Robin ve Ted Birbirleri İçin Doğru Kişiler Miydi?

Editör:
Sedef Hızlan
spot_img

How I Met Your Mother, televizyon tarihinin en sevilen dizilerinden bahsedildiğinde ilk sıralarda yer alıyor. Yayımlanmasının üzerinden yıllar geçmiş olsa da, hala konuşulmayı başaran efsane dizilerden biri olarak öne çıkıyor. Öyle ki, bu dizinin herkes için farklı anlamlar ifade ettiğine eminiz. Dostlukları, ilişkileri, ayrılıkları, hataları ve izlerken herkesin kendinden bir şeyler bulup öğrendiği tüm dersleri bizlere dokuz sezon boyunca aktarmayı başaran How I Met Your Mother, izleyicisini öyle bir dizinin içine çekiyor ki, izleyici de akşam saatleri iş çıkışının ardından kendini MacLaren’s Pub’a inmek isterken buluyor, hatta belki de yapılan ”müdahale toplantılarında” söz sahibi olmak istiyor.

İşte tam da bu noktada, dizide yaşanan ilişkileri de her detayına hakim olarak izliyor, yorumlar yapabiliyoruz. Birbirleriyle tanışma hikayelerinden başlayarak her birinin günlük yaşamlarına dahil olduğumuz bu beşli arkadaş grubunu çok iyi tanıyoruz. Lily ve Marshall‘ın ilişkilerinde yaşanan dönüm noktasında haklı olan kimdi? Barney yaşamış olduğu ilişkilerde ona en uygun insanı bulabilmiş miydi veya asıl konumuz olan Robin ve Ted birbirleri için doğru kişiler miydi?

Robin ve Ted’in ilişkisi, How I Met Your Mother izleyicisi için her zaman bir tartışma konusu oldu. Bir noktada birbirleriyle uyumlu olduklarına inananların yanı sıra, ilişki anlamında onları yan yana düşünmek bile istemeyenler de mevcut. Bu durumu incelemek için öncelikle karakterlerin kişilik özelliklerine odaklanmamızda fayda var diye düşünüyoruz.

Barney’nin ”Have you met Ted?” (‘‘Ted ile tanışmış mıydın?’’) sorusuyla başlayan Ted ve Robin’in tanışma hikayesi, tatlı diyalogların beraberinde, alışılagelmişin dışında gerçekleşmesiyle Ted için iyi bir başlangıçtı. Robin’i bir daha asla göremeyeceğini düşünmesi nedeniyle sürekli parti vermesi, ”acaba o bir sinyal miydi?” tartışmaları, ikili arasında anlamı olan mavi Fransız kornosunu çalması gibi bazı detaylar klasik Ted Mosby hareketleriydi. Çünkü Ted, romantik adımlar atmaktan çekinmeyen, doğru olduğuna inandığı kişinin peşinden koşmayı seven bir karakter.

Her zaman doğru kişiyi bulacağına, kaderin onu doğru kişiyle bir araya getireceğine inanan; bunun uğruna çaba harcamaya ve elinden geleni yapmaya hazır bir Ted Mosby vardı. Ancak böyle bir kişiliğin karşısında, yalnızca işine odaklı, bağımsızlığına oldukça düşkün, köpekleriyle beraber yalnız yaşamaya alışmış, duygularını belli etmeyen ve sıkı disiplinin hakim olduğu bir evde büyüyen Robin Scherbatsky bulunuyordu. Belki de bu noktada onları birbirinden ayıran en önemli unsur, karakterlerinin ışığında ikisinin de gelecekten oldukça farklı hayatlar bekliyor olmalarıydı.

Ted ve Robin arasındaki farklılıklar izlerken sık sık yüzümüze çarpıyor olsa da, dizide bulunan bir paralel adeta aralarında bulunan ilişkiyi de özetler nitelikte. 7. sezon 12. bölümünde Ted, Robin’i neşelendirmek için tüm evi süslüyor, ardından şöyle bir diyalog geçiyordu: ”Çocuklar, Robin Teyzeniz asla yüksek atlamacı olamadı ama ünlü bir gazeteci ve başarılı bir iş kadını olup tüm dünyayı gezdi. Kısa bir süre boğa güreşçisi bile oldu, komik bir hikaye sonra döneceğim. Ama Robin Teyze’nizin asla olamadığı bir şey vardı, asla yalnız kalmadı.” Bu sahneye paralel olarak ise, 8. sezon 20. bölümünde Barney, çevresinde bulunan herkesin güncel yaşamlarından bahsederek ekliyor: ”Etrafına bak Ted, yapayalnızsın.” Bu iki sahnenin paraleli Ted ve Robin arasında gözlenen en belirgin farklılıkklardan biriydi.

Bunlar dışında sahip oldukları bazı kişilik özelliklerinin de aralarındaki ilişkide etkili olduğu söylenebilir. Örneğin, sadakat konusu. Ted için sadakat bir ilişkinin temel taşlarından birini oluşturabilecek kadar önemli bir unsurken, Robin’in bu konuda önemli problemleri bulunuyordu. Robin’in yaşamış olduğu ilişkilerine baktığımızda bu tarz sorunlarla sıklıkla karşılaştığını görüyoruz. Öyle ki, nikah gününde bile evlenmesi gereken kişiden yüzde yüz emin değildi. Ancak bu noktada Ted’in de attığı adımların kafa karıştırabileceğini düşünmek çok da mantıksız olmayabilir.

Sizler için Ted ve Robin’in kişilik özelliklerinden ve aralarındaki dokuz sezon boyunca dikkatimizi çeken bir takım farklılıklardan söz ettik. Ted ve Robin’in birbirleri için doğru kişi olup olmadığına karar vermeyi ise size bırakıyoruz!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Editor Picks