
”Aile içi Roller”. Evimde Terapi. Web 04.05.2025
”Aile İçi Roller ve Sorumluluklar: Dengeyi Sağlama Yöntemleri”. Ousiapsikoloji. Web. 04.05.2025
”Toplumsal Travmayla Nasıl Başa Çıkılır?”. Erdem Hastahanesi. Web. 04.05.2025
Beşirli, Hayati ve diğerleri. İhsan Çapçıoğlu ve Hayati Beşirli. Sosyolojiye Giriş. Ankara: 2013
Öne Çıkan Görsel: Pixabay