Psychopompos: Ölülerin Ruhlarını Taşıyan Rehber

Editör:
Meryem Azra Barut, Sena Yiğit, Sibel Sancaklı

Psychopompos öteki dünyaya yolculuk eden ruhlara rehberlik eden ilahi varlıktır. Bu varlıklar, yaşamın ve ölümün sınırında yer alır ve bu iki dünyanın arasındaki köprü görevini üstlenirler.

Psychopompos Neyi Temsil Eder?

hannahgreentherapycom

Bir insanın hayatı sona erdiğinde, tanıdık bir varlığın ona öteki dünyaya kadar eşlik edeceği düşüncesi bir şekilde içini rahatlatır. Bu, “beyaz ışığa” doğru ilerlemeye davet eden ölmüş bir akrabanın ruhu ya da efsanelerde okuduğumuz herhangi bir mistik varlık olabilir; çoğumuz da dinler aracılığı ile, bu tür rehberlere hâlâ inanmaya devam ederiz. Genellikle ruhlara öbür dünyaya kadar eşlik ederken görülen bu ruhani rehberler, ölüm ve ötesi hakkındaki en derin korkularımızı, umutlarımızı ve inançlarımızı da yansıtır.

Zamanla Pagan inançlardan uzaklaşılsa da modern dinlerde de Psychopompos’u bulabilmek mümkündür. Genellikle tek tanrılı dinler olan Musevilik, Hristiyanlık ve İslam‘la ilişkilendirilen melekler gibi varlıkların yaşayanları korudukları ve ölülerin ruhlarını öbür dünyaya yönlendirdikleri bilinmektedir. Hristiyan geleneğine göre Saint Michael aynı zamanda ölüm anında inananların ruhlarını cennete taşımakla da görevlendirilmiştir. Baş meleğin erken Ortaçağ anlatılarında en yaygın rollerinden biri ölüm anında inananların ruhlarını cennete taşımaktır. Azrail ise ölüm meleği olarak yardımsever bir role sahiptir; ölenlerin ruhlarını ölümlerinden sonra taşımaktan sorumlu bir melektir.

Kıyamet günü inancının merkezi olduğu Zerdüştlük‘te, bir kişinin yaşamı boyunca yaptıklarından sorumlu tutulan ve gelecek yaşamda ödül veya cezaya maruz kalan ruhlar, yaşayanlar ile ölüler arasındaki uçurumun üzerindeki Çinvat Köprüsü‘ne gider ve ölen kişinin vicdanını temsil eden kutsal bakire Daena tarafından karşılanırdı. İyi bir ruh onu güzel bir bakire olarak görürdü; kötü olan ruh ise çirkin biri olarak. Daena; iyi ve saf ruhları Çinvat Köprüsü’nden cennete, kötüleri ise cehenneme götüren ve eşlik eden bir Psychopompos olarak tasvir edilmekteydi.

Mitolojide de Psychopompos öteki dünya için bir rehberdir. Yeni ölmüş kişilere öteki dünyaya kadar eşlik eden tanrılar ya da ilahi varlıklardır; yaşamın sınırındaki tanrılardır ve egemenlikleri, yaşayanların ve ruhların dünyası arasındaki köprülerdir. Bu varlıklar, genellikle ruhların ölümden sonraki yolculuklarında yollarını bulmalarına yardımcı olan; cennet, cehennem ya da başka bir dünya olsun, nihai hedeflerine ulaşmalarını sağlayan varlıklar olarak tasvir edilirler.

Mitolojide Tanrısal Rehberler

Kanatlı Tanrı Hermes

Hermes Psychopompos olarak amphipolisinfo

Hermes; sürülerin, gezginlerin ve misafirperverliğin, yolların ve ticaretin, hırsızlığın ve kurnazlığın, dilin ve yazının, atletik yarışmaların ve astronominin tanrısı olarak görülüyordu. Tanrılar tanrısı Zeus‘un müjdecisi ve habercisiydi ve aynı zamanda ruhları yeraltı dünyasına götüren rehberdi. Çoğunlukla kerykeion adı verilen ve rehberlik rolünün sembolü olan bir asa taşırken tasvir edilirdi. Tapınımının başlangıcından beri Hermes yeraltı dünyası ile ilişkilendirilmişti. Kanatlı tanrı, yeraltı dünyası da dahil olmak üzere, farklı dünyalar arasında özgürce seyahat edebilen birkaç Yunan tanrısından biriydi. Tanrıların habercisi olarak, ölümlü ve ilahi dünya arasında mesajlar iletmekten sorumluydu ve bunu kanatlı sandaletleri sayesinde yapabiliyordu. Hermes ayrıca zamanının çoğunu yeraltı dünyasında geçirir, ölülerin Hades’e gitmesine yardım ederdi. Persephone‘nin Hades tarafından kaçırılmasından sonra, genç kızı Hades’ten geri getirmesi için Zeus tarafından gönderilmesiyle ölü ruhların rehberi olarak adlandırılmıştı.

Ölülere adak adandığında ve ruhlar çağrıldığında Hermes’e yakarılırdı. Antik çağlarda “alt ve üst dünya arasındaki yolun tanrısı” olarak bilinirdi; yollar ve sınırlarla olan ilişkisi onun yeraltı tanrısı olarak rolüyle ilgiliydi. Hermes, ölenlerin ruhlarına bu sınırlar boyunca eşlik ederek öteki dünyaya yolculuklarında yardımcı olurdu. Öldüğünde ruh, Olimpos tanrısı tarafından yeraltı dünyasının girişine götürülür ve burada onu Styx nehrinden geçirecek kayığı ile Kharon beklerdi.

Antik Roma mitolojisinde Mercurius ve Etrüsk mitolojisinde Turms, Hermes ile kültürel farklılıklar taşısa da, ruhlara rehber olma görevi bakımından birbirlerine oldukça benzerdi. Özellikle mezar tasvirlerinde Turms’u Charun (Kharon) ve Cerberus ile görmek mümkündü.

Çakal Başlı Tanrı Anubis

Anubis Kalbi Tartarken Wikimedia

Antik Mısır tanrısı Anubis‘in rolü Mısır dininde sürekli değişim göstermişti. İlk görevi ölülerin efendisi ve koruyucusuyken, kültürel değişiklikler kısa sürede ona çok daha özel bir rol vermiştir. Anubis artık ölüler üzerinde hüküm sürmediğinde, ölülerin ruhlarına öteki dünyaya rehberlik eden önemli bir figür haline gelmiştir. Hem ölülerle birlikte seyahat eden hem de yolculuklarında onları koruyan bir Psychopompos rolünü üstlenmiş oldu. Anubis, ölüler diyarında kayıp ruhlara rehberlik ederek merkezi bir rol oynamaktaydı; üstelik yaşam ile ölüm arasında bir köprü görevi görüyordu.

Ölülerin tanrısı olarak Anubis’in görevi, ölenlerin ruhlarının değerlendirileceği ilahi mahkemeye götürmekti. Anubis’in her insanın kalbini tarttığı düşünülen oldukça ilgi çekici bir ritüeli vardı: Bu, ruhun öteki dünyaya yolculuğu için gerekiyordu. Ölen insanların yapmış oldukları yolculuklarında onlara yol gösteren, büyük tanrı Osirisin huzuruna çıkmadan önce, günahlarının tartılmasında gözlemci olan ve ölülerin kalplerini hakikat tanrıçası Ma’at’ın kanatlarındaki bir tüye karşı tarttığı terazinin koruyucusu olan bir tanrıydı. Tanrı her ruhu, kişinin kalbini tartacak bir teraziye götürürdü. Hafif bir kalp kişinin sorunsuz olduğu anlamına gelirdi, bu yüzden yola devam etmelerine izin verilirdi; ancak suçlar ve kötü eylemlerle ağırlaşan bir kalp öbür dünyaya geçemezdi. Bu ruhlar korkunç bir canavar olan Ammit‘e yem olur ve sonsuza dek yok edilirdi. Bu Anubis’in yaşamın ölümden sonra da devam etmesini sağlamada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Daha sonraki çağlarda Anubis’in ölülerin rehberi olarak rolü, Yunanların onu kendi Psychopompos’ları olan Hermes’e benzetmelerine yol açmıştır.

Anubis mumyalama işlemiyle de ilişkilendirilirdi. Antik Mısır kültüründe mumyalama, bedeni muhafaza etmenin ve öteki dünyada ruhu korumanın en iyi yolu olarak görülüyordu. Anubis mumyalama sürecini denetlemekten ve bedenin yeraltı dünyasına yapacağı yolculuk için doğru şekilde hazırlanmasını sağlamaktan da sorumluydu. Böylece ölüyü hem bedenen hem de ruhen koruyor, ona eşlik ediyordu.

Etrüsk Tanrıçası Vanth

Charun ve Vanth folklorethursdaycom

Tanrıça Vanth hakkında bir yargıya varılamasa da yeraltı tanrıçası ve bir Psychopompos olduğu düşünülmektedir. Bu tanrıçanın varlığı yaklaşmakta olan ölüme işaret etmekteydi. Ara sıra görülen heykel ya da diğer temsilleri bir yana, Vanth neredeyse her zaman yeraltı dünyasını anlatan ya da ölüm temalı sahnelerde tasvir edilirdi. Karakteri biraz belirsizdi; görsellerde mevcut olsa da genellikle aktif olarak bulunmamaktaydı.

Sıklıkla, görevi ruhları Styx Nehri üzerinden geçirmek olan Kharon’un Etrüsk versiyonu olan Charun’un ortağı olarak tasvir edilirdi. Vanth’ın bazı korkunç sahnelerde (savaşlarda ya da esirlerin kurban edilmesinde) yer almasına rağmen, olaylara mesafeli yaklaşım sergiliyor gibi görünmektedir: Ölümün habercisi olsa da, buna neden olan o değildir. Taşıdığı meşalesi yeni ölenleri yeraltı dünyasına giden karanlık yollarda eşlik eden bir varlık olmasına işaret etmekteydi.

Mezar tasvirlerinde Vanth genellikle avcı çizmeleriyle, kısa pileli eteği ve çıplak göğüslerini saran kayışlarla görülmekteydi. Büyük beyaz kanatları bulunmakta ve bazen bir kılıç taşırken görülmekteydi; ancak kılıcı nadir kullanır, daha çok karanlık yeraltı dünyasını aydınlatmak için bir meşale taşırdı. Ayrıca mezarı ya da yeraltının kapılarını açmak için bir anahtarla veya her iki koluna dolanmış olarak da görülmekteydi. Tanrıça ölülere farklı şekillerde (at sırtında veya at arabasında) eşlik ederken görünmekteydi. Bu öteki dünyaya geçişin muhtemelen farklı aşamaları olduğunu göstermektedir.

Tanrı Apollo’nun Rahibeleri Sibyllae

Sibylla Aeneası Yeraltına Götürürken talkdeathcom

Aeneas, Latin soyunun temellerini atmadan önce, uğradığı yerlerden biri Cumae‘dı. Burası tanrı Apollo‘nun kehanet merkeziydi ve tanrının rahibeleri Sibylla‘lar bulunurdu. Aeneas, halkına yeni bir yurt bulma çabalarında yardım etmesi için Apollo’ya dua etti ve bundan sonraki akıbeti için ona yol göstermesini diledi. Aeneas’ın Apollo’ya yakarışının ardından, tanrı tarafından ele geçirilmiş olan Sibylla, Troyalıları İtalya’da çok büyük zorlukların beklediğini söyledi. Bunun üzerine Aeneas, babasının ruhunu ziyaret etme amacıyla yeraltı dünyasına inmek için rahibeden yardım istedi; ancak rahibe tarafından görevlere tabi tutuldu.

Rahibe; Aeneas verilen görevleri yerine getirdikten sonra, onu yeraltı dünyasının girişine, eşiğinde karanlık tanrılarına kurbanların sunulduğu derin bir mağaraya götürdü. Rahibe, Aeneas’ın güvenli bir geçiş yapmasında aracı olan rehber görevindeydi. Üç başlı köpek Cerberus karşılarına dikildiğinde, rahibe canavara ballı çörek vererek onu uyutmuş, böylece kolayca geçiş sağlamışlardı. Aeneas ve Sibylla, korkunç ruhların ve canavarların musallat olduğu kasvetli bir bölgeden aşağı inmiş ve sonunda yeraltı dünyasının nehirlerinden biri olan Acheron‘a ulaşmış oldular. Aeneas babasıyla konuşma şansını elde ettikten sonra, onun sayesinde güvenli bir şekilde yeraltından çıkmayı başardılar. Sibylla bir tanrıça, Aeneas da bir ölü sayılmasa da, iki dünyanın sınırında olmanın ve sınırdan geçişin anlatısını en iyi şekilde simgelemektedirler. Ölen akrabaların ruhlarının koruma görevi üstlenmesi ve yolculukta eşlik etmesi de, Antik Roma’da ölü inancının en iyi simgelerini yansıtmaktadır.

Anguta ve Pinga

respeitaasbruxasdaquebradacombr

Doğu Sibirya, Alaska, Kanada ve Grönland’a kadar uzanan Iniut mitolojisinde iki farklı tanrı bu görevi üstlenmişti. Yaratıcı tanrı olarak görülen Anguta ve avcılık ve tıbbın tanrıçası olarak bilinen Pinga; ölenlere Adlivun‘a (yeraltı dünyası) giderken eşlik eden tanrılardı. Ruhlar Quidlivum‘a (cennet) geçmeden önce, Anguta ile yeraltında bir yıl geçirmek zorundaydılar. Büyük ihtimalle, ölenlerin cennete gidebilmesi için arınmaları gerekiyordu. Çünkü her ölen yeraltından çıkamıyordu; örneğin katillerin yeraltından çıkmasına izin verilmezdi. Pinga, yeni ölenlere eşlik etmesinin yanı sıra, onların ruhlarını kabul eden ve onları reenkarnasyona hazırlayan tanrıçaydı.

Seçici Valkyrie’ler

William T Maud 1865 1903 The Ride of the Valkyries Wikimedia

İskandinav mitolojisinde tanrı Odin‘in hizmetinde yer alan savaşçı kızlardı. Destanlarında ve Viking tarihlerinde Valkyrie‘ler oldukça güzeldir ama aynı zamanda kana susamışlardır. Savaş alanındaki vahşetten zevk alırlar, savaşların sonuçlarını garantilemek için bizzat savaşa girerlerdi. Valkyrie’lerin hepsi, tıpkı erkek savaşçılar gibi dizlerine kadar inen zincir zırhlar ve miğferler giyerler, ata binerlerdi.

Diğer tanrısal rehberlerden farklı olarak Valkyrie’ler, özellikle savaş alanında ölen en cesur savaşçıları Valhalla‘ya götürmek üzere seçme ve rehberlik etme görevini üstlenirlerdi. Ölenler, Valhalla’da diğer savaşçılardan oluşan bir grup olan Einherjar‘ın safına, Ragnarök‘te (kıyamet) tanrıların yanında savaşmak üzere dahil edilirdi. Valkyrie’ler sadece savaşta kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vermekle kalmaz, aynı zamanda bu kahraman ruhlara eşlik eden ve onlarla ilgilenen bir Psychopompos rolünü de oynarlardı.

Rehberlerin çeşitli mitlerdeki varlığı, bilinmeyen karşısında anlam aramaya ve güvence bulmaya yönelik ortak bir insan ihtiyacına işaret etmektedir. Kaybolmayacağımız, yol gösterileceğimiz, unutulmayacağımıza dair sahip olduğumuz bir umudun kişileştirilmesi bile olabilir. Kendi hayatlarımızı yaşarken, süregelen bu hayat yolculuğunu cesaretle ve merakla kucaklamayı ve zamanı geldiğinde, son anda bize yol gösterecek rehberlerimiz olacağına olan inancımızı somutlaştırırlar. Psychopompos’ların ölülerin gitmeleri gereken yere, doğru şekilde ulaşmalarını sağlamak için birçok farklı amaçları vardı. Bazıları bu ruhları koruyup güvenli geçişi sağlarken, bazıları da kimlerin cennete gitmeyi “hak” ettiğini yargılama görevini üstlenmiştir. Bu figürler; ölümle nasıl başa çıkmaya çalışıldığını gösterirler; ölümün bilinmezliği ve takip edilemezliğini açıklamak için insanların ürettikleri varlıklardır.


Kaynakça

  • Abel, Ernest L. Death Gods: An Encyclopedia of the Rulers, Evil Spirits, and Geographies of the Dead. Greenwood Press, 2009.
  • Cuervo, Maria J. Pérez. “The Winged Demoness of Death: Vanth and the Etruscan Underworld.” FolkloreThursday, Web.
  • Smith, William. Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology. Boston: Little, Brown, and Company, 1867.
  • Vergilius. Aeneas. çev. Türkan Uzel. Ankara: Öteki Yayınevi, 1998.
  • Mark, Joshua J. “Zoroastrianism.” World History Encyclopedia, Web.
  • Greenberg, Mike. “Anubis: The Egyptian God of the Dead.” Mythology Source, Web.
  • Kapak Görseli: amphipolis.info
Eylül Rakan
Eylül Rakan
adeta bir sisyphos

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks