Radiohead – Creep: Garip Olmanın Hikayesi

spot_img

Bir şarkı düşünün ki, grubun en popüler şarkısı olurken aynı zamanda çalmaktan en nefret ettikleri olsun… Alternatif Rock grubu Radiohead tarafından 1992 senesinde single olarak piyasaya sürülen parça olan “Creep” bu eşine az rastlanır durumun bir örneği. Peki bir grubun ve onun en ses getiren parçasının arası neden açılmış olabilir? 

Tarihin en ikonik Alternatif Rock gruplarından Radiohead, 1992 yılında yayımlanan single parçası Creep ile müzik dünyasına adım atarak 90’ların “Grunge” çılgınlığı arasında kendine yer edinme çabası içindeydi. Creep ilk çıktığında listelerde üst sıralara tutunamadı. Başlarda başarısız bir girişim gibi gözüken bu parça, bir yıl sonra yayınlanan “Pablo Honey” albümünde yer bularak büyük bir üne kavuştu. Şarkı radyoların gözdesi haline gelmiş, listeleri alt üst etmişti. Bu popülariteyle Amerika’da 2 milyondan fazla satan albüm, Radiohead’e harika bir başlangıç sağlamıştı. Fakat ortada bir sorun vardı; tek bir şarkının bütün ilgiyi üzerinde toplaması grup üyelerini rahatsız etmeye başlamıştı. Amerikan deyimiyle “One-hit band” yani tek şarkılık grup olma endişesi üyelerin kafasını kurcalıyordu. Şarkının popülerliğinin grubun ve müzikalitenin önüne geçmesi büyük bir sorun teşkil ediyordu. 

Pablo Honey, 1993

Şarkının hikayesinden bahsedersek, dönemini kasıp kavuran parçanın sözlerinde grubun kurucu solisti olan Thom Yorke’un Exeter Üniversitesi’nde geçirdiği dönem platonik hisler beslediği bir kıza karşı duruşu ve onunlayken kendisini bir “Creep” olarak görmesinden bahsedilmektedir. Thom, hoşlandığı bu kız ile konuşacak cesareti bir türlü bulamamakta ve kızın haberi bile olmadan peşinde dolaşarak varlığını yakınında hissetmesiyle yetinmekteydi. Bu döngü aylarca devam ederek Thom Yorke’un özgüvenine büyük zarar verecek ve grubun gelecek albümlerinde de gözlemlenebileceği gibi kendisinde bunalıma meyilli bir ruh hali bırakacaktı. Kaderin cilvesidir ki aradan yıllar geçmiş, grup canlı performanslarından birini gerçekleştirirken Thom Yorke’un hoşlandığı bu kız şovu en önden izleyecektir. İlerleyen yıllarda grubun kurucu gitaristi Jonny Greenwood’un konuyla alakalı “Thom o gün çok utanmıştı çünkü onunla konuşacak cesareti hiç bulamamıştı ve bir anda kendisi karşısındaydı, bu tesadüf onu derinden sarstı.” açıklamasında bulundu.

”When you were here before
Couldn’t look you in the eye
You’re just like an angel
Your skin makes me cry
You float like a feather
In a beautiful world
I wish I was special
You’re so very special”

Baskılanmış hisler ve arzular zamanla Thom Yorke’un kalbinden kalemine akarak tüm dünyanın diline düşen bir şarkıya dönüşmüştü. Zaman geçtikçe hoşlandığı kıza yüklediği anlam da gittikçe sıradanlaştı ve çekilmez bir hal aldı. Kendisi bir süre sonra canlı performanslarda şarkıyı seslendirmekte zorlanmaya başladı. Bütün bu hislerini bir kenara bırakmış biri olarak, artık o sözler kendisi için aynı şeyleri ifade etmiyordu. Bu kadar derin ve kişisel çıkmazlarına dokunan bir şarkıyı her gün hatırlamak istememek normal karşılanabilir bir durumdu.

Thom Yorke – Jonny Greenwood

Jonny Greenwood bir başka açıklamasında “Thom o şarkıyı çalmak istemiyor, bu kendi sözleri. Artık kendini o duygusal boşlukta hissetmiyor ve çalmaktan zevk almıyor hepsi bu. Onunla ilgili en iyi bulduğum özelliklerinden birisi de duygusal inancı olan bir sanatçı. Hissetmeden çalmayı sevmiyor.” diyerek konuya açıklık getirmişti. 

Plak şirketleri ve hayran kitlesi tarafından Creep benzeri yeni bir hit çıkarma baskısı eşliğinde geçen yıpratıcı bir dönemin ardından grubun çıkardığı “The Bends” ve “OK Computer” albümleri farklı tür bir müzikalite ile benzer bir başarı yakalamasına rağmen genel kitlenin gözünün Creep’ten başka bir şey görmemesi grubun şarkıya karşı sert tutumunu daha da pekiştirmişti.

Yeni albümlerinde daha karmaşık enstrümental ögeler ve bağımsız elektronik eklemeler kullanarak kapasitelerinin farkına varmaları sonrasında ilk albümlerinin tekdüze akor dizilimlerini ve yavan müzikal döngüyü kendileri için küçük düşürücü bir sıradanlık olarak gördüler. Zincirleme gelişen hadiseler sonucunda OK Computer dünya turnesinin sonuna doğru grup, en ünlü şarkısına konserlerde yer vermeyi bıraktı. 2000-2016 yılları arasında ufak birkaç istisna haricinde Creep’i canlı seslendirmediler. 21 Mayıs 2016 Amsterdam konserinde uzun bir zaman sonra Radiohead konserinde ilk kez duyulan Creep; yıllar boyunca bastırılmış, tozlu raflar arasında saklanmış ve yüzüne bakılmayan bir parça olmaktan çıktı ve sonraki konser listelerinde yerini almaya devam etti.


KAYNAKÇA

  1. ”Artists hated own hit songs”. Loudwire. Web. 08.08.21

2. ”Radiohead: a brief story”. NME. Web. 08.08.21

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.