Rainer Maria Rilke: Uzak Gece Rüzgârı (Seçilmiş Şiirler) | 14 Alıntı

Yazı İçindekiler [hide]

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Şair Rainer Marie Rilke sanatın kalbi olan Prag’da 1875 yılında varlıklı bir ailede açar dünyaya gözlerini. Buhranlı bir çocukluk geçiren Rilke, yaşamının ilerleyen dönemlerinde bulunduğu toplumdaki uyuşmazlıkları ve sorunları görmeye başlamasının ardından yazılarında ve şiirlerinde bu sorunlara yönelir. İnsanın varoluşu ve toplum içinde gitgide artan modern yalnızlık konularına yönelip çözümlemeye çalışmıştır. Alman asıllı şairin baş yapıtları kabul edilen Duino Ağıtları, Orpheus’a Soneler; Düşten Taç ve Saatler Kitabı bilinen şiir kitapları arasındadır. Şiirleri dışında roman ve deneme türünde eserler de kaleme almıştır Rilke.

#image_title

Rilke’nin elli seçme şiirinden oluşan Uzak Gece Rüzgârı‘ndan seçme şiirlerinden alıntıları sizler için derledik!

1.“Bir defa daha karıştırır, uzak gece rüzgârı,

-o hep bildiğimiz-, sert ağaçların yapraklarını; 

ama onların üzerinde, sağlam ve elmastan, 

derin ara alanlarda, merasimle, 

bir ilkbahar gecesinin büyük yıldızları.” (sf. 24)

2. “Sadece bazen, böyle acı içinde olgunlaşa dururken biz, 

olgunlaşa olgunlaş neredeyse öleyazmışken, sonra:

Bütün her şey, kavrayamadığımız,

bir sûreti şekillendirir de karşımıza, bakar bize ışıya 

ışıya.” (sf. 27)

3. “Hiçbir şey kıyaslanamaz. Çünkü nedir bütünüyle

yalnız olmayan ve nedir ifade edilen her zaman;

hiçbir şeyi adlandırmayız biz, ancak katlanabilir

ve anlayabiliriz, belki bizi sıyırıp geçen

şurada bir parıltının burada bir bakışın

içinde yaşadığını

hayatımız olan şeyin. Karşı koyana

dünya yoktur. Ve çok fazla anlayanın yanından

geçip gider ebedi olan.” (sf. 28)

4. “Susuzlar ve kavuşuyorlar içileceğe, 

uyan ve bak: Kavuşuyorlar görüleceğe.

Bırak batsınlar geçerek iç içe, 

dayanmak için birlikte.” (sf. 29)

5.“Ama çok geçmeden, daha sabahına,

yaprakları dökülmüş hayat ağacına

arzular, umutlar, fikirler tutunur,

imge imge, düş düş sarılır.” (sf. 36)

6. “Nefessiz çöküyor olduğu yere 

yamaçların ardı altın oyalı, 

ışıktan yorulmuş göz kapakları

huzurla kapanıyor. Düş görüyor.

Düşünde nice güneşli rüya sûretleri…

Sessizce semâdan süzülüp şimdi gece, 

eğiliyor üzerine,

yıldızlar gülümseyerek şefkatle.” (sf. 37)

7. “Bütün çiçekler, düş sarhoşu,

yorgun başlarını yeryüzünün göğsüne yaslıyor. 

Sadece akşam, farkında kendi ihtişâmının, 

son ışığının parıltısını onun başına serpiyor,

sanki övünerek saf altınla taçlandırmak istermiş gibi

Ne var ki dünya başını eğiyor ve ağlıyor

apaydınlık gözyaşlarıyla. Susun! Sanki o böyle dua

ederek

gökyüzüyle anlaşıyor.” (sf. 40)

8. ” Susmak. En samimî susan,

konuşmanın köklerine dokunur.

Büyüyen her bir hece

birden onun zaferi olur:

Susuştaki susmayana,

alaycı fesada,

karşı zafer: çekip gider iz bırakmadan,

söz, yüzünü gösterdiğinde ona.” (sf. 47)

9. “Ey bakışın yüksek ağacı, yaprak döken:

Şimdi büyümek, misilsizliğiyle

Dallarını delip geçen gökyüzünün dengi olmak demek.

Derin ve yoğun görünürdü yazla doluyken, 

Başı aşina bize, neredeyse düşünür gibi.

Şimdi gökyüzünün yoludur, bütün içi. Ve gökyüzü

ne bilsin bizi.” (sf. 52)

10. “Nasıl tutayım ki ruhumu, 

değmesin diye seninkine? Nasıl

tutup da kaldırayım onu senin üzerinden başka 

  şeylere?” (sf. 67)

11.“Işık korkunç çirkinleştirir insanları, 

yüzleri akar aşağı, 

ve bir araya gelişlerinde geceleri,

görürsün sendeleyen bir dünyanın

darmadağın istiflendiğini.” (sf. 72)

12.“Neden, her zaman komşuyum ben,

beni endişe içinde şarkı söylemeye 

ve şunu demeye zorlayanlarla: Hayat ağırdır

bütün şeylerin ağırlığından.” (sf. 75)

13.“Bir şey, zavallı sıcacık hayatımı 

herhangi birinin eline teslim etti

daha dün ne olduğumu bilmeyen biri.” (sf. 77)

14.“Belirsiz saatlerde bastırır yağmur, 

sabaha döndüğünde bütün sokaklar,

hiçbir şey bulamamış vücutlar,

ayrıldıklarında birbirlerinden,

hayal kırıklığı içinde ve

üzgün; 

ve aynı yatakta uyumaya mrcbursa 

birbirinden nefret eden insanlar:

işte o vakit nehirlere karışır yalnızlık.” (sf. 83)


Kaynakça:

Rilke, Rainer Maria. Uzak Gece Rüzgârı. Çev. Tanıl Bora. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2022.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.