Rıfat Ilgaz: Hababam Sınıfı’nın Var Olmasını Sağlayan İsim

“Ben çöken bir eğitim sistemini anlattım, hepimiz güldük.”

Herkesin hayatı boyunca bir kez bile olsa duyduğu veya izlediği Hababam Sınıfı’nın bir kitap uyarlaması olduğunu biliyor muydunuz? Eğer bilmiyorsanız bu eserin sahibinin Rıfat Ilgaz olduğunu da hemen söyleyelim. Ve pek çok insanın komedi filmi olduğunu düşündüğü ama aslında eğitim sistemine yönelik bir eleştiri niteliği taşıyan Hababam Sınıfı’nın var olmasını sağlayan Rıfat Ilgaz’ı birlikte tanıyalım.

Yaşamı

7 Mayıs 1911’de Kastamonu’nun Cide ilçesinde dünyaya gelen Mehmet Rıfat Ilgaz Türk edebiyatının efsanelerinden şair, romancı ve öykü yazarıdır. Onun tanınmasını sağlayan en büyük etken aslında Türk eğitim sistemini eleştirmiş olduğu Hababam Sınıfı adlı eseridir. Tabii biz bu eseri yıllarca televizyonlarda izlediğimiz haliyle biliyoruz.

Ilgaz, babasının vefatı nedeniyle Kastamonu Muallim Mektebi’ne (öğretmen okulu) girer ve mezun olduktan sonra da Gerede ve Akçakoca’da ilkokul öğretmenliği görevini üstlenir. 1936’da Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nde eğitimine başlar ve 1938’de mezun olur. Mezuniyetinden sonra Adapazarı’na atanan Ilgaz, vereme yakalandığı için öğretmenlik yapamadan buradan ayrılır ve İstanbul Süreyya Paşa Sanatoryumu’na yatırılır.

İstanbul’da Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği yaparken fakültede felsefe eğitimine devam eder. II. Dünya Savaşı’na denk gelen bu dönemler daha sonra edebiyatında da oldukça etkili olur. Örneğin Karartma Geceleri romanının arka planında savaşın etkisi yoğun olarak hissedilir. 1943 yılında Karagümrük Ortaokulu’nda bir öğretmenle kavga ettiği için Nişantaşı’na sürülür.

1944’ün Ocak ayında yayımladığı Sınıf kitabıyla adliye ve hapishaneyle tanışır. 1946 yılında öğretmenliğe kısa bir süreliğine dönse de, sonunda 1947’de bu şansı temelli olarak kaybeder. Bununla birlikte sanatoryuma yatabilme hakkını da kaybeder. 1974’te emekli olan Ilgaz, Cide’ye yerleşir. 12 Eylül (1980) Darbesi’nde de Cide’de gözaltına alınır.

 

2 Temmuz Sivas Madımak Olayı’nda başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine çok üzülen Ilgaz, 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993’te hayatını kaybeder ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na, Asım Bezirci’nin yanına defnedilir.

Edebiyat Hayatı

İlk şiiri Sevgilimin Mezarında‘yı 15 yaşında kaleme alan Rıfat Ilgaz’ın yazıları 1940’da “Çığır”, “Oluş”, “Ulus”, “Güneş”, “Yücel”, “Varlık“, “Hamle” ve “Yeni İnsanlık” gibi birçok dergide yayımlanır.

Felsefe eğitimi de alan Ilgaz, yine 1940’lı yıllarda Hasan Tanrıkut, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel’le tanışır. Ömer Faruk Toprak ile 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkaran Ilgaz, bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik Abasıyanık, Cahit Irgat, İbrahim Abdülkadir Meriçboyu, Nâzım Hikmet gibi şairlerle birlikte çalışır.

Ilgaz’ın ilk şiir kitabı Yarenlik 1943’te edebiyatseverlerle buluşurken, 1944’te yazdığı Sınıf adlı şiir kitabından dolayı 6 ay hapis cezası alır. Serbest bırakıldıktan sonra da öğretmenlik yapmaya devam etmek istese de mesleğini bırakmak zorunda kalır ve gazetecilik yapmaya başlar.

Yazılarında ve yaşamında toplumcu gerçekçi bir çizgi devam ettirmeye çalışan Ilgaz’ın 1953’te yazdığı “Devam” adlı kitabı da toplatılır. Yazıları ve şiirleri nedeniyle kovuşturmaya tabi tutulan Ilgaz, yaklaşık 5 buçuk yıl mahkumiyet alsa da hem hastalığından dolayı hem af kapsamına girdiği için cezasının bir kısmını yatar.

Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin ve Esat Adil gibi isimlerle Gerçek Gazetesi’ni, sonrasında ise Yığın Dergisi’ni çıkarırken, Markopaşa adlı mizah dergisinde de yazı işleri müdürlüğü yapar. Necati Sözen’in sahibi olduğu Adembaba dergisinde 1952’de yazmaya başlayan usta yazarın yazıları o dönemde popüler olan Dolmuş, Külah ve Taş gibi mizah dergilerinde yayımlanır.

Ilgaz, aynı zamanda 1952-1960 yılları arasında Tan gazetesinde düzeltmen, dizgici ve röportaj yazarı olarak çalışır. Daha sonra Dolmuş Dergisi’nde Stepne takma adıyla gönderdiği Hababam Sınıfı, Bizim Koğuş ve Don Kişot eserleri dizi olarak yayımlanır.

Vatan, Demokrat İzmir, Yeni Gün, Yeni Ulus gazeteleri ile Akbaba dergisinde de yazılar yazan Ilgaz, sonra Sınıf Yayınları’nı kurar ve kendi kitaplarını bu yayınevi aracılığıyla yayımlar. Basın Şeref Kartı’nı ise 1970’de alan Ilgaz, 1974’te emekli olarak Cide’ye yerleşir.

Ilgaz Yıldız Karayel adlı eseriyle 1982’de Madaralı Roman Ödülü ve Orhan Kemal Roman Ödülü‘nü, Ocak Katırı Alagöz ile de 1987’de Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü‘nü almaya hak kazanır.

Rıfat Ilgaz ve Hababam Sınıfı

1959’da Türkiye’deki eğitim sistemini eleştirmek amacıyla hazırladığı “Hababam Sınıfı” adlı romanı 1966’da oyunlaştırılarak Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelenir. Bu kitap onun asıl ününü sağlayan kitaptır.

Aynı oyun yine 1969’da İstanbul Tiyatrosu’nda sahneye koyulur ve Ertem Eğilmez’in yönetmenliğinde 1975 yılında beyaz perdeye aktarılır. Fakat yazar bu durumdan hoşnut olmaz çünkü senaryosu sansürden geçerek bütün toplumsal eleştirilerinden arıtılır ve sadece eğlencelik bir komedi haline getirilir.

“Onlar, Hababam Sınıfı’nın özüne saygı gösterilerek çevrilmiş filmler değildi. İçeriği bakımından, tezi bakımından aykırı. Ben eğitimi eleştiririm. Kopyacılığı, ezberciliği… Senaryoyu yazanlar öğrenci velilerine başlıyorlar çıkışmaya. […] Hemen dava açtım.”

Ilgaz eseri hakkında “Eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış. Belli bir süre sonra idam yaklaştığında tüm dükkanlar açılmaya başlamış. Bunun üzerine aileler de o saatlerde sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasına bürünmüş. Sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görüntüsü oluşmuş.” der.

Rıfat Ilgaz’a göre Hababam Sınıfı’na gülünmesi ile bu durum arasında hiçbir fark yoktur. Hatta oğlu Aydın Ilgaz‘a göre Hababam Sınıfı’na gülünmediği gün, eğitim sistemimiz düzelmiş denilebilir.

Eleştirinin yanında karakterlerin de gerçekte bir karşılığı vardır. Her öğrencinin farklı kültüre, farklı ekonomik durumlara sahip olmasına rağmen aynı sınıfta olmaları, aynı yemeği yemeleri ve birlikte kopya çekmeleri de toplumcu anlayışa yapılan bir atıftır.

İnek Şaban‘ın gerçek hayattaki karşılığı ise Kastamonu’dan sınıf arkadaşı olan Öksüz Ahmet’tir. Yıllar sonra Kastamonu’da soyadını kullanarak bulamasa da lakabı sayesinde bulabilmiştir onu. Ayrıca İnek Şaban, romanda çalışkan bir öğrenci olduğu için İnek lakabını almıştır, biraz da ‘ispiyoncu’ bir tiplemedir. Ancak film için o da, uyarlanmıştır. Ve elbette Güdük Necmi karakteri de bir uyarlamadır. Gerçek hayattaki karşılığı ise bizzat Rıfat Ilgaz’ın kendisidir.

ESERLERİ

  • Yarenlik (1943)
  • Sınıf (1944)
  • Devam (1953)
  • Ocak Katırı Alagöz (1987)
  • Bütün Şiirleri 1927-1991 (2004)
  • Hababam Sınıfı (1957)
  • Pijamalılar (1959)
  • Halime Kaptan (1972)
  • Karartma Geceleri (1974)
  • Yıldız Karayel (1981)
  • Apartıman Çocukları (1984)
  • Don Kişot İstanbul’da (1957)
  • Nerde O Eski Usturalar(1962)
  • Çatal Matal Kaç Çatal (1972)
  • Bunadı Bu Adam (1972)
  • Keş (1972)
  • Rüşvetin Alamancası (1982)
  • Sosyal Kadınlar Partisi (1983)
  • Nerde Kalmıştık
  • Cart Curt
  • Öksüz Civciv
  • Çocuk Bahçesi

KAYNAKÇA

  • https://www.trthaber.com/haber/kultur-sanat/hababamin-yazari-rifat-ilgaz-vefatinin-
  • https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/hem-aglatan-hem-gulduren-mizah-yazari-rifat-ilga

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Şakir Paşa Ailesi Edebiyata Nasıl Yön Verdi?

Şakir Paşa ailesinin sanata, özellikle de edebiyata yaptığı katkılar hakkında bir çerçeve sunuyoruz.

Chicano Edebiyatı: Sınırda Kalmışların Sesi

Chicano edebiyatı; melez kimlik, aidiyet krizi ve kültürel direnişi sınırın iki tarafındaki hayatlar üzerinden anlatan güçlü, politik ve ruhani bir edebi hafızadır.

Harry Potter Serisinin Unutulmaz Replikleri

Harry Potter'ın büyülü replikleriyle büyücülük dünyasında kaybolmaya hazırlanın!

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Hasçelikler and the City; dijital dünyada temsiliyet, samimiyet ve medya sınırlarını sorgulayan gerçekçi bir aile anlatısıyla izleyicileri içine çekiyor.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Editor Picks