Punk Kültürü ve Yeraltı Edebiyatı: İsyan Haykırışı

Editör:
Öykü Karaderili
spot_img

İsyan, öfke ve şiddet; bu temaların hepsini ifade etmek için yüzyıllardır farklı sanat dalları kullanılmıştır. İdeallerinden ve mücadelesinden hiçbir zaman tereddüt etmeyen Punk kültürü ve baskılamalara karşı istedikleri eseri istedikleri şekilde yayımlatmayı amaçlayan yeraltı edebiyatı aklınıza gelebilecek bütün rahatsız edici temaları yıllarca dile getirmiştir. Fikir özgürlüğünü yaşatmaya devam etmek ve geleneksel toplumsal algıları zayıflatıp yıkmak için aynı kümede savaşan punk kültürü ve yeraltı edebiyatı, ezilenin sesi olmak için mücadele etmişlerdir.

Yeraltı Edebiyatı Nedir?

Henry Be | unsplash.com

Yeraltı edebiyatı, ya da gizli edebiyat anlamına gelen İngilizce adıyla Clandestine edebiyatı, konumuna göre yayıncılık sektöründe var olan sansürleme ve baskılamalara karşı çıkmayı hedefleyen bir edebiyat türüdür. Bu tarz eserlerde genellikle topluma karşı bir isyan niteliğinde temalar ve karakterler işlenilirken, argo ve cinsellik gibi tabu olarak görülen içeriklerin bulunması da çokça mümkündür.

Eleştirel ve aykırı doğaları sebebiyle, yeraltı edebiyatına ait eserler çoğunlukla kişisel yayıncılık tekniği ile yayımlansa da, zamanla bu şekilde yayımlanan eserlerden bazıları klasik literatürde yer edinebilmektedir. Vakit geçtikçe statüleri değişen bu eserlere Karl Marx‘ın Das Kapital‘i gibi köklü bir eser bile dahildir.

Punk Kültürü Nedir, Nasıl Gelişmiştir?

Spit out the lies they forced you to swallow! | vice.com

“Punk” denildiğinde çoğunlukla akıllara renkli ve çarpıcı saçlar, ilginç kıyafetler ve gürültülü müzik gelmektedir. 1960’ların sonundan beri etrafta olan Punk kültürü, kendine has moda algısı ve müziği ile gözlere çarpsa da bu dış görüntünün altında etkileyici ideolojiler de barındırmaktadır.

İlk kez müzik aracılığıyla isyanını yansıtmaya çalışan Punk kültürü, 1960’lı yılların sonu ile 1970’li yılların başı arasındaki dönemde Birleşik Krallık’ta yavaş yavaş ilerlemiştir. 1976 yılında Sex Pistols isimli grubun ülke çapında sükse yapmasıyla birlikte çoğunluğun ağzına düşen Punk, başkaldırı ve öfke ile dolup taşmaktaydı. İsimleriyle uyumlu bir etiğe sahip olan Sex Pistols; vurdumduymaz ve kaba tavırlarıyla farklı duygular yaratıyor ve isimlerini herkesin aklına kazıyorlardı. Bu dönem Punk müziğinin elementleri otorite karşıtı olup işçi sınıfının yanında durmakla sınırlı kalsa da Sex Pistols Punk için yalnızca bir başlangıçtı, The Clash ve X-Ray Spex gibi gruplar Punk’ın mesajını iletmeye devam etmiş, işsizlik ya da ırkçılık gibi sosyal problemlerden de bahsederek Punk kültürüne yeni bir perspektif katmışlardı. Daha sonra, 1978-1982 yılları arasında aktif olan Irkçılığa Karşı Rock (Rock Against Racism) akımının oluşmasına da katkı sağlamışlardı.

1980’li yıllardan sonra artık Punk kültürü Birleşik Krallık’ı aşarak dünyaya yayıldı ve özellikle 1990’lı yılların Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük bir popülariteye ulaştı. Grunge ve RiotGrrrrl gibi başka sosyo-kültürel akımların oluşmasına öncülük yapan Punk, artık keskin çizgilere sahip bir kültür haline geldi. 1994 yılından itibaren Green Day ya da Rancid gibi grupların öncülük ettiği ve ismen Punk-Rock olarak anılan Punk kültürü, moda ve müziği kullanarak isyanı haykırmaya ve eşitsizliğin karşısında durmaya devam etti.

Günümüzde Punk anti-otorite, anti-kapitalizm, anti-faşizm, anti-ırkçılık ve anti-seksizm tarzı konulara odaklanmaktadır. Bu kültüre sahip kişi sayısı 1990’lı yıllara göre azalmış olsa da Punk kesinlikle ölmedi.

İsyankâr doğaları sebebiyle Yeraltı Edebiyatı ve Punk kültürü birçok kez aynı kümeyi paylaştığı için bu ideallere sahip olan birçok edebi eser de doğmuştur. Aşağıda Punk kültürü ve Yeraltı Edebiyatının imgelerini eserlerinde işleyen beş yazara değineceğiz.

Allen Ginsberg

Allen Ginsberg at City Lights Bookstore in 1959 | medium.com

Çoğunlukla Beat Jenerasyonu (the Beat Generation) ile bilinen Allen Ginsberg, 1926 yılında ABD’nin New Jersey eyaletinde doğmuştur. Beat Jenerasyonu, kişisel yayıncılığı benimsemiş, iddialı eserler çıkaran Ginsberg, Jack Kerouac ve Lawrence Ferlinghetti gibi sanatçıları içermekteydi ve bu grubun amacı edebi formalizmden ve Amerikan kapitalizminden uzaklaşarak özgür sanat eserleri vermekti. Punk kültürü henüz doğmamış iken bile onun ideallerinden bazılarına sahip olan Beat Jenerasyonu, aynı zamanda savaşa karşı duran ve barış yanlısı sanatçıları içermekteydi. Edebiyatta özgürlüğü ve deneyselliği savunan Beat Jenerasyonu, aynı zamanda kişisel yayıncılığı popülerleştirmiş ve edebiyata yeni yazarların katılmasına da katkı sağlamıştır.

Gençliğinden itibaren sanatıyla toplumu ifade etmeye çalışan Ginsberg, hayatı boyunca kendisini halka adamıştır. 1954’ten 1968’e kadar devam eden Sivil Haklar Hareketi‘nde de aktif rol alan Ginsberg, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı durmaktan hiç çekinmemiştir.

Eserlerinden en çok bilineni 1956 yılında yayımlanan “Howl” isimli şiirdir. Bu şiirde kullanılan kaba ve umursamaz dil, detaylandırılan acılar ve bu şiirin kişisel yayıncılık ile yayımlanması Ginsberg’ün yeraltı edebiyatına olan katkılarının bir eseridir. Şiir Ginsberg’in savaş, ırkçılık, homofobi ve ayrımcılık gibi sebeplerden dolayı benliklerini kaybeden jenerasyonunu anlatmaktadır. Bu şiiri savaş sonrası stres bozukluğu geçiren ve, kimlikleri yüzünden akıl hastanesine kapatılan gençlere bir atıf olarak yazan Ginsberg, zamanının sosyo-politik konumu sebebiyle çokça eleştirilse de, günümüzde bu şiir marjinalize olmuş gruplar tarafından sevgiyle okunmaktadır.

Yalnızca eserleriyle değil, müziğiyle de Punk kültürünü benimsemişti Ginsberg; 1982 yılında The Clash grubu ile sahneye çıkan yazar, her zaman sesini ihtiyacı olan insanlara duyurmayı hedeflemişti. Allen Ginsberg 1997 yılında hayata gözlerini yummasına rağmen hala saygıyla anılmaktadır.

Kathy Acker

Sophie Bassouls | Sygma | Getty Images

Kathy Acker 1947 yılında ABD’nin New York eyaletinde doğmuştur. Kendisi roman, deneme ve performans sanatıyla bilinen Acker, kendisi için en önemli olan şeyin insan doğasını açıkça yansıtmak olduğunu söylemiştir. Kendisi yazılarında kişisel tecrübelerini kullansa da, eserleri birçok genç kadın için gerçekçi ve onlara ait hissettirmiştir.

En ünlü romanı, 1984’te yayımlattığı deneysel bir roman olan “Lisede Kan ve Cesaret” (Blood and Guts in High School) kişisel yayıncılık ile yayımlanmamış olsa da, grafik ve çirkin diliyle kendisine yeraltı edebiyatında bir yer edinmiştir. Kitap çocuk istismarı, ensest, kürtaj, fuhuş ve evlilik dışı cinsel birliktelik gibi tabu olarak görülen ancak aslında hayatın gerçekleri olan konulara odaklanmaktadır. Ana karakteri Janey’nin küçüklüğünden itibaren yaşadığı bu tecrübeleri okumak kesinlikle herkese göre değildir. Bu kitapla Acker edebiyatın sınırlarını zorlayarak gerçekçi ancak korkunç bir anlatı yaratmıştır.

Acker 1997 yılında kanserle olan mücadelesini kaybederek hayatını yitirdi, ancak onun dobra edebi dili günümüzde hala konuşulmakta ve okunmaktadır.

Chuck Palahniuk

Ulf Andersen | gettyimages.com

1962 yılında ABD’nin Washington eyaletinde doğan Chuck Palahniuk, birçok kişi tarafından çağdaş edebiyatın otantik yazarlarından birisi olarak anılmaktadır. Satirik ve kara komedi türlerinde yazan Palahniuk, en çok 1996 yılında yayımlattığı Dövüş Kulübü (Fight Club) isimli eseriyle bilinmektedir.

1999 Yılında David Fincher tarafından sinemaya uyarlanan Dövüş Kulübü, isimsiz bir anlatıcının monoton hayatından sıkılmasıyla birlikte yeni tanıştığı vurdumduymaz Tyler Durden ile bir araya gelerek bir dövüş kulübü kurmasını konu almaktadır. Zamanla özgüvensiz erkeklerin birlik olduğu ve bu birliğin negatif bir çıkarım doğurduğu Dövüş Kulübü, gerilimler en üst noktada iken anlatıcı karakterin psikolojik bir çöküş ve kimlik krizi yaşamasıyla bitmektedir.

Şiddet, depresyon, kimliksizlik gibi konuları ele alan Dövüş Kulübü; günümüz çağdaş toplumunda kapitalist düzen sonucunda insanların, özellikle erkeklerin birbirlerine ve topluma yabancılaşmasını, ve bağ kurmak için şiddete yönelmesini anlatmıştır. Geleneksel Amerikan ideallerinde erkeklerin şiddetle iç içe olmasını eleştiren Palahniuk kişinin kendi içindeki yalnızlaşmasını ve kentleşmiş bir toplumun ortaya çıkardığı yabancılığa ve güvensizliğe sert bir dille değinmiştir.

Günümüzde Palahniuk hem kurgusal hem de kurgusal olmayan düz yazılar yazarak toplumsal eleştirilerine devam etmektedir.

Virginie Despentes

Jean-François Paga | theparisreview.org

Virginie Despentes 1969 yılında Fransa’nın Paris kentinde doğmuştur. Genellikle cinsiyet, cinsellik ve feminizm üzerine yazan Despentes, bu listedeki diğer yazarlar gibi grafik ve sert bir kaleme sahiptir. İlk ve en çok ses getiren eseri Becer Beni (Baise-Moi) 1993 yılında yayımlandığında yazar çokça eleştirilmiştir. Bu roman, tecavüze uğrayan Manu’nun arkadaşı Nadine ile hedefledikleri erkekleri kendi saflarına çekerek önce paralarını çalıp sonra da öldürme planlarını anlatmaktadır.

Önceden bahsedilen eserler gibi bu eser de kaba ve ofansif bir dile sahip, ve işlediği konu hassas olarak anlaşılabileceğinden dolayı kitap ilk yayımlandığında Despentes negatif bir tepkiyle karşılaşmıştır.

2006’da yayımladığı diğer eseri King-Kong Teorisi (King-Kong Theory) ise yazarın 17 yaşındayken kendi yaşadığı cinsel saldırıya da değindiği feminist manifestodur. Feminizm ve cinsel saldırı gibi konulara değinen Despentes, özellikle ilk iki eserini sert ve acımasız bir dille ele almış, ataerkiye kabaca karşı çıkmaktan çekinmemiştir.

Kendisini bir Punk-Rocker olarak tanımlayan Despentes, Becer Beni’den beri yazma şeklinin yumuşadığını söylese de yazmaya ve ataerkiyi eleştirmeye devam etmektedir.

Charles Bukowski

The poet enjoying a tipple and a smoke in San Pedro, California, in 1981 (Rex)

Charles Bukowski, 1920 yılında Almanya’nın Andernach kentinde doğmuştur. Henüz sadece iki yaşındayken ABD’ye getirilen Bukowski, ilk eseri olan Postane’yi (Post Office) 1971 yılında yayımlatmıştır.

Postane, yarı-otobiyografik bir eserdir ve Bukowski’nin postacılık yaptığı günleri anlatmaktadır. Bukowski’nin birçok eserinde olduğu gibi bu eserde de bolca argo ve cinsellik kullanımı mevcuttur. Hikaye, Henry Chinaski isimli karakterin postacı olarak çalışmasını, istifa etmesini ve sonra tekrardan postacı olmasını ele almıştır. Etik açıdan gri bir karakter olan Henry, günlerini yalnızca alkol tüketerek ve kadınlarla birlikte olarak geçirmektedir.

Eserlerinde madde kullanımı ve cinsellik gibi elementler bulunduran Bukowski, yeraltı edebiyatının önemli yazarlarından biriydi. Kirli gerçekçilik akımını çokça eserlerinde kullanan Bukowski, hayatın kirli ve etik açıdan doğru olmayan kısımlarını gerçekçi bir şekilde yansıtmaktaydı. 1994 yılında hayatını yitiren Bukowski günümüzde hala Amerikan edebiyatının ünlü çağdaş yazarlarından biri olarak anılmaktadır.

Punk Kültürü ve Yeraltı Edebiyatı Hala Aktif mi?

Punk kültürü 1960’lardan beri etrafta, “Punk Ölmedi” (Punk’s not dead) sloganı son zamanlarda çok popüler olmasa da bu kültürün sona erdiği anlamına gelmemektedir. Dünyada eşitsizlikler olmaya devam ettiği sürece tek bir insan bile buna karşı çıkmaya çalışırsa bu Punk kültürünün hala aktif olduğunu göstermektedir.

Yeraltı edebiyatı da benzer bir duruma sahip; matbaanın icadından beri sansürleme farklı toplumlarda bir susturulma ve yönlendirme taktiği olarak kullanıldığından dolayı yeraltı edebiyatının kökeni 19.yüzyıla kadar dayanmaktadır. Peki bir gün yazılan her eser özgürce yayımlanabilirse yeraltı edebiyatı yok olabilir mi? Siyasi güçler ifade özgürlüğünü engellemeye çalıştığı sürece yeraltı edebiyatı yok olmayacak gibi gözükmektedir.

 


Kaynakça

“Allen Ginsberg: Biography.” The Allen Ginsberg Project, 30 Apr, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

“Chuck Palahniuk (1962-).” The Oregon Encyclopedia, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

“Charles Bukowski” The Poetry Foundation, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Cummins, Anthony. “Virginie Despentes: ‘I wasn’t writing Baise-Moi from a very good place’” The Guardian, 14 September 2024, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Demir, Fethi. “Tür Kuramı Bağlamında Yeraltı Edebiyatına Bir Bakış”. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 50, 279-294, 2020, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

F, Raphi. “Allen Ginsberg, ‘Howl.’” Medium, 30 Mar. 2021, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Grecco, Michael “The Changing Faces of Punk: How the Punk Scene Evolved in the ’80s and ’90s” Days of Punk, 18 October 2024, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Gulli, Andrew. “Interview with Chuck Palahniuk – Strand Magazine.” Strand Mag, 21 Dec. 2023, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Jonze, Tim. “‘If there are death threats, don’t tell me’ – how Rock Against Racism fought fascism” The Guardian, 23 August 2022, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

“Kathy Acker” The Poetry Foundation, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Tobin, Katie. “Virginie Despentes Is Writing a Better Way to Live: Spike Art Magazine.” Spike, 21 October 2024, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Worley, Matthew. “Punk and Anarchy in the UK.” Museum of Youth Culture, 8 May 2025, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Worley, Matthew. “Punk, Politics and Youth Culture.” Reading History, 27 Jan. 2015, Web. Erişim tarihi:12.05.2025

Mornings, Sunday. “Sunday Mornings at the River.” Sunday Mornings at the River, 16 July 2023, Web. Erişim tarihi: 12.05.2025

Öne Çıkan Görsel Linki.

spot_img

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

İstanbul’un En Güzel Kafeleri: Kitap, Kahve ve Yağmur Keyfi

İstanbul’un sonbahar atmosferine eşlik eden, kitapla kahvenin buluştuğu en güzel kafeleri derledik.

Downtown Girl Estetiği: Şehrin Ruhunu Yansıtan Moda Akımı

Downtown Girl estetiği: Özgürlüğü takip edenlerin ve sonbaharın ruhuyla bağlananların temsilî.

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

KPop Demon Hunters Fırtınası: HUNTR/X ve Saja Boys

Müzik ve savaşı aynı hikâyede buluşturan Kpop Demon Hunters, 2025'e damgasını vururken izleyiciye hangi temel mesajı iletiyor?

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Editor Picks