Her şeyin birer anlamı olduğu gibi renklerin de elbette anlamları vardır. İnsan psikolojisinden tutun da sanattan, modaya ve yiyecek sektörüne varıncaya kadar renklerin üzerimizdeki tesiri oldukça büyüktür. Renkler ayrı zamanda çok ciddi mesajlar da barındırırlar. Misal, sağlık sektöründe diyet için önerilen tabak renkleri vs konuları buna örnektir. Özellikle reklamlarda ve ürün ambalajlarında renklerin önemi öne çıkarılırken en dikkat çekici ve yine yoğunlukla tercih edilen renk elbette dikkat dağınıklığı ve açlık hissi verici sebebiyle (kırmızıdır.) Bu renk adeta hayatın ‘vurgu’ rengi gibidir denilebilir. Çünkü özel günlerde kadınların tercihen güzelliklerini, şıklık ve zarafetlerini vurgulayıp öne çıkarmak için ‘şehvetin rengi’ olan renk yine kırmızıya yönelirler. Yani bu renk üzerindeki yoğunluk fazladır. Daima ön plandadır her alanda. Dikkat çekicidir.

Enerjinin ve sevginin aşkın temsili olan, Kutsal Bayrağımıza da rengini veren “Kırmızı” kelimesinin etimolojisi ise, Türkçe’ye, Arapça ‘Kırmızî’ ifadesinden geçmiştir. Bu isimlendirme, günümüzde ‘koşnil’ olarak da bilinen “kırmız” adlı bir böcekten elde edilen kırmızı renkte bir boya veren ve Osmanlı döneminde de romatizma tedavisinde kullanılan, koyu kırmızı renkte bir ilacın adından kaynaklanır. Kültürel anlamda ise kırmızı renk, Doğu geleneklerine göre iyi şans olarak kabul edilmektedir. Özellikle Çin, Hindistan ve Türk kültüründe saflığın simgesi olarak kabul edilir. Ayrıca kırmızı renk, gökkuşağının da en dış rengidir. Bu renk sarı ve mavi karışımından elde edilir.
Kırmızı Kelimesinin Kökeni Proto-Türkçe kökeni

Kelimenin kökeni ‘Kır’ kökü ile ilişkilendirilir. Bu kök, genellikle kan veya et ile ilişkilendirilirdi. Bu kelime Orta Türkçe’ye geçiş sırasında ses değişimleri ve dil evrimi nedeniyle bazı değişiklikler yaşamıştır.
Antik Türk topluluklarında bu renk için kullanılan terimlerin tam olarak ne olduğuna dair kesin bilgilere sahip olmak zor olabilir. Çünkü dilin evrimi ve dönüşümü zamanla değişiklik gösterir. Ancak, bazı tarih öncesi topluluklarda kırmızı rengin çeşitli tonları için farklı terimler kullanılmıştır. Örneğin “al” diye atıfta bulunma gibi. İnsan kanından tutup hayatın bir parçası olan bu renk, Çin felsefesinde dünyanın beş elementiyle ilişkilendirilen renklerden biridir. Kırmızı ateş elementlidir. Dolayısıyla dinamizm, liderlik, güven, saldırganlık ve aşırı duyarlılık ile bağlantılıdır. Ayrıca, Dini ve boğaların bu renkten rahatsız olma olayı ise işin ayrı bir boyutudur. Eski Mısır Kültürü’nde kırmızının yaşam, sağlık ve zafer ile ilişkileri vardır. Bu nedenle kutlamalar esnasında da insanlar bedenlerini pigment ile boyarlardı.
Kırmızının Edebiyattaki Yeri

Genellikle çeşitli sembolizm ve anlamlarla ilişkilendirilir. Aşk, tutku, tehlike, öfke, güç, cesaret, dram, heyecan ve özgünlük gibi duyguları ifade etmek için sıklıkla kullanılır. Sonuç olarak, bu renk edebiyatta derin anlamlar taşıyan güçlü bir semboldür. Yazarlar kırmızıyı kullanarak karakterlerin duygusal durumlarını, hikayenin atmosferini ve temalarını güçlendirir. Ve Kırmızının anlamı ve kullanımı metnin bağlamına ve yazarın niyetine bağlı olarak değişebilir. Misal, şiirde kırmızı renk;
Kırmızı Çizgilere Mersiye
Kırmızı çizgilerimiz vardı
Asker-sivil üstüne titrerdik
Çok çok uzak ülkelerden
Mekanik dinozorlar geldiler
Kırmızı çizgilerimizi sildiler
Kesiliverdi sesimiz soluğumuz
Ucuz gittik ucuz…
Abdurrahim Karakoç
‘Kırmızı çizgi’ kavramı açık bir ifade ile üzerinde taviz verilmeyen ve sıkı durulan tavır veya tutum olarak ifade edilir. ‘Kırmızı çizgilerimizi sildiler’ den ise kuralsız bir nesil ortaya çıktı anlamını anlayabiliriz.
Divan Şiirinde Kırmızı Renk

Divan şairi, iç dünyasının ruhsal görünümünü ve dış dünyadaki beş duyuyla algılanabilen şeylerin çağrıştırdığı niteliklerle özdeşleştirerek ve bunlarla somut bağlar kurarak anlatır. Bahsedilen araçlardan biri de en eski devirlerden günümüze kadar insan ve toplumun çeşitli ruhsal durumlarını sembolize etmede kullanılan renklerdir. Şairler nesneleri gerçek renkleriyle ele almakla birlikte, son derece sübjektif bir biçimde onlara kendi duygularını yüklemiş, renkleri iç dünyasını ifade etmede yardımcı olan bir simge olarak kullanmışlardır. Öyle ki bu simgesel değer genel kabulle şiir dilinin kalıp ifadeleri haline gelmiştir. Bütün şairler gülün kırmızı rengini bülbülün kanıyla, şarabın rengini kendi ‘kanlı gözyaşı’yla, çektiği âh’ı ‘kızıl-yeşil duman‘la bağdaştırırken aslında kendisine ulaşan hazır malzemeyi kullanmaktadır. Ancak Şeyh Gâlib gibi bazı sıra dışı şairler eşyaya ve çevresine kendi gözüyle bakıp yaratıcı kabiliyetiyle eşyayı yeniden yorumlayıp böylece renk isimlerini de alışılmışın dışında, son derece özgün bir biçimde kullanmışlardır. Bâkî Divanı’nda en fazla kırmızıya yer verilmesi, bu rengin estetik bir unsur olarak görülmesi ve kullanım imkânının geniş olmasına bağlanmıştır. Bunda Bâkî’nin dışa dönük, hayatı seven, hırslı kişiliğinin de etkisi olmalıdır. Bilindiği gibi divan şiirinde sevgilinin dudakları, yanağı, şarap, gül, gonca, âşığın döktüğü kan ve gözyaşı gibi daha pek çok unsur kırmızı renktedir.
Resim Sanatında Kırmızının İnsan Üzerindeki Etkisi

Renkler arasında titreşimi en kuvvetli, en dinamik olan renktir kırmızı. Harekete geçirme, aşk, gerginlik ve tansiyon yükseltici gibi etkiler yaratır. Ayrıca bu renk doğada en çok gül ve ateşi çağrıştırır. Nabız ve solunum hızlandırır, heyecanlandırır.
Sıcak renkler grubunda yer alan ve büyük bir enerjiye sahip olan kırmızı, Goethe’ye göre insana güç vermektedir. Farklı tonlardaki kırmızının insan üzerinde farklı etkiler uyandırdığı belirtilmektedir. Açık değerdeki kırmızı, güven ve sevgi duygusunu uyandırmakta, orta değerdeki kırmızı düzenlilik, kan rengindeki kırmızı ise iç tepkisel duyguları hareketlendiren bir etki uyandırmaktadır. Dominant bir renk olup, pek çok insanın ilk tercihlerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Ve bu renge uzun süre bakıldığında ise kişi üzerinde gerginlik ve heyecan, şiddet ve tehlike, kısa süreli bakışta ise vurucu ve dikkat çekici etkiler uyandırmaktadır.


