Kimileri Puşkin’i şiirlerinden, kimileri ise hikâyelerinden romanlarından tanır. Aslında onu sadece eserleriyle tanımak doğru değildir çünkü Puşkin sadece dönemine eserleriyle damga vuran bir sanatçı değildi. O Rus şiirine altın çağını yaşatan Aleksandr Puşkin idi.
Sürgünün Peşinde Bir Ömür

1799’da Moskova’da kısmen mülklerini yitirmiş soylu ve aydın bir ailede dünyaya gelen şairin babası subay, annesi ise Habeşistan’dan getirilerek Osmanlı sarayında bulundurulan bir çocukken Rus sarayına armağan olarak gönderilen, Büyük Petro’nun oğlu gibi büyütülerek generalliğe dek yükselen, çarın reformlarında ona en yakın yardımcılardan olan Prens İbrahim Hannibal’in torunudur. O dönemde soyluların evlerinde Fransızca konuşulmaktaydı, böylece çocukluğundan beri Fransızca ile büyüyen Puşkin eğitimini de Fransızca olarak görür. Erken yaşta Fransız klasiklerini okur, evlerine gelen konuklar arasında da dönemin Rus şairleri ile karşılaşır. Bu denli Fransızca ve sanat dolu yaşamının yanında ona Rus halk masallarını ve şarkılarını söyleyen dadısı Arina da onu etkiler.
1811’de seçkin ailelerin çocuklarının anca girebildiği ve seçkin memur, diplomat yetiştiren bir tür yükseköğretim kurumu olan Tsarskoe Selo’ya otuz öğrenciden biri olarak seçilir. Burada Rusya’nın en iyi eğitimini alırken 1814’te ilk şiiri yayımlanır, böylece düz yazıları ve şiirleri basılı hayata geçer. Artık Puşkin adı kendini belli etmeye başlamıştır. Fakat bu fark edilme lehine olmaz; ilk şiirinin ardından yayımlanan diğer şiirlerindeki hicivler, din karşıtlığı ve siyasi görüşleriyle Çar I. Aleksandr’ı öfkelendirir, hizmet bahanesiyle Güney Rusya’ya sürgün edilir. Böylece şair Kafkasya, Kırım, Moldavya’yı dolaşırken bir yandan da eserlerini kaleme almaya başlar. “Bahçesaray Çeşmesi”, “Çingeneler” gibi epik yapıtlarını bu dönemde yazar ayrıca ileride onun için bir dönüm noktası olacak Yevgeni Onegin adlı şiir-roman türündeki eserine de bu sırada başlar.
1824’te ateizmden söz ettiği mektubunun bulunmasıyla ikinci sürgün yolları görünür, bu sefer annesinin Kuzey Rusya’daki Mikhaylovskoe malikanesine sürgün edilir. Burada iki senesini yalnızlıkla ve eserlerine kafa yorarak geçirir. Lirik şiirlerinin en önemli örneklerini verirken Yevgeni Onegin’e de devam eder. 1826’da Çar I. Nikolay, Puşkin’i görüşmeye çağırarak sürgün durumunu kaldırır ve yapıtlarının sansürünü bizzat yapacağını bildirir. Bu Puşkin için umut verici görünür, artık rahatça seyahat edip yazı yazacağını düşünür ama hayal kırıklığına uğrar; üzerindeki baskı daha da artmıştır. Artık izin almadan seyahate çıkamayacak hatta hiçbir eserinin yayımlanmadığı gibi edebiyat camiasında da okunmayacağını öğrenir.

Bir süre sonra evlilik fikri aklına giren şair 1830’da Natalia Goncharova ile nişanlanır. Babasının Kistenevo’daki mülkünün yarısını düğün hediyesi olarak verilmesiyle ilgili mali işler için Boldino mülküne gider ve yazın yaşamının en verimli dönemi olarak bir süre orada çalışır. Yevgeni Onegin artık tamamlanmıştır, Küçük Tragedyalar ile birlikte bir dizi masal, lirik şiir üretir. Bir sene sonra Natalia ile resmi olarak evlenen Puşkin’e, Çar I. Nikolay Kamer-Yunker saray ünvanını verir. Bu olay Puşkin’in oldukça ağrına gider, çünkü bu ünvan kendi herhangi bir niteliğinden dolayı değil sadece saraydaki balolara katılabilmesi içindir. Bu olayın üzerine karısı ve çarlık ordusuna hizmet eden bir subay olan J. Dantes arasındaki dedikoduların da çıkmasıyla şair daha da hiddetlenir. Eşinin onurunu savunmak üzere düelloya çıkan şair ölümcül bir yara alır ve iki gün sonra 29 Ocak’ta ölür.
Onun ardından halk yas tutmak için dairesine gelir fakat ayaklanmadan korkan hükümet sebebiyle küçük bir kilise töreniyle şair Svyatye Gory Manastırı’nda annesinin yanına gömülür.
Puşkin’den Önce ve Sonra Rus Şiiri

Puşkin öncesinde Rus şiiri Batı etkisi altındaydı. Büyük Petro’nun reformlarıyla Avrupa ile bağlantılar kurulmuş ve oradan gelen sanat akımlarıyla beraber Rusya’da Batı etkisinde harmanlanmış bir edebiyat ortaya çıkmıştı. Toplumu eğitme amacı güden bu eserler taklit tarafıyla ağır basıyordu, Fransız ve Alman eserler taklit ediliyor, romantizm ve klasisizm etkisi altında çıkarılan eserler kendi özlerini, Rus toplumunu yansıtmıyordu. 19. yüzyıl ile Puşkin’in eserleriyle yeni bir edebiyat dönemi başlar. 19. yüzyıl Rus edebiyatı için altın çağıdır, bunun nedeni ise şüphesiz Puşkin’dir.
Söz konusu dönem, Rus edebiyatının tarihinin ve eserlerinin dünya sahnesine çıktığı bir dönemdir. Şiir, lirik, trajedi, kısa hikâye, roman gibi edebi türlerde yazan Puşkin, günlük Rus dilini edebi eserlere sokar ve daha önce hiç kullanılmamış, değinilmemiş temalarını keşfederek bunları şiirine sokar. Yeni nazım biçimlerini de meydana getirir.
Taklitçi yapıyı yıkan Puşkin, Rus edebiyatına kendi kimliğini kazandırır ve özgün dilini de beraberinde getirir. Puşkin öncesinde Fransız etkisiyle süslü, yapmacık olarak adlandırılan bir dil kullanılırken Puşkin ile halkın da anlayabileceği bir duruma getirilir, artık sanatın içine halk da girmiştir. 18. yüzyıl eserlerinde ideal insanlar, kahramanlar üzerinde durulurken Puşkin bu algıyı yıkar, artık her kesimden insan eserlerin içindedir. Bu dönemde Puşkin “gereksiz adam” tipini de ortaya çıkarır. O dönemde Çağdaş Rus edebiyatında ağır basan bir tip vardı: zekası parlak, duyarlılığı ince ama karamsar, bir işe yaramaz, topluma karşı olumsuz adam. Bazen iyi niyetli ve ümitli olsa da eyleme geçmeyen, sonunda hep yenilgiye uğrayan adam. Bu tipe gereksiz adam deniyordu çünkü ilk defa Puşkin kahramanı için bu deyimi kullanır.
Yevgeni Onegin: Gerçeklerin Eseri

“Onegin hayallerle oynayan bir şiir değil, gerçekçi bir gözle yazılmış, ayağı yere sapasağlam basan bir eserdir. Bu şiirin gerçek Rus hayatını dile getiren yaratıcı gücüne, eserin sanat mükemmelliğine Puşkin’den önce kimse ulaşamamıştı, belki ondan sonra da kimse ulaşamadı.” – Dostoyevski, Puşkin Üzerine Konuşma
Puşkin, Yevgeni Onegin eserini güney sürgününde yazmaya başlar ve bitirmesi sekiz senesini alır. Puşkin’in neredeyse hayatı boyunca üzerinde çalıştığı eser yaklaşık 366 kıtadan oluşmaktadır. Yazar bu eserini şiir-roman olarak nitelendirmektedir. Öyle ki şair Pyotr Andreyeviç Vyazemski’ye yazdığı mektubunda şöyle bahseder: “Şimdilerde roman değil şiir-roman yazıyorum, şeytani bir fark var. Don Juan’ın türünde.”
Eser en baştan sona kadar Belinski’nin deyimiyle Rus yaşamının ansiklopedisini yaratmıştır. Dört dönemin Rusya yaşamının ansiklopedisi özelliği gösteren eser başta Petersburg, Moskova’nın büyük kent yaşamı, yüksek toplum, taşra yaşamı gibi türlü insanlar ve onların yaşantıları bu ansiklopedide yer alır. Şiir-roman türündeki eserde esas dört kişinin başından geçenler, aralarındaki olaylar sade bir şekilde yansıtılır. Ayrıca eser sadece dönemi değil Puşkin’in hayatının da bir aynası olmuştur.
Yevgeni Onegin’i meydana getiren vezni Puşkin kendisi yaratmıştır. Yevgeni Onegin kıtaları on dört dize ve dörtlü duraklarla yazılan “yamb” vezninde şiirdir. Bu Eski Yunan’daki “iambos” vezin kalıbının Rusça’ya uyarlanmış halidir.
Rusya için Puşkin, Shakespeare gibiydi, Dostoyevski ise onu “peygamber” olarak tanımlıyordu. Henüz otuz yedi yaşında vefat eden Puşkin için halk boşuna yas tutmamıştı, günün sonunda kendi seslerini de kaybetmişlerdi.
Kaynakça
Puşkin, Aleksandr Sergeryeviç. Yevgeni Onegin. Çev. Azer Yaran. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2004.
Hakobyan, Heghine. “Research Guides: Exploring Russian Literature: History of Russian Literature.” Researchguides.uoregon.edu. Web. Erişim tarihi: 23.03.2025
“Pushkin’s Biography.” Educ.jmu.edu. Web. Erişim Tarihi: 23.03.2025
“Alexander Pushkin.” Poetry Foundation 2019. Web. Erişim Tarihi: 23.03.2025
“The Life of Alexander Pushkin in St. Petersburg.” saint-Petersburg.com. Web. Erişim Tarihi: 23.03.2025
“Puşkin’in Anlatımı, Yapıtları, Ele Aldığı Konular, Etkilendiği ve Etkilediği Kişiler” cafrande.org. Web. Erişim Tarihi: 23.03.2025
Ikisivri, Duygu. “A. S. Puşkin’in ‘Yevgeni Onegin’ Adlı Eserinde Biçimsel Özellikler”. idil 6. 38 (2017): 2639-2656